İnceleme: Watch_Dogs

Peki Bizi İzleyenleri Kim İzliyor?

 

Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.

Biz artık gelecekte yaşıyoruz. 50 değil, 10 yıl önceki bilim kurgu romanlarının bile hayal edemeyeceği, her bilgiye erişebildiğiniz ve her bilginizin erişebilir olduğu neonla ve ekranla kaplı bir gelecekte yaşıyoruz. Artık hepimiz birbirimize bağlıyız, ama karşıdan gelen birinin yüzüne bakmaktan aciziz. Tüm insanlık tarihinin bilgisini avucumuzdaki bir cihazda taşıyoruz, ama onunla "SELFIE" çekip "LIKE" beklemekten başka pek bir şey yapmıyoruz. Özgürleşen bir dünyadan bahsediyoruz, ama parmak izimizi seve seve bir telefona yüklemekten çekinmiyoruz.

Biz artık birey değiliz. Giderek tekilleşiyoruz. Aynı şeylere gülen, farklı değil ancak "ortalama" bir fikri olan, asla görmeyeceği insanların beğenisine muhtaç, garip, tekil bir zihin olma yolunda hızla ilerliyoruz.

watch-dogs-incelem-1

Biz dijitalleşiyoruz... Teknolojik rahatlığı hayatımıza alırken giderek sayısallaşıyoruz. Sayılardan oluşan kimliğimiz biz ölsek de artık asla kaybolmuyor, bulutta bir yerde olacak daima. Bu şekilde bir tür ölümsüzlük bulmuşken, hayatımızı gerçekten yaşama yetimizi kaybediyoruz. Biz gelecekte yaşadığımızı zannediyoruz. Ama tamamen rakamlardan ibaret olan bir varlık olduğumuzu ve rakamların onlara erişebilen herkes tarafından kolayca değiştirilebilir olduğu gerçeğini göz ardı ediyoruz.

watch-dogs-incelem-2

Aiden Pierce gibi birileri tarafından hayatımızın anında kabusa çevrilebileceği gerçeğini aklımızın en ücra köşelerinde tutarak yaşayabilmeyi başarıyoruz.

LANET OLSUN SANA UBI! :P

Bu yazıyı yazdığım sırada internet Watch Dogs nefretiyle alev almış durumdaydı. Araç grafiklerinin PS2 Gran Turismo arabalarından daha vasat olduğundan tutun da, şehrinin GTA'dan daha küçük olmasına kadar değişen yüzlerce bahaneyi ele alan oyuncular tarafından topa tutulmuş durumda Ubisoft. Ama gerçekten, Ubisoft hak etti. 2012'de Watch Dogs'un o ilk gösterilen E3 videosu olmasaydı, beklentileri o kadar tavan yaptırmasaydı bu olmazdı. "Los Santos'a 2 ay yeter, sıkılınca Şikago'ya bekleriz" diyen küstah reklam kampanyası olmasaydı, bu olmazdı. Gösterdikleri oyundaki devrimsel nitelikler son üründe bu kadar az önem tutmasaydı, bu olmazdı.

watch-dogs-incelem-4

Ama oldu. Belki en son söylenecek şeyi en baştan söylemek gerekli bu noktada. Watch Dogs beklediğimiz devrimsel, aksiyon oyunlarını değiştirecek oyun değil. Dikkatli gözle oynarsanız irili ufaklı birçok şeyini çeşitli oyun ve filmlerden aldıklarını fark edeceksiniz (mesela Tyrone adlı şişko, beceriksiz zenci abinin ve aşırı dişli mafya babasının Snatch'deki mafya babasına benzemesi gibi). Ama hakkını da vermek gerekiyor: Watch Dogs sağdan soldan aldığı hiçbir şeyi eline yüzüne bulaştırmıyor. Tek sorunu, o kadar fazla içerikten ve farklı parçadan ibaret ki oyun, kendine güvenip de kendi kimliğini oturtamıyor. Watch Dogs'un "bu bana ait" diyebileceği çok önemli tek bir şey kalıyor geriye: Hacking yeteneğiniz ve bunun oyun dünyasına yansıması.

watch-dogs-incelem-5

AIDEN BİR SOĞUK OĞLAN

Oyunun başında zenginlerin takıldığı bir otelde açık WIFI bağlantılarından banka hesaplarına sızan ve para toplayan sıradan bir suçlu/hacker olan Aiden, burada edinmemesi gereken bir veriye denk gelince, hayatı altüst oluyor. Gayet anti-sosyal Aiden'ın tek insani tarafı kız kardeşi ve iki yeğenidir. Ama sadece tarayıp farkına bile varmadığı veri nedeniyle Aiden'a suikast düzenlenir ve küçük kuzeni ölür kazada. Bundan sonra Aiden hayatını takıntılı bir biçimde neden ailesinin hedef alındığını ve bunu kimin yaptığını bulmaya adar.

watch-dogs-incelem-6

Aiden'la tanışmamız ve akabindeki birkaç saat "eyvah" dedim "AC3'teki Desmond öküz bir karakter daha geldi". Ama öyle olmadığını anladım oyun ilerledikçe. Evet, soğuk, anti-sosyal bir adam. Ama insan dokunuşuna ihtiyaç duyduğunu, kendisine ve ailesine zarar vereceğini bile bile takıntısının peşinden gittiğini görüyorsunuz. Karanlık ara videolarla, çok başarılı yan karakterlerle ve güzel yazılmış diyaloglarla Aiden'a gıdım gıdım ısınıyorsunuz. Gerçi ara videolarda "ben iyilik yapacam" deyip de oyunda yoldan geçen garibanların banka hesaplarını hüpletmek, sokakları patlatıp insanları öldürmek yaman bir çelişki yaratıyor, ama olsun :)

ŞEHİR OYUNLARI

Biliriz ki şehirde geçen açık dünya oyunları iki türdür: İçinde gerçekten yaşandığı hissini veren, "şu yöne doğru hiç gitmedim, biraz gezeyim bakayım" dediğiniz bir oyun ve şehri sadece görevler arasında size oyalanacak "şeyler" sunan açık bir alanlardan ibaret oyunlar. İlk kategoriye sadece GTA girdiği için "bir oyun" dedim zaten, ikinci kategoriyeyse Saint's Row, inFamous ve Prototype gibi geriye kalan tüm oyunlar girer. Şehirlerinin "içinde asla tamamını göremeyeceğiniz büyüklükte bir hayat olması" hissiyle Rockstar'ın şehirlerinin benzerini henüz kimse yapamadı. Watch Dogs da öyle. O size ancak güzel bir şehir verebiliyor oyun alanı olarak: Şikago. Ve bir şehir açık dünya oyununda şimdiye kadar hep yaptıklarınızın üstüne (araba kullanma, çatışma, alakalı/alakasız yan uğraşlarla vakit geçirme) elinize teknolojik her şeyi hackleme yeteneğini veriyor.

watch-dogs-incelem-7

HACKER'LIK ARTIK BİR TIK KADAR YAKININIZDA

Bir şeyleri hacklemek çok basit, KARE'ye basınca etrafınızdaki insanların bilgileri ve hacklenebilecek her şeyi görüyorsunuz. Bu bilgiler önünüzde yeni oynanış kapıları açıyor. İnsanlardan para, üretim için gerekli kodlar, yeni araba bilgileri, müzikler çıkabileceği gibi SMS ve telefon konuşmalarına da tanıklık edebiliyorsunuz. Bunlara denk gelirseniz yeni görevler açılıyor ama görevlerin arasında pek fark olmaması bunun heyecanını öldürüyor.

watch-dogs-incelem-8

Evet, Watch Dogs'un en çok üstünde durulan "potansiyel suçları önleme" özelliği şöyle çalışıyor: ctOS yakınlarda gerçekleşecek potansiyel bir suçu size haber veriyor. Bölgeye ulaşınca suçlu veya mücrimi Profiler'la buluyorsunuz. Akabinde suçlu mücrime yaklaşıyor ve suç ihtimali kırmızıya gelince koşup dalıyorsunuz adama. Potansiyel suçları hep aynı şekilde işliyor, A kişisini B'den kurtarmak için sopayla girmek. Bu görevlerin işleyiş ve sonucunda en ufak bir farklılık olmadığı için, bir süre sonra yapmakla uğraşmak da istemiyorsunuz.

Watch Dogs'un esas sorunu da burada ortaya çıkıyor işte: Ne grafik, ne de 2012 trailer'ının kandırıkçılığı... Oyun aşırı derecede kendini tekrar ediyor.

