The Witcher 3’ün En Büyük Kötüsü Stephen King’ten Esinlenme

Master Mirror sandığınızdan daha gizemli

The Witcher 3: Wild Hunt ve birbirinden muhteşem iki ek paketi pek çok açıdan unutulmaz anlara sahipti. Mesela Kaer Morhen’deki cümbüş gecesi… Ya da Geralt ile Ciri’nin kavuşma anı. Kızıl Baron’un hikâyesini de unutmamak gerek tabii. Ki oyunun en önemli yanlarından biri buydu, yani karşılaştığımız her yan karakterin inanılmaz bir derinliğe ve kişiliğe sahip olması.

Evet; Yennefer, Triss, Ciri, Dijkstra, Vesemir, Regis ve Dandelion gibi karakterler aslında bir roman kahramanı, o nedenle derinlikli olmaları beklenen bir şey (Asıllarına sadakatleriyse takdire şayan). Ama Vernon Roche, Letho, Olgierd ve Gaunter O’Dimm gibi sırf oyun için tasarlanmış olanlara ne demeli o zaman?

Bunlardan en akılda kalıcı olan Hearts Of Stone’da karşımıza çıkan Gaunter O’Dimm, ya da diğer adıyla Master Mirror. Ana oyunun hemen başında, bir handa öylece oturan ve Yennefer’la ilgili ilk bilgi kırıntısını bizlere veren bu “iyi yürekli” gezginin ek pakette karşımıza bambaşka rolle çıkacağı hiçbirimizin aklına gelmezdi herhâlde. Ama CDPR bunu başından beri hesaplıyormuş meğer.

The Witcher 3 ekibinin baş senaristlerinden Karolina Stachyra, Eurogamer’a verdiği özel bir röportajda O’Dimm hakkında çok ilginç ve okuması çok keyifli bazı detaylar paylaşmış. Bunlardan ilki karakterin nasıl ortaya çıktığıyla ilgili. Geralt, White Orchard kasabasında kendisiyle karşılaştığında ve “karşılıksız bir iyilik” olarak Yennefer’ın nerede olduğunu öğrendiğinde geliştirici ekip bu adamın sıradan bir NPC olmaması gerektiğine, onu her şeyi bilen gizemli bir adama dönüştürmeye karar vermiş. Böylece Gaunter O’Dimm doğmuş.

Onu tasarlarken Stephen King’in romanlarından esinlenmişler. Eğer Kara Kule serisini veya Mahşer’i okuduysanız baş kötümüz Siyahlı Adam Randall Flagg’ı da tanıyorsunuz demektir. Pek çok ada ve görünüme sahip olan Flagg boyutlar (romanlar) arasında seyahat edebilen ve genellikle tüm kötülüklerin arkasında yer alan şeytani bir varlıktır. Bir diğer adıysa Walter O’Dim’dir. Soyadına dikkat.

King’in Ruhlar Dükkânı (filmi dilimize Lanetli Hediyeler olarak çevrildi) adlı romanında ise günün birinde küçük bir kasabaya ufak bir antikacı dükkânı açan ve insanlara büyülü eşyalar satan Leland Gaunt’ı okuruz. Bu nesneleri satın alabilmek için Gaunt’a bir “iyilik” yapmanız gerekmektedir. Gaunt’un soyadını alıp sonuna “-er” ekleyin, O’Dim’e de ilave bir “m” takın ve voila! İşte size Gaunter O’Dimm. Tabii tek benzerlik bu değil, ruhları ve bir “iyilik” karşılığında küçük ama lanetli mucizeler satmaları da öyle.

Karakteri nasıl kullanacaklarınıysa Polonya’nın ünlü peri masallarından biri olan Pan Twardowski’ye borçlular. Masalda soylu bir adam olan Twardowski zenginlik ve güç karşılığında ruhunu şeytana satar. Anlaşmalarına göre Şeytan adamın ruhunu ancak onu Roma’da bulursa alabilecektir. Ama Şeytan onu kandırıp adı Roma olan bir hana girmesini sağlar ve ruhunu söküp alır. Tanıdık geldi mi? Hearts Of Stone’u bitirmeyenler olabilir diye isim vermiyorum ama siz anladınız onu.

O’Dimm’le ilgili bir diğer ilginç detaysa ne zaman zamanı durdursa oyundaki birinin tam da o anda “devil” (şeytan) demesiymiş. Açıkçası bunu hiç fark etmemiştim. O’Dimm’in günlük kıyafetler içindeki sıradan bir NPC gibi görünmesi, soğukkanlılığı ve hesapçılığıysa Breaking Bad dizisindeki Gustavo Fring karakterinden esinlenerek tasarlanmış. Özellikle de meşhur “kaşık” sahnesi…

Fark etmediğim bir diğer şeyse “kaşığın” aslında Blood And Wine’daki “lanetlenmiş kadın” görevinde de gözümüze gözümüze sokulduğu. CDPR ekibi kadını lanetleyen kişinin bu yolla aslında O’Dimm’in ta kendisi olduğu mesajını bizlere iletmeye çalışmış. “Gözümden” kaçmış, üzgünüm CDPR.

Siz siz olun, ne dilediğinize dikkat edin. Bir duyan falan olur, aman diyim…

YORUMLAR
Parolamı Unuttum