Nostalji zamanı
Devamını okuİtiraf ediyorum çizgisel oyunları seviyorum. Bizi bir evrene bırakıp yapılacak tonlarca görev barındıran oyunlardansa, gideceğim patikayı çizen oyunlar beni daha çok cezbediyor. Oh, bu itirafı edince bir rahatlama geldi bana ki sormayın. Çocukluğuma da inelim mi? Peki, inmeyelim.
O zaman The Order 1886'nın çocukluğuna bir inelim. Olur mu?
(The Order İnceleme / Video)
GELİŞM SÜRECİ
İlk duyurulduğunda heyecanlandıran, ardından yeni gelen bilgileriyle pek çok oyuncunun hevesini kıran bir yapım görüntüsü çizdi The Order 1886. Bunun en büyük sebebiyse sunduğu çizgisel oynanıştı. Açıkçası benim gibi çizgisel oynanış seven bir insanı bile derin şüphelere sürükleyen bir görüntü vardı ortada. Yine de ön yargıları bir kenara bırakmak gerekir diye düşündüm. Bir oyunu oynamadan tam anlamıyla kanaat getirmek doğru olmazdı. O yüzden bekledim. Oyunu eleştiren insanlara kulaklarımı tıkadım. "Çıksın öyle konuşalım" dedim. Ama geçtiğimiz günlerde gelen ön inceleme kopyasına bakınca oyunla ilgili birkaç şey söylemek gerektiğine karar verdim. Sonuçta kesin bir yargıya varmayacağız. Ama beklentilerimize vereceğimiz şekli artık belirleyebiliriz.
Ön inceleme için gelen versiyonda yaklaşık yarım saatlik bir oynanış bulunuyordu. Eğer haberleri takip ettiyseniz yarım saatlik oynanışın hangi bölümden olduğunu zaten görmüşsünüzdür. Görmediyseniz aşağıdaki 35 dakikalık videonun ilk 15 dakikasına bakabilirsiniz.
Bu 15 dakikalık kısmın biraz daha uzatılmış halini oynadık ön inceleme kopyasında. Hava aracında başladığımız görevde, gizlice ilerleyerek devam ettik ve aksiyon ile oyunu noktaladık. Açıkçası bu ufak ön gösterim, oyunla ilgili pek çok soru işaretine ışık tuttu.
YOĞUN SİNEMATİK SOSU
Öncelikle beni başta rahatsız eden bir konuya hemen parmak basayım: Oyunda çok fazla sinematik var! Özellikle oyunun başında her iki adımımdan birinde sinematik bir sahneyle karşılaşmam, beni oyundan kısa bir süreliğine kopardı. Üstelik bunlar istense oyun içinde de verilebilecek basit sahnelerdi. Eğer oyunun tamamı bu kadar çok sinematik sahne barındıracaksa The Order 1886'nın gerçekten de sağlam bir hikâye barındırması gerekiyor. Yoksa işimiz var demektir.
Hikâyeyle ilgili ayrıntılı bir bilgiye sahip olmadığımız için o kısma çok dokunmadan devam ediyorum. The Order 1886, klasik bir aksiyon oyunu. Üçüncü şahıs bakış açısından ilerleyerek düşmanları avladığımız oyunda, ufaktan da olsa gizlilik imkânı da bulunuyor. Fakat bu gizlilik işi biraz sıkıntılı. Hakkını vereyim düşman yapay zekâsı hoşuma gitti. Ama oyunun gizlilik için düşündüğü bakış açısı hoşuma gitmedi. Gizli gizli ilerlerken bir düşmana arkadan yaklaştığınızda üçgen tuşuna doğru anda basarsanız düşmanı arkadan yakalayıp işini bitirebiliyorsunuz. Yani zamanlama önemli. Yanlış bir zamanda bastığınız anda düşman sizi fark ediyor ve direkt olarak ölüyorsunuz. Evet, başka bir alternatifiniz yok. Direkt ölüyorsunuz. Kaçış yok, kurtuluş yok, sadece ölmek var. Mecburen gizli ilerlemek zorundaysanız ya avlayacaksınız ya da öleceksiniz. Açıkçası oyunun işi bu kadar "öl ya da yaşa" konumuna getirmesi abartılı olmuş. Düşman bizi fark ettiğinde birkaç saniye de olsa işini bitirme şansı verebilmesi veya farklı bir kaçış alternatifi sunmasını isterdim. Çünkü işin bu kadarı biraz fazla çizgisel. Benim için bile.
Aslında gizlilikle ilgili gerçekten komiğime giden bir başka unsur var. Düşmanlar gizli ilerlediğinizde sizi direkt fark edip, öldürebiliyor dedim ya. Peki, iş çatışmaya geldiğinde ne oluyor biliyor musunuz? Çatışma esnasında yanına gittiğiniz düşmanı tek bir üçgen tuşuyla aşağı alabiliyorsunuz. Ne zamanlama var, ne de tuşa basma oyunları. Sadece tek bir üçgen tuşu yeterli oluyor. Gizli ilerlediğinizde sizi tek vuruşta alabilen düşmanlar da, üstlerine koştuğunuzda o kadar hızlı bir şekilde işinizi bitiremiyorlar. Buradan da şunu anlıyoruz ki The Order'dakiler gizlilik işini pek becerememişler. Aksiyon oyunlarında çizgiselliği anlarım ama gizlilik oyunlarında çizgiselliğe dayanamam.
SİPERSİZ AKSİYON
Gizliliğin oyunda çok önemli bir yer teşkil etmeyeceğini umarak aksiyon kısmına geçelim. Oynadığımız bölümde dürbünlü tüfekle kılık değiştirmiş düşmanları belirleyip, işlerini bitirmemiz gerekiyor. Eğer geç kalırsak korumamız gereken adamı harcıyorlar. Gerçekten de harcıyorlar. Çoğu oyun bizlere zamana karşı bir durumda olduğumuzu hissettirir fakat siz bir şey yapmadıkça oyundan da bir karşılık gelmez. Ben buna "sözde zamana karşı yarış" diyorum (zaten başka ne diyebilirmişim ki). The Order 1886'daysa böyle bir durum yok. Beklerseniz zaman gerçekten işliyor ve korumanız gerek insanı vuruyorlar. Oyun boyunca çizgiselliğin ufak da olsa kırıldığını hissettiğim tek nokta burası oldu. Umarım bu tarz aksiyonları oyunun geneline yedirebilirler.
Adamınızı korumanızın ardındansa gerçek çatışma başlıyor. Yığınla üstünüze gelen düşmanları defetmeye çalışıyorsunuz. İşte The Order'ın en güçlü olması gereken noktasını da burada görüyorsunuz. Açıkçası çatışmalar tatminkâr. Düşmanlar sizi gerçekten de ateş altında tutuyor. Bomba atıyorlar, açık alandaysanız çevrenizi sarmaya çalışıyorlar. Fakat bu tarz çatışma odaklı bir oyunda olması gereken çok önemli bir eksik var: Siperler parçalanmıyor!
İnanır mısınız arkasında sipere yattığım kıytırık tahta herhalde 1000 tane mermiye dayanmıştır. Önce arkasına yattığım tahtayla ilgili bir durumdur diye düşündüm. Hatta ayağa kalkıp tahtayı tebrik ettim. Fakat sonradan fark ettim ki tüm eşyalar için aynısı geçerliymiş. En parçalanabilir duran şey bile parçalanmıyor oyunda. Düz bir çatışmanın yoğun olduğu bir oyunda siperlerin yıkılmaması büyük bir eksi. Umarım bu sorunu tam sürümde giderirler. Aksi takdirde durduğunuz yerden adam vurduğunuz, hareket etmenize gerek kalmayan bir aksiyon oyunu olabilir The Order 1886.
GÜÇLÜ TEKNİK
PlayStation 4'e özel bir oyun olmasının nimetlerini iyi kullanmak isteyen The Order 1886, işin makyajsal kısmını iyi kotarmış. Grafikler gerçekten şahane. Karakter modellemeleri, çevre detayları, görüş alanınıza giren her şey, gözünüze hitap ediyor. Vuruş hissi gibi önemli bir konuda da oyunu çok beğendiğimi dile getirmeliyim. Özellikle kullandığımız pompalı tüfeklerin vuruş etkisi ve makineli silahların geri tepkimesi çok hoşuma gitti. Bu konularda işlere gerçekçi yaklaşan The Order, bu gerçekçiliği de oyuncuya iyi aktarmış.
Teknik kısım anlamında kafamda bir soru işareti bırakmayan oyun, genel olarak hoşuma gitti. Oynarken zevk aldım, heyecan duydum. Önemli olan da buydu zaten. Ama dediğim gibi bu yarım saatte gördüklerimi oyunun genelinde sürekli görmek zorunda kalacaksam bariz sıkıntılar var demektir. Ve açıkçası The Order 1886 şu ana kadar yayınladığı materyallerle işlerin böyle olacağını hissettiriyor. Sinematiğin yoğun olduğu, çizgiselliğin gizlilikte bile tavan yaptığı bir oyunla karşı karşıya kalacağız gibi. Eğer bu noktada çok kaliteli bir hikaye veya hikaye sunumu çıkarılır, bölüm tasarımları başarıyla elden geçirilir, doyurucu bir oynanış süresi sunulursa (malum, online yok) The Order 1886, akılda kalıcı bir PlayStation 4 oyunu olacaktır. Ama şu an verdiği hissiyat iyi grafiklere sahip, ortalama üstü bir oyundan öteye gidemiyor.
Yine de son sözü söylemek için bekleyip göreceğiz.
Not: Ocak sayımızda The Order 1886 için ayrıntılı bir dosya gelecek. Meraklılarına duyurulur :)
Not 2: Oyunun ön inceleme kopyasıyla ilgili herhangi bir materyal paylaşmak yasak olduğu için ekran görüntülerini farklı seçmek durumunda kaldım, bilginize.