Resident Evil 2 Remake - İnceleme
Yıllar sonra Raccoon City'yi tekrar ziyaret etmek varmış kaderde...
Dile kolay 21 yıl sevgili Oyungezerler, bu oyunla ilk buluşmamızın üzerinden yaklaşık 21 yıl geçmiş. Artık unutulmaya yüz tutmuş anıları saklandıkları köşeden çıkartıp canlandırmak için bundan daha güzel bir fırsat olur mu bilemiyorum.
E3'te gösterildiği andan beri merakla bekliyor, çıkan her yeni haberle daha da heyecanlanıyor ve bu büyük buluşma için gün sayıyorduk. Unuttuklarımızı hatırlamak, eksik bıraktıklarımızı tamamlamak için sağda solda ne kadar bilgi kırıntısı varsa toplayıp bugüne hazırlandık hepimiz. Hele bir de çıkışına günler kala paylaşılan 1-Shot Demo tecrübesinin ardından daha da dayanılmaz bir bekleyiş halini aldı bu durum. Nihayet o beklenen kavuşma anına sıra geldi.
Sonda söyleyeceğimi başta söylemiş olayım bu sefer: "Yeniden yapım nasıl yapılır" derslerinde okutulacak bir oyun ile karşınızdayız! Ve bu oyunun bir Resident Evil oyunu olması da apayrı bir keyif...
Korkunun Başkenti Raccoon City'ye Hoş Geldiniz!
Oyunumuzun hikayesi, ilk oyundaki olayların 2 ay sonrasında geçiyor. Fareler yoluyla Raccoon City'ye yayılan virüs (G-Virus) insanları zombileştiriyor ve şehrin güvenlik güçleri de Polis Merkezi'ni toplanma alanı olarak kullanıp henüz salgına yakalanmamış olanları koruma altına almaya çalışıyorlar. Fakat işler planlandığı gibi yolunda gitmiyor. İlk oyundakinden farklı 2 karakter ile başlıyoruz hikâyeye; Claire Redfield -ki kendisi ilk oyunumuzun kahramanı Chris Redfield'ın kız kardeşi olur- ve çaylak polisimiz Leon S. Kennedy.
Claire abisini bulmak ümidiyle yola çıkmışken, Leon da görevine başlamak üzere Raccoon City Polis Merkezi'ne doğru yol alıyor. Yolları bir benzinlikte kesişen ikilimiz, buradaki zombilerin saldırısından kurtulup RCPD'ye doğru yola koyuluyorlar. Ama orijinal oyundan da hatırladığımız o tır kazası sahnesi ile çiftimiz ayrı düşüyor. Başlangıçta yaptığımız seçime göre Leon veya Claire ile Polis Merkezi'ne giriyor ve maceraya atılıyoruz. Polis merkezinin beklendiği gibi güvenli olmadığını anlamamız çok uzun zamanımızı almıyor. Bir yandan ne olup bittiğini çözmeye çalışırken öte yandan hayatta kalmaya çabalıyoruz.
Burada bir parantez açıp orijinal oyunda da bizleri etkileyen hikayelerin bu yeni oyunla birlikte sinematik anlatımın katkısıyla daha etkileyici bir hal aldığını söyleyebilirim. Birkin ailesinin hazin hikayesi veya silah dükkânı sahibi ile kızının içine düştükleri durumu gördüğümüzde yaşadığımız hüzün hafızalarda yer edebilecek detaylar. Yine ilk oyundan hatırladığımız Ada Wong ve Marvin Branagh gibi isimleri de zikretmeden geçmeyelim, kendileri de iz bırakıyor hikayemizde (Tabii ki Ada'nın yeri ayrı :))
Maceramız 3 ana bölgede geçiyor. Bunlar sırasıyla; RCPD, Kanalizasyon (Sewer) ve Laboratuvar (Laboratory). Haritalardan en büyüğü olan RCPD'nin her bir katını tekrar tekrar geziyoruz. Sonrasındaki bölümlerde bu gidip dönmeler, aynı bölgeleri ziyaret etmeler seyrekleşiyor ve daha düz bir ilerleyişe geçiliyor. Oyunun öğrenme eğrisine ve adım adım yükselen temposuna gayet uygun bir gidişat söz konusu.
Bu gerilim yüklü oyunda hayatta kalma mücadeleniz zaman zaman düşmanlarınızın ellerinde sekteye uğrayabildiğinden ilk oynayışta haritanın belirli bölgelerini açtıkça oyunu kayıt etseniz iyi olur. Kayıt sayısı oyunun sonundaki dereceyi etkilese de bunu ilk seferinde o kadar da kafaya takmamak lazım, temkinli gitmekten ve sık sık kaydetmekten zarar gelmez :) Nasıl olsa ikinci oynayışta bu konuda deneyim kazanmış olacaksınız ve hedeflediğiniz dereceye daha rahat erişebileceksiniz.
Oyunu haritanın farklı bölgelerinde karşınıza çıkan daktilolarda kaydedebiliyorsunuz. Assisted veya Normal modda oynadığınızda kayıt ile ilgili bir kısıt bulunmuyorken, Hardcore modda oynarsanız orijinalinde olduğu gibi oyunu kaydedebilmek için envanterinizde mürekkep rulosu (ink ribbon) bulunması gerekiyor.
Oyunun giriş sahnesinden itibaren elinizde kısıtlı bir cephane ile yol alıyorsunuz. Hal böyle olunca da haritanın her köşesini didik didik edip ne varsa toplamak istiyor insan. Ama riskleri de hesaba katmak lazım, fazladan birkaç kurşun alayım derken karşınıza çıkan bir grup zombiye tüm şarjörü boşaltmanız gerekebilir ve Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirsiniz :) Yine de, bana sorarsanız, planlı programlı gidip zombilerden olabildiğince kaçınmak ve tüm malzemeleri toplamaya çalışmak ayrı bir zevk, ayrı bir tecrübe yaşatıyor. Haritanın her bir köşesini maviye çevirmek (odadaki tüm nesnelerle etkileşime geçtiniz demektir) "Evdeki huzur, mutluluk budur" dedirtiyor insana :)
Oyunda gideceğiniz yeri takip etmek için sık sık başvuracağınız harita gayet kullanışlı. Harita üzerinde kilitli kapıları ve gereken anahtarları görebiliyorsunuz. Ayrıca, oyun kaydı için kullandığınız daktilolar ve yanlarında yer alan stok sandıkları da (keşfettiğiniz taktirde) gösteriliyor. Kısacası, ihtiyaç duyduğunuz hemen bütün bilgilere harita üzerinden ulaşabiliyorsunuz; bu detaylı harita kullanımının oynanışa olumlu bir katkısı olduğunu söyleyebiliriz.
İstifçilerin yeni bölümünde...
Etraftaki malzemeleri toplamak önemli. Sağlık için topladığımız bitkileri doğrudan kullanabiliyor veya karışımlarını yaparak daha etkili olmalarını sağlayabiliyoruz. Sayıca az da olsa hazır sağlık malzemeleri de bulunuyor ama esas olan bitkiler. Silahlarımız için ise barut toplayıp kendi mermilerimizi imal edebiliyoruz. Bir de tahta topluyor ve bunları cam, çerçeve kapatıp zombilerin buralardan üzerimize atılmalarını engellemek için kullanabiliyoruz. Çok faydasını gördüm, zaten kısıtlı mermileri harcamaktansa tahtalarla yolu tıkamak iyi bir taktik bana göre.
Sözün özü sevgili Oyungezerler, oyun boyunca etraftan malzeme toplayıp duruyoruz; hayatta kalmak için özümüze dönmek, avcı-toplayıcı genlerimizi açığa çıkarmak elzem :)
Resident Evil denildiğinde ilk akla gelenlerden birisi de bulmacalardır, değil mi :) Bir yandan orijinal oyundaki bulmacalar korunurken bir yandan yeni bulmacalar eklenmiş ve ortaya güzel bir iş çıkartılmış. Oyunun bu yönden de gayet başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Orijinal oyundan hafızalarımıza kazınan madalyonlar ve heykel bulmacası gibi bulmacaları çözerken nostalji damarınız kabarıyor, yeni ekipmanlardan EMF Scanner ile elektrik devrelerini hackleyip yolunuzu açtığınız kısımlardaki gibi yeni bulmacalar da oyundaki çeşitliliği artırıyor.
Bulmacaları çözmek için toplayacağınız malzemelerin haricinde bir de ipucu olarak değerlendirebileceğiniz şeyler var. İpucu peşinde koşmak istemeyenler de deneme yanılma yöntemi ile işlerini halledebiliyorlar, en azından bazı bulmacalarda. Ama o ipuçlarını toplayıp çözmenin de yeri ayrı :) Bu arada "portable safe" bulmacaları için herhangi bir ipucu söz konusu değil. Deneme yanılma yöntemiyle çözeceğiniz basit şifreleri var bu kilitli kutuların, çok vaktinizi almayacaktır.
Düşmanımın düşmanının düşmanı düşmanım mıdır?
Oyunun başlarında klasik zombiler ile karşı karşıya kalıyoruz. Ağır hareket eden, ama yakaladığında boynunuza ufak bir öpücük konduruveren bu zombilerimizin iri kıyım olanları biraz daha güçlü saldırıyorlar ve biraz daha güçlü vurmanız gerekiyor, onun dışında bir farkları yok. İlerleyen kısımlarda meşhur "licker" türü ile karşılaşıyoruz ki tavanlarda dolanıp bir anda üzerinize atılan, seri hareket edip sizden kaçıveren ve peşinden tekrar saldıran bu arkadaşlarla birlikte geriliminiz de artmaya başlıyor. Licker'lar kör olduğu için (ama çok iyi duyuyorlar) sessiz hareket edip yaklaşabilir veya yollarına çıkmaktan kaçınabilirsiniz. Yine de oyunun akışı gereği bazı anlarda mecburen çatışmak durumunda kalacaksınız. Bir sonraki grubumuz ise, ilk oyunun açılış sekansıyla birlikte tanıdığımız zombi köpekler nam-ı diğer "cerberus"larımız. Üzerinize koştura koştura gelen bir köpek görünce korkuyorsanız, bir de zombi olanını düşünün :) Bunlara karşı yapılacak olan şey belli, eliniz hızlıca silahınıza gitsin, asılıverin tetiğe. Bunlar dışında da farklı zombi türleriyle karşılaşıyoruz, kanalizasyon bölümünde karşılaştığımız yaratıklar veya laboratuvar bölümündeki bitki-zombiler gibi örneğin. Ancak karakteristik özellikler sunmak noktasında bir licker veya cerberus değiller tabii. Bunları alt etmek için zayıf noktalarına nişan alıp vurmanız gerekiyor, o noktalar da zaten kendilerini belli ediyorlar.
Boss özlemi ile yanıp tutuşanlardansanız, G ve X bu konuda beklentinizi ziyadesiyle karşılayacaktır. Mr. X'in oyunun ortalarında karşınıza çıkıp sürekli peşinizde dolanmaya başlaması ensenizdeki tüyleri diken diken etmeye yetebilir; ayak sesini duyduğunuzda bir köşeye çekilip sessizce bekleyin en iyisi :) G ile birkaç defa karşılaşıyor ve mücadele ediyoruz macera boyunca. Zaten hikâyenin odağındaki karakterlerden birisi olur kendisi. Boss savaşından sayılmaz belki ama orijinal oyundan hatırlanabilecek dev timsah da yeniden yapımda yerini almış durumda; kanalizasyon bölümünün hemen başlarında karşılaşıyoruz kendisiyle.
Özetleyecek olursak; oyunun başarı ile sürdürdüğü noktalardan birisi de bu, yani boss savaşları ve düşmanlar konusunda orijinaline sadık bir çizgide ilerlemesi olmuş. Bu yönüyle beklentileri karşıladığını söyleyebiliriz.
Yine, yeni, yeniden...
Gelelim oyunu 2 farklı karakter ile oynama meselesine. Bununla ilgili bir kafa karışıklığı söz konusu. Bazıları, oyunun her iki karakterle oynanışının birebir aynı olduğu kanaatindeler. Ancak işin aslı öyle değil, çok benzer yönleri olsa da (özellikle bulmacaların aynı olmasından şikayetçi olunuyor gördüğüm kadarıyla) bazı nüanslar da bulunuyor tabii ki. Bir kere "Claire ile Sherry Birkin" ve "Leon ile Ada Wong" şeklinde bir ayrım var; spoiler olmaması için hikâyenin detaylarına giremiyorum haliyle. İkincisi, Claire silahlar yönünden daha şanslı, Leon'a göre daha kuvvetli silahlarla ilerliyorsunuz Claire ile oynarken. Son olarak bir detayı daha paylaşmış olayım; oyunun gerçek sonunu görmek için ilk oynayışta yönetmediğiniz karakterle oyunu tekrar bitirmeniz (Second Run) ve ondan sonra da "true ending" olarak tanımlanan kısmı ("B Scenario") oynamanız gerekiyor. Bu senaryo her iki karakter için de aynı, tek fark hangisini yönettiğiniz. Oyunu bu şekilde bitirdikten sonra ise, önce Hunk'ı yönettiğimiz bölüm ve onu bitirdikten sonra da Tofu ile oynadığımız bölüm açılıyor. Özetle, oyunu tekrar oynamak için yeterli malzeme sunulduğunu söyleyebiliriz. Hem en az 2 kere final yapmadan tam anlamıyla bir nostalji yapmış sayılır mıyız siz söyleyin sevgili Oyungezerler :)
Son olarak oyunun grafiklerine de değinelim. RE Engine'in ne kadar iyi bir oyun motoru olduğunu bir kez daha görüyoruz bu oyunla birlikte. Zombi tasarımları tam anlamıyla harika görünüyor. Vurulan uzuvların gerçekçi şekilde parçalanması oyunun etkileyiciliğini bir kat daha artırırken, daha karanlık mekân tasarımları atmosfere çok ciddi katkıda bulunuyor. Günümüz teknolojisinin nimetlerinden layıkıyla istifade edilerek ortaya çok güzel bir iş çıkarılmış. Sonuç, serinin takipçilerini olduğu kadar bu seriyle ilk kez tanışanları da gayet memnun edecek düzeyde.
Artık ufak ufak toparlama vakti geldi. Aslında başta paylaşmıştım düşüncelerimi. Bu oyun gerçekten çok başarılı bir yeniden yapım olarak çıkıyor karşımıza ve bundan sonrasında bu yönüyle bir referans noktası olacağını söylemek mümkün. Ama sadece bunun için değil, hayatta kalma unsurlarını iyi kullandığı, gerilim hissini gayet başarılı şekilde yaşattığı, günümüzde bu tarzda bir oyunun nasıl olması gerektiğine güzel bir örnek teşkil ettiği için de övgüyü ziyadesiyle hak ediyor. Yapımda emeği geçenlerin ellerine sağlık!
Başlıklar
- Atmosferi
- Grafikleri
- Vuruş hissi
- Nostaljiye doyabilirsiniz :)
- Yeniden yapım böyle olmalı dedirtiyor
- Fiyatı!
- Deluxe paket almadan da orijinal oyundaki müzikleri veya benzerlerini duymak isterdik
- Ufak tefek tasarım hataları (bazı scriptler, glitchler vs.)