Neyse ki hacking yetenekleriniz bu tekrarın içine tat katıyor. Ana görevlerde büyük ölçüde gizliliği gözetmeniz lazım, çünkü çok kolay ölüyorsunuz. PC'de fare/klavye kontrolleriyle çok daha rahat oynansa da, PS4'te bayağı zorluyor. Sık sık ölüyorsunuz. Bu yüzden gizlenerek oynamanız gerekiyor oyunu ve bunun iki yolu var: Ya standart stealth oyunlarında olduğu gibi susturuculu tabanca kullanıp gözlerden ırak durarak hedefinize ulaşmalısınız, ya da Hacker yeteneklerinizi konuşturmalısınız.

Hacker'lığın özü tamamen "görüş açısında" yatıyor. Ne demek istiyorum? Mesela, bir ctOS merkezine sızmanız gerekiyorsa, ilk başta üssün etrafında şöyle bir gezip görebileceğiniz bir yerde kamera var mı bakmalısınız. Bu kameranın gördüğü bir başka kamera, laptop, hatta güvenlik görevlisinin üstündeki gizli kameraya geçiyorsunuz, oradan bir başkasına... Ta ki hedefinize ulaşana kadar. Ana kural: Görebildiğiniz her şeyi hackleyebilirsiniz. Bu yüzden görüş alanınızı engelleyen şeyleri ortadan kaldırmak veya daha avantajlı bir konuma geçmek oyundaki ana oynanış öğelerinden birini oluşturuyor. Doğru adamı bulup üstündeki kamerayı kontrol altına almak ve yavaş adımlarla sunucuya gidişini görmek tatmin ediyor. Birçok sızma görevini tehlikeli alana adımınızı atmadan halledebiliyorsunuz bu şekilde. Bunu hem ana görevlerde, hem de ctOS kulelerini hackleme yan görevlerinde çok güzel kullanmışlar. Hatta birkaç ctOS görevinde bindiğiniz treni doğru yerde durdurup balkona tırmanma, görüşünüzü tıkayan şeyleri patlatarak ortadan kaldırma gibi yenilikçi çözümler üretmeniz gerekiyor.

watch-dogs-incelem-9

Bütün bu hacklemeyi sağlayan şey olan elinizdeki (şüpheli bir biçimde iPhone 1'e benzeyen) mucizevi aletin ismi Profiler. Çünkü, yaptığı iş bu: Kare'ye bastığınız anda yanınızdan geçen herkesin bilgilerini önünüze döküyor. Switch'leri kullanarak ağlara sızıyor, insanların özel hayatlarını görüyorsunuz.

Gerekli upgrade'leri yaptığınızdaysa, esas eğlence başlıyor. Şehrin her yeri silah olarak kullanabileceğiniz şeylerle dolu. En basitinden trafik lambalarını değiştirerek zincirleme kazalara sebep olabilen alet ipin ucunu kaçırdığınızda tüm şehrin elektriğini kesme, yer altından basınçlı buhar patlaması yapma gibi yeteneklere sahip oluyor.

watch-dogs-incelem-10

Profiler'ınızda çeşitli uygulamalar var. Ayağınıza araba istemekten istatistik ve başarılarınıza, Şikago'nun ünlü yerlerinde "Check-in" yapmaktan, nasıl bir mantıkla çalıştığını hâlâ anlayamadığım sizi farklı bir gerçekliğe götüren "Dijital Trip" adlı mini sanal gerçeklik oyunlarına kadar birçok uygulama. Ama bunların çoğunu kullanmayacaksınız. Zamansızlıktan değil de, çoğuyla uğraşmanın sonucunda elinize geçen şeyin yeni bir silah veya bir araba olmasından dolayı. Bir tek Jordi'den size istediğiniz arabayı gönderme opsiyonunu bol bol kullanacaksınız.

Ama işte bu, oyundaki tüm ekonominin içine ediyor. Tüm o hacklediğiniz insanlardan topladığınız paraların hiçbir anlamı olmuyor, çünkü oyundaki ekonomide parayla alabileceğiniz her şey zaten bedavaya elinizin altında. Bir tek bomba atara para verdim (hem araba hem insanlara karşı en etkili silahınız, hemen alın), birkaç kez de crafting için kullanılan malzemeleri tamamlamaya, hepsi o. Bunun haricinde, tüm silahlar çatışmalarda düşüyor, daima 350 merminiz oluyor. Arabalar da şehirde zaten gırla var. Biraz farklı bir tüfek veya araba için parayla uğraşmak istemiyorsunuz, zaten istediğiniz zaman bedavaya araba çağırabiliyorsunuz. Böylece oyun içi tüm ekonomi tamamen çökmüş oluyor ve anlamsızlaşıyor.

watch-dogs-incelem-11

Oyunda anlam veremediğim kaçırılmış birçok fırsat var bu ekonomi sistemiyle ilgili. Mesela, her biri apayrı oyunlar olan ve kendi içlerinde eğlenceli, hatta kendi yetenek ağaçları olan Dijital Trip'ler... Bunları satan adamlar görüyorsunuz sağda solda. Ama sorun şu ki, 4 tane olan bu oyunlar zaten oyunun başından Profiler'ınıza yüklü olarak geliyor! Peki bu adamlar niye "Pst! Dijital Trip ister misin aslanım?" diye sarkıyor? Neden bunlarla ilgili bir görev verip, sonra yüksek fiyatlara almamızı sağlamadınız? Bence oyunun ekonomisini ciddi derecede anlamlı kılardı her bir oyunu almak için 10.000 dolar biriktirmek mesela.

Aynı şekilde, oyunun yarısında gizli bir üssünüz oluyor. Evet, tıpkı Assassin's Creed'lerde olduğu gibi... Ancak bu çok gelişmiş gizli üste birkaç ara video izlemek ve ctOS video kayıtları bulmak haricinde yapabileceğiniz hiçbir şey yok! O üssü ele geçirdiğim andan itibaren "aha burayı geliştireceğiz ve ortamın ağzını kıracağız!" diye bekledim, ama yok! Bilemiyorum, belki de Assassin's Creed'e fazla özenmekle suçlanmaktan korkmuştur yapımcılar ama, keşke suçlansaydınız be abi! Böylesine über bir hacker yuvasında ne olaylar çevirebilirdiniz halbuki, yazık etmişsiniz.

OYUNUN HAVASI

Watch Dogs'un AC'ye fazlaca benzemesinden korkmuştum. Ama oyunun kendine özgü bir havası var. Assassin's Creed gibi fantastik değil, karanlık, doğal olarak modern, ama modern toplumun arka planındaki görmezden geldiğimiz gerçek kötülükleri yansıtmaktan çekinmeyen kötücül bir hava bu. Bunu ilk başta yakalayamıyorsunuz, ancak hikâyede ilerledikçe, yeni karakterlerle tanıştıkça bu havayı vermeyi başarıyor oyun. Özellikle gece geçen görevlerde Şikago'nun görünmeyen yüzünde dönen dolaplar kanınızı donduruyor. Hele bir açık arttırma sahnesi var ki, of.

Hiç beklemediğim bir yerden vurdu Watch Dogs beni aslında. Hikâyesinden AC gibi bir esrarengiz yön, ne bileyim, teknolojik bir komplo teorisi beklemiştim. Ama aksine "herkesin izlendiği" bir sistemi konu alan bir oyunda olan bir hikâye düşününce aklınıza ilk ne geliyorsa, onu konu alıyor Watch Dogs. Tam anlamıyla klişe bir olay var ortada... Ama işin şaşırtıcı yanı da bu, sonuçta bu klişeye bağlanan hikâyenin içindeki karakterler, aralarındaki diyaloglar, yaptıkları korkunç işler beni oyuna bağladı. Tüm bu karanlığın arasında, Aiden'ın inanılmaz insansı ve kişisel bir derdi olması da hoşuma gitti. Toplumdan soyutlanmış, insanlıkla tek bağı kız kardeşi ve yeğeni olan Aiden'ın çok soğuk bir karakter olmasına rağmen, ben sevdim. Çoğu insanı hayal kırıklığına uğratabilecek sakinlikteki sonunu, bu sakinliğindeki gerçekçiliği yüzünden sevdim. Ve bence, Ezio'nun hikayesinden sonra en iyi hikâye anlatımını başarmış Ubisoft Watch Dogs'la. Bakın "en iyi hikâyeyi anlatmış" demiyorum, ama en iyi hikâye anlatımını başarmış.

ÇATIŞMALAR

Aiden çok sağlam bünyeli bir arkadaş değil: Çatışma başlayınca açıktaysanız cırt diye ölüyorsunuz.  Bu yüzden "mermilere karşı dayanıklılık" yeteneğini ilk fırsatta almanızı tavsiye ederim... Diğer yandan, sadece silahlarınızla çatışırsanız uzun süre hayatta kalamıyorsunuz, çünkü yeriniz belli oluyor. Ama Profiler'ı kullanarak her çatışma alanındaki onlarca nesneyi hackleyerek silahlarla verebileceğiniz hasardan çok daha fazlasını verebilirsiniz. Siperde göremediğiniz birisi mi var? Karşı apartmandaki kamerayı hack'leyerek onu görüş açınıza aldınız. Üstündeki telefonu hackleyerek geçen gün indirdiği porno videoların ciyak ciyak bağırmaya başlamasını sağladığınızda yaşadığı şoktan faydalanıp, arkadan sızdınız. Bir diğer korumanın üstünde gizli kamera var, hacklediniz. O nereye giderse artık gözünüz orada olacak. Köşeyi dönünce karşıda bir laptop gördünüz, ona atladınız... Ve en sonunda server odasına gireceğiniz Switch'e ulaştınız. Çok klasik, elektrik akımlarını yönlendirdiğiniz bir mini oyundan sonra ctOS merkezini hacklemiş oldunuz. Tebrikler, koca bir üssü tek bir mermi sıkmadan hallettiniz.

watch-dogs-incelem-12

E tabii çatışmanın kaçınılmaz olduğu zamanlar da var. Bu durumda üstünüzdeki silahlar ve hack yeteneğiniz birlikte anlamlanıyor. Askerlerin ekipmanlarını bozarak sağır olmalarını, hatta üstlerindeki patlayıcıları çalıştırarak erken emekli olmalarını sağlayabilirsiniz. Bu sırada düşmanların iyi siper aldığını ve attığını vurduğunu da söylemeliyim. Çoğunlukla çatışmalardan ölü çıkıyorsunuz, bu yüzden hızla Blackout Skill'ini edinin. Çatışma ortamı iyice sarpa sararsa, Blackout'la tüm bloğun elektriğini kesiyor ve sizi göremeyen düşmanların arasından koşarak uzayabiliyorsunuz. Çatışma alanları oyun dünyasıyla bütünleşik olduğundan, bulduğunuz ilk arabaya atlayıp uzamanız mümkün.

Çatışmalarda şimdiye dek başka bir oyunda görmediğim bir şey de olabiliyor: Eğer yeterince uzun süre hiç ses çıkartmadan gizlenirseniz, bazen (çok seyrek de olsa) düşmanlar gittiğinizi zannediyor. Bir bölümde bu şekilde farkında olmadan üç araba dolusu Fixer'ın geldikleri gibi arabalarına binip geri gitmelerini sağlamış ve dumura uğramıştım.

GRAFİKLER VE MÜZİKLER

Oyunun görselliği şahane. Gece olduğunda, Şikago bambaşka bir havaya bürünüyor. Gece ışıklarında ve özellikle de yağmurlu havalarda Şikago'da gezmekten zevk alırsınız. Rüzgarla savrulan yapraklar, ıslanan asfaltın görünüşü, yansımaların güzelliği göz alıyor PS4'te. (PC için ayrıca bir test yaptık, bu sayımızda DATA’da). PS3 versiyonunun çok daha detaysız, ışıklandırma ve yansımaların çok daha eksik gözüktüğünü söylemeliyim. Ama PS4'te muhteşem görünüyor oyun. Gündüz grafikler aşırı ışıkta sıradan gözükse de, geceleri ve yağmur yağdığında her şeyiyle mükemmel görünüyor oyun. Ama unutmayın, 2012’deki E3 videosu ile kıyas yapmıyorum. O hayalden silkinip kalkın artık.

Aynı şeyi müzikler için ise söyleyemem. Oyunda bir radyo sistemi yok, lisanslı birçok müzik var ve bunları Profiler uygulaması sayesinde bir Playlist haline getiriyorsunuz, arabaya binince otomatik çalmaya başlıyorlar. Ama çalan müziklerin %90'ının oyunun havasına uymadıklarını fark edince, arabaya binince müziğin başlaması opsiyonunu kapattım. Oyunun beğendiğim müzikleri lisanslı müzikler değil ama görevler sırasında çalan müzikler oldu. Bana fena halde Deus Ex'i anımsattılar ki o evrenin başlangıç aşaması sayılabilecek bir konuyu ele alan bu oyuna fazlasıyla uymuşlar.

ONLINE OLAYI

Son zamanların acı bir gerçeği olarak, Watch Dogs da sürekli internete bağlı kalmak istiyor. Sadece PC'de değil, konsollarda da bu böyle. Çünkü Profiler'daki App'lerin bir çoğunun çalışması internete bağlı. Şimdi siz bu saçmalığı yutmaya çalışırken, sürekli online olmanın güzel yanından bahsedeyim: Diğer oyuncular Fixer olarak sizin oyununuza bağlanıp sizden bilgi çalmaya uğraşabiliyor. Veya, oyun bazen size bir başka kişinin oyununu işgal etmek isteyip istemeyeceğinizi soruyor. Eğer isterseniz, siz onun oyununa dahil oluyorsunuz. Amacınız rakibinizin Profiler'ına bir virüs yüklemek ve bilgi indirilirken rakibin sizi bulmamasını sağlamak. Yaklaşık 3 dakika boyunca rakibin sizi tanımaması için iyi gizlenmeniz lazım. Acemi oyuncuların kim tarafından hacklendiklerini bulmak için sağa sola kafası kesik tavuk gibi koşturmalarını izlemek çok keyifli oluyor. Bunun yanında yarış, topluca bir bilgi çalma modları da var.

Oyunun sürekli online olmasının en büyük eksisi ise, zırt pırt "sizi online edeyim!" diye ordan burdan uyarı çıkması ve hatta oyunun donması. Oyundaki Check-in App'ını kullandığınızda bile 30-40 saniye "online mıyız" diye durup kontrol ediyor. Bundan güzelce puanını kırıyorum Watch Dogs'un.

SONUÇ OLARAK

Watch Dogs ilk başta çok soğuk geldi bana, ama giderek alıştım. Hikâyesi, kendini tekrar etse de oynanışı ve AC'lerden farklı olan karanlık atmosferi sardıkça sardı... Ana hikâye de bitince Assassin's Creed 2 benzeri bir "haritadaki tüm görevleri yapmalıyım" hırsı kapladı bünyemi. Ubisoft'un Şikago'su elbette Rockstar'ın Los Santos'uyla aşık atabilecek bir yer değil. Los Santos her yönüyle yaşayan bir yerken, Watch Dogs'un Şikago'su görevleri birbirine bağlayan bir mekân, bir oyun alanı. Ama Watch Dogs'un çok iyi bir oyun olmasını engellemiyor bu. Sadece, aşırı şişmiş beklentiler yüzünden tatmin edemeyeceği bir yere gelmişti oyuncuların kafasında. Şimdi ayakları yere basıyor. Benim fikrimi soracak olursanız, şahane bir aksiyon oyununu kaçırmak istemiyorsanız, daha oyunu oynamadan yerden yere vuranlara bir kulağınızı kapatın. Ve bu yeni köpeğe bir şans verin. Bakarsınız ikinci oyunda yepyeni numaralar öğrenmiş olur.

NOT

8+

KÜNYE

WATCH DOGS (PS4)

Tür: Aksiyon

Yapım: Ubisoft

Dağıtım: Ubisoft

Kutulu Fiyatı: 234 TL

Dijital İndirme: 108TL (Playstore), 179TL (PSN)

Bulunduğu Platformlar: PC, PS3, PS4, 360, XBOX ONE

Ne İyi?

Güdük başlayıp giderek saran hikâyesi.

Başarılı yan karakterler.

Hacking yeteneklerinizin eğlencesi.

Görsel güzelliği.

Yan görevlerin yarısının işe yarar ve zevkli olması.

Online modları zevkli.

Ne Kötü?

Beklediğimiz devrimden eser yok şimdi.

Yan görevlerin yarısının zevzek ve alakasız olması.

Sürekli online olma zorunluluğu.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum