Dishonored’ın en güzel yanlarından biri de Dunwall şehrinin o kendine özgü havası, mimarisi ve her köşesinde anlattığı minik hikâyeleriydi hiç kuşkusuz. Şehirde görev peşinde koşar ve muhafızlardan sakınmaya çalışırken bir odaya yahut ara sokağa girer, bir anda karşımızda beklenmedik bir şey bulurduk. Kendi kendine sayıklayan bir deli, birbirlerine sarılıp ölmüş iki kişi… Şehir hayat doluydu âdeta.
İşte Arkane bu doluluğu Prey’de de kullanmak istiyor. Oyunun baş tasarımcısı Ricardo Bare, PC Gamer’a verdiği bir röportajda yeni Prey’in geçtiği Talos 1 uzay istasyonunu nasıl tasarladıklarından bahsetmiş. Tarihte 1950’lere kadar geri giden ekip John F. Kennedy’nin suikaste kurban gitmediği ve Amerika ile Rusya’nın uzay araştırmalarında başa baş mücadele ettiği alternatif bir evren tasarlamışlar.
Oyun 2035 yılında geçecek olsa da Talos 1 istasyonu yörüngeye 1960’ların başlarında atılmış ve o zamandan beri git gide geliştirilmiş bir yer olacak çıkacak karşımıza. Bunun sonucu olarak bazı mekânları gezerken 50’lerin Amerikan tarzını, bazı yerlerdeyse 60’ların Rus mimarisini görebileceğiz.
Daha önceki videoda dikkat çekilen uzaylı ırkıyla ilgili yeni bilgiler de vermiş Ricardo Bare. Nasıl ki uzaylılar her kül tablasını, sandalyeyi, kullanılmış mermi kutusunu taklit edebilecekse biz de aynı şekilde kendimizi bazı hareketsiz nesnelere dönüştürebileceğiz. Örneğin küçük bir boşluktan geçebilmek için bir kahve kupasına dönüşüp yerde yuvarlanabileceğiz.
Dahası uzaylıların hangi nesneye dönüşeceğinin önceden belirlenmiş olmaması. Biz odaya girdiğimiz anda içerideki nesnelerden herhangi birini rastgele taklit edebilecekler.
Ricardo Bare’in üzerinde durduğu bir noktaysa nasıl isterseniz öyle ilerleyebileceğiniz. Dilerseniz pompalı tüfeğinizle ateş edecek, dilerseniz kapıları hackleyebilecek, dilerseniz de bulduğunuz eşyaları mermiye dönüştürebileceksiniz. Kısacası oynanış açısından yine zengin bir yapım olacak gibi.
Tabii oyunun çıkışına daha çok zaman olduğunu ve dereyi görmeden Flash TV heyecanıyla halay çekmeye başlamamak gerektiğini de unutmayalım.