Post-Apokaliptik Bir Nükleer Makale
Devamını okuArkane Studios'un Dishonored 2 felaketinden sonra (gerçi oyun güzeldi de PC'ye sorunlu çıkışı imajını zedelemişti) Prey'e karşı oyuncuların beklentisi düşüktü. Üstüne bir de oyunun ruhunu yansıtma konusunda başarısız olan fragmanlar ve oynanış videoları da gelince Prey'den beklentilerim bir hayli düşmüştü. Ancak Arkane sadece şaşırtmakla kalmadı, son yılların en güçlü senaryo bazlı oyunlarından birine imza attı.
Oyunda Talos I isimli uzay istasyonundayız ve Typhon isimli uzaylı bir ırk üzerinde deneyler yapıyoruz. Transtar için (şirketimiz) yürüttüğümüz bu deneylerle Typhon ırkının özel yeteneklerini nöromodlar aracılığıyla insanlara aktarmanın ve insan ırkını yeni bir seviyeye taşımanın derdindeyiz. Ancak tahmin edebileceğiniz üzere bir şeyler ters gidiyor ve Typhon'lar uzay istasyonunda serbest kalıyorlar. Bu noktadan itibaren aldığımız her kararın bir ağırlığı var ve özellikle oyunun son bölümünde etkileri büyük.
Uzun yıllardır bu kadar güçlü ve kendini içine çeken bir oyun açılışı oynamamıştım. Üst düzey bir hikaye anlatımı ve dünya tanıtımıyla başlayan oyun, daha en baştan çıtayı yükseklere çekti. Haliyle bu seviyede kalamayacağından korkuyordum, ama Prey'in hikayesi ve özgür oynanış şekli her aşamada öne çıkmayı başarıyor, hayal kırıklığı yaratmıyor. Özgür oynanış derken iki-üç tane farklı alternatiften bahsetmiyorum. Bir görevi veya kapalı bir odaya girişi bile bir sürü yöntemle yapabiliyoruz. Hikayenin ilerleyişine de etki ediyor bu faktörler. Hacking yeteneklerinizi geliştirirseniz yan görevlerden bazılarından feragat etmek zorunda kalıyorsunuz ve bu kararlardan dolayı sorumlu hissediyorsunuz.
Zengin bir yetenek ağacı var ve bu yetenekleri seçerken bile oyun sizi kolayca iki arada bir derede bırakabiliyor. Nöromod denen ve enjektörlerle beynimize eklenen bu yetenekler arasında ekstra güçlenmeden, hacklemeye, tamir yeteneklerine, silah yeteneklerine kadar pek çok özellik mevcut. Bir noktadan sonra uzaylı güçlerine de kavuşacağınız için erken elde ettiğiniz nöromodları çabuk harcamayın derim.
> Prey'de Hayatta Kalmanızı Sağlayacak 10 Sağlam Tavsiye
Ben oyunu tamamen insan kalarak oynadığım için bu yetenekleri kullanamadım, ancak uzaylı yetenekleri oyunu bambaşka bir seviyeye taşıyor ve çok keyifli duruyorlar. Tabii ki bu yetenek tercihleri bile artı ve eksilerle geliyor. Mesela uzaylı güçleri ile düşmanlarınıza karşı üstünlük kurmak kolaylaşıyor, ancak istasyondaki robotik makineli tüfekler ve operatörler bizi uzaylı olarak görüp düşman belliyor. Oyunun en güçlü uzaylı düşmanı da bu özelliklerimizin kokusunu alıp bizi avlayabiliyor ki kendisi tek atıyor genelde. Tamamen insan kalırsanız da bu büyük güçlerden uzak kalmış oluyorsunuz ve oyun tarzınız daha pasif olmaya itiyor sizi.
Yetenek ağacındaki tercihlerimizin oynanışa bu düzeyde etki etmesi ve ruhen etkileyici olması Prey'in en güçlü yanlarından biri olmuş.
