Mafia 3 Ön İnceleme

Boşuna Ceketleri Hazırlamayın, Kot Pantolon Yeter

Gardıroba doğru ağır adımlarla yürüdüm. İçimdeki heyecanı bastırmaya çalışırken titreyen ellerimi gardırobun kapağına götürdüm. Kapağı açar açmaz onu gördüm. Karşımda duruyor, bana bakıyordu. Artık iyice toz tutmuş olan takım elbiseye doğru uzandım. Dile kolay kaç yıl olmuştu... 5 mi? 8 mi? Artık hatırlaması bile zor geliyordu.

Takım elbisenin bir parçası olan gömleği giymeye başladım. Üzeri ne kadar tozlu olsa da beyazlığı hâlâ göz alıcıydı. "5 yıl ya da 8 yıl ne fark eder ki... Sonuçta o ilk heyecanı yaşayamadıktan sonra..." Pantolonu giymek üzere bacaklarımdan birini paçanın içerisine doğru sokmaya başladım. "Belki üçüncüsü farklı olur? Belki de ilk oyunun atmosferini yaşarız yeniden?" Kendi kendime mırıldanmaya devam ederken kravatı boynuma dolamaya başlamıştım. Acelem yoktu. Uzun bir aranın ardından bu anın tadını çıkarmaya çalışıyordum. "Belki de bambaşka bir şeyler düşünmüşlerdir? Olma mı? Ama ilk oyun gibi olursa tadından yenmez be! O atmosfer, o hikâye..."

Ceketimi sırtıma geçirip, yeni cilâladığım ayakkabılarımı bağladıktan sonra, bu görüntüyü tamamlayacak olan tek eksiğimi aramaya koyuldum. Arkamı döndüğümde portmantonun üzerinde asılı buldum onu. Tüm bu şaşaaya rağmen yarım kalmış havamı tamamlayacak olan şapkayı da kafama geçirerek kapıdan usulca çıktım.

Mafia 3'ü ilk kez görecek olmamın verdiği heyecanı giydiğim kıyafetlerin altına saklamaya çalışıyordum. Gösterime gireceğim yeri gördüğümde Sinan Akkol'un bana bakıyor olduğunu gördüm. Beraber girecektik sunuma. Açıkçası Sinan Akkol kılık kıyafetime şaşırdıysa da bir şey demedi. Hatta hiç konuşmadı neredeyse. Sanırsam beni tanımıyor ayağına yatıyordu. Fakat bunu o an fark edemedim. Şimdi şimdi düşününce anlayabiliyorum.

Ortamdaki diğer insanlar ise beni Mafia cosplay'i falan zannetmiş olacak ki fotoğraf falan çektirmek istediler.

20 DAKİKALIK ÖZEL SUNUMUN ARDINDAN…

Kapıdan çıktığım gibi kafamdaki şapkayı yere atıp üstüne bastım. Belli ki artık bu şapkaya ihtiyacım yoktu. Sonuçta sene olmuş 1968. İkinci oyundaki gibi 1950’lerde değiliz artık. Moda akımı değişmiş. Hadi tüm bu moda akımını geçtim, zaten karakterimizin bu tarz bir kılık kıyafetle işi yok gibi duruyor. Üstünde bir tişört, altında bir kot pantolonla tüm işlerine koşturuyor.

Karakterimiz bir Latin. Yetimhanede büyümüş, askeri bir geçmişi var kendisinin. Üstelik eski oyunlardaki gibi bir beyefendi değil. Psikopat bir tip. Kimsenin selamını göndermek gibi bir derdi de yok (Mr. Salieri sends his regards). Anlaşılan gönderecek tek bir selamı var; o da kendisinin.

Lincoln Clay. Bu ismi unutmayın. Yeni karakterimizin adı bu. Mafia oyunlarının temelini oluşturan "aile" anlayışı için Clay'in düşüncesi basit: "Gerçek ailen, aralarında doğduğun değil, uğruna canını vereceğin insanlardır."

mafia-3-1

Özellikle Vietnam savaşı sırasında geçirdiği yıllarda bu düşünceyi benimseyen Clay'in aile olarak gördüğü dört kişi var. En azından ortaya çıkan videolardan anladığımız kadarıyla dört kişi var diyelim. Bunlardan bir tanesi de tanıdık bir sima. Hem de çok tanıdık; ikinci oyunun ana karakteri Vito.

