En İyi Ve En Kötü 5 Batman Düşmanı

Arkham'ın yolları taştan, sen çıkardın beni beni baştan

DC çizgi romanları içerisinde garip bir denge var. Güç skalası konusunda bir dengeye sahip olmayan DC, seneler içinde çok acayip kötü adamlarla heyecanı yükseltmeyi başardı. Örneğin Superman'in neredeyse yenilmez oluşuna karşı Zod gibi bir başka Kryptonluyu evrende gördük. Söz konusu Batman'in psikopatlığı olunca ise Gotham adeta bir deliler panayırı haline geldi. Belki fiziksel olarak çok acayip tanrısal düşmanlar Batman'in ikonik düşmanları olmadı ama Gotham'ın delileri Pelerinli Süvari'ye çok zor anlar yaşatmayı başardı.

Spider-Man ile birlikte bana göre en ikonik düşmanlara sahip olan Batman'in karşısına tarih boyunca pek de anlamlı olmayan deliler de çıktı. Söz konusu Batman olunca akıl ve ruh sağlığı doğrudan rafa kalktığı için Arkham'ın bile hafif kaldığı Batman düşmanlarına bir bakalım. Gerçekten tarihe geçmeyi başarmış kötü adamların yanı sıra "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" denilen bolca kötü de Gotham il sınırlarından geçti. Listede Justice League'nin düşmanlarından kaçındım çünkü aradığım lezzet Batsy'nin Gotham'da uğraştığı acayip tiplerdi. Doğal olarak subjektif bir liste olduğunu da hatırlatarak deliler panayırındaki yolculuğa başlıyorum:

+Two-Face - Yazı Tura Dünya Şampiyonu Harvey Dent!

Söz konusu yer Gotham gibi yozlaşmanın beşiği olunca güvenilir insan bulmak çölde vaha bulmak gibi. Gotham'ın genç bölge savcısı Harvey Dent işte tam olarak bir vaha gibiydi. Kendini suça ve yolsuzluğa karşı savaşa adamış, koca yürekli dalyan gibi bir çocuktu. Ta ki Gotham'ın karanlık tarafı adeta bir asit gibi suratına çarpana kadar! Gotham'ın büyük mafya patronlarından Salvatore Vincent Maroni ile ters düşmesi bir anda şehrin beyaz atlı yakışıklı prensi Dent'in ölmesine ve Two-Face'in doğmasına yol açtı. Maroni'nin Harvey'in yüzüne fırlattığı asitten sonra Batman için işler daha da kompleks bir hal almaya başladı. Karakteri bir anda ikiye bölünen Harvey Dent ile Batman arasındaki ilişki zaman içerisinde o kadar kompleks bir hale geldi ki çizgi roman sayfalarında klasik bir Batman düşmanından çok bir eski dostun kurtarılması hissi hakim olmaya başlamıştı.

Her ne kadar kendisi de kalifiye bir ruh hastası olsa da Batman'in onur koduna sahip bir insan için sırtını dayayabileceği bir yoldaş çok önemliydi. Harvey Dent'in Gotham için temsil ettiği değerler Batman'in gölgeler arasında yapabildiklerinin çok ötesindeydi. Two-Face'in doğuşu ve kendini suç dünyasında göstermesi psikolojik açıdan Batsy'e vurulan en ağır darbelerden birisiydi. 1940'lı yılların başından bu yana Batman'in rehabilite etmek için de tüm gücünü harcadığı Two-Face'in deliliği pek düzelecek gibi değil. İki tarafı da tura olan şanslı parasıyla adaleti tamamen şansa bırakan Harvey ile Batman defalarca karşı karşıya geldi. Klasik bir kötü adamın aksine kendi onur koduyla hareket etmesi Two-Face'in en büyük nevi şahsına münhasır özelliğini oluştururken tüm yer altı dünyasının kirli çamaşırlarını bilmesi Gotham adına da çok büyük bir yozlaşma sebebiydi. Tıpkı Anakin gibi yok etmeye çalıştığı şeye dönüşen Harvey Dent sadece Batman için değil tüm çizgi roman karakterleri arasında çok özel bir yere sahip.

-Snowman - Yeti'nin Kayıp Çocuğu (Şaka değil...)

Bu sene yurdun geneline hakim olan kar yağışları sayesinde bol bol kardan adam fotoğrafları adeta sosyal medyayı beyaza boyadı. Peki bu kardan adamları yaparken hiç Batman'in eski bir düşmanını yaptığınızı düşünmüş müydünüz?! Düşünmediyseniz bile bu acı bir gerçek. 1980'lerde Batman'e düşman yaratmak için biraz sıkıntıya düşen DC yazarları Klaus Kristin ile karşımıza çıktılar. Karakterin en ilginç tarafı adının kardan adam olması değildi! Katrina Kristin isimli bir kadın ile bir Yeti'nin evet yanlışlık yok, bir Yeti'nin melez çocuğuydu Klaus. En az bir Yeti kadar güçlü olmasının yanı sıra çok tahmin edilebilir bir şekilde buz güçlerine sahipti.

Yarı yeti olduğu için spor müsabakalarında da yarışan Klaus Kristin, "ya ben bu güçlerimi niye para kazanmak için kullanmıyorum?!" diye düşünerek suç dünyasına atıldı. Ancak söz konusu Batman olunca bir kardan adam bile dedektifçilik oynamak için yeterliydi. Snowman'in annesinin günlüğünden tutun, babasının kimliğine kadar her şeyi araştıran Batman nihayet dövüşe hazırdı. Avusturya'da kayak yarışıyla başlayan mücadelenin sonunda Klaus, Himalayalara kaçtı. Batman gibi bir psikopatı ensesine taktığının farkında olan Kristin için Himalayalar'da da huzur yoktu. En nihayetinde Batman kendisini orada da buldu. Hem Snowman hem de Yeti babası ile dövüştü. Fakat günün sonunda genleri bozuk olduğu için ölmek üzere olan Snowman'i rahat bırakmaya karar verdi. Es kaza Gotham'da ekmek bile çalsak ölene kadar Batman'in "öfkesi" peşimizi bırakmayacak gibi gözüküyor. Zavallı kardan adam..

+Ra's Ghul - Hem Dede Hem Suikastçi Hem De Şeytanın Başı

Şanı ve şöhreti kendisini zaman zaman Superman veya Justice League'nin radarına taksa da Ra's Ghul deliliği anlamıyla kalifiye bir Batman düşmanıdır. Aslında klasik Batman düşmanlarına göre daha geç bir dönemde 1970'lerin başında ortaya çıkan Ra's Ghul (Şeytanın Başı demek) aradan çok uzun zaman geçmeden Batman'in ve Bruce Wayne'in hayatında ciddi bir yere sahip oldu. Listede kendisine ayrıca yer vermedim ama kızı Talia ile Bruce'un yaşadığı aşk ve sonrasında Batman'in oğlu Ghul'un torunu Damian'ın doğması her şeyi daha da kompleks hale getirdi. MCU'nun yarattığı Thanos imajına çok daha önceden kavuşmuş olan Ra's Ghul'u ilk gördüğümüzde yegane amacı dünyayı daha iyi bir yer haline getirmekti! Ancak bunu yapmak için insanlığın büyük bir kısmını öldürmeyi planlayan Ra's Ghul ile Batman'in karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdı.

1970'li yıllarda ortaya çıkmasına rağmen doğum tarihi olarak bu dönemin tam 600 yıl öncesi. Meşhur Lazarus Çukuru sayesinde sürekli gençleşip gücünü ve sağlığını diri tutan Ra's Ghul'un başında olduğu League of Assassins de Batman Evreni içerisinde çok özel bir yere sahip. Sadece çok uzun bir yaşam süresine sahip olması değil mistik vari güçleriyle birlikte suikastçılık anlamında da bir deha olan Şeytan, fiziken ölse bile zihnini başka bedenlere aktararak sonsuz bir yaşam döngüsüne sahip. Hatta bir dönem torunu Damian'ın vücuduna bile göz dikmiş ancak Damian ile Bruce'un ortak çabalarıyla bu girişim etkisiz hale getirilmişti. Tarihin gördüğü en büyük suikastçılardan  ve liderlerden birisi olan Ra's Ghul hem kendisi hem de genetik mirasıyla Batman/Bruce Wayne için çok zorlu bir düşman olmayı başardı. 

-Condiment King - Hardal Soslu Yarasa Tekmesi

Batman: The Animated Series özünde bir çizgi film olsa da dönemine göre çok daha karanlık bir atmosfere sahipti. Lakin yine de bir çizgi film olduğunu unutmamak lazım. Harley Quinn'i de ilk kez gördüğümüz bu seride epey ilginç bir kötü adam vardı. Condiment King! Bir sosisliye koymak isteyeceğiniz ketçap, mayonez ve hardalı kendisine silah belirlemiş olan Çeşni Kralı normal şartlarda komik olsun diye çizgi filme konulmuş ve hedef kitlesi çocuklar olan bir karakterdi. Her ne olduysa DC yazarları kendisini biraz ciddiye alıp çizgi romanlara da taşımaya karar verdiler. Öyle ki çizgi filmdeki ketçap/hardal silahları yerine uzun namlulu bir sos silahı ve yamalı kostümüyle "Kim daha fazla lezzet ister?!" diye bağırarak çizgi roman panellerine giriş yaptı. Özel soslarla dünyaya kaos getirebileceğini sanması ve kalifiye bir deli olması da hemen Batman ve çıraklarının dikkatini çekti. 

Haliyle çizgi romanlarda çok fazla ciddiye alınmayan ve daha Batman'e gelmeden Robin ve Batgirl tarafından dövülüp, sosları dökülen bu gariban kral, Batman tarihinin gördüğü en acayip düşmanlardan birisi olarak tarihteki yerini aldı. Batman'in "Hardal Adam" diyip şakasını bile yaptığı (ki Batman'i az çok biliyorsanız şaka limitine aşinasınızdır) Condiment King beni güldürmeyi başardı ve en nihayetinde karakteri yaratan Bruce Timm'in amacını gerçekleştirdi. Kendisiyle ilgili en üzücü kısım ise daha üst kademe kötüler tarafından ihanete uğrayıp, öldürülmesi. Huzur içinde yat Çeşni Kralı artık her ketçap sıkışımda seni yad ediyorum.

+Scarecrow - Kaliteli Kabus Yakıtı

Batman'in düşmanlarına ve Gotham'da suç işlemek isteyen herkese korku salması psikolojik açıdan işlenilmesi gereken bir konu. Neyse ki Gotham'ın bu konuda işinin ehli bir uzmanı var! Professor Jonathan Crane, temiz bir şekilde delirmeden önce oldukça başarılı bir pssikoloji uzmanıydı. Ancak yaptığı araştırmalar biraz aykırı kaçınca deneylerini etik çerçevelere kısılmadan yapmak istedi. Scarecrow'un doğuşu tam olarak böyle oldu. Batsy'nin en eski düşmanlarından olan Korkuluk 1940'lı yılların hemen başında büyük ustalar Bill Finger ve Bob Kane tarafından yaratıldı. İnsanların korkuları ve fobileri üzerinde çalışan Crane bu uğurda hazırladığı uyuşturucular ile Gotham halkını denek yapmaktan hiç kaçınmadı ve tabii ki korku salmanın üstadı Batman ile yolları çabucak kesişti.

Dünya üzerinde Batman kadar kaotik bir bilinçaltına sahip karakter sayısı epey azdır. Sadece bu bile onu Scarecrow için bulunmaz bir denek haline geliyor. Lakin her şeye hazırlıklı olan Batman bu yoğun psikolojik ve duygusal saldırıların da her seferinde üstesinden gelip hem kendini hem de Scarecrow'u alt etmeyi başarıyor. Lakin bu süreçte okuduğumuz çizgi romanlar ve hatta oynadığımız oyunlar gerçekten sürükleyici oluyor. Yani Batman'e karşı kendi bilinçaltından daha iyi bir düşman düşünemiyorum. Bu sebepten olsa gerek ki Scarecrow çok uzun yıllardır Batman'in düşmanları arasında en çok korkulanı ve saygı duyulanı. Ancak Scarecrow'un korkuya karşı bağışıklık kazanması Batman'den daha çok kendisini etkilediği için sürekli bir psikolojik zaaf göstermesi onu biraz zayıf kılıyor. Yine de potansiyel bir Batman oyunu yapılsa kesinlikle yeni Scarecrow bölümlerini oynamak isterim. 

-Bouncer - Sek Sek Sekerek İsmail

Çocukken seken toplarla futbol oynamayı çok severdim. Hem ufak oluşları hem de çok hızlı sekmeleri tekniğimi geliştirdi demeyi de çok isterdim ama geliştirmedi. Onun yerine seken top ile aynı mantıkla hareket eden bir Batman kötüsüne tanıklık ettim. Az önce düşmanlarına ketçap, mayonez sıkan bir deliden bahsetmiştim ama kendini seken topa çeviren bir delinin de hiç aşağı kalır yanı yok. Metal fabrikasında çalışan adı sanı olmayan bir adam nadir bir lastik ile çeliği alaşım yaparak bir deney yapar. En nihayetinde bu alaşımın sonsuz bir şekilde sekebildiğini fark eden isimsiz arkadaş elastalloy ismini verdiği bu maddeden kendine bir kostüm yaparak suç dünyasında sekmeye başlar.

Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar misali en nihayetinde yolu Batman ile kesişen Bouncer, sekmeye ara veremez. Sonunda Batman'in muhteşem mühendislik yetenekleri bu sekmeyi durduracak bir formül bulur ve gariban metal işçisi Robin tarafından yakalanarak adalete teslim edilir. İlk kez 1960'lı yıllarda gördüğümüz Bouncer çok sonraları yeniden Batmen'e rakip olur. Bu sefer ivmeli bir şekilde zıp zıp sekerek Pelerinli Süvari'yi alt etmek ister ama Batman kendisine gelişine voleyi muhteşem bir şekilde vurur. Topun ayağına oturmasıyla birlikte Bouncer kontrolünü kaybeder ve sağa sola sekerek baygın halde suça da zıplamaya da lanet eder. Acaba dünyada herhangi bir insan gerçekten zıplayan top olmayı istemiş midir diye düşünmeden de edemiyorum... 

+Bane - Batman'in Belini Kütürdetmek Herkese Nasip Olmaz

Çizgi romanlar tarihinde hiçbir hikaye zırhı Batman'in sahip olduğu kadar kalın olmadı. Süper güçlere sahip olmayan bir insanın hem bu kadar fazla dil bilmesi, hem mühendis olması, hem biyoloji, kimya gibi çeşitli alanlarda uzmanlardan daha deneyimli işler yapması mümkünatı olan bir şey değil. Hal böyle olunca bu kadar güçlendirilmiş bir karakteri dayak yerken görmenin keyfi de bambaşka oluyor. Bana göre Batman külliyatının en özel serilerinden olan KnightSaga'nın başı Knightall'da Batman'in belini kıran Bane'e çok büyük bir saygım var. Batman'i hem mental hem fiziksel olarak kırmayı başaran Bane daha sonra Batmanler Dövüşü olarak da nitelendirilebilecek KnightSaga'yı hazırlamıştı. Hem çizgi roman tarihine geçecek bir dönemi başlatması hem de Batman'i kırmayı başarabilmesi onu gerçekten eşsiz kılıyor.

Santa Prisca'da yer alan Pena Duro hapishanesinde büyüyen Bane'in gerçek adını bilmiyoruz. Ancak babası Edmund Dorrance eski bir İngiliz Ordusu mensubu. Santa Prisca'da bir kadınla ilişki yaşayıp, sırra kadem basan Dorrance'i daha sonra King Snake isminde bir kötü adam olarak da gördük. Hiç günahı olmadan sırf babasının suçları yüzünden Pena Duro'da büyümek zorunda kalan Bane, bu hapishane süreci boyunca kendisini hem fiziksel hem de mental olarak geliştirdi. Öyle ki en sonunda serbest kaldığında iki metreyi aşan boyuyla korku salan bir görünüme sahipti. Hapishane döneminden kalan anılarıyla birlikte Bane adını alan ve suç dünyasına hızlı bir giriş yapan Bane, "Gotham'ı yeneceğim!" nidalarıyla şehre gelmiş ve gerçekten de Gotham'ı yenmişti. (hatta kırmıştı!) 

1993 yılında Batman: Vengance of Bane serisiyle ilk kez hayatımıza giren karakterin geçmişiyle ilgili çok fazla detayı da daha sonraları öğrendik. Knightfall'da Batman'i yenmek için tüm Arkham'ı serbest bırakıp Batman'i hem fiziksel hem de mental olarak çok zor duruma sokan Bane bu sürede araştırmalarıyla birlikte Bruce Wayne kimliğini de öğrenmişti. Wayne malikanesinde Batman'i dövüp, öldürmeyerek oradan ayrılması ise belki de kendi sonunu getirmişti. En nihayetinde bir başka deli olan Jean-Paul Valley (Azrael) Batman olmuş ve Bruce Wayne'in intikamını almıştı. Tabii sonrasında ortaya çıkan Azrael vs Bruce hikayesini yani KnightsEnd'i mutlaka okumanızı tavsiye ederim. 

-Mr. ZZZ - Arkadaşı Bi Duşa Sokalım Belki Ayılır

Gotham yer altında gerçekten çok sağlam bir mafya ve çete yapılanması var. Buralarda işinin ehli kötü adam olmayı misyon belirlemiş kaliteli karakterlere de rastlıyoruz. Bir de öte yandan Küçük İtalya'nın Kingpin'i var. Kingpin derken sadece tarz olarak benziyorlar ve bence şahane bir selam çakma olayı da var. Adını ya da geçmişini bilmediğimiz Mr. ZZZ kelli felli bir çetenin lideri. Bu arkadaşın en büyük özelliği ise sürekli uyuyor oluşu. Lakin bu uyuma hali sizi yanıltmasın kendisi epey kaslı ve güçlü bir abimiz. 

Bu mütemadiyen uyuma hastalığından mustarip bay ZZZ ilginç bir şekilde etrafında olan biten her şeyin farkında ve daha da ilginç bir şekilde çok tercih edilen bir gangster. Öyle ki kendisi Hush, Scarecrow ve Penguen tarafından defalarca işe alınmış ve rüştünü ispatlamıştı. Gerçi Scarecrow'un nihai amacı Bay ZZZ üzerinde deney yapmak da olabilir ama söz konusu işi olunca uyusa bile vazifesini de yapıyor. Bunca yıllık çizgi roman tarihinde süper güç olarak sürekli uyumayı ilk defa Mr. ZZZ ile gördüm. Acaba kendisinin Garfield ile bir bağı da var mı?

+Joker - Bir Elmanın İki Yarısı

Söz konusu kötü adamlar ve delilik ise listenin zirvesi çok uzun yıllardır tartışmaya kapalı. Suçun palyaço prensi, Joker ama hangi Joker?! DC çizgi romanlarında beni çeken çok fazla detay olmasa da Batman/Joker dinamiği sanırım çizgi romanlar tarihinin en iyi dinamiği. Birbirine kafayı takmış iki kalifiye ruh hastası adeta yin ve yang gibi birbirlerini de tamamlıyorlar. Tarih boyunca Joker sürekli değişti ve belki de gelişti. Batman'in ona olan öfkesi ve merak duygusu ise hep baki kaldı. Darkseid War sırasında Mobius koltuğuna oturan Batman'in kafasında hayatı boyunca çözemediği tek bir soru vardı. "Joker'in gerçek adı nedir?

Yanıtını öğrenmekten en çok korktuğum çizgi roman sorusu Joker'in kimliği olabilir. Çünkü onu eşsiz kılan özelliklerinden birisi de bu gizemi. DC burada işi biraz saçma sapan bir yokuşa sürse de üç farklı Joker olduğunu öğrendik. Bu üç Joker'in ne kadar canon olduğu tartışıladursun zaman içerisinde giderek şeytanlaşan bir Joker olduğu aşikar. Gotham'a yapacaklarından çok Batman'e yapacakları için meraklandığımız bir Joker, gerçek bir Jokerdir. DC'nin iki sene önce açıkladığı üç Joker ise şöyle; Suçlu, Palyaço ve Komedyen... Tahmin edebileceğiniz üzere bu üçlü zaman içerisindeki Joker hallerini temsil ediyor. Suçlu, çizgi romanların Altın Çağında 1940'lardaki Joker. Palyaço, Gümüş ve Bronz Çağın Jokeri ve Komedyen de modern dönemlerin en şeytani gülüşe sahip olan son Joker'i. Killing Joke'un Joker hali de yine bu Komedyen olarak nitelendiriliyor.

Her ne kadar DC karakterin geçmişini ve büyüsünü baltalamaya çalışsa da Joker'in gizemli tarafı ve Batman'in, dünyanın en iyi dedektifinin onunla ilgili hiçbir şey bulamayıp delirmesini izlemek tarifsiz bir keyif. Tarih boyunca ucu Batman'in ebeveynlerinin ölümüne kadar uzanan türlü türlü psikolojik işkencelerle Bruce Wayne'in korkulu rüyası olan Joker, muhtemelen çizgi roman dünyasının da en ikonik kötü adamı. 

Gotham Kuş Cenneti Bonusu: Penguen - Lakabı Penguen Olan Birini Ciddiye Almak Çok Zor

Söz konusu Gotham'ın karanlık dünyası olunca karakterler de epey ilginç bir hal alıyor. Ancak senelerdir her yerde okuyup, izleyip, oynamama rağmen Penguen'i bir türlü ciddiye alamıyorum. Yanlış anlaşılmasın kendisi çizgi romanlarda epey önemli ve eski bir figür. Yine 1940'ların özgün kötü adamlarından birisi ancak hep tipi hem de adıyla beni bir türlü ciddi bir kötü adam olduğuna ikna edemiyor. Oswald Chesterfield Cobblepot ismiyle dünyaya gelen Penguen, çocukluğunda şişmanlığı ve kısa boyluluğu nedeniyle sürekli dışlanıyor. Çok zengin bir aileden gelen Penguen de bu çocukluk travmalarını atlatmak ve egosunu tatmin etmek için tüm servetini saygın bir suç lideri olmak için ortaya koyuyor.

Kendisi bodur ve güçsüz gözükse de gerçekten olağanüstü bir taktik ve ticari zezkaya sahip. Zaten bu sayede Batman'e karşı ciddi bir rakip olabiliyor ve büyük bir suç imparatorluğunun başında yer alabiliyor. Kendisinin en ikonik silahı olan ultra teknolojik şemsiyesinin numaraları ise çizgi romanlarda her seferinde okuyucuyu şaşırtmayı başarıyor. İyi yazıldığı zaman Penguen isimli bir deli bile kayda değer bir düşman olabiliyor yani. Ayrıca kuşlarla arasında özel bir bağ olan Cobblepot, beni halen tam olarak ikna edemese de Batman tarihinde kendine sağlam bir yer edinmeyi başarmış durumda. 

Gotham Kalifiye Deli Bonusu: Riddler - Bir Bilmecem Var Çocuklar 

Aklı başında hiçbir karaktere rastlamadan sonuna geldiğimiz listemizin finalinde yine oldukça kaliteli bir delimiz var. Edward Nigma yani Enigma yani Riddler. Süper zekaya sahip legal olarak elde edilebilecek tüm zevkleri tattıysanız Gotham sizin oyun parkınız olabilir. Hele bunu yapacak parayı da elde ettiyseniz şahane. İstediğiniz kadar Batman ile oynayabilirsiniz, en nihayetinde ya bir akıl hastanesine ya da hapishaneye gireceksiniz, oradan çıkmak da Gotham şartlarında çocuk oyuncağı. Tüm bunları çok iyi bilen Riddler 1940'lı yılların sonundan bu yana sürekli bilmeceler ve minik akıl oyunlarıyla Batman ile uğraşmaya bayılıyor. Batman'in de üstün zekaya sahip olduğunu düşününce bu ikilinin adeta kedi fare oyunu gibi birbirleriyle mücadele etmesi büyük keyif veriyor. 

İşleyeceği suçları önceden bilmeceler şeklinde polise ve Batman'e söylemesine rağmen epey dolu bir sabıka kaydına sahip olan Edward'ın zaman içerisindeki karakter gelişimine bakınca en nihai amacının eğlenmek olduğunu anlayabiliyorsunuz. Biraz Jokervari bir tavır olsa da onun kadar akıl sağlığını kaybetmemiş olması ve belli başlı sınırları olması belki de Riddler'ı çok yukarılara taşıyamıyor. Tabii bir de Riddler'ı yazan senaristlerin bazı bayat bulmacaları Riddler'ın ağzından yazıp günü kurtarmaya çalışmaları var... Lakin her şeye rağmen Batman gibi kaliteli bir deliye en çok yakışan düşmanlardan birisi Riddler. The Batman filminde kendisini toy bir Bruce Wayne'e karşı seçmeleri de bana göre çok güzel bir hareket oldu. (Bu yazı yazılırken henüz The Batman'i izlemedim.) Batman çizgi romanları devam ettikçe Riddler'ın hem okuyucuya hem de Batsy'e soracak bolca bilmecesi olacaktır. 

Gotham'ın deliler panayırında bu arkadaşların yanı sıra daha bolca isim yer alıyor. 1940'lardan beri süregelen Batman çizgi romanlarında doğal olarak sayısız düşman gördük. Ketçap, mayonez ile kuyumcu soyan da var Penguen de. Court of Owls gibi bir oluşuma listede yer vermedim çünkü tek başına daha fazla anlam ifade eden karakterlere bakmak istedim. Sizin de listede katılmadığınız yerler olabilir ya da eklemeler yapmak isteyebilirsiniz. Sevdiğiniz veya saçma bulduğunuz Batman delilerini pardon düşmanlarını yazmaktan çekinmeyin. Nihayetinde Batman her şeye karşı hazırlıklıdır. 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum