Oyun Dünyası Müslümanları Neden Yanlış Yansıtıyor?

Oyunlar İslamofobik mi?

Bu yılki Game Developers Conference’ta ele alınan konulardan biri de “Müslümanların Video Oyunlarında Temsil Edilişi” adlı konuşmaydı. Moderatörlüğünü The Daily Dot gazetesinin editörlerinden Imad Khan’ın üstlendiği panelin konuşmacıları Yeni Zelandalı Oyun Geliştiricileri Derneği üyelerinden Farah Khalaf, Nuclear Throne adlı bağımsız oyunun yapımcısı Ramil Ismail ve Glasgow Üniversitesi’nde oyun tasarımcılığı dersleri veren Romana Ramzan’dı.

Konuşmacılar sırayla hem eski hem de modern oyunlarda boy gösteren Müslüman karakterlerden hem İslam dünyasının ne kadar yanlış yansıtıldığından hem de günümüzün İslamofobik sorunlarından bahsettiler.

Eleştirilere en çok hedef olan isim, sizin de tahmin edebileceğiniz gibi Call Of Duty serisi oldu. Sadece oyunun adının anılması bile Amerikalı dinleyiciler arasında kahkahalara neden olmuş hatta. Çünkü sizin de bildiğiniz gibi bu oyunlarda yer alan Khaled Al-Asad (Modern Warfare), Imran Zakhaev (Modern Warfare 2) ve Yousef Salim (Black Ops III) gibi Müslümanların tamamı Arap birer terörist olarak resmediliyor.

Aynı şekilde, Müslüman şehirlerinin hep yanlış resmedildiğini, daima yıkık dökük şehirler ve kerpiç binalar olarak gösterildiğini, tabelaların bile sürekli yanlış yazıldığını belirtiyorlar. Mesela biz farkında değiliz ama dükkânların vs tabelalarında hem Arapça hem de Urduca kelimeler kullanılıyormuş. Buna örnek olarak Counter Strike’taki Dust 2 haritasını gösteriyorlar.

Bunun yanı sıra kıyafetlerinin ve tiplerinin de hep aynı kalıptan çıkmasından şikâyetçiler. “Müslüman kadınları hep hicap giyerek, Müslüman erkekleriyse hep sakallı ve sarıklı olarak gösteriliyor. Eğer oyunlarda elinde AK-47’yle üzerinize koşarak Allah-u Ekber diye bağıran biri varsa kesin Müslüman’dır. Ya da yanında bir deve veya keçi vardır,” diye belirtiyorlar bu durumu. Dövüş oyunlarındaki Hakan, Rashid (Street Fighter IV), Zafina (Tekken 6) ve Shahin (Tekken 7) gibi karakterler de bu eleştirilerden nasibini alıyor.

Ancak Prince Of Persia ve Assassin’s Creed gibi oyunların bunu gayet başarılı bir şekilde yansıtabildiğini, demek ki yeterli araştırma yapıldığı takdirde düzgünce yapılabileceğini de ekliyorlar sözlerine. Assassin’s Creed: Revelations’da İstanbul’un o dönemki mimarisinin iyi yansıtıldığına, Müslüman dünyasının bunun gibi pek çok mimari harikayla dolu olduğuna, yaşadıkları büyük şehirlerin batılı şehirlerden o kadar da farklı olmadığına dikkat çekiliyor. Altair Ibn-La’Ahad’a özellikle değiniliyor ve geleneklerine, göreneklerine, inançlarına rağmen kendi kişiliği ve görüşleri olan başarılı bir karakter olduğundan, bir stereotip olmadığından bahsediliyor.

Fakat daha sonra babasını da işin içine katıp, ona da Ibn-La’Ahad (babası olmayan) soyadını vermelerinin ne kadar yanlış ve tuhaf olduğu belirtiliyor. “Eğer Arap dünyasıyla ilgili bir şey yapacaksanız, araştırmalarınızı yapmalısınız. Kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemelisiniz.[…] Müslümanların nasıl ibadet ettiğini biliyor musunuz? Eğer Morgan Freeman’ın Robin Hood filminde yaptığı gibi olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz,” diyor Ismail. Aynı şekilde Deus Ex: Human Revolution’daki Faridah Malik de yine başarılı karakterlerden biri olarak gösteriliyor.

Sonuç olarak her şeyi öldüren, öfkeli sakallılar ve hicaplı kadın tiplemesinin artık sona ermesi gerektiğini belirten konuşmacılar, dünyadaki tüm Müslümanların tek tip olmadığını, hepsinin farklı görüşleri, karakterleri, giyim şekilleri ve gelenekleri olduğunu söylüyorlar. Oyunlarda tek bir kötü Müslüman’ı öldürmek için yüzlerce masum Müslüman’ın katledilmesinin normal, fakat tek bir Amerikalının ölümünün bile çok büyük bir kayıp olarak betimlenmesini örnek göstererek buna sebep olanın medya olduğu, oyunlar olduğu belirtiliyor.

Müslüman kanı değersizleştiriliyor. […] Tüm dünya, Müslüman ülkelerdeki şiddet olaylarına duyarsızlaştı. Bu normal, her gün yaşanan bir şey olarak görülüyor. Bir değeri yok,” diyor Khalaf.

DAİŞ ve İŞİD gibi örgütlere de değinen konuşmacılar bu grupların neden olduğu terör olaylarının da bunda etkisi olduğunu bildiklerini, ancak onların gerçek Müslüman olmadığını belirtiyor. Söz konusu örgütlerin Müslümanları da öldürdüğünü hatırlattıktan sonra oyunlarda iki ateş arasında kalan, farklı görüşleri savunan karakterlerin kullanılmasının harika oyun tecrübeleri ve unutulmaz hikâyeler doğurabileceğini, farkındalığı arttırabileceğini belirtiyorlar. “Oyunlar güçlü bir araç. Sizi başka hiçbir şeyin yapamayacağı şekilde duygulandırabilirler.”

Soldan sağa: Romana Ramzan, Farad Khalaf, Rami Ismail ve Imad Khan

Genel olarak oyun dünyasının ve medyanın bu konuda daha fazla sorumluluk alması, oyun yapımcılarının da araştırmalarını daha dikkatli yapması gerektiği belirtilen bu uzun, bol örnekli ve detaylı konuşmanın tamamına Venture Beat sitesinden ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum