Return to Monkey Island - İnceleme

Gerçeğe dönüşen bir rüya

Herkesin favori bir oyunu vardır. Yıllar içinde hepimiz pek çok oyun oynuyor, pek çok oyun bitiriyoruz. Yeni yeni evrenlerle, birbirinden ilginç karakterlerle tanışıyor ve unutulmaz maceralar yaşıyoruz. Ama birisi gelip de favori oyununuz hangisi diye sorduğunda (seçim yapmak bazen çok zor olsa da) kalbinizden ve aklınızdan geçen, hepsinden çok daha özel bir isim oluyor illaki. İşte benim için o isim kesinlikle Monkey Island…

Serinin tüm oyunlarını kaç kere bitirdim, inanın ben de bilmiyorum sevgili Oyungezerler. Ama şurası kesin ki her seferinde denizlerdeki korsanlar kadar şendim ve her espriye sanki ilk defa duyuyormuşum gibi güldüm. İşte bu yüzden Ron Gilbert ve Dave Grossman geçtiğimiz aylarda sürpriz bir şekilde yeni bir Monkey Island oyunu geliştirdiklerini duyurduğunda buna hem çok şaşırdım hem de acayip derecede heyecanlandım! Dile kolay, en son 2009’da yeni bir maceraya atılmıştık Guybrush ve arkadaşlarıyla. O da rahmetli Telltale sayesinde… Serinin asıl yaratıcıları olan Gilbert ve Grossman ise 30 yıldan daha uzun bir süredir uzaktı bu evrenden. Üstelik ortada kapatılmamış bir hesap, çözülmemiş bir gizem de vardı. Evet evet, Monkey Island 2’nin insanı maymuna çeviren o tuhaf sonundan bahsediyorum elbette.

Peki bunca yıl sonra Monkey Island’ın o büyük sırrını öğrenebilecek miydik? O tuhaf karnavalda neler döndüğünü nihayet keşfedebilecek miydik? LeChuck da bizi görecek miydi? İşte tüm bunların ve çok daha fazlasının cevabı nihayet parmaklarımızın ucunda…

I’m Guybrush Threepwood. Mighty pirate!™

Guybrush ve LeChuck’ın son kapışmasının üstünden yıllar geçmiştir. Kahramanımız bu süre zarfında boşluğa düşmüş, Monkey Island’ın o meşhur sırrını hiçbir zaman öğrenememiş olmaktan ötürü büyük bir üzüntü duymaya başlamıştır. Böylece bir gün her şeyin başladığı yere, Melee Island’a geri döner ve kendisine yeni bir mürettebat toplamak için kolları sıvar. Fakat ortada küçücük, önemsiz, mini minnacık bir sorun vardır: Guybrush her zamanki gibi beş parasızdır. Böylece Üç Korsan Lideri’yle konuşmak için soluğu Scumm Bar’da alır. Ama işler hiç de beklediği gibi gitmez. Üç Korsan Lideri’nin yerini Guybrush’tan zerre haz etmeyen, burnu havada üç yeni yetme korsan almıştır. Dahası LeChuck da adadadır ve Monkey Island’ın sırrını keşfetmek için o da mürettebat toplamaktadır! Bu da yetmezmiş gibi Stan “pazarlamayla alakalı bazı suçlardan ötürü” hapse girmiştir. Yani gemi satın alabileceğimiz bir yer kalmamıştır adada. Guybrush’ın ne yapıp edip Monkey Island’a giden bir gemi bulması ve büyük sırrı LeChuck’tan önce ele geçirmesi gerekmektedir. Ama nasıl? Nasıl?

Eh… İtiraf etmeliyim ki Melee Island’a geri dönmek, adanın o tanıdık manzarasını uzaktan görmek ve Monkey Island’ın unutulmaz açılış müziğini tekrar duymak beni acayip duygulandırdı. Gözlem noktasında 30 sene önceki o ihtiyarla konuşmak, adanın tanıdık sokaklarında ve meydanlarında dolaşmak ve eski dostlarla karşılaşmak da öyle… Oyunun feci nostaljik bir yanı var ve sürekli size önceki maceraları hatırlatıp duruyor. Macera boyunca Voodoo Lady, Stan ve Murray gibi pek çok tanıdık yüz de eşlik ediyor sizlere. Bu açıdan çok özlediğiniz, eski bir dosta tekrar kavuşma hissi yaratıyor RTMI insanda.

Ama oyun sırtını sadece nostaljiye dayamıyor tabii. Adanın yerleşimi aynı olsa da aradan geçen zamanın etkilerini hissediyorsunuz. Değişen mekânlar, farklı yüzler, yeni dükkânlar, eskiyip dökülen binalar… Tabii bunun yanı sıra keşfedilecek yeni adalar, aşılması gereken yeni bulmacalar ve amacımıza ulaşmak için bir şekilde kandırılması gereken yeni karakterler de var.

You STILL fight like cow!

RTMI’nin oynanışı klasik point-and-click oyunlarıyla aynı. Etrafta dolaşıp insanlarla konuşuyor, sağdan soldan topladığınız nesneleri ya birbirleriyle birleştiriyor ya da gerekli yerlerde kullanıyor ve karşımıza çıkan envai çeşit bulmacayı saksıyı çalıştırarak çözmeye çalışıyoruz. Tabii işin içinde Guybrush olunca arada bol bol zevzeklik edip şapşal şapşal laflar ediyor ve bol miktarda kahkaha atıyoruz.

Oyunun bir kolay, bir de zor modu bulunuyor. Kolay modda daha az, daha dolambaçsız bulmacalar çıkıyor karşınıza. Zor modu seçtiğiniz takdirde de bulmacaların çözümü hem zorlaşıyor hem de işin içine ekstra adımlar giriyor. Mesela Voodoo Lady’den bir şey istediniz diyelim. Kolayda oynarken büyücü rehberimiz bunu size hemen temin ederken, zorda oynarkense büyüyü yapabilmek için sizden belirli bir bileşeni bulmanızı istiyor. Hatta sözlü bulmacaların cevapları bile değişebiliyor.

Bunun yanı sıra oyunda bir de İpucu Rehberi (Hint Book) var. Sıkıştığınız zaman kendisine başvurabiliyorsunuz. Cevabı hiçbir zaman direkt olarak vermese de ne yapmanız gerektiğine dair faydalı yönlendirmelerde bulunuyor. Kitabı kullanmak başarımlarınızı olumsuz yönde etkilemiyor da ayrıca.

Son olarak bir de hem yeni hem de eski oyunlarda yaşananlara dair sorular içeren bir Trivia Book var. Scumm Bar’da bulduğumuz bu kitap önce karşımıza boş olarak çıkıyor. Ama sağda solda bulduğumuz küçük soru kartlarını toplayarak yeni sorular edinebiliyor, sonra da bunlara cevap vermeye çalışıyoruz. Toplamda tam 100 soru var. Ama bunları yanıtlamak oyunun sonuna herhangi bir şekilde etki etmiyor. Sadece bir başarım kazanıyorsunuz. Yapmak zorunda değilsiniz yani.

Oynanışla ilgili beni üzen tek şey Insult Sword Fighting benzeri bir kılıç düellosu sisteminin oyunda yer almaması oldu. Serinin alameti farikalarından biri olmuştu hâlbuki bu dövüşler.

Look behind you! A three headed monkey!

RTMI’ın en çok merak edilen yanı Ron Gilbert’ın önceki oyunlara karşı nasıl bir yaklaşım izleyeceği ve hikâyeye ikinci oyunun sonundan devam edip etmeyeceğiydi. Çünkü Gilbert, Monkey Island 2’den sonra yapılan oyunların hiçbirinde bizzat yer almamış, hatta bu yapımların kendi evrenine ait olmadığını söylemişti. Yani Curse, Escape ve Tales of Monkey Island oyunlarında yaşananları kabul etmiyordu.

Ama Gilbert ve Grossman ikilisi bence bunun üstesinden ustalıkla gelmişler. RTMI sahiden de ikinci oyunun bittiği yerden, o malum sahneden başlıyor. Hatta çocuk Guybrush ve Chucky’yle birkaç keyifli dakika bile geçiriyoruz. Ancak çok geçmeden bunu bambaşka, şaşırtıcı bir yere bağlamayı başarmış yapımcılar. Üstelik bunu öyle incelikli bir şekilde halletmişler ki kendilerine şapka çıkarmadan edemiyorsunuz. Dahası sadece Monkey Island 2’nin sonunu konuya bağlamakla kalmamış, şimdiye dek çıkan tüm Monkey Island oyunlarını yaşandı kabul etmişler.

Hatta oyunun hemen başında, ana menüde bir hatıra defteri bile var. Bu defterin sayfalarını karıştırdığımızda eski oyunlara dair fotoğraflar ve eşyalarla karşılaşıyoruz. Guybrush da hem bunlarla ilgili açıklamalarda bulunuyor hem de bize eski oyunların konularını hatırlatıyor. Bir tek Escape From Monkey Island’ın senaryosundaki aşırı saçmalıkları biraz es geçmişler (mesela Herman Toothrot) ama neredeyse herkes o oyunu hiç yaşanmamış gibi kabul ettiği için bu çok da büyük bir sorun olmuyor. Ron Gilbert’ın eski demeçlerini bir kenara bırakıp tüm oyunları külliyattan sayması bence çok saygılı ve yerinde bir davranış olmuş. Böylece ne o oyunların üstünde emek verenlere haksızlık edilmiş ne de o maceraları da sevenlerin gönlü kırılmış.

Yo ho, ho! A pirate’s life for me!

