No Man's Sky İnceleme

Evreni keşfe çıkıyoruz

Ucu bucağı olmayan evrenimizde neler gizli? Güneş sisteminin dışında ne tip mucizeler var? Farklı sistemlerdeki, farklı galaksilerdeki yaşamların görünüşleri, zeka seviyeleri nasıl?

Bu soruların cevapları hala bilim insanları tarafından araştırılmakta ve ne kadar cevap bulunursa bulunsun sorular hiçbir zaman bitmeyecek. Yine de gökyüzündeki yıldızlara tüm kalbimizle bakıp “acaba” diye düşünmekten asla vazgeçmeyeceğiz, yorulmayacağız. Büyük bir ihtimalle istediğimiz cevapları kısacık ömrümüz süresince alamayacağız, ama hayal gücümüzü sınırlarına kadar zorlamamızı engelleyen hiçbir şey yok. Hem Cosmos gibi belgeseller hem de No Man’s Sky gibi bilim kurgu sosuna bandırılmış oyunlar bizlere yardımcı olurken zorlamayıp da ne yapacağız?

Harbi, Ne Yapacağız?

İlk duyurusundan beri kimilerince doğru, kimilerince hatalı bir şekilde abartılan No Man’s Sky, oyuncuları hem heyecanlandırdı hem de şüpheye düşürdü. Ben de çoğu oyuncu gibi her iki tarafta da bulundum. Duyuru videosu ve ardından gösterilenler daha önce denenmemiş bir yapı sunduğu için beklentilerimi yükseltirken, ilerleyen zamanlarda No Man’s Sky’ın ‘oyun’ tarafının yeterince iyi açıklanamayışı gazımın yavaşça gitmesine yol açtı. Fakat düşen beklentilerim oyuna girip gezegenleri, yıldız sistemlerini keşfetmeme engel olamadı elbette.

Baştan açıkça söyleyeyim: No Man’s Sky’da uğruna ter dökeceğiniz önemli bir amaç ya da çizgi yok. Tabii ki galaksinin çekirdeğine inmek oyundaki ana amaç ama geliştirici ekip Hello Games’in asıl tattırmak istediği yolculukta yapacağınız işler. Oyuna başladınız gezegenden geminizle çıkıp diğer yıldız sistemlerine gitmeye başladığınız andan itibaren yıldız haritasında belirli noktaları işaretlemek ve arada bir püf noktalarını aktarmak dışında No Man’s Sky elinizden tutmuyor. Peki bu oyunda ne yapıyoruz biz?

no-mans-sky-inceleme-2

Herhalde No Man’s Sky’ın rastgele üretilen, neredeyse sınırsız sayıda (18 kentilyon) gezegen sunduğunu sağır sultan bile duymuştur. Oyundaki ana amaç da zaten keşfetmek. Yıldız sistemlerindeki gezegenlere uzaktan bakmak, her birine teker teker inip sunduklarına göz atmak, canlı türlerini ilk defa bulup onlara isim vermek, uzaylı kalıntılarının anlamını çözmek gibi işler oyunun başında geçirdiğiniz saatler boyunca yaptıklarınız arasında. Bu tip uğraşlarla geçen, hem evreni hem de No Man’s Sky’ı keşfettiğim ilk saatlerimde gerçekten tarifi zor bir keyif aldım. Daha şu fani gözlerle Dünya dışını bile görememişken televizyon ekranı ve elimdeki kontrolcü aracılığıyla da olsa atmosfer dışına çıkmak, bambaşka renklerdeki yıldızlara gözümü kamaştırmak oyun dünyasında daha önce eşine rastlamadığım bir zevk verdi. Eğer No Man’s Sky’ı alıp almama konusunda kararsızsanız sizi ikna edecek unsurlar da bunlar olacak. Bundan sonraki paragraflarda genelde kötü şeylerden bahsedecek olsam da No Man’s Sky’ın yaşattığı ilk 10-15 saatin kalbimde yeri ayrıdır artık.

Evren Nasıl Gözüküyor?

No Man’s Sky’ın grafikleri konusunda ikilemde kaldım. Renk paleti, yıldız sistemine girdiğiniz anda yıldızdan çıkan ışık, gezegenlerin büyüleyiciliği nefes kesici düzeyde. Fakat oyundaki uzak çizim mesafesinin düşüklüğü göz ardı edilemeyecek seviyede. Atmosfer dışındaki taşların pıt pıt ortaya çıkması, gezegen yüzeyindeki kaba detayların inmeye başlarken gözünüzün önünde oluşması gibi durumlar yer yer rahatsız ediyor. Yine de çok dert etmeyin. Eğer grafiklerin eksi yönlerinden bunalacak olursanız çıkın atmosfer dışına, açın gözünüzü gönlünüzü.


 

Güzelliğin Çirkin Yüzü

No Man’s Sky’ın sıkıntılarını gösterdiği nokta keşif duygusunun azalmasıyla başlıyor. Öncelikle asıl canımı sıkan şeyden, rastgele üretilen gezegenlerin bekleneni verememesinden bahsetmek istiyorum. Ayak bastığım onca gezegenin ardından geminin dümenini gezegenlere çeviremez oldum bir noktadan sonra. Radyasyon, sıcaklık gibi çeşit çeşit zorlu koşullar gezegenlerin kendine özgü dış yüzeyiyle farklılık gösterse de ve hatta bazıları ölü olsa da içerisinde yaptıklarım neredeyse hep aynı oldu. A gezegenindeki terk edilmiş binaya da, X gezegenindeki terk edilmiş binaya da aynı yöntemi kullanarak girdim. İhtiyacım olan elementleri almak için aynı taşları kırdım, aynı bitkileri topladım. Bazılarının şekil olarak farklı olması yaptıklarımı derinden etkileyemedi. Gezegen için söylediklerim yıldız sistemleri için de geçerli. Görsel olarak şahane gözüktükleri bir gerçek olsa da her girdiğim sistemde uzay istasyonu bulunması, oynanışı değiştirecek hemen hemen hiçbir şeyin yapılmaması tekrar hissiyatının kırılması zor bir şekilde gelmesine yol açıyor. Rastgele üretilen içerikler görsel anlamda yeterli ölçüde tatmin etse de oynanış olarak kısır döngünün içinden çıkılamamış.

no-mans-sky-inceleme-7

Oyun hakkında tekrara binmesinden sonra gelen diğer sıkıntımsa envanter sisteminin verdiği sinir bozucu hissiyat. No Man’s Sky’da yeri geldiğinde ticarete, yeri geldiğinde aksiyona, yeri geldiğinde toplayıcılığa soyunabiliyorsunuz. Bunları yaparken karşınıza çıkan en büyük engelse “envanter dolu” yazısı. No Man’s Sky’ın hangi dalıyla uğraşıyor olursanız olun envanterin küçüklüğüyle baş etmek zorundasınız. Gezegende değerli bir element bulup topladıktan sonra işinize devam etmek için ya diğer elementlerden birine veda etmeniz ya da uzay istasyonuna gidip eşyalarınızı satmanız gerekli. Tabii gezegenden kalkarken büyük bir yakıt harcayacağınızı da göz önünde bulundurmalısınız. Bir başka örnek de “ileride kullanırım” diyememek. Yaratmak istediğiniz yeni geliştirmenin bir parçası eksikse topladığınız diğer tüm parçalar son elementi bulana kadar büyük bir yer kaplamaya devam edecek. Aynı zamanda geliştirmelerin bir kare boş alan yemesi de ayrı bir dert. Sırf bu yüzden (ilk saatlerde karakter geliştirmeden oldukça zevk almama rağmen) geliştirme yaparken kendimi sürekli kısıtlamak zorunda kaldım. Uzay kıyafetinden daha az yere sahip gemim de hiç yardımcı olmadı bu konuda. Saatlerinizi harcayıp hiçbir şeye para vermeden doldurduğunuz cebinizi boşaltmadan da bol yere sahip gemi bulmanız pek mümkün değil. Neyse ki uygun yolu izlediğiniz takdirde kıyafette boş alan açma geliştirmeleri mevcut.

no-mans-sky-inceleme-3

“Hangi oyun size evrenin kapılarını açtı?”

No Man’s Sky’da geçirdiğiniz saatler boyunca yaptıklarınız temel olarak bunlardan ibaret. Aynı zamanda NPC’lerle konuşmak, ırklara karşı takındığınız tavra göre aranızda bir yakınlık oluşması, bu yakınlığın çeşitli şekillerde (sağlık, yakıt ve geliştirme taslağı vb.) geri dönmesi, yıldız sistemine göre sattığınız eşyalarda daha fazla kar etmek gibi yan uğraşlarınız da var. Fakat bu mekanikleri oyunun başına geçtiğinizde kendi başınıza kavramanız için çok fazla detaya girmek istemedim. Hello Games’in de dediği gibi No Man’s Sky siz keşfettikçe güzelleşen bir oyun.

Yine de işin çatışma kısmına bir dalalım. No Man’s Sky’a dair bu noktada hiçbir beklentim olmadığından hayal kırıklığına uğramasam da işlerin kızıştığı anların pek keyif verdiği söylenemez. Gezegen yüzeyinde vahşi hayvanların ya da kendisine polis kimliğini layık görmüş uçuşan robotların gazabına uğrayabiliyorsunuz. Hem mineral toplamaya hem de can yakmaya yarayan silahınızı bu varlıklara karşı kullanabilirsiniz, ama çatışma sistemindeki hamlık aksiyona girmekten kaçırtıyor insanı. Gemiye binip basıp gitmek ya da iç mekanlara girip robot ve hayvanlardan kurtulmak daha cazip bir seçenek haline geliyor. Uzay savaşlarıysa karadaki mücadelelere göre daha zevkli. Geminizin zırhını uygun geliştirmelerle donattıysanız, size saldıran korsanlara veya gözünüz dönüp saldırdığınız gemilere karşı girdiğiniz çatışmalardan tatmin olmuş bir şekilde ayrılıyorsunuz. Yeter ki geliştirme yapmayı unutmayın; yoksa fena tokat yersiniz.

no-mans-sky-inceleme-4

Burası Benim Evrenim

Rastgele üretilen gezegenlerin oynanıştaki tekrarı kıramaması ve birkaç mekaniğin yarattığı baş ağrısı No Man’s Sky’ın büyük eksilerinden. Fakat kalbimde yeri ayrıdır derken de bahsettiğim gibi daha önceden görmediğimiz bir deneyim yaşatıyor No Man’s Sky. Hangi oyun bize evreni keşfetme şansı verdi, hangi yapım gerçek gezegen boyutunda 18 kentilyon oyun alanı sundu? Sorarım size; hangisi tüm oyuncular aynı evrende olmasına rağmen başka bir oyuncuyla karşılaşmamızın imkansıza yakın olduğu bir ortam yarattı, sadece hayal gücümüzün ve seyirlik yapımların sunabildiğini bir oyun diskinde verdi? Evet, No Man’s Sky’ın birçok eksiği var; 10 saatin biraz üstünde geçen zamandan sonra tekrara binen keşif odaklı bir yapım olmasına rağmen AAA düzeyinde bir miktarda para istemesi belki de eksilerinden en büyüğü. Ama bu eksiler yaşadığınız hazzı unutturacak kadar etki edemiyor.

no-mans-sky-inceleme-5

No Man’s Sky’ı içinde uzay ve bilim kurgu sevgisi bulunan, sadece keşfe dayalı oyun mekaniğine sempati duyan herkesin oynaması gerektiğini düşünüyorum. Bu kriterleri karşılıyorsanız ve oyuna karşı gereksiz bir ön yargınız yoksa en azından keyifli bir 10 saat geçireceğinizi söyleyebilirim. Fakat bundan çok daha fazlasını bulabilmeniz için oyuna karşı özel bir bağ kurup tüm eksileri görmezden gelmeniz gerekiyor. Son kararı verip, evrenin boşluğuna kendinizi salıp salmamak size kalmış bir tercih.

Artılar:

  • Eşi benzeri olmayan oyun mantığı
  • Verdiği keşif hissi
  • Yıldız sistemleri ve gezegenler uzaktan harika gözüküyor
  • Müzikler şahane

Eksiler:

  • Tekrara binen oyun yapısı
  • Envanter sistemi çok fazla uğraş gerektiriyor
  • Uzak çizim mesafesi rahatsız edici

 

NOT:7.0

 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum