Pripyat'tan Normandiya'ya, Stalingrad'a ve Bastogne'a uzanan dev bir hikaye.
Devamını okuNoreya: The Gold Project - İnceleme
Altın da olsa, ışık da olsa, tanrı tanrıdır
Metroidvania kalabalık bir tür olduğu için oyunların kendine has yeniliklerle sürüden ayrılmaya çalışmasını doğal karşılıyorum. Kimisi bunu gayet iyi beceriyor (Ultros örneğinde olduğu gibi), kimisiyse bu konuda ciddi kafa karışıklıkları yaşayarak türden uzaklaşıveriyor. Noreya – Gold Project her ne kadar iddialı fikirleri olsa da bu ikinci gruba daha yakın bir oyun.
Oyunun başında Kali adındaki kahramanımızın birlikte olduğu grubun karanlık yaratıklar tarafından katledildiğini görüyoruz. Bu dünyada çeşitli tanrılar var ama oyun ikisi üzerine kurulmuş: Arındırıcı Işık ve Yozlaştırıcı Altın. Bu iki tanrının heykellerine adaklarda bulunuyor, birine veya her ikisine (ya da hiçbirine) bağlılığımızı ilan ediyor, bunun karşılığında yeni yetenekler öğreniyoruz. Seçebileceğimiz yetenekler o tanrıya adanmışlık seviyemize bağlı ve bunu da ekranın üst kısmındaki bir çubuk sayesinde takip edebiliyoruz.
Bu kısmı biraz daha açmam lazım sanırım. Oyunun yetenek ağacı Altın, Pasif ve Işık olarak üçe ayrılmış. Bir yetenek puanı kazandığınızda bunu serbestçe Pasif ağacında harcayabiliyorsunuz. Altın veya Işık ağacında harcamak istediğinizde ise o tanrının kaç heykelinin olduğu önemli oluyor. Örneğin 3 altın tanrı heykeli varsa bu ağaçta 3 seviyeden yetenekler seçebiliyorsunuz. En güçlü yeteneklere sahip olmak için kendinizi tek bir tanrıya adamanız lazım, ama bu dağılım tamamen sizin kişisel tercihinize kalmış.
Tanrı seçimi sabit bir seçim değil. Heykellerin önüne geldiğinizde dilerseniz diğer tanrıya sadakat sunup heykeli değiştirebiliyorsunuz. Eğer 3 altın tanrı 2’ye düşerse, o halde 3. seviyedeki altın yetenekler kullanılmaz hale geliyor. Yeteneklere verdiğiniz puanları kolayca alıp başka yeteneklere verebiliyorsunuz, öyle resetlemekle falan uğraşmanıza gerek yok. Bu işlem için cebinizden bir şey de çıkmıyor üstelik.
Klasik metroidvania yeteneklerini hikayede ilerleyip belli bossları öldürdükçe kazanıyorsunuz, örneğin duvardan zıplama ve dash gibi. Ama bunun dışında heykelleri hızlı seyahat için kullanmak, dash ile düşmanların içinden geçebilmek vs gibi yetenekler yetenek ağacında yer alıyor. Bazılarını açabilmek için ya oyundan iyice ilerlemiş, ya da bolca altın farmlamış olmak lazım. İkinci seçeneğin çok sıkıcı olduğunu söyleyebilirim.
Sıkıcı çünkü Noreya’nın düşmanları gerçekten de iyi tasarlanmış değiller. Bir kere kendisi bir metroidvaniada şimdiye kadar gördüğüm en kıt düşman porföyüne sahip. Biyomlar değişiyor, ortamlar değişiyor ama düşmanlar büyük çoğunlukla aynı ve çeşit sayısı da inanılmaz az. Zaten düz siyah, gölge yaratıklar bunlar, yani grafiksel anlamda da tatmin edici değil çoğu.
Oyunda ne dodge var, ne bloklama var, ne parry var. Uzaktan saldırı bile yok. Düşmanlara karşı savunma amaçlı hızlıca kullanabileceğiniz tek yetenek içlerinden geçme dash’i, onu da muhtemelen oyunun %70’ini geçmeden alamayacaksınız. Düşmanlara dokunduğunuz anda bir can gidiyor, yani illa size vurabilmelerine gerek yok. Bu yüzden de hele ki kılıcınızın güçsüz olduğu dönem “vur, geriye kaç, ileri gidip vur, tekrar geriye kaç” şeklinde sıkıcı bir tempoyla savaşıyorsunuz. Yaratıkların animasyonlarından ötürü bazılarının ne zaman vuracağını anlamak da güç, böyle olunca savunmasız olmak iyice can sıkıcı. Hele buna kağnı hızında kendini iyileştirme yeteneğini de ekleyince (çoğu boss’ta bu yüzden zerre işe yaramıyor) işler iyice sarpa sarıyor.
Oyunun geliştiricisi bunun tasarım tercihi olduğunu, değiştirmeyi düşünmediklerini söylemiş; ben de bu tasarım tercihini hiç beğenmediğimi söyleme hakkımı kullanıyorum. Boss’lar da çok farklı sayılmaz, kendinizi koruyamadığınız için çoğunlukla kaçıyor, fırsatını bulunca vurmaya çalışıyorsunuz. Aklımda yer eden, “süper tasarımmış beee” dediğim bir boss olmadı.
Öldüğünüz zaman öldüğünüz ekrana girdiğiniz andaki can sayınızla o ekranın başında başlamak veya tüm canlar dolmuş halde heykelde dirilmek arasından seçim yapabiliyorsunuz. Ekranın başından başlamak her zaman en iyi tercih, çünkü heykeller arasında gerçekten çok fazla mesafe var. Hızlı seyahati açmadan zaten bu dev haritada ilerlemek çok büyük zaman alıyor, hızlı seyahati açsanız dahi heykelde dirilmek demek büyük ihtimalle çok dakikanızı bir kez daha yollarda heba etmek demek oluyor. Haritanın büyüklüğü, odaları geçiş hızımız ve heykellerin dağılımı iyi düşünülmemiş. Hele backtrack yapmanız gerekti mi, eyvah.
Biraz olumsuz konuştuğumun farkındayım ama sonuçta Noreya’dan beklentilerimle örtüşmeyen bazı hayal kırıklıklarım var. Özellikle de Ghost yeteneğini aldıktan sonra oyun önemli bir kısım boyunca metroidvania olduğunu unutup her ekranda üzerinize birbirine benzer “kolu çek, kapıyı aç” bulmacaları fırlatmaya başlıyor. Bir cümleye sığdırılacak kadar basit bulmacalar değil bunlar; koca ekranda bir sürü kol, her kolun açtığı, bazıları süreli kapılar, normal halde mi hayalet halde mi kol çekeceğiniz vs derken kendinizi o ekranı çözmeye çalışırken buluyorsunuz uzunca bir süre. Hani bu bir iki olsa neyse ama iki saat boyunca ardı ardına aynı tür bulmacalarla ilerlemeye çalışmak beni sıktı.
Aslında eleştirilerimi sıralamaya devam edecek olsam haritayı okumanın güçlüğünden, nereye gitmeniz gerektiğinin çoğunlukla belli olmamasından, gamepad kontrollerinin değiştirilememesinden (dash’i LT’den RT’ye alamıyorsunuz mesela) ve daha nelerden bahsederim ama çok da yüklenmek istemiyorum. Sonuçta metroidvania’lardan hepimizin beklentileri farklı oluyor. Hani Erken Erişim süreci görmüş bir oyun bundan biraz daha rafine bir ‘final’ deneyimi sunabilmeliydi diye düşünüyorum, ama bir yandan da kendine has grafik tarzı ve mekanikleriyle çok iyi olmasa da iyi diyebileceğim bir oyun deneyimi sunuyor. Türün gerçekten büyük bir hayranıysanız zaten seversiniz, yine de bitirdikten sonra uzun süre aklınızda kalacağını da düşünmeyin.
Başlıklar
Değişik fikirleri olan ama tasarım tercihlerini sorguladığım bir oyun oldu Noreya. Türün en başarılı örnekleriyle kıyaslandığında iz bırakacak bir yapısı olduğunu söylemek zor, ama genel olarak baktığımızda iyi bir metroidvania.
- Büyük haritaları sevenler için cennet
- Aldığımız yetenekleri istediğimiz zaman değiştirebilmemiz güzel
- Yetenekleri tanrılara bağlamak orijinal bir fikir olmuş
- Müzikleri basit ama güzel
- Savaşları oyunun en zayıf kaldığı yer
- Düşman çeşitliliği çok az
- Bulmaca kısımları gereksiz uzatılmış
- Heykeller arasındaki mesafe çok uzun