SÜRÜKLEYİCİ HİKAYE, İLGİNÇ DÜŞMANLAR
Hikaye olarak da Prey güçlü başlıyor dedik, gelişme bölümü de minik iniş ve çıkışları olsa da aynı seviyelerde geziyor. Bu tip yapımlarda genelde hikaye sonlara doğru batmaya ve etkileyiciliğini kaybetmeye başlar. Arkane'i bir kez daha bu noktada tebrik etmek istiyorum, zira oyunun sonlarını beğendim. "Spoiler" vermeyeceğim tabii ki, ancak beni tatmin etti ve harika bir kitap okumuş gibi hissettim, kısa süreli boşluğa düştüm "E şimdi ne yapacağım?" diye. Hemen gidip oynayabileceğim diğer sonları denedim tabii.
Kahramanımız Morgan Yu ve kardeşi Alex Yu arasındaki sorunlar, bu sorunların hikayeye genel etkisi ustaca verilmiş. Alex ve kişisel robotumuz January bizi sık sık ikilemde bırakmayı başarıyor, geri dönüşü olmayan kararlar alırken iki tarafı da dinlemek gerçekten etkileyici.
Oyundaki ana düşmanımız Typhon ırkı da çeşitli varyasyonlara sahip. Oyundaki en kolay düşmanımız olan Mimic'ler bile oldukça tehlikeliler ve boş anınızda size büyük hasar verebiliyorlar. En önemlisi oldukça gerici düşmanlar bunlar. Mimic'ler etraftaki nesnelerin kılığına bürünebiliyorlar. Yerde gördüğünüz o sağlık kiti, 9mm mermi kutusu, bardaki bira bardağı, yerdeki lamba... Bunların hepsi Mimic olabilir. Phantomlar ise Mimic'lerden sonra en çok karşılaştığımız düşmanlar ve onların da farklı türleri var. Genel olarak hızlılar ve erken oyunda bizi bir hayli zorluyorlar. Çoğu zaman etraflarından dolaşmak ve gerekmedikçe bu arkadaşlara bulaşmamak doğru bir seçim. Ya da dar bir koridorda otomatik makineli tüfeklerin üzerine çekerek işinizi onlara de yaptırabilirsiniz. Telepath'lar ve Technopath'lar da en belalı düşmanlar arasındalar. Bu arkadaşları öldürmeye çalışmak yetenek, mühimmat ve sağlık eşyaları gibi envanterinizdeki önemli pek çok eşyaya veda etmeniz demek. En korkutucu Typhon yaratığı ise "Nightmare", ancak oyunu insancıl oynadığınız sürece bu düşman bizi tespit etmekte çok zorlanıyor. İçiniz rahat olabilir.
Oyunda poltergeist, weaver ve bir iki tane daha Typhon bazlı düşman var. Bozulmuş veya Technopath'ların kontrolünde olan makineler de bir diğer düşman sınıfı diyebiliriz. İnsan düşmanlarla da yer yer oyunda karşılaşıyoruz, ancak insanlara karşı hareketlerinizde dikkatli olmanızı öneririm. Onlara karşı göstereceğiniz tavırlar hikayede minik farklılıklara sebep oluyor.
GÖRSEL OLARAK BAŞARILI, PERFORMANS OLARAK SIKINTISIZ
Talos I'in görsel ve sanatsal tasarımı da oldukça başarılı, ancak grafik olarak biraz çağın gerisinde hissettiriyor. Arkane'in kendi tercihi tabii ki bu, ama CRYENGINE işin içinde olunca daha güçlü grafikler bekliyor insan bazen. Bununla birlikte karakter modellemeleri ve özellikle düşmanlarımız Typhon'ların tasarımı muhteşem. Oyunun atmosferi de bu grafiklerle harika bir uyum içerisinde. Oyun görsel tasarımı en ince detayına kadar diğer tüm elementlerle başarılı bir kimya oluşturmuş. Özellikle Talos I'in dışına çıkıp uzayda süzülmek, dünyamızı ve ayı görmek göz doyuran bir tecrübe oldu.
> Bethesda Prey İsimli Başka Bir Oyunun Adını Praey'e Dönüştürdü
Üstelik Arkane yukarıda da belirttiğim gibi teknik olarak dersini almış. Oyun ortalama bir sistemde bile yüksek detaylarda ve sıkıntısız şekilde oynanabiliyor. Ortalama bir ekran kartı olan RX 480 bile 1080p'de stabil olarak 60 fps sunabiliyor. PC'niz oyunu kaldırabilir mi diye kontrol etmek istiyorsanız buraya sistem gereksinimlerini bırakayım.
Prey, başlarda bir sürü oyundan etkilenmiş gibi hissettiriyor ki aslında öyle. Liste de kabarık hani. Half-Life, System Shock, hafifçe Doom, BioShock, Dead Space... Say say bitmez, ama etkilendiği her oyunun güzel yönlerini almış ve hepsini bir araya başarıyla getirmiş. Bir fikir ya da konsept hırsızlığı yok ortada, başarılı esinlenmeler var. Bu oyunları severek oynamış herkesin Prey'den de memnun kalacağından eminim, eh tabii ki istisnalar da olacaktır.
Oyundaki küçük çaplı bulmacaların dozajı da iyiydi, çok zorlayıcı değiller ve yine birden fazla yolla çözülebiliyorlar. Üstelik uzay istasyonumuz ipuçlarıyla dolu. Personelin e-postalarını okuyarak buradaki gizemli mesajlarla kasaların şifrelerini bulabiliyoruz. Bazen şifreler direkt olarak bir not kağıdında yazıyor ya da hackleme yetenekleriniz gelişmişse kasayı doğrudan hacklemeye de çalışabiliyoruz.
> Bethesda, E3 2017'de İki Yeni Oyun Duyuracak
PREY DE KUSURSUZ DEĞİL
Oynanış konusunda iki detay ise beni üzdü. Oyunun başlarında sayılabilecek bir bölümde aldığımız bir cihaz ile Typhon'ları tespit edebiliyor ve işaretleyebiliyoruz. Mimic'ler gizlenmiş olsalar bile bu tarayıcıdan kaçamıyorlar. Oyunun gerici atmosferini bozan bir güçlendirme ne yazık ki. Bu noktadan itibaren Typhon'lar korkutucu olmaktan çıkıp strateji kasmamız gereken düşmanlara dönüşüyorlar.
Diğer detay ise oyunu insanlığından ödün vermeden oynamak isteyenler için çok fazla silah seçeneği olmaması. 9 mm mermi kullanan susturuculu bir tabanca, ingiliz anahtarı, pompalı tüfek, laser silahı, GLOO canon ve şok cihazı falan derken, birkaç tane de bomba var. Eee? Makineli tüfektir, biraz daha ağır silahlardır insan ister istemez bunları arıyor. Gerçi hikayede bir bölümde neden ağır silahların uzay istasyonunda yer almadığını öğreniyoruz, ama bana geliştiricilerin bu noktada biraz tembellik ettiklerini hissettirdi daha çok. Klasik silahlar yoksa da daha fazla deneysel silah bulabilirdik. Uzaylı ve yaratık öldürmede bir pompalı tüfek bir de magnum olmazsa olmazdır. Bu noktada durumu biraz kişiselleştirdiğimin farkındayım, ancak Arkane Studios'un silah konusunda elini korkak alıştırdığı açık ve net.
Ha bir de, özellikle konsol oyuncuları için sıkıcı bir detay var. Talos I'in her bir bölgesine geçmek için yükleme ekranlarına maruz kalıyoruz. Nedenini anlamadığım şekilde bir de değil, her yükleme ekranının iki farklı halini geçmek zorundayız. Özellikle oyunun sonlarına doğru bölgeden bölgeye hızlı şekilde geçiş yaparken bu durum biraz bayıyor. İki adım atıp yükleme ekranı görmek, iki adım daha atıp tekrar yükleme ekranına girmek... Arkane buna biraz daha dikkat etmeliymiş...
