I Am Your President - İnceleme

Ben sizin başkanınızım, ben ne dersem o olur…

Politik simülatörleri severim, bu türden yeni bir oyun çıktığında da mümkün mertebe bir şans vermeye çalışırım. Strateji için bir alt tür olarak tanımlanabilecek politik simülatörler de farklı biçimlerde çıkabiliyor karşımıza. Kimi dünyanın herhangi bir ülkesini seçip yönetebileceğiniz bir oynanış sunarken kiminde belirli bir ülkenin lideri rolü yükleniyor omuzlarınıza. Bu, bazı örneklerde bir kurgu ülke, bazılarındaysa gerçek bir ülkenin kurgu bir versiyonu oluyor.

İşte I Am Your President da bu son kategoride bir oyun, sizleri Amerikan Başkanının koltuğuna oturtuyor. Ondan sonrasıysa “Make America Great Again” hikayesi…

Şansa kadere başkan olduk, iyi mi!

Oyunumuz, başkanlık koltuğuna oturacak kahramanımızın çocukluk günlerinden itibaren adım adım nasıl da ideal bir başkan adayı haline geldiğine dair bir anlatımla başlıyor. Görsellerde, önceki ABD Başkanlarının yaşadıkları trajediler ve skandallara yer verilirken, kahramanımız da buralardan ne gibi dersler çıkardığını paylaşıyor bizlerle. Bu noktada, oyunun esprili diline de ufak ufak şahitlik etmeye başlıyoruz.

Kahramanımız, bir nevi Designated Survivor pozisyonunda, bir anda kendisini ABD Başkanı olarak buluveriyor. Bu noktadan sonra, hızlı bir şekilde işlere ısınmak durumundayız. Ama tabii öncesinde siyasi eğilimimizi tespit etmek, önceliklerimizi belirlemek gerek. Bu ısınma turunda, danışmanlarınızdan birisi çeşitli sorular soruyor, bizim verdiğimiz cevaplarla da politik yelpazede konuşlanacağımız nokta belirlenmiş oluyor. Hangi partiden başkan olacağınız da bu şekilde tespit ediliyor, tabii itiraz edip yok ben diğerinden yoluma devam edeceğim de diyebilirsiniz, karar size kalmış.

Kendiniz için öncelikli hedefler de belirledikten sonra artık başkancılık oynamaya başlayabilirsiniz. Mars’a insanlı uçuş gerçekleştirmekten terörle mücadeleye uzanan ana hedeflere ek olarak yeniden yapılanma veya halkın adamı olmak gibi yan hedefler de söz konusu.

Bu ısınma faslından sonra artık başkan olarak ipleri yavaş yavaş elimize almaya başlıyoruz. Bakanlarınız ve danışmanlarınızın biri çıkıp biri giriyor ofisinize, size farklı durumlar hakkında bilgiler veriyor ve talimatlarınızı bekliyorlar. Verdiğiniz kararlar toplum (halk nezdindeki itibarınız/popülariteniz), politika (partinizden, ekip üyelerinizden vs aldığınız destek), sanayi (üretim miktarınız), ekonomi (gelirleriniz), ordu (askeri gücünüz) ve diplomasi (diğer ülkelerle ilişkilerde etkinliğiniz) kalemlerinden bir veya birkaçı üzerinde olumlu-olumsuz etkiler gösteriyor, bunlardaki değişimler de sonuç olarak sizi başarıya ya da başarısızlığa götürecek yolun taşlarını döşüyor.

Bakan ve danışmanlarla gerçekleştirilen bu rutinlerin dışında basın toplantıları, röportajlar ve basın açıklamaları da benzer etkiler gösteriyor. Basın toplantılarında soruyu soracak kişileri seçip sonrasında da hızlıca en uygun olacağını düşündüğünüz cevabı vermeye çalışıyorsunuz. Röportajlar/canlı yayınlar için de benzer bir durum söz konusu; ancak orada danışmanınız tarafından hazırlanan bilgi notları doğrultusunda hangi cevabın daha makul olduğunu tespit etme imkânınız bulunuyor. Basın açıklamalarında ise, metni oluşturmak için 3 bölümü doldurmanız gerekiyor ve her bölüm için de üçer tane tercih sunuluyor. Bunlar içerisinden size göre en uygun görünen kombinasyonu oluşturmaya çalışıyor, sonrasında da umut ettiğiniz sonucu yaratması için dua ediyorsunuz :)

Bir de “Screech” meselesi var (tweetlemiyor da screechliyorsunuz işte). Zaten başkan olarak aksiyon aldığınız ilk sahne de bu oluyor ve dönem dönem yine sosyal medyaya başvurmak durumunda kalıyorsunuz. Bu kısım, işe esprili bir hava katmış katmasına da daha ciddi bir şeyler paylaşmak istediğinizde veya zaman zaman ortamı yumuşatacak bir paylaşıma niyetlendiğinizde, beklediğiniz türden metinlerin hazırlanmadığını görmek bir miktar hayal kırıklığı yaratıyor.

Belirli konularda eylem kararı almak ve almamak gibi bir tercih yaptığınız bir kısım da var. Çalışma arkadaşlarınız tarafından önünüze konulan taslak metni imzalayıp sonrasında “Kabul” veya “Ret” mührünü vuruyorsunuz. Bu da yol, su, elektrik olarak geri dönüyor sizlere.

Bir de kabine toplantısı için oturma planı var -ki burada bile karar vermeniz gereken bir detay sıkıştırılmış araya. Yakın çevrenizde hangi bakan ve bürokratların oturacağını seçiyorsunuz (kimler ‘inner circle’da yer alacak, karar veriyorsunuz), bunlar da 6 ana istatistiğe etki ediyor her turda.

Buraya kadar anlattığım mekanikler oyuna renk katmakla birlikte, bazıları şöyle bir görünüp kaