Röportaj - The Note

Sanatla oyunu buluşturmak üzerine bir sohbet.

 

 Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayımlanmıştır.

Her şey çok hızlı gelişiyor. Oyun yapmaya başlamıştık zaten, ama sanat oyunu yapmak bu topraklar için yeni bir kalıp. Emir Arkman, "The Note" adlı projesi ile bu kapıları aralayanlardan. Biz sorduk, o cevapladı, oyun sanat mıdır tartışmasına bile girmedik :)

Önce tanışalım, kimdir, ne yapar Emir Arkman?

Merhaba! Emir Arkman bir iletişim tasarımcısıdır. 'solardip' adlı bir müzik grubu, sanat oyunları yapmak için kurduğu 'Motamot' adlı bir şirketi vardır.

Müzik, görsel tasarım, peki oyunlar nereden çıktı?

Küçükken Quake 2 haritaları yaparken kendimi bir anda Visual Basic 6 ile Dope Wars klonu bir oyun yazarken bulmuştum, ve o zamandan beri ufak ufak denemelerim oldu diyebilirim.

Oyun denemelerinin ardından bir anlamda ilk kez The Note ile görücüye çıkmış oldun, nedir hikayesi bu projenin?

The Note şu an üzerinde uğraştığımız başka bir proje sırasında doğan bir yan proje, bir deney… Oyuncunun duygularını tetikleyebilmek için şair Rabindranath Tagore'un "Peace, My Heart" adlı şiirini kullanarak yaptığımız bir sanat oyunudur. Oyuncuyu içine çekmeye çalışarak, görmekten ötesini kazandırmaya çalışır. Ortalama 7-8 dakikalık bir oynanış içerisinde birden fazla sonu olan ve hangi tuşlara dahi basacağınızdan bahsetmeyerek sizi boşluğa bırakan bir deneyimdir.

Projeyi deneyimleyen insanlardan nasıl tepkiler aldın?

Projeyi gösterdiğim bazı kişiler, oyun siteleri ve sanatçılardan genelde tam istediğim tepkileri aldığımı rahatça söyleyebilirim. Sanat oyunu olarak 'oynayan' kişilerde genelde şaşkınlık ile sonlanan tepkiler gördüm.

Ancak bu bir sanat oyunu ve bunu bir 'platform oyunu' vs dalında değerlendirmemek gerekiyor. Ciddi oyuncuların olduğu ortamlarda bahsettiğim takdirde negatif tepkilerin ardı arkası kesilmiyor. Örneğin, Steam Greenlight'ta olan 'oyun gibi oyun'ların slotunu doldurup da Steam'e girersem, evimi yakacaklarını söyleyen insanlar oldu.

Aslında güncel sanat alemi bayağıdır oyunların peşinde. Hem kültüründen hem deneyiminden faydalanmakta. Sanat oyunları ise sanki yeni bir level, sen nasıl bakıyorsun?

İnteraktif sanat işlerinde bir çok oyunla karşılaşıyoruz ancak deneyimlediğimiz ve karşısına geçip baktığımız zaman, direkt 'oyun' diyebileceğimiz örnek sık çıkmıyor. Benim The Note projesini yapmaktaki amacım, sanatı modern oyun platformları vasıtası ile insanlara sunmak ve bu platformlardan yararlanarak etkileşimin verebileceği duyguyu güçlendirmektir.

Türkiye'de de ilgili topluluk gelişmekte, daha fazla sanat oyunu görür müyüz sence? Yoksa bağımsız geliştiriciler de güncel sanat ortamına mı kayarlar?

Doğrusu oyunculara yönelik bir 'sanat oyunu' adıyla çıkan proje göreceğimizden oldukça şüpheliyim. Bunun nedeni, ülkemizde yeni -ama büyük bir hız ve hırsla- gelişmekte olan oyun yapımı işinde ekonomik ve sistematik bazı kaygılar olmasından ötürü olabilir. Tabii ki 'sanat' kavramını, yaptıklarını oyuna yan alan olarak seçebilirler ancak üzerine eğileceklerini sanmıyorum. Ülkemizin sanata yaklaşımı ve bu dala bulaşmak isteyen insanların karşılaşacakları tepkileri düşünüp anında soğumaları da bir sebep olabilir (ki bu beni de oldukça zorluyor).

Teşekkürler Emir, biraz da yeni projenden bahsedebilir misin?

Hikaye anlatımı tabanlı bir platform oyunu olan, 80'li yıllarda geçen, retro grafiklere sahip olan bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bir hikaye kitabı, soundtrack ve fiziksel de bir kopyası olan bir versiyonunu da planlıyoruz.

HEM DE BEDAV(E)!

Bu deneyime siz de katılmak isterseniz, tek yapmanız gereken //motamot.co/thenote/ adresine gidip oyunu indirmek.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum