Pripyat'tan Normandiya'ya, Stalingrad'a ve Bastogne'a uzanan dev bir hikaye.
Devamını okuHatırlıyorum, bundan 12-13 sene önce PlayStation 2 konsolumu kurup, Fatal Frame 2'de korku dolu anlar yaşıyordum. Açıkçası ne biliyor musunuz? O zamandan, bu zamana kadar sözde çıkan korku oyunları arasında neredeyse hiçbir yapımdan Fatal Frame 2 kadar derinden korkmamıştım. Lakin arada geçen süre zarfında, Amnesia The Dark Descent'ı oynayana kadar.
Yıllardır konsol oyuncusu olduğum için eski bilgisayarımda takıla takıla oynadığım Amnesia The Dark Descent, beni oynarken gerçekten dehşete düşürüyordu. Akıl sağlığını kaybetme özelliği ve etraftaki neredeyse tüm nesnelerle etkileşime geçebilme gibi birçok yenilikçi yapısıyla, hayatta kalma - korku türüne farklı bir bakış açısı getirdi. Tabii, daha önce yapımcı firma Frictional Games, Penumbra serisini oyunculara armağan etmişti, fakat Amnesia: The Dark Descent her anlamda daha vurucu bir oyun olarak karşımıza çıktı.
Amnesia A Machine For Pigs'i The Chinese Room'a emanet eden Frictional Games'ten artık Amnesia The Dark Descent kadar kaliteli bir oyun bekliyorduk. İşte o gün geldi çattı. Karşımızda saf kan Frictional Games yapımı; SOMA!
Bildiğiniz gibi Amnesia The Dark Descent ve Penumbra oyunları 1960 ve 1970 zamanlarında geçiyordu. O dönemi başarıyla yansıtan geliştiriciler, SOMA’nın bir bilim kurgu olacağını ve yer alında geçeceğini duyunca, az çok tereddütle yaklaşmıştık. Lakin oyunu oynadıktan sonra anladım ki, bu firmanın elinden ne çıksa yenir.
Korkunun Ecele Faydası Yok!
Hikayemize şöyle kısaca bir giriş yaparsak oyun, su altında toprak yüzeyinin meteor çarpışmaları tarafından tahrip edildiği PATHOS-2 adı verilen bir araştırma tesisinde başlıyor. Simon Jarret adlı yönlendirdiğimiz karakterimiz ise bir makinenin yaptığı beyin dalgası sonucunda PATHOS-2’de kendisini bulur. Ve tesiste, makineler ve kendini insan zanneden makineler vardır. Ne kadar ilginç değil mi? Bu makineler hakkında pek fazla detaya girmeyeceğim. Yoksa oyunda karşılaşacağınız sürprizlerden mahrum kalırsınız. :)
Her Frictional Games oyununda olduğu gibi SOMA’da da çevre ile etkileşim had safhalarda. Neredeyse gördüğünüz hemen hemen her şeyi alabildiğiniz gibi fırlatıp, inceleyebiliyorsunuz. Amnesia’ya göre yapımda oynanış bakımında bazı değişikler yapılmış. Mesela SOMA’da Amnesia’daki gibi detaylı bir envanteriniz bulunmuyor. Sadece belirtilen tuşa bastığınızda, elinizde nelerin var olduğunu basit bir şekilde gösteriyor. Tabii, envanterin böyle bir değişime uğraması, oyunun bulmaca sistemine de yansıyor. Bulmacalar, Penumbra ve Amnesia’ya nazaran daha kolay. Genellikle bir kapı numarası veyahut düğme arayışı içerisinde bulunuyorsunuz. Bulmacalar ise her korku oyununda önemli olduğunu varsayarsak, SOMA’nın belki de en zayıf noktası olabilir.
Bir korku oyunundaki en önemli unsur seslerdir. Oyunun ses efektleri için ayrı bir parantez açmak gerek. Atmosferin verdiği gerilimin yanı sıra, kaliteli ses efektleri de eklenince, ortaya harika bir iş çıkıyor. Özellikle seslendirmeler... Arkadaş , bu kadar leziz, bu kadar harika bir seslendirme, ben son dönemde çıkan hiçbir bağımsız yapımda (bazı AAA’lar da dahil) görmemiştim. Bir olay esnasındaki konuşmalar o kadar içten, o kadar gerçekçi aktarılmış ki, aynı heyecanı siz de direk yaşıyorsunuz. Oyunu oynarken emin olun bana hak vereceksiniz. Bu konuda geliştiricileri tebrik etmek gerek.
Bu Atmosfer Bir Harika Dostum!
Oyunun geçtiği mekanlar su altı bölgeleri ve tesislerdeki dar koridorlar. Özellikle oyunun atmosferini BioShock ve System Shock 2’ye benzettiğimi söyleyebilirim. Eminim, Frictional Games de o oyunlardan çok şey almıştır. 2010’dan beri yapım aşamasında olan yapım, görsel olarak günümüz standartlarına uygun bir görsellik sunuyor. Oyunu deneyim ederken göreceksiniz, su altında yürüdüğümüz bölümler gerçekten muhteşem ötesi. Detay üzerine detay var. Cidden, bir an orada olduğunuzu hissediyorsunuz. Su altında gezerken kendi kendime ‘’Vay be, helal olsun sana Frictional Games!’’ diye haykırdım. Evet, yaptım bunu. :)
Şimdi gelelim en önemli kısmımıza... Korku unsuru. Frictional Games, bağımsız bir firma olarak Amnesia The Dark Descent ile birlikte yeni bir akım başlatmıştı. Peki SOMA devamını getirebildi mi? Bu sorunun cevabı ne evet, ne de hayır diyebilirim. Öncelikle SOMA, oyuncuya hiçbir şekilde ucuz jumpscare (anlık korku) sunmuyor. Attığınız her adımda size gelen bir tehlike sinyali var. Yapmanız gereken tek şey önünüze çıkan yaratıklarla yüz yüze gelmeden kaçıp, saklanmak. Yeter ki, kapalı mekanlarda çok fazla koşup, ses çıkarmayın. Yaratık modellemeleri ise robotlardan oluşuyor. Bazıları insanımsı, bazıları ise direk makine ki, insanımsı olanının hiç affı yok. Onu ilk gördüğünüz anda tüyleriniz diken diken olabilir. Doğrusunu söylemek gerekirse, oyunda korktuğum yerler elbette oldu, ama Amnesia’daki gibi dehşette düşmediğimi söylemeliyim. Amnesia’ya göre gerilim dozu korku unsurundan daha yüksek. Ama yine de bazı yerlerde korkacaksınız ve çoğunlukla gerim gerim gerileceksiniz.
Yapımın belki de en kuvvetli yönü hikayesi. Oyunda sürekli ilerlediğinizde kendinize "Acaba bu sefer ne olacak?" deyip, oyunu bırakamıyorsunuz bile. Hikayenin tamamlayıcı noktaları ise oyunda bulacağınız ses kayıtları , kağıtlar ve defterler diyebilirim. Karakterler ve hikaye örgüsü çok orjinal ve siz oynarken ilgi çekiciğini hiçbir şekilde kaybetmiyor. Bu arada karakterler demişken, Frictional Games oyunlarında ilk defa bu oyunla birlikte karakterler modellemelerini oyun içinde görebiliyoruz. Evet, Penumbra oyunlarını ve Amnesia’yı oynayanlar bilirler, oyun içinde karakter modellemeleri yerine sesleri kullanılıyordu. tabii, firma uzun yıllar sonra kendini geliştirdi. Saygı duymamız gerek. :)
4 yıllık bir yapım süreci sonucunda, hayatta kalma-korku temasını kendisine benimsemiş bir oyun olarak karşımıza çıkan SOMA'nın, bu türe yakın olanların (olmayanlar bile sırf hikayesi için alabilir) kesinlikle deneyim edilmesi gereken bir bilim kurgu oyunu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Harika atmosferi, sunduğu gerilim unsuru ve fevkalade hikaye anlatımıyla başımızın tacı olan SOMA’yı alın, oynayın oynattırın. Teşekkürler Frictional Games!
Bu arada oyunu bitirdiğinizde, ekranda bir kod göreceksiniz. Bu kod, oyunu yüklediğiniz klasörün içerisinde yer alan ‘’_supersecret.rar’’ dosyasının şifresidir. Ona da bakmayı unutmayın. İçerisinde güzel sürprizler var. :)