Bu isimleri izlemekten asla sıkılmayız
Devamını okuGünümüzün oyun dünyasında sanal gerçekliğe ne kadar yaklaşılsa da sadece 30 yıl bile geriye gitsek artık tarih olan teknoloji basamaklarına rastlamak mümkün. Kendi dönemlerinde birer efsane de olsalar değişen ve rekabete giren teknoloji, daha dünkü en yakın dostlarımızı hızla eskitmekle kalmayıp yerlerini onları hiç hatırlatmayacak yeniliklerle doldurdu bile. Başarılı da başarısız da olsalar, bu dosyamızda biraz da saygı duruşu içeren bir şekilde “eski”lere değineceğiz.
VIRTUAL BOY
3 BOYUTLU TELEVİZYON SAHİPLERİ, TELEVİZYONUNU KAPATIP DA OKUSUN
İlk eski dostumuz başarılı retro konsolları ile tanımaya alışık olduğumuz Nintendo’nun biricik ürünü Virtual Boy. Kasım 1994’te firma tarafından “oyunları kendi özel evreninizde deneyim edeceksiniz!” mottosuyla tanıtılan sanal oğlan, 1995 yılının ortalarında kullanıcıyla buluştu. Virtual Boy garip tasarımlı, kırmızı bir “sahil kenarlarındaki uzaklara bakma dürbünü”nün aynından olan bir tasarıma sahipti. Başlangıçta dünyanın ilk 3 boyutlu görüntü teknolojisine sahip olması daha çıkmadan milyonları heyecanlandırmaya yetse de işler hiç de beklenen gibi olmayacaktı. Konsol için ilk çıkışta üç ve ayda iki-üç oyun çıkarmayı planlayan Nintendo, trendin tutmaması üstüne yalnızca 22 oyun çıkarabildi ve böylelikle bu efsaneyi dosyamıza kondurmayı güzellikle başardı.
DREAMCAST VIBRATION PACK
TİTREMEK CİDDİ BİR İŞTİR
Beş liraya BiM’den aldığınız joystick’lerin atalarının da hep öyle titrediğini sanıyorsanız yanıldığınızı net bir şekilde söyleyebilirim. Özellikle ilk PlayStation’ın mirası bir şekilde yayılmış olan ve oyundaki aksiyonu daha derinden hissetmemizi sağlayan titreyen joystickler geçmişte bütün olarak erişilebilen nesneler değildi. Bunun bir satış taktiği olduğu açık olsa da Sega’nın Dreamcast’te bu hissin sağlanması için ayrı bir aparat gerekiyordu. Gerçi Korelilerin 2012’de Starcraft’ın ilk oyununu oynamaları gibi bu konsollar Japonya’da hala üretilmeye ve oyunları çıkmaya devam ediyor. Bu yüzden Vibration Pack’i günümüzde bile online açık artırma sitelerinde satılırken görebilirsiniz.
XG-1
DIŞIN DIŞIN!
Duck Hunt oynarken kuşu vuramadığınızda gülmeye başlayan kuçunun sesi hala kulaklarınızda mı yankılanıyor? O kuşu silahı aynaya doğrultarak yansıma yardımıyla vurmayı siz de mi denediniz? Eh o halde kullandığınız atari tabancasının büyük büyük babasını da merak etmişsinizdir. Şüphesiz ki atarilere yeni bir soluk getiren tabanca trendi ilk olarak 1987 yılında Atari XEGS ile gelen bir XG-1’den oluşmaktaydı. 12 adet oyun için kullanımı mümkün olan XG-1 ekran sinyallerini okumakta zorlanan bir teknolojiye sahipti. Tetiğe bastığınızda ekranın adeta bir fotoğraf makinesi gibi flaş çakması ise sinyalin daha okunabilir hale getirilmesinden başka bir işlem yığını değildi. Bu şekilde çok tutan teknoloji, kendinden sonra çıkan ev konsollarında da aksesuar akımını başlattı. (Şimdi Wii’de o beyaz kumandalar ile tenis oynuyorsanız bilin ki XG-1 dedenizin öncülüğündedir.)
ANDY THE ROBOT
EMİN OLUN MUTFAK ROBOTUNUZ DAHA ZEKİDİR
NASA geçtiğimiz yıllarda Curiosity’i Mars’a gönderirken her birimiz ekran başına kitlenmiştik. Günümüz teknolojisi ile bir insanın gitmesinin mümkün olmadığı bu uzaklık üretilen bir robot sayesinde başarılabiliyordu. Robotların geldiği son noktanın mükemmelliği aşikar da olsa 1985 yılında Axlon firması tarafından 119$ sabit fiyat ile satışa sunulan Andy’nin de bazı iddiaları vardı. ATARI 800 ve Commodore 64 için çıkan Andy dünyanın ilk kişiliği programlanabilen robotuydu. Değişken, kızgın, üzgün, arkadaş canlısı, çapkın ve birçok ruhsal hali programlanabilen robotun yaptığı tek şey tekerlekleri ile hareket etmek de olsa, Andy, Axlon firmasının üretime devam etmesi için yeterli ekonomik kaynağı toplayabilmişti.
COMMODORE FOOT PEDAL SV-129
DEBRİYAJ ORTADA
Üçüncü parti yazılım ve donanım kullanımını engellemekte yetersiz kalan online oyunları deneyim etmiş olan okurlar eminim bu oyunlarda daha hızlı hareket ve kombo imkanı sağlayan ayak pedallarının piyasasına da hakimdir. En azından göz ucuyla da olsa satışın yapıldığı siteleri görmüştür. İşte bu pedalların büyük büyük babası Commodore’un tüm versiyonları için geçerli olan Foot Pedal olarak karşımıza çıkıyor. Joyistikteki 3 tuşu pedaldaki sarı kırmızı ve yeşil tuşlara atayabildiğimiz aparat ile elimiz işte ayağımız oynaşta olabiliyordu. Amiga QuickJoy uyumluluğu da olan ürüne hala yabancı açık artırma sitelerinde rastlamak mümkün.
SEGA GAME GEAR
PSP DE KİMMİŞ YAHU!
Atari Lynx ve TurboExpress’ten sonra üçüncü renkli el konsolu olarak piyasaya sunulan Sega Game Gear, ilk olarak Project Mercury adıyla 1989 yılında üzerinde çalışılmaya başlanılan bir sistemdi. Hızla biten çalışmalar ile Sega ürünü 1990 yılında ilk olarak Japonya’da satışa sundu. Tarihi boyunca 390 oyuna vitrinlik yapan sistem, ışıklandırmalı ekranı ve TV aparatı ile uzun bir dönem oyun severlere hizmet etmeyi başardı. Fakat tüm başarılarına rağmen, o da ne yazık ki kapitalizme kurban gidip, Game Boy’un önlenemez yükselişi ile sadece 11 milyon satarak piyasadan silinmek zorunda kaldı. Bu silinişin sebepleri arasında pilleri hemencecik mideye indirmesinin de etkisi yadsınamaz elbet…
DREAMEYE
CAM VAR MI?
Sadece Japonya’da satışa sunulan bu Dreamcast aparatı şimdilerde bizim için 3-4 liraya herhangi bir teknoloji mağazasından satın alınabilen web kamerasının daha basit bir hali olarak tasarlanmıştı. PlayStation 2 ve 3’te kullanılan Eye Toy ve PS Eye’ın atası olan minik dostumuz beraberinde bir mikrofon ile evimize konuk oluyordu. Çektiği tüm fotoğrafların kullanılması için bir adet Dreamcast Memory Card’a ihtiyaç duyan sistem, ayrıca fotoğrafları da 320’ye 240 piksel şeklinde çekiyordu. Şimdi DSLR makinelerimiz ile cirit atarken arada şükretmeyi de unutmuyoruz sayın okurlar…
ATARİ HOME PONG
DÜNYANIN EN BASİT GRAFİKLİ EĞLENCESİ
Pong oyununun kabin versiyonlarındaki müthiş başarısı ve getirdiği Atari şöhreti ile firma önemli bir karar alarak bu oyunu portatif bir şekliyle evlere taşımak istedi. Bizden duymuş gibi olmayın ama Atari Home Pong, ilk olarak Darlene kod adıyla tasarıma alınmış. Bunun sebebi de firmada çalışmakta olan Darlene ablamızın tüm Atari firmasınca güzellik ve çekiciliği ile bilinmesi imiş. Hayli zorlu onaylanmama sorunlarını aşan ürün, en sonunda 1976’da kabul edilmiş ve evden eve yayılmaya başlamış. Bu basit oyunun mekaniklerini taklit eden oyun yapımcıları günümüzde hala aynı mantıkta oyunlar üretmekte ve oyuncuların da ilgisini çekmekte zorlanmamakta. Hal böyle olunca oyunun başarısını sorgulamamız bile yersiz olur sanırım.
GAME MATE 2
KABLOSUZSANIZ KABLO SİZSİNİZ
“Arkanıza yaslanarak eğlenmeye devam edin!” sloganı ile piyasaya sürülen Game Mate 2, gözlerimizi yaşartırcasına başarılı bir üründü. Bu sevimli dostumuz dünyanın ilk kablosuz joystick’iydi! Çıktığı dönem Atari, Tele-Game ve Commodore VIC-20 uyumluluğu ile bu sistemleri kullananları hayli sevindiren ürün hem konsol anlayışında portatiflik kaygısını başlatmış hem de eğlence anlayışında günümüzde bile devam eden bir standardı başlatmıştı. Kutu içeriği iki adet joystick ve bir adet anten şeklinde olan Game Mate 2 hem inanılmaz satış başarısına imza attı hem de geleceğin oyun donanımlarına öncü oldu. Sanıyorum ki yapımcıları 2012 yılında bile muzdarip olduğumuz “pili azalmış Guitar Hero gitarı çilesi”ni görse kendilerini bugün bile yerden yere vuruyorlardır.
NINTENDO POWER GLOVE
PARMAK UÇLARI KESİK DEĞİL AMA YİNE DE KARİZMATİK
Sadece uyumlu iki oyuna sahip Power Glove çıktığı dönem kısa süre şöhreti yakalasa da adını çabuk eskitip, tarih sahnesinde tozlu bir sayfa olarak kaldı. Nintendo tarafından yapımcılığı üstlenen 1989 yapımlı The Wizard filminde Lucas Barton’ın “I love the Power Glove. It’s so bad!” repliği elbet “Power Glove’a bayılıyorum. Çok fena bir şey!” anlamına geliyordu. Fakat halk bunu yanlış anlayıp “It’s so bad” kısmını “çok kötü” yorumu olarak algılayınca işler karıştı. Beklenmeyen başarısızlığı ile unutulan Power Glove, ele geçirilen bir adet çok tuşlu eldivenden ibaretti.
SATELLAVIEW
ESKİDEN UYDUNUN 100. KANALLARINDA ABLALAR YOKMUŞ
Şimdi biz bulut teknolojileri ile sıcacık evlerimizde Steam sayesinde save’lerimizi saklarken (acındırmanın böylesi) eskiden veri aktarımına dair her şey bu kadar kolay değildi! Adından da anlaşılabileceği gibi veri aktarımı için uydu teknolojisini kullanan bu Nintendo Super Famicom yan ürünü, WOWOW TV kanalının sunucularını kullanıyor, böylece kira usulü hem oyun hem de uydu TV kullanımını sağlıyordu. 1997 yılında 116,378 kullanıcısı ile zirve yapan sistem, pahalı kira bedeli ve yeni teknolojiler sebebiyle düşüşe geçti. Temmuz 2001 yılında tüm kayıtlı kullanıcılarının sayısı 46 bine düşmüştü bile! Dönemin en verimli teknolojilerinden biri de olsa Japonya dışına hizmet vermemesi ve hızla gelişen teknoloji sebebiyle sayılı yıllar hayatta kalabilmiş Satellaview, adeta bir Türk filmi hüzünlenme efekti gibi buğulandı, daha da buğulandı ve ve acı bir şekilde yok oldu.
COMMOCOFFEE 64
KAHVENİZ KAÇ BIT OLSUN?
Hiiiiiç yağmur yağarken, kahvenizi yudumlayıp da kasvetli bir oyun oynama deneyiminde bulundunuz mu? Eğer cevabınız evet ise bunun ne kadar zevkli bir durum olduğunu düşündüğünüze eminim. Max Payne serisinin olmadığı dönemde Commodore sahipleri de aynı istekle dolup taşınca İtalyan girişimciler çareyi Commocoffee’yi yapmakta bulmuş. Şimdilerde USB versiyonu bile zar-zor bulunabilecek bu tip kahve makinaları Commocoffee ile ünlenince o dönemde çok tutmuş. Ama tasarımcı firma ürünü İtalya dışına çıkaramayınca fikir de ürün de yerini boşluğa terkederken, kahvelerimizi de öksüz bırakmış.
JOYBOARD
TAHTA TABİ, ZORUNA MI GİTTİ!
Wii Balance Board’un atası olan bu icat 1987 yılında üzerinde “Anne bak! Ellerimi kullanmıyorum!” yazan bir kutuda satışa sunuldu. Ürünün yapımcısı Amiga, uzun soluklu bir deneyim de vaad etse, ürünün kullanılabildiği sadece iki oyun çıktı. Üçüncü oyun ise sadece çıkma dedikoduları ile yetinip, Joyboard’un sonunu getirdi. İlk olarak bir kayak oyunu olan Mogul Maniac’ta kullanılan Joyboard sağa sola ve ileri geri olmak üzere dört sinyalin basitçe konsola iletilmesini sağlayan bir araçtı. Ürüne uyumlu ikinci oyun da yine Amiga tarafından geliştirilmiş olan müzik oyunu Off Your Rocker olarak kayıtlara geçti.
ATARİ MINDLINK
ATARİ’DE BİR FALCI VARMIŞ, KAYNIM HEP ANLATIR
Konsolların ev istilası başladığında Atari firması bir takım farklı deneyimler yaratma peşindeydi. Çıkardığı onca oyun aksesuarının yanında “çıkaramadığı” aksesuarlar da epey ilgi çekici. 1983 yılında prototipi hazırlanmaya başlayan Atari Mindlink bir bant ile oyuncunun alnını sarıyordu. Kaş hareketlerini takip edip kızılötesi teknoloji ile konsola aktaran bu cihaz, böylelikle “akıl okuma oyunları” oluşturma peşindeydi ki macerası çokça süremedi. Daha prototip sürecindeyken yapılan testler, ürünün insanlarda tansiyon ve baş ağrısına yol açtığını analiz edince Atari Mindlink daha yıldızı parlayamadan sönmüş oldu.
GAME BOY CAMERA
DUCK FACE’İN OLMADIĞI ZAMANLARDA KAMERA OLMAK
Nintendo tarafından 1998 yılında Game Boy ve Super Game Boy için çıkarılan bu ürün 256’ya 224 piksel formatında siyah beyaz fotoğraflar çekmek için tasarlanmıştı. 1999 yılında dünyanın en küçük dijital kamerası olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na da giren bu ürün daha sonraları yayınlanan Game Boy Printer ile bir bütün olarak çalışıyor ve çektiği fotoğrafların termal baskı tekniğiyle çıktısı alınabiliyordu. 2003 yılında Game Boy Printer’ın üretimi durdurulunca ilgi kaybına uğrayan bu güzel kamera yerini dijital teknolojiye bırakırken, mobil ürünlerde fotoğraf makinesi olmasının da öncüsü oldu. Düşünsenize, o dönem “kaç mega piksel?” diye bir soru yok. İşte Guns’n Roses’ın Paradise City şarkısına öncü olan ilham da burdan geliyor olsa gerek. (Gerçi Paradise City bu üründen 10 yıl önce yazılmış bir parçaydı, aaaa yandı devreler.)
SEGA ACTIVATOR
EN ZAYIF HALKA
Pratikte şu anki Kinect teknolojisinin aynısını sağlamaya çalışan Sega Activator, kendi dönemi için ne kadar öncü de olsa hareket algılayışı (ya da algılamayışı mı desek?) ve portatif sıkıntıları sebebiyle sınıfta kalıyordu. Sadece Mortal Kombat oyununu içeren sistem, halka şeklinde bir aparatın ortasına oyuncuyu alıyor ve kızıl ötesi ışınların el-kol ile kesilmesi duyarlılığına bağlı olarak çalışıyordu. Hassasiyetinin düşük olması ve insanların ürünün algılayabilmesi için hareketlerini yavaşça yapmaları ile ucube gibi gözükmesi yüzünden popülerlik kazanamayan Activator yine de bizden bir “Nice try bro!”yu hakkediyor.
CVC GAMELINE
BİR STEAM DEĞİL
Zırt pırt çıkan DLC’lere küfretmek yeni bir trend mi sanıyorsunuz? O halde feci şekilde yanılıyorsunuz. Modem teknolojisi öncülerinden William von Meister ürettikleri yeni teknolojiyi oyun endüstrisinde kullanmanın yollarını arayınca ortaya Gameline çıktı. Gameline sayesinde Atari 2600 sahipleri dial-up ile sunuculara bağlanıp istedikleri oyunları download edebiliyorlardı. İndirilen oyunlar sadece 5 ya da 10 oynama hakkı sunuyor eğer yeniden oynamak istiyorsanız tekrar bir satın alma işlemi gerektiriyordu. Durun durun, hemen sövmeyin: Gameline doğum gününüzde ücretsiz oyun hediye ediyordu! 1983 yılında oyun endüstrisi buhran yaşanınca Gameline da yavaş yavaş piyasadan silinmeye yüz tuttu ve azalarak kendini unutturdu.
ATARI TRAKBALL
LAZERLİ MOUSE’LAR SİZCE DE SAMİMİYETSİZ DEĞİL Mİ?
Mantık olarak eski toplu mouselarımızın (o topun dokusunu sapık gibi ellerdim, bak aklıma geldi) atası olan Atari Trakball yalnızca 2600 modeli için çalışıyordu. Bilinen joystick formatlı tüm Atari oyunlarını birlikte oynayabileceğiniz Trakball sayesinde sinirlenip de joystick çubuğunu kırma gibi bir derdiniz kalmıyor, daha aktif el hareketleri ile oyundan daha fazla zevk almanız mümkün oluyordu. Benim gibi sapıklar da bunları elinde gezdirmekten acayip bir zevk alıyor ama kimselere ses etmiyordu