Vito’yu en son bıraktığımızdan bu yana neredeyse 20 yıl geçmiş. Zaten Vito’ya bakınca saçlarına aklar düşmüş olduğunu görüyoruz. Hatta sadece aklar düşmemiş, adamımızın saçları bayağı bembeyaz olmuş. Tabii oyunda Vito’nun bulunması senaryo anlamında Mafia 2’nin devamı olacağı anlamına gelmesin. Açıkçası Mafia 2’den sonra ne olduğuyla ilgili ufak ipuçları alacağımız düşünüyorum ama yepyeni bir hikâyeye yelken açacağımızı da eminim. O yüzden Vito'muz burada asıl adam konumunda değil. Ailemizden biri, yol göstericimiz, destekçimiz, bize uzanan bir yardım eli kendisi.

Peki, Vito’yu çerçeveden çıkarırsak elimizde nasıl bir senaryo olacak? İşte en merak edilen soru da bu. Lincoln Clay’in ne uğruna savaş verdiğini bilmiyoruz. Bu işlere nasıl girdiği hakkında bir fikrimiz yok. Tommy, taksicilik yaparken başına aldığı bir bela yüzünden bu işlere girmiş, Vito ise ailesinin ve kendisinin ekonomik durumunu düzeltmek için mafya belasına bulaşmıştı. Clay ise bu iki adamdan farklı olarak çaresizlikten ziyade kendi isteğiyle bu işe atılmış bir adam gibi duruyor.

Benim için karakterlerin bu işe nasıl başladıkları çok da önemli değil. Fakat önceki oyunlarda yer alan karakterlerin geçmişleri dramatik bir senaryo örgüsü kurma adına oldukça uygundu. Clay’in bu psikopat görünüşü oyunun geneli adına dramatik bir altyapı kurdurabilecek mi emin değilim. Sonuçta bir Mafia oyununda bahsediyorsak ilk önceliğimiz her zaman için senaryo olmalı.

mafia-3-2

VİTO’NUN KATKISI

Vito’nun senaryoya katkısını kestirmek güç olsa da oynanışa katkısının nasıl olacağını biliyoruz. Mafia 3 ile birlikte aile üyelerimiz sadece senaryo bazında değil, oynanış anlamında da aktif durumdalar. Başınız sıkıştığında onları arayabiliyorsunuz. Diyelim ki polisler peşinizde ve atlatmakta güçlük çekiyorsunuz, ilk müsait anınızda bir telefon kulübesinden yandaşlarınıza alo diyerek yardım isteyebiliyorsunuz. Bazısı başka bir bölgede çatışma çıkararak dikkat dağıtıyor. Bazısı da size destek olacak araçlar gönderiyor. Fakat her durum için yardım edecek birkaç numaraları mevcut.

mafia-3-3

İkinci önceliğimizse gerçekçilik olmalı. Hatırlayın Mafia 1’i. Senaryonun yanında en çok neyi konuşuyorduk oyunla ilgili? Yokuşta kalan arabaları, hız cezalarını, elinizde silahla gezdiğinizde sizi tutuklayan polisleri konuşuyorduk. Mafia 1 gerçekçiydi. Mafia 2 her ne kadar bu duruma biraz leke sürse de diğer açık dünya oyunlarına nazaran daha gerçekçi bir çizgide duruyordu. Mafia 3’ünse bu konuyla ilgili bir derdi yok gibi. Gerçekçilik bu kez yapımcılar için ön planda değil. Nereden mi biliyorum? İki vuruşta patlayan arabalar, hızın dibine vurmak gibi şeylerden tahmin edebiliyorum.

Bakın, izlediğimiz 20 dakikalık demo kesin sonuçlara varmak için yeterli değildi. Bunu kabul ediyorum. Fakat siz bize Mafia 3 izleteceğiz diye bu 20 dakikalık demoyu gösteriyorsanız oyununuzu bu temeller üzerine kurmuşsunuz demektir. Ve benim gördüğüm bu temellerde gerçekçiliğe yer yok. Hatta izlediğim sunumun ardından kendi kendime “e, biz bunu GTA’da yapabiliyoruz ki?” diye söylendim. Bana GTA 5’te yapabileceğim patlamalı, çatlamalı araç aksiyonlarını göstermenin ne gibi bir artı katabileceklerini düşündüler bilmiyorum. Söylemeyeyim söylemeyeyim diyorum ama kendimi tutamıyorum: GerçekMafia, bu değil.

mafia-3-4

KİM BU YAPIMCI?

Yeni yapımcımız Hangar 13. Kendileri 2014 yılında kurulan bir stüdyo olsa da ekipteki insanların pek çoğu tecrübeli. Hatta Mafia 2 üzerinde çalışan pek çok insan şu anda bu stüdyoda. O yüzden paniğe mahal yok. Fakat ekip olarak felsefeleri biraz ilginç geldi bana; oyuncuya özgürlük sunmak ve kendi hikâyelerini oluşturmaya fırsat tanımak. Kulağa nasıl geliyor? Tam bir açık dünya oyunu felsefesi gibi değil mi? Oysa Mafia bu tanımın tam tersi; tek bir hikâye ama en iyi şekilde sunulanından…


BIÇAK İLE KAFATASI YARMAK

Sadece şikâyetlerimle gelmedim buraya tabii ki. Güzel şeyler de gördüm. Hem de çok güzel şeyler. Mafia 3 adına beni en çok etkileyen şey oyunun çatışma kısmı oldu. Daha önce de dediğim gibi karakterimiz Clay, sert bir adam. Bununla birlikte fiziksel olarak da çok güçlü. Yürüyüşünden, silahı tutuşuna kadar bu gücü hissedebiliyorsunuz. Hatta ekranda kapladığı yer bile normal bir oyun karakterine göre fazla. 

Bu kaslı arkadaşımızla girdiğimiz silahlı çatışmalar belli ki oyunun en keyifli anlarını oluşturacak. Öncelikle belirtmek isterim ki son zamanlarda gördüğüm en tok vuruş hislerinden birine şahit oldum Mafia’da. Düşmanların mermilere verdiği fiziksel tepkiler tatmin ediciydi. Üstelik sadece siper arkasına yat kalk çatışması da yaşamayacağız. Engellerin üzerinden kaymak, düşmanların yakın mesafeden işini bitirmek gibi aksiyona hareket katacak numaralarımız da var. Oyuna direkt olarak bir katkısı olacak mı bilmiyorum ama yakın mesafeden düşmanları öldürmek ya da bayıltmak gibi iki farklı şansınız var. İşin bayıltma kısmı oldukça iyi düşünülmüş. Elinizdeki silahı ters çevirip sopa niyetine kullanabiliyor veya kabzasıyla alnının çatına çakabiliyorsunuz. Fakat öldürmeyi seçerseniz işler oldukça kanlanıyor. Çünkü ortaya bıçak çıkıyor.

mafia-3-5

Belki de Clay’in gerçekten sıkıntılı bir insan olduğunu bize kanıtlayan şey oldu bıçak. Clay eline aldığı “Rambo Bıçağı” ile düşmanları oldukça vahşi şekillerde öldürebiliyor. Üstelik yapımcı ekip kan konusunda gayet eli açık davranmış. O bıçak çıktıktan sonra ortalık kan gölüne dönüyor diyebilirim.

Açık konuşmak gerekirse vahşetin ve kanın bu kadar göz önünde olmasını yadırgayacak pek çok oyuncu olacaktır. Çünkü ele aldığımız oyun Mafia olunca insanlar işlerin biraz daha klas olmasını isteyecektir. Ölümlerin soğuk, kanlı fakat zarif olmasını dileyeceklerdir. Çünkü Mafia, özünde centilmen gözüken adamları konu alan bir yapım. Psikopatın birinin çıkıp da herkesi doğradığı bir oyuna dönüşmesini kimse görmek istemez.

mafia-3-6

GİZLİLİK

Artık içerisinde gizlilik barındırmayan bir oyun kalmadı (Wolfenstein da bile var, siz düşünün gerisini). Mafia 3 de bu oyunlardan biri olma yolunda. Sunum esnasında göstermediler fakat bahşi geçti. O klişe cümle söylendi, “isterseniz gizli de ilerleyebilirsiniz”. Gördüğüm kadarıyla bu gizlilik olayı oyuncuya çok dayatılmayacak, gerçekten de isteğe bağlı bırakılacak, bir nevi Uncharted serisi gibi.

AÇIK DÜNYAYA GEÇİŞ

Mafia’yı nasıl bilirdiniz diye sorsam kimsenin “açık dünyasıyla bilirdik efenim” diyeceğini sanmıyorum. Yani kimsenin oyunu açık dünya diye sevdiğini veya övdüğünü görmedim. Açık dünya Mafia serisi için her zaman bir araç olmuştur, amaç değil. Fakat Mafia 3 olayı farklı bir yönden ele almış ve seriye açık dünyada yapılabilecek pek çok görev getirmiş.