RTMI’ın en çok eleştirilen yanı yeni grafikleri hiç şüphesiz. Oyunun ilk fragmanı yayınlandığından beri pek çok insan Guybrush’ın yeni görünümünü hiç beğenmediğini, oyunun piksel grafiklerle yapılması gerektiğini savunup durdu. Hatta bir Twitter geleneği olarak Ron Gilbert’a “Yanlış biliyorsun, araştırmanı öneririm” diyenler bile çıktı. Belki siz de sevmeyenlerdensinizdir. Ama Eser Güven üstadımın da dediği gibi, şimdiye dek çıkan bütün Monkey Island oyunları hep farklı grafik stilleri kullandılar. O yüzden bunu serinin bir özelliği olarak düşünmenin faydası olabilir. Bir de şöyle bir gerçek var tabii, ilk 10-15 dakikadan sonra grafikleri fark etmiyorsunuz bile. Gözünüz hemencecik alışıveriyor. Dahası bütün karakterler oyunu oynarken fragmanlarda olduğundan çok çok daha iyi görünüyor.

Zaten Guybrush’a sesiyle hayat veren Dominic Armato konuşmaya bir başladı mı grafik mrafik her şeyi unutuveriyorsunuz. O tanıdık sesi, saftirik cevaplarını ve aynı şeyi durmadan tekrarlayıp insanları çileden çıkarmasını dinlerken ağzınız kulaklarınıza varıyor. Aynı şekilde Elaine, Wally, Voodoo Lady ve Murray (Muhahaha!) karakterlerine ses veren sanatçılar da ekipte yer alıyor. Bir tek LeChuck’ın sesi değişik, o da Earl Boen (kendisini Terminator filmlerindeki Dr. Peter Silberman rolüyle hatırlayabilirsiniz) artık emekli olduğu için. Ama onun yerini alan Jess Harnell (Crash Bandicoot) da gerçekten çok iyi bir iş çıkarmış.

Müziklerse her zamanki gibi fevkaladenin fevkinde. Zaten Peter McConnell’dan daha azını beklemek de haksızlık olurdu. Ona LucasGames’in diğer iki emektar müzisyeni Michael Land ve Clint Bajakian eşlik etmiş. Son olarak oyunun ikisi gizli üç ayrı sonu ve 10 farklı jenerik sonrası sahnesi olduğunu da araya sıkıştırayım.

Eğer siz de benim gibi bir Monkey Island hayranıysanız kesinlikle kaçırmamanız gereken bir yapım olmuş RTMI. Daha önce bu seriyle hiç tanışmadıysanız ama macera oyunlarını seviyorsanız o zaman geç bile kalmışsınız demektir. Hemen komple seti edinip bu eşsiz serüvene dâhil olmanızı tavsiye ederim. Darısı Guybrush’ın yeni maceralarının başına.

Writer’s Cut

Eğer ana menüden oyunun ayarlar bölümüne girerseniz Text & Language kısmının altında “Previously On” ve “Writer’s Cut” adlı iki seçenek göreceksiniz. Bunlardan birincisi önceden kaydettiğiniz, üstünden belli bir zaman geçmiş oyununuzu tekrar yüklediğinizde Guybrush’ın o noktaya kadar yaşanan olayları özetlemesini sağlıyor.

Asıl leziz olansa ikincisi, Writer’s Cut. Bu özelliği açtığınızda oyundaki diyalogların sayısı hatırı sayılır bir biçimde artmakla kalmıyor, aynı zamanda oyundaki birkaç karakterle farklı yerlerde karşılaşıp onlarla farklı konularda sohbet edebiliyorsunuz. Daha fazla diyaloğa ama daha yavaş bir oynanışa itirazınız yoksa Writer’s Cut özelliğini aktifleştirmenizi öneririm.

 

Önceki oyunları oynamak şart mı?

Hem evet hem de hayır. Return To Monkey Island eski oyunlarda yaşananları hatırlatma ve de öğretme konusunda hayli titiz bir iş çıkarıyor. Hem ana menüdeki hatıra defteri hem de Guybrush’ın oyun içinde kurduğu diyaloglar kimin kim, neyin ne olduğunu anlatmakta epey başarılı. AMA… eğer hikâyeden daha fazla keyif almak istiyorsanız serinin önceki yapımlarında yaşananları bilmeniz şart. Hatta Escape hariç tüm Monkey Island’ları en az bir kere bitirmek isteyebilirsiniz. Neden istemeyesiniz ki zaten? Gelmiş geçmiş en iyi macera oyunu serilerinin birinden kendinizi mahrum etmeyin bence :)

SON KARAR

Return to Monkey Island, Monkey Island adına yaraşır bir oyun olmuş. Sadece serinin ruhunu aynen korumakla kalmamış, aynı zamanda önceki oyunlara zekice bir saygı duruşunda bulunup onları da külliyata dâhil etmiş. Ron Gilbert, Dave Grossman ve tüm ekip arkadaşlarına 30 yıllık bir rüyayı gerçeğe dönüştürdükleri için ne kadar teşekkür etsek az.

Return to Monkey Island
Harika
9.0
Artılar
  • Serinin eski ruhunu yaşatan oynanış
  • Guybrush bildiğiniz gibi
  • Seslendirmeler her zamanki gibi şahane
  • Müzikler de şahane


Eksiler
  • Insult Sword Fighting ya da benzeri bir düello sistemi yok
  • Bazı bulmacalar biraz kolay
  • Bitmesi :(
YORUMLAR
Parolamı Unuttum