Post-Apokaliptik Bir Nükleer Makale
Devamını okuOynadınız Mı? serimizde bu sefer de klasik tarzda bir macera oyunu, Murder On Space Station 52 ile karşınızdayız. Bu oyun da büyük oranda tek kişinin elinden çıkmış bir oyun. Fakat oynarken hiç de öyle hissettirmediğini söyleyebilirim gönül rahatlığıyla. Şimdi dilerseniz hep beraber biraz daha yakından bakalım kendisine…
Uzay İstasyonu 52’de neler oluyormuş bakalım
Kahramanımız Edward Locke’un Uzay İstasyonu 52’ye ayak basmasıyla başlıyor maceramız. Karşılaştığı ilk karakterlerden birisi olan Şerif’ten ufak birkaç görev alıyor. Bu görevlerin birisini yerine getirirken de bir cesetle karşılaşıyor. Bu cesedin kendisinden önceki tamirci Oakley Baxter olduğunu öğrenince, bu olayı aydınlatmaya karar veriyor (Şerif’in bu işi çözebilecekmiş gibi bir görüntü vermemesi de bunda etkili tabii) ve araştırmalarına başlıyor.
Gezegenin farklı noktalarına giden kahramanımız, karşılaştığı karakterlerden bilgiler toplamaya çalışıyor. Tabii bilgi alabilmek için de bu karakterlerin talep ettiği şeyleri yapması gerekiyor. Bir yandan bu görevleri yerine getirip bir yandan da deliller topluyor ve şüpheliler listesi oluşturuyor kahramanımız. Finale doğru giderken kendisiyle ilgili önemli bir bilgiye de ulaşıyor. Oyunun sonundaysa… Elbette ne olduğunu söylemeyeceğim :)
Görsel tarzıyla, seslendirmeleriyle, bulmacalarıyla eskinin point & click maceralarından esinlendiğini fazlasıyla hissettiren bir oyun Murder On Space Station 52 – ki bu hiç de rahatsız olacağınız bir şey değil, aksine oyunun en büyük artısı bu diyebiliriz.
Oyundaki bulmacaların büyük bir kısmı etrafınızdan çeşitli nesneler toplayıp bunları ilgili yerde kullanmak üzerine kurulu. Nesneleri doğrudan kullanmanız gereken bulmacaların yanında birleştirip veya parçalayıp o şekilde kullanmanız gerekenler de var tahmin edebileceğiniz gibi. Bunun haricinde kilitleri açmak için şifreleri çözmeniz, uygun şekilleri bulmanız veya doğru sıralamaları yapmanız gerekenler gibi farklı bulmacalar da bulunuyor. Daha önce de belirttiğim gibi klasik bir macera oyunundan bekleyebileceğiniz tarzda bir oynanış sunuyor Murder On Space Station 52.
Kahramanımız Edward, espri yapmayı seven bir tip. Bunu sadece çevredekilerle sohbet ederken veya sağı solu karıştırırken göstermiyor. Eğer envanterinizdeki nesneleri olması gerekenden farklı bir şekilde kullanmaya çalışırsanız da alaycı bir şekilde bunun işe yaramayacağını söylüyor. Eski maceralara öykündüğü noktalardan birisi olarak değerlendirebiliriz bunu. Çoğu durumda bu esprili dil, oyuna tat katan detaylardan birisi olarak değerlendirilebilir. Fakat bir bulmacanın ortasında takılıp kaldığınızda Edward’ın alaycı sözlerinin çok da yardımcı olduğunu söyleyemeyeceğim ne yazık ki :) Böyle bir durumda sinir uçlarınıza dokunması da ihtimaller arasında.
Bana göre hoş detaylardan birisi, sayıca çok fazla olmasalar da bazı göndermelere de yer verilmiş olması. Mesela hastanede atıklara göz attığında “Some resident evildoer has left their biohazard containers here” diyor Edward :) Müzede “Screech” filminde katilin kullandığı denk geliyorsunuz. Bir bölümde asansörü açmak için oralarda bulduğunuz bir kılıcı kaideye saplıyorsunuz. Kumsalda “A.T. (The Alter-Terrestrial)” isimli bir oyun kartuşu buluyorsunuz vs. vs. Bunun gibi detaylarla da eski macera oyunlarından nasıl ilham aldığını gösteren bir oyun var karşımızda.
Peki her şey dört dörtlük mü? Bu oyunda da ufak tefek eleştirilebilecek noktalar var. Nasıl ifade edeceğimi tam olarak bilemediğim bir “ritim tutturamama” hissi yaşadığım yerleri oldu hikâyenin. Bunun fazlasıyla öznel bir değerlendirme olduğunun farkındayım, yine de belirtmeden geçmeyeyim dedim.
Öte yandan doğrudan oynanışı etkileyen bir sorun da var. Bazı durumlarda bir bulmacanın ortasında sıkışıp kalıyorsunuz. Bir başka ifadeyle bulmacayı çözemez hale geliyorsunuz ve daha önceki bir kayıt noktasına dönüp yeniden başlamanız gerekebiliyor. Neyse ki otomatik kayıt alınıyor oyunda. Ama o otomatik kayıt noktasından önce bir sorun varsa daha da eski bir kayıt noktasına gitmeniz gerekebiliyor. Bu yüzden ara sıra oyunu kaydetmeyi unutmamanızda fayda var.
Bu kadarcık kusur her oyunda olur diyerek toparlama faslına geçeyim. Ortalama 3-5 saatte bitirebileceğiniz, nostaljik bir tecrübe vadeden, hoş bir macera oyunu Murder On Space Station 52.
Christopher Mathes; oyunun görsel tasarımında müziklerine, hikayesinden programlama kısmına birçok şeyi bizzat yapmış. Hatta seslendirmelerin büyük bir kısmı da kendisine ait. Bana kalırsa övgüyü hak eden bir iş çıkarmış ortaya.
Geliştiricinin aklına böyle bir şey var mıdır, bilemiyorum, ama oyun bittiğinde Edward Locke’un maceraları başka bir oyunla (hatta başka oyunlarla) devam edilebilir diye düşünmeden edemedim. Kim bilir belki günün birinde böyle bir devam oyunu da gelir.