Bunlar aslında tahmin edebileceğiniz tarzda görevler. Mekân ele geçirme tarzı tüm açık dünya oyunlarında görebileceğimiz türden şeyler. Büyük ihtimalle belli yerleri basarak bölge ele geçirme gibi yan olaylara da girişeceğiz. Aslında oyun bu açılardan bir Mafia oyunu değil de Godfather oyunu gibi duruyor.  Eğer Godfather 3 çıksa da oynasak diye bekleyen tayfadaysanız sizin de gözünüz Mafia 3’ün üzerinde olsun.

mafia-3-7

Normalde bu tarz ekstra içeriklerin beni rahatsız etmemesi gerekir. Ama rahatsız ediyor arkadaşım. Çünkü biliyorum ki bu tarz içeriklere zaman ayırdıkları için ana görev istenilen kalitede olmayacak. Ve biliyorum ki bu olmayınca üzüleceğim, sinirleneceğim, hüsrana uğrayacağım. Çünkü Mafia demek bölge ele geçirmecelik oynamak değil ki… Mafia demek özenli görevler demek. Mafia demek şahane kurgular demek. Hatırlayın ilk oyunu. Lütfen hatırlayın. Elimize ilk silah aldığımız o “haraç toplama” görevini hatırlayın. Gemide yaptığımız suikast görevini hatırlayın. Ben Mafia 2’yi bile bu konuda yetersiz bulurken (ki güzel görevleri vardır) siz üçüncü oyunda işi daha da saçacaksanız lütfen çıkarmayın bu oyunu. GTA süper bir seridir kabul ediyorum, açık dünyası falan şahanedir, ama söz konusu Mafia olduğu zaman ana görev konusunda GTA’dan çok daha ileridedir. Fakat Mafia 3 iyi olduğu konuya yönelmek yerine popülist bir seçim yaparak diğer oyunlarda milyon kere gördüğümüz yan görevleri bize getirmeye uğraşıyor. Buraya kadar yazdığım her şey bir kenara, beni en çok korkutan şey de bu işte. Ne gerçekçilik ne de senaryo. Hepsini ikinci plana atabilirim. Ama akılda kalıcı, bizi heyecan denizine atan görevler olmayacaksa Mafia 3 büyük bir hüsran yaratacak demektir. En azından benim için…

mafia-3-8

İNANIYORUM

İtiraf ediyorum Lincoln Clay’e çok ısınamadım. Isınabilecek miyim emin de değilim. Ama itiraf etmem gereken asıl konu; bir dolu olumsuz şey karalasam da gördüklerimin beni heyecanlandırması. Evet, istediklerimi görmedim belki ama bu demek değil ki sunum boyunca ağzımdan salyalar saçmadım. “İstiyorum bunu!” diye bağırmamak için zor tuttum kendimi. Heyecandan delirdim. Hâlâ da heyecanlıyım. Gördüğüm her şeye rağmen kalbimin bir köşesi tüm saflığıyla Mafia 3’e inanmak istiyor. Siz ne dersiniz? Hep birlikte inancımızı koruyalım mı? Koruyalım be!

mafia-3-9

MAFIA 2 NASIL BİTTİ?

Hatırlayanlarınız olacaktır elbet: İkinci oyunda bizi bu işe bulaştıran Joe ile birlikte Falcone’un ailesine katılmıştık… Oyunun sonlarında Falcone ailesinin yaptığı yamuk sebebiyle bir mafya savaşı başlar. Ve eski dostumuz, başı sıkıştığında el uzattığımız, sağlam adam Lou, bize Falcone’u öldürmemiz gerektiğini, aksi takdirde ya Falcone’un ya da diğer aile mensuplarının bizi öldüreceğini belirtir. Falcone artık hedef adam haline gelmiştir. Biz de bunu kabul ederiz. Fakat ortada bir sorun vardır ki Falcone’un yanında takılan Joe’nun bu durumlardan haberi yoktur. Tam Falcone’un mekânını basıp hedefimizi köşeye sıkıştırdığımızda Joe çıkagelir ve başımıza bir silah dayar. “Ne oluyor burada?” Sorusuna kısa bir açıklama yapmamızın ardından Joe da bizden taraf olur ve Falcone’la son boss dövüşüne gireriz. Tüm bu hesaplaşma işlerini bitirdikten sonra Lou bizi kapıda karşılar ve kutlama için davet eder. Biz de “ehehe” diyerek Joe ile birlikte arabaya doğru yol alırız. Fakat Lou, bizimle özel konuşacağını söyleyerek kendi arabasına çağırır. Joe ise öndeki arabaya biner. Yolda anlarız ki aslında mevzu bu değildir. Joe’nun içinde bulunduğu araba farklı bir patikaya girince “n’oluyor lan!” diye atarlanırız. Eski dostumuz Lou da, “Joe anlaşmamızın bir parçası değildi” der ve onu öldüreceklerini ima eder. Ondan sonra karakterimizden gelen bakışlar silah çekmeye hazırlanan bir insanın bakışlarıdır. Kamera yavaş yavaş uzaklaşır ve oyun sonlanır… Evet, böyle oyun mu biter be?! 6 yıl sonra Mafia 3 çıkınca neler olduğunu öğreneceğiz diye umuyoruz.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum