Neler olmuş, neler?
Devamını okuPeaky Blinders: Mastermind – İnceleme
Shelby’lere misafir olmak için geç mi kaldık?
Bu yıl büyüklü küçüklü pek çok oyun oynadık; bunlardan bir kısmı hakkında izlenimlerimizi sizinle paylaştık ama arada incelemesini es geçtiklerimiz de vardı. Hazır yıl sonu gelmiş, yeni oyunların gelmeyeceği bir boşluk yakalamışken bu oyunlardan bazılarını da sizlerle paylaşalım istedik.
Açıkçası bu grupta ilk aklıma gelenlerden birisi Peaky Blinders: Mastermind oldu. O pek sevdiğimiz dizi için oyunlar geliştirildiği haberini alınca heyecanlanmıştık ve o oyunlardan ilki çıktıktan sonra üzerinde konuşmamış olmak benim adıma bir eksiklikti, şimdi o eksikliği de giderebiliriz artık :)
Shelbyler eve döndü
Oyun Tommy Shelby’nin (ve ailenin diğer erkeklerinin) Birinci Dünya Savaşı’nın ardından eve dönüşlerinin hemen ardından (yani dizide ele alınan dönemin hemen öncesi) geçen olayları konu ediniyor. Eve döner dönmez soluklanmaya fırsat bile bulamadan rakip aile (çete mi deseydim?) Gilroylarla ve elbette Çinlilerle başımızı belaya sokmayı başarıyoruz. Tabii Ekselanslarının polisleri de tepemize binmek için hazırda bekliyorlar.
10 bölümlük hikâye boyunca Shelby ailesinin çeşitli üyelerini kullanıp yeri geliyor rakip çetenin elinden malzeme çalıyor, yeri geliyor mekân basıp düşmanlarımıza göz dağı veriyor, yeri geliyor mahallemizi saldırılardan koruyoruz. Dizide benzerlerini gördüğümüz sahnelerle karşı karşıyayız diyebiliriz yani.
Karakter oyuncusu…
Oyunumuzun türünü tek bir kelime ile anlatmak güç, çünkü bir yandan bulmaca bir yandan macera bir yandan strateji oyunu bu. Hem gerçek zamanlı hem sıra tabanlı bir oynanış sunduğunu söylemek mümkün -ki bu da bence hoş yönlerinden birisi. Bundan birkaç ay önce Iron Danger’da da gördüğümüz zaman kontrolü mekaniğiyle sağlanıyor bu.
Görevin başında yerine getireceğiniz hedef(ler)i görüyor ve o görevde kullanacağınız karakterlerle ilerlemeye başlıyorsunuz. Diyelim ki, karakterlerinizden birisiyle bir hamle yaparken diğerine de bir başka iş yaptırmanız gerekiyor. İşte bu durumda her birisine ayrı ayrı komutlar verebileceğiniz zaman kontrol mekanizmasına geçiyorsunuz. Zamanı durdurup, ileri-geri sararak karakterlerin eylemlerini olması gerektiği gibi sıralamaya ve böylece o engeli aşmaya çalışıyorsunuz.
Önünüzde kilitli bir kapı var mesela. Demir çubukların diğer tarafındaki bir adamı kısa süreliğine kontrolünüze aldınız, o karakter gelip bir mekanizmayı çalıştırıyor ve geçeceğiniz kapıyı açıyor. Zamanı geriye sarıp kontrol altındaki adamın kapıyı açtığı ana dönüyor, karakterlerimize kapıdan geçme komutlarını veriyoruz. Sonra da zamanı normal akışına bırakıyoruz, oldu bitti :) Bu tabii tek bir işlem için yaptığımız örnek. Aynı anda birden çok karaktere komutlar vermeniz gereken noktalarda bu iş daha zevkli bir hal alıyor. Oyunun temel mantığı doğru karakterlere doğru zamanlarda doğru işleri yaptırmak şeklinde özetlenebilir.
Oyunda yönetebildiğimiz karakterler; Arthur, John, Ada, Polly, Finn ve tabii ki Thomas Shelby. Bu 6 karakterimizin kendilerine has özellikleri bulunuyor. Tommy mesela bazı karakterleri belirli bir süreliğine kontrolü altına alabiliyor, dilediği işleri yaptırabiliyor. Finn ufak tefek yerlerden geçiyor. Ada ile Polly dikkat dağıtmak, rüşvet verip bakışları başka yöne çekmek konusunda istifade edeceğiniz isimlerken Arthur ve John ile de kapıları kıralım, milleti pataklayalım, adamlarımızı ardımıza alıp ortalığı dağıtalım işlerini üstlenebiliyorsunuz. Her bir karakterin özelliklerinden en üst düzeyde istifade etmek, bulmacaları mümkün olan en kısa sürede çözüp görevi en başarılı şekilde çözmenin de anahtarı.
Görevler genel olarak 3-4 dakikalık görevler, özellikle de başlardaki görevler kısa gelebilir. Ama son görevlere doğru geldiğinizde birkaç dakikalık kısmı tekrar tekrar ele aldığınızı, farklı yöntemler deneyip durduğunuzu görecek, görev sürenizin tahmin ettiğinizden uzun olabildiğine şahitlik edeceksiniz. Son görevlerde bulmacaları çözmek için sarf edeceğiniz efor, planlama ve deneme-yanılma süreleriniz uzuyor; verdiği keyfin de buna paralel şekilde arttığını söyleyebiliriz.
Ben oyunu Switch’te oynadım, görsellerdeki çözünürlük belki o yüzden gözünüze düşük gelmiş olabilir. Gerçi zaten bu tarz izometrik görünümlü oyunlarda çok da üst düzey bir görsellik beklemiyoruzdur herhalde. Şu haliyle olması gerektiği kadar diyebiliriz.
Oyuna dair bahsetmek istediğim en önemli noktalardan birisi de müzikleri. Şu oyunun menüsünde kullanılan bir parça var ki, o bitmeden oyuna giresiniz bile gelmiyor; oyun içerisindeki müzikler de başarılı, dolayısıyla dinleme listenize ekleyebileceğiniz bir oyun müzikleri albümünüz daha oldu diyebilirim :) Oyunda bir de seslendirmeler olsaymış, muhteşem olurmuş. Ama çok fazla bütçe ayrılan bir yapım olmadığı da ortada, belli ki seslendirmeye kaynak bulamamışlar.
Genel olarak baktığımda, çok büyük beklentilerle yaklaşılmaması gereken, kendi ölçüsünde ortalamayı tutturan, bütçenizi de zorlamayacak, tadımlık bir Peaky Blinders oyunu ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Hazır kış indirimleri de varken, bir şans vermeyi düşünebilirsiniz.
Başlıklar
Peaky Blinders oyunları için kararında bir başlangıç olduğunu söylemek mümkün. Belki öyle büyük işler yapmıyor ama birkaç saatlik hoş bir tecrübe sunarak ödediğiniz ücretin karşılığını verecek bir oyun olmayı başarıyor.
Peaky Blinders teması
Kimi bulmacalar keyifli, tekrar oynamak isteyebilirsiniz
Karakter özellikleri
Tabii ki müzikler!
Biraz kısa kalıyor
Bazı noktalarda kolaya kaçıldığını düşündürttü
Bir de seslendirmeler olsaydı keşke
Gerçekten beğendim Bizimle paylaştığınız için teşekkürler