Çok sevdiğiniz bir grubun müzikleri eşliğinde aksiyona girmek kulağa süper geliyor, değil mi?
Zamanında bu fikirden yola çıkan oyunlar olurdu. Beatles: Rock Band, Guitar Hero: Metallica gibi şeyler de değil kastım, ilerlemeli oyunlar… Ama film oyunlarından iyi biliriz, o zamanlar sırtını büyük bir markaya dayayan çoğu yapım fıslamaya mahkûmdu. O nedenle buralarda göreceğiniz oyunların çoğu gayet dandik. Olsun ama, hep de güzel oyunlardan bahsedecek halimiz yok ya! Bu seferlik de “müzikleri iyi olsun yeter” diyelim.
Queen
The Eye [PC - 1998]
Innuendo’yla giriş yapan, içeride I Want It All’un, In the Lap of the Gods’ın çaldığı bir oyun nasıl kötü olabilir ki? Olabiliyormuş. Yani büyük Queen hayranıyım diye geziyorum ama ben bile açıp oynamadım. Şöyle bir bakın videolarına, bu kadar kalas bir oynanış olamaz, ki 90’ların standartlarına göre bir kalaslıktan bahsediyorum. Resident Evil’lar falan God of War kalıyor yanında, gerisini siz düşünün. Halbuki iyi bir “Göz suretindeki bir robotun hakimiyetindeki distopik bir gelecek” hikâyesine de çok yakışırdı Queen müzikleri. Çok yazık olmuş. - Ömer Akdağ
Journey
Journey Escape [Atari 2600 - 1982] & Journey [ARC - 1983]
Büyük ihtimalle daha önce de söyledim ama tekrar diyeyim. Journey’nin Worlds Apart (Seperate Ways) parçasını pek bir severim. Ama onlar hayranlarını pek sevmiyor anlaşılan. Çünkü grubun taş devrinden kalma her iki oyunu da hayranlarından kaçmak üzerine. Escape’de müthiş bir konserin ardından fotoğrafçılardan, reklamcılardan, çılgın hayranlardan karavanımıza kaçarken diğerinde de önce konser verip sonra da sahneye çıkmaya çalışan hayranları dövüyoruz. Hani şunları oynarken grubu seven biri olarak biraz rahatsızlık da hissetmedim değil yani. - Emre Sümer
Kiss
Kiss: Psycho Circus: The Nightmare Chid [PC / Dreamcast - 2000]
Müzikleri bir tarafa, çok tuhaf bir grup şu Kiss. Sadece makyajlı falan takılmalarından bahsetmiyorum. Gayet sert çocuklar (ya da dedeler) olsalar da Detroit Rock City gibi kült bir gençlik filmi onların üzerine kurulmuş mesela. Geçenlerde gidip kız idollerden oluşan bir grupla düet yaptılar falan. Bir de çizgi romanları var Psycho Circus diye. Orada da bir Kiss tribute grubunun hikâyesi anlatılıyor. FPS türündeki The Nightmare Child’da da bu çizgi roman baz alınmış. Bu sayfadaki çoğu oyunun aksine hiç de fena bir oyun değil bu arada. Gamerankings ortalaması 70. FPS ve Kiss seviyorsanız bir göz atın bence. - Ömer
Mötley Crüe & Kiss
Crüe Ball [Genesis - 1992] & Kiss Pinball [PSX / PC - 2001]
Beceriksizliğimden midir nedir, pinball oyunlarını pek sevmem. Hani dedim belki metal müzikle kendimi kandırırım ama ı-ıh, gene olmadı. Zira Kiss Pinball’un adı haricinde Kiss’le herhangi bir bağlantısı yok. Hatta oyunda Kiss’e dair tek bir parça bile yok. Oyunun kabını değiştirip Serdar Ortaç Pinball diye satsanız kimse uyanmaz o derece. Crüe Ball ise Mötley Crüe’nun 3 tane parçasını içerse de canım parçaların 16-bit olarak cızırdaması pek de kulaklarımın pasını silmedi yani. Büyük ihtimal NES’teki 8-bit pinball’dan başkasını sevemeden öleceğim zaten. - Emre
Frankie Goes To Hollywood
Frankie Goes To Hollywood [C64 - 1985]
Bu listedeki nadir güzel oyunlardan birine geldik. Taa 1985’te Commodore 64 için yapılan bir oyun ne kadar komplike olabilirse o kadar komplike. Oyuna basit bir karakter olarak başlıyoruz ve Pleasuredrome’a ulaşmak için dört özelliğimizi %99’a çıkarıp (seks, savaş, aşk, inanç) “bütün bir insan” olmamız gerek. Bu özelliklerimizi yükseltmek için de bir sürü mini oyun bizi bekliyor. Tabii bu dört özellik de, Pleasuredrome da, grubun albümlerine direkt gönderme. 8 bit müziklerle grubun hissi tabii bir dereceye kadar verilebilmiş ama olacak o kadar. Ama asıl merak ettiğim konu ise şu; oyunun sonunda Frankie gerçekten de Hollywood’a gidiyor mu? - Ömer
Aerosmith
Revolution X [ARC / SNES / GEN / PC / PSX / SAT - 1994]
Sizi bilmem ama benim berbat oyunlara karşı tarifsiz bir zaafım vardır. Ömer’le dosyayı hazırlarken Revolution X’i de havada kaptım o yüzden. Standart bir atari salonu shooter’ı olan Revolution X’de de New Order Nation rejimi dünyanın kontrolünü ele geçiriyor ve ilk iş olarak Aerosmith’i kaçırıyor ne hikmetse. Büyük ihtimalle Steven Tyler’a “Liv Tyler hakikaten senin kızın mı?” diye sormak için kaçırdılar diye tahmin ediyorum, sonuçta hepimizin kafasında aynı soru var. Her neyse, oyun boyunca gruptan 5-6 parça çalarken biz de milleti delik deşik ederek grup elemanlarını kurtarmaya çalışıyoruz. Müzikler, yol seçimleri falan güzel olsa da geri kalan her şey bir felaket. Uzak durun. - Emre
Prince
Prince Interactive [PC - 1994]
Prince Interactive sadece bir oyun değil aslında. İçinde oyun, müzik, video vesaire bulunan komple bir multimedya CD’si. CD’nin içindeki oyun ise bir saat falan süren, bulmacaları çözüp Prince’le ilgili eşyaları bulmaya çalıştığınız bir adventure. Myst’e çok benziyor. Öyle minik bir şey olduğundan pek de sesi duyulmadı ama güzel derler. Prince seviyorsanız bence bir bakının. - Ömer
Michael Jackson
Michael Jackson's Moonwalker [Envai çeşit konsol ve Arcade - 1990]
Yıllar önce TV’de yabancı kökenli bir program vardı, çocuğun biri yeni konsol oyunlarını oynardı falan, ilk kez o programda Genesis versiyonunu görmüştüm bu oyununun ve aklımı orada bırakmıştım resmen. Popun kralı rahmetli Michael Jackson’ı yöneterek çılgın dans hareketleriyle düşmanları indiriyor, hatta zombileri bile oynatıyor, fonda parçaları çalarken esir alınan çocukları kurtarıyorduk. Acayip havalı bir oyundu. Lakin şimdi düşününce MJ ile küçük çocukları kurtarmak fikri biraz rahatsız edici geliyor ölünün arkasından konuşmak gibi olmasın. Gene de boş verin düşünmeyin bunları siz, Moonwalk’unuza bakın derimki oyunun diğer versiyonları da gayet güzel. - Emre
Wu-Tang Clan
Wu-Tang: Shaolin Style [PSX - 1999]
Benim jenerasyon dinozor PSX’çiler bilir, eskiden dükkanlarda satılan korsan PSX oyunlarının arasında illa ki bu oyun olurdu. Kimse mi almıyordu, yoksa korsan dayıların favori oyunu muydu yıllardır merak eder dururum. Efendim oyunumuz Wu-Tang Clan’a dair bir ilerlemeli-dövüş oyunu. Grup üyelerinin sahne kimliklerine uygun triplere girdiği ve Uzakdoğu teknikleri uyguladığı oyunda ister tek, ister 4 kişi olarak kim var kim yok dövüyoruz. Bayağı da kanlı bir oyun hani ama çok da eğlenceli sayılmaz, kontroller falan sıkıntılı. Lakin müzikler, karakterler, tarz falan derken listemizdeki oyunlar arasında grubun lisansının hakkını en çok verenlerden biri. Rap’iniz geldiyse bir ısırık alabilirsiniz. - Emre
The Blues Brothers
The Blues Brothers [PC / AMIGA / C64 / ATARI / NES / SNES / GB - 1991] & The Blues Brothers 2000 [N64 - 2000]
Bazı şeylere anlam veremiyorum sevgili dostlar. Süper filmler değil miydi ikisi de ya? Müzikleri zaten efsane de hikâyenin, karakterlerin falan da çok kendilerine has kafaları vardı. Neden sevmez insanlar ki bunları? Oyunları da filmleri kadar olmasa da hoş The Blues Brothers’ın. Eskisi gördüğünüz gibi milyon tane platforma çıkmış çok tatlı bir platform / run ‘n gun oyunu. The Blues Brothers müzikleri de chiptune olarak çok hoş olmuş ayrıca. 2000 ise üç boyutlu bir platform. İlki kadar güzel değil de gideri var yine. - Ömer
Iron Maiden
Ed Hunter [PC - 1999]
Hiç unutmam Iron Maiden’ın 1999’da çıkan aynı isime sahip Best of albümüyle beraber gelen bir oyundu bu, büyük olay olmuştu ilk duyurulduğunda. 20 tane parçayı hayranları seçmişti falan. Fakat bölümleri grubun eski parçalarını konsept alan dünyanın en sıradan shooter’ıydı. Bir de her turun başında seçilen parça Iron Maiden bile olsa tekrar tekrar çaldığı için fena kafa ütülüyordu yani. E o zaman niye 20 tane parça seçtirdiniz diye sorarlar adama değil mi? Gerçi o zaman da “Git albümü dinle madem” diye cevap verirler. Ben hiç düşünmemiştim bu tarafını bak. - Emre
L’Arc-en-Ciel
Gekitotsu Toma L’Arc: Toma Runner vs L’Arc-en-Ciel [PSX - 2000]
Oyunun adına bakarak oyuna dair bayağı bir fikir sahibi olmuşsunuzdur diye tahmin ediyorum ama ben gene de söyleyeyim, Gekitotsu Toma… amaaan kısaca GTLTRVLEC (bu da olmadı sanki?) bir yarış oyunu. Ama arabalı değil, koşmalı bir yarış oyunu. Başrolde de Japon rock grubu L’Arc-en-Ciel var. Grubun elemanlarını kullanıp tehlikelerden kaçarak ve rakiplerimize karşı çeşitli silahlar kullanarak yarışıyor, zaman zaman da bir şeyler topluyoruz ki gayet eğlenceli bir oyun. Zaten Japonya’da pek popüler olmuş zamanında. Grubun sağlam parçaları da cabası. Tavsiye edilir. - Emre
INXS, Kris Kross & Marky Mark
Make My Video [Sega-CD / PC - 1992]
Müzik gruplarının ya da şahıs müzisyenlerin oyunları gördüğünüz gibi gayet kötü oluyor genelde ama birinci kuralı biliyorsunuz; her zaman daha kötüsü vardır. Yapılmış en kötü oyunlar listelerinde kendine sıkça yer bulmuş bir oyun Make My Video. Daha doğrusu üç oyun. Her üç isim için ayrı ayrı Make My Video oyunu çıkmış. Olayı şöyle bir şey; her oyunda 3’er şarkı var, FMV videolarda bizimle konuşan tipler de bize bu müziklere klip çekmemizi söylüyor. Her şarkı için 3 tane alakasız video çıkıyor karşımıza ve bir o tuşa basarak bir bu tuşa basarak şarkıya bir klip hazırlıyoruz. Kulağa biraz olsun ilginç geldiğini kabul ediyorum ama pratikte rastgele 3 tuşa basmak pek de iç açıcı bir oyun tecrübesi sunmuyor. Şarkıların çoğu da çöp bu arada. - Ömer