Oyundaki en harika detaylardan biri de çok keyifli bir eşya üretme mekanizması içermesi. Recycler (Geri dönüşüm cihazı) denen makineye sağdan soldan topladığımız hurdaları, organları, çiçekleri atıp materyaller elde ediyoruz ve bu materyalleri Fabricator (Birleştirici) isimli başka bir makinede mermilerden sağlık kitlerine, bombalara ve daha pek çok eşyaya dönüştürebiliyoruz. Üstelik bu makinelerin animasyonları büyüleyici. İzlemeden edemiyorsunuz.
> Prey Recycling Hilesi İle Sınırsız Materyal Üretme
Prey oynarken içinizdeki kaşif de uyanacak. Çünkü yan görevlerin çoğunu, özellikle en önemli olanlarını yaparken etrafta aranıp, dolanıp duruyorsunuz. Hayat kurtarmak için çabalamanız gerekiyor. İş arkadaşlarınızı kurtarmaya çalışıp çalışmamak size kalmış tabii, ama vicdanlı bir oyuncuysanız bu gariban insanları ölümlerine terk etmek istemiyorsunuz.
YAN GÖREVLER DE ANA GÖREVLER KADAR BAŞARILI
Yan görevlerin de en az ana hikaye kadar dolu ve iyi bir şekilde bağlandığını belirteyim. İstasyondaki mürettebatın ses kayıtları da onlarla duygusal bağ kurmanızda ve bu kişilerin cesetlerini korkunç durumlarda bulduğunuzda bazen üzülmenize bile sebep olabiliyor.
Oyunun müziklerine ve ses miksajına da ayrı bir parantez açmak gerekli. Atmosfere ve oyunun gerici havasına büyük bir katkı yapıyor ve Arkane bu noktada da üst düzey bir işe imza atmış. Yalnız bu noktada da müzikler bazen oyunun akışında bir alarm görevi görüyor. Yani ben bulunduğum odada bir Mimic olduğunun farkında bile değilken müzik bir anda değişiyor ve bulunduğum yerde bir Mimic olduğunu söylüyor. Mimic'lerin en büyük olayı bir anda hiç beklemediğiniz bir eşyanın içinden fırlamalarıyken sizi alarm durumuna sokup hemen Mimic'i tespit etmeye itiyor bu müzikler. Keşke buna biraz daha dikkat etselermiş, meta oyunculuk özellikle senaryo oyunlarında üzücü bir hal alıyor.
Birkaç küçük eksisine rağmen Prey kesinlikle sağlam bir duruşa sahip. 60 dolarlık fiyat etiketini kesinlikle hak ediyor.
Artılar:
- Bir görevi yapmanın, bir odaya girmenin pek çok farklı alternatifi olması.
- Zengin ve detaylı yetenek ağacı.
- Sürükleyici senaryo, muhteşem atmosfer.
- Yan görevlerin neredeyse hepsi ilgi çekici.
- GLOO Canon (Köpük silahı)
- Recycler ve Fabricator makineleri
Eksiler:
- Oyundaki gerginliği ve korkutuculuğu silen güçlendirmeler.
- Silah seçeneklerinin az olması.
- Müzikler ve ses efektleri bazen düşmanı tespit etmemizi sağlıyor.
Son Karar: Prey'in güçlü başlangıcı, sürükleyici hikayesi, muhteşem atmosferi ve doyurucu sonu onu kesinlikle oynanması gereken oyunlar listesine rahatlıkla sokuyor. 15-20 saatlik bir macera arayan oyuncular için kaçırılmaz bir oyun.
Oyunu, Türk Telekom faturanıza 12 ay taksit ile, Playstore'dan satın alabilirsiniz.
Great .. exquisite .. sick bookmark your blog and make acknowledged you may the feeds along withIm happy to discover for that footnote many useful information here within the proclaim, we yearning feint out extra techniques in this regard, thanks for sharing. garansi kekalahan 100