Borderlands 3 - İnceleme

Bu yayıncılık işinde iyi loot varmış ha…

Dürüst olmam lazım, Gearbox öyle ayılıp bayıldığım bir geliştirici değil. Hatta daha da dürüst olmam lazım, Sega’ya Aliens: Colonial Marines’de attıkları kazığı öğrendiğimden beridir pek sevmem. Fakat bildiğiniz üzere looter shooterları severim ve üzülerek söylüyorum ki Borderlands bu işi gayet iyi beceriyor. Hem mizah anlayışı, hem loot çeşitliliği, hem de bolca yeteneklere sahip karakterleri sağ olsun bu loot peşinde koşuşturmaca olayını çok eğlenceli kılıyor. Borderlands 3’ü de duyurulduğundan beridir bekliyordum. Peki değdi mi bu 7 yıllık bekleyişe? (Evet, Pre-Sequel’ı bilerek dışladım)

“YA AYNISI OLSA YETER” Mİ CİDDEN?

Borderlands 3’ü beklerken çoğu önceki oyunu yalayıp yutmuş ya da oynayıp sevmiş insanlardan duyduğum şey “Borderlands 2 gibi olsun ama daha fazlası olsun”du. Evet, Borderlands 2 her açıdan gayet iyi bir oyundu fakat bu 7 yıllık arada da insan ister istemez biraz farklılıklar, yenilikler bekliyor. Sonuçta son Borderlands oyunu bir önceki konsol jenerasyonunda çıkmış bir oyundu ve bu jenerasyonda neler yapılabileceğini gördük bolca.

Hala “Aynısı olsa yeter” diye düşünen arkadaşlarımız varsa güzel haberlerim var, oyun çoğu noktada gerçekten de ikinci oyunun aynısı. Fakat bu iyi olduğu anlamına da gelmiyor o aynı kalan şeylerin. Mesela ana görevlerin yapısı neredeyse ikinci oyunla aynı, ki benim herhalde sinirimi en çok bozan şey de buydu. Borderlands 3’ün ana görevlerinin büyük bir kısmı “Bir yere gitmen gerekiyor fakat o da ne, gitmen gereken yol bir şey yüzünden kapalı, o yüzden daha uzun yoldan gitmen gerekiyor” mantığından oluşmakta. Mesela bir ana görevde düşmanların ele geçirdiği birini kurtarmanız gerekiyor, fakat girişi kapalı. Oyun içinde bu göreve gelmeden istediğiniz kadar önünden geçin bu kapalı alanın, oranın kapalı olduğunu görevde oraya gelene kadar söylemiyor oyun. Görevi veren karakter de haritanın diğer ucundaki bir mekâna gidip, oradan giriş yapabileceğinizi söylüyor, siz de paşa paşa gidiyorsunuz ve tekrar aynı yere dönüyorsunuz. Üç-beş görev bu mantıkta olsa neyse de ne zaman bir göreve girsem “Tam burada yolum kesilecek değil mi?” dediğim gibi yolumun kesilmesi hoşuma gitmedi benim. Haritaların büyük olması ve harita arayüzünün de biraz karışık olması pek yardımcı olmuyor bu konuda.


Ana görevleri eğlenceli kılan şeyler de genellikle karakterlerin diyalogları ya da monologları oluyordu Borderlands’lerde. İkinci oyunda Handsome Jack’in görev esnasındaki monologları bu bahsettiğim görev tipini katlanabilir kılıyordu. Borderlands 3’ün aynı kalan kısımlarından biri de bu görev esnasındaki diyalog/monolog olayı, fakat bunların bir kısmı gerçekten eğlenceliyken bir kısmı da çok zorlama hissettiriyor. Mesela Tales from the Borderlands’den gelen ve benim orada favorilerimden biri olan Vaughn, bu oyunda sadece catchphrase bağıran bir karaktere dönmüş. Ya da yeni karakterlerden biri olan Ava da sürekli olarak “What you got? You got nothing!” diye bağırması da bir süre sonra sıkıcılaşıyor. Tabii sadece ana görevleri yaparsanız bu durum böyle ve büyük bir kısım sadece ana görevleri yapıyor.

Oyunun mizah anlayışının ve karakterlerinin parladığı kısımlar genellikle yan görevler. Mesela yan görevlerin birinde görevi aldığımız kişinin ailesini öldüren kişiyi öldürmemizi istiyor, fakat kimin öldürdüğünü bilmiyor ve iki tane de adayımız var. Biz kanıtların peşinde koşarken bu iki adayımız sürekli “Ben öldürdüm gel beni öldür vur beniiii!” diye bağırıp duruyorlar. Bir diğer yan görevde de Vaughn’ın sevdiği bir Bandit yarışma programına katılıyoruz, bir yandan da sunucu Bandit’i Vaughn’a ayarlamaya çalışıyoruz. Bu yüzden de oyunu oynayacaklara önerim, eğer benim gibi aceleniz yoksa mutlaka her ana görevden sonra mutlaka üç-beş yan görev yapın. Hem loot, hem seviye, hem de tekdüzelik konusunda çok ama çok rahatlayacaksınız.

Bunlar dışında da senaryo bildiğiniz gibi iki yayıncı kardeşin Dünya’yı ele geçirme ve tüm güce sahip olma hastalığı üstüne. Gördüğüm ve duyduğum kadarıyla çoğunluk bu “kötü”leri o kadar sevmemiş fakat ben o kadar da bir sıkıntı çekmedim nefret etmek ve “Evet, bunları öldürmem gerekiyor” demek konusunda. Tabii ki bir Handsome Jack kadar sinir bozucu, nefret edilecek kadar değiller ama çoğunluğun abarttığı kadar da sıkıcı bulmadım. En azından nefret etmek ve öldürmek için yeteri kadar sebep veriyorlar oyun boyunca.

Ha tabii bir Borderlands klasiği olarak da oyun bolca popüler ve alt kültür göndermeleriyle dolu. Oyundaki meydan okumalardan birinde belirli sayılarda “Guardian” öldürmenizi istiyor mesela, bu meydan okumanın adı Destiny’de Ghost’umuzun ilk söylediği kelimelerden olan “Eyes Up” gibi, ya da Zer0’nun öldürmemizi istediği özel Goliath’lardan biri olan Heckle ve ikinci formu olan Hyde’ın neye gönderme olduğunu açıklamama gerek yok gibi. Oyun boyunca ilk Avengers filmindeki Kaptan Amerika gibi “I understood that reference” diyerek dolaştım durdum.

ÇOK… FAZLA… SEÇENEK!

Borderlands 3’ü öne çıkaran en büyük şeyse oyunun loot ve karakter gelişimi konusundaki çeşitliliği. Yine bir Borderlands oyunu klasiği olarak 4 tane karakter var ve bu karakterlerin 3 tane farklı yetenek ağacı var. Her seviye atladığınızda bu yeteneklerin birine puan verip yeni yetenekleri açmaya doğru ilerliyorsunuz, fakat Borderlands 3’teki yetenek ağaçları beni o kadar içine çekti ki, önceki oyunları “Tamam işte şu yeteneğe vereyim gitsin n’olacak ya” diye oynayan beni, tek tek her yeteneğe bakıp yapabileceğim kombinasyonları düşündürdü. Borderlands 3’ü oyunun en yeni ve farklı karakteri olan FL4K’la oynayıp bitirdim (tıpkı topluluğun büyük bir kısmı gibi) fakat eğer düz DPS buildi yapmayacaksanız seçenekleriniz o kadar fazla ki… Gördüğüm kadarıyla diğer karakterler için de seçenekler çok fazla ve her karakterle en az 3-4 farklı oyun tarzına sahip olabiliyorsunuz. Benim FL4K’ımın en son hali bayağı solo oyuncu dostuydu, özellikle FL4K’ın yanındaki canavarın düştüğümde beni canlandırabilmesi özelliğini açtığımdan beridir bayağı rahatladım diyebilirim. Milletin “DPS karakteri” dediği karakterle ben bayağı orta yollu bir Support-DPS karakteri yaptım diyebilirim.

Çeşitlilik konusunda en göz alıcı (kelimenin tam manasıyla) noktalardan biri de oyundaki özelleştirmelerin bolluğu. Tıpkı önceki oyunlardaki gibi yine bolca kaplama, karakter kafalığı gibi şeyler hala bulunuyor. Bunların yanı sıra silah kaplamaları, ECHO cihazınıza kaplamalar, toplanma alanındaki odanıza koyabileceğiniz dekoratif eşyalar, silahlarınıza takabileceğiniz süsler gibi bolca şey de bulunmakta. Bunlar ana veya yan görevlerden ödül olarak gelebilmesinin yanı sıra bosslardan ya da rasgele düşmanlardan bile düşebiliyor. Ve işin daha da güzel yanı mikro ödemeyle almıyorsunuz! Oyunda düşmanlardan düşürdüğünüz ya da meydan okumaları yaptıkça (ve inanın, oyunun sonuna gelene kadar bilmeden bolca tamamlıyorsunuz) Eridium düşürüyorsunuz ve ikinci oyunun aksine Eridiumları kozmetik şeyler için harcayabiliyorsunuz. Envanter sayısı, mermi sayısı gibi şeyleri yükseltmeyi de normal parayla yapıyorsunuz.

Loot konusunda da apayrı bir noktaya gelmiş Borderlands 3. İkinci, hatta ilk oyundan beri bildiğimiz Jakobs, Tediore, Vladof gibi markaların yanı sıra yeni olarak COV, Atlas ve Torgue gibi markalar da var ve her markanın olayı apayrı. Jakobs silahları genellikle herhangi bir element hasarı olmayan ama genel olarak sağlam hasar veren bir yapıya sahipken Torgue silahları element hasarı verip mermi olarak bomba atıyor mesela. İstediğiniz her türde, her elementte, her oynanış biçimine uygun silahlar bulunuyor ve özellikle turuncu renk (Legendary sınıfı) silahların apayrı özellikleri olabiliyor, hatta bazıları gizli oluyor ve özelliği bulmak size kalıyor. Aynı şey kalkanlarda, el bombalarında, sınıf modlarında, hatta yeni gelen Artifactlerde bile geçerli. Eğer mekanikleri sevdiyseniz oyun o kadar denemek isteyebileceğiniz şeylerle dolu ki bir defa oynamak inanın tatmin etmeyecek. Benim hala puanı düşük ama özelliğini denemek istediğim ya da sevdiğim bolca silah ve zırh var mesela. Bunların da işime yarayacak versiyonlarını Endgame’de düşürmeye çalışmam gerekiyor tabii… Ha, Endgame demişken.

ENDGAME BU MUDUR?

Oyunun üzen kısımlarından başka biriyse, en azından benim için Endgame oldu. Borderlands 3’ün Endgame içeriği, en azından şimdilik sadece iki farklı şeyden oluşuyor: True Vault Hunter modu ve Mayhem modu. Ve ikisi de kulağa hoş gelen ama gerçekte o kadar da ilgi çekici olmayan şeyler.

True Vault Hunter modu bildiğiniz New Game+. Yine ana hikâyeyi oynuyorsunuz fakat bu sefer düşmanlar daha zorlu ve daha iyi loot düşürüyorlar. Maalesef benim ilgimi çekmeyi başaramadı, çünkü ana görevlerin sıkıcılığını zaten önceden söyledim fakat bu modu benim için öldüren en önemli şey ara sahne videolarını atlayamıyor oluşumuz oldu. Vaktinde Destiny’de de ikinci-üçüncü karakteri grindlarken en can sıkıcı noktalardan biri buydu, böyle basit bir özellik nasıl olmuyor hala oyunlarda gerçekten anlamak zor. Umarım bir güncellemeyle bunu hallederler, yoksa True Vault Hunter moduna dokunmaya pek de niyetim yok. Eğer benim gibi ana hikâyeyi baştan oynamaya niyetiniz yoksa Mayhem modu daha uygun bir tercih olacaktır, fakat onun da pek bir olayı olmadığını söylemem gerek. Mayhem modu üç farklı seviyeden oluşuyor ve her seviyede oyun daha zorlaşıyor, rastgele “modifier”lar aktif olabiliyor ve tabii ki de düşen lootun kalitesi de artıyor.

Tabii bunlar dışında bolca yan görev, kötü bir Tony Hawk oyunundan adı alınmış Proving Grounds gibi ufak zindanlar, açık dünyada bulunan bosslar gibi yeni loot için grind yapacağınız çok fazla şey var; fakat altını çizerek, şimdilik normal oyuncuyu tutabilecek, farklı içerikler sunan bir Endgame içeriği yok. Benim gibi türü seven, belirli bir türde belirli bir silahı ya da zırhı falan düşürmek için grind yapacak insanlar oynayacaktır daha uzun bir süre. En azından ben Shadowkeep çıkana kadar oynamayı planlıyorum mesela. Fakat dediğim gibi, bazıları için hikâye bitince sonraki ek pakete kadar oyun da bitmiş olacak.

TEKNİK AKSAKLIKLAR İÇİN ÖZÜR DİLERİZ

Borderlands 3’ün herhalde önceki oyunlara göre en büyük farklılığı da oynanıştaki ufak ama istenen değişiklikler. Önceki oyunların en büyük sıkıntılarından biri vuruş hissiyatının neredeyse var olmayışıydı, ama Borderlands 3’te her silah apayrı hissettiriyor. Her silahın bir ağırlığı var, mermilerin ve yakın saldırılarda kullandığınız ekipmanların gerçekten vurduğunu düşmanların tepkilerinden hissedebiliyorsunuz. Bunun yanı sıra kayma ya da tutunma gibi artık FPS oyunlarının bir parçası haline gelmiş, önceki oyunlarda bulunmayan mekanikler de var. Bunlar da oyunu öncekilere kıyasla daha da aktif ve hızlı kılıyor.

Fakat mekanik anlamda ne kadar ilerlediyse, teknik anlamda da birçok sıkıntısı var Borderlands 3’ün. PC’de bazı özelliklerin kullanılmıyor oluşu, Xbox One X/PS4 Pro’da performans modunun istikrarlı bir oynanış sunamaması, Xbox One X’in çözünürlük modunda istikrarlı bir 30fps tecrübe sunmasına rağmen PS4 Pro’nun bu moda bayağı sıkıntı çekmesi gibi teknik problemler var. Ama tuhaf bir şekilde benim oyunu oynayıp bitirdiğim normal PS4 bazı çok yoğun kapışmalar dışında gayet sağlam bir 30fps tecrübe sundu, hem de oyunu baştan sona maksimum Field of View ayarında oynarken. Sanırım Gearbox oyunu normal Xbox One ve PS4’ü düşünerek yapıp, üst seviye konsol özelliklerini sonradan eklemişler. Birkaç güncellemeyle çözülebileceğine inanıyorum bu üst seviye konsoldaki sıkıntıların.

Tabii çoğu aceleye gelmiş AAA oyunların bir klasiği olarak bolca bug da bulunmakta. Bazıları “düşmanlar yerin içine giriyor” gibi komik ve oynanışı pek de etkilemeyen şeyler. Ama benim canımı en çok sıkan bug oyunun önemli ve sonlarına yakın bir boss dövüşü sonrasında oldu. Boss dövüşü biter bitmez bir ara sahne videosu girdi, video bittikten sonra kendimi haritadan aşağı düşerken buldum. Karakterim ölmedi de, oyundan çıkıp tekrar girmek zorunda kaldım ve bosstan düşen lootumun silah ve zırh dışında geri kalan her şeyini kaybettim. Silah ve zırhı da kaybetmememin tek sebebi Gearbox’ın oyunun toplanma noktasına “Kayıp Loot Kutusu” eklemiş olmasıydı. Yoksa onlar da gitmişti.

Sonuç olarak yine incelemenin başındaki soruya döneceğim: 7 yıllık bekleyişe değdi mi? Hem evet, hem de hayır. Yeni bir Borderlands oyunu için neredeyse bir jenerasyon geçmesini bekledik ve şu an Borderlands 3’e karşı bir “canım cicim dönemi”nde olduğumuz gerçeği var. Fakat bu dönemde olmama rağmen hala görmezden gelemeyeceğim sıkıntıları var, bazıları teknik problemler gibi güncellemelerle çözülebilecek, bazıları da görev yapısı gibi tamamen yeni bir oyunda çözülmesi gereken şeyler. Ama bu canım cicim dönemi bitse de bitmese de rahatlıkla söyleyebileceğim ve aksini iddia edemeyeceğiniz bir şey var: Borderlands 3, Pre-Sequel’dan katbekat daha iyi!

SON KARAR

Borderlands 3, 7 yıllık bekleyişten sonra çoğu bekleyenine istediğini ve beklediğini veriyor ama türü ya da seriyi sevmediyseniz ve 7 yıl içinde değişmediyseniz de Borderlands 3’ün fikrinizi değiştireceğini sanmıyorum.

Borderlands 3
Çok İyi
8.0
Artılar
  • Karakter, silah ve özelleştirme çeşitliliği her oynama türüne hitap ediyor
  • Mekanikler gayet yerinde ve tatmin edici
  • Boss dövüşleri eğlenceli ve zorlu
  • Hikâye gayet tatmin edici bir şekilde ana serüveni tamamlıyor
  • Yan görevler ana görevlerin sıkıcılığını ortadan kaldırıyor
Eksiler
  • Ana görevlerin yapısı çok sıkıcılaşabiliyor
  • Bazı karakterler harcanmış hissettiriyor
  • Ve tabii ki teknik sıkıntılar can sıkıcı
YORUMLAR
Parolamı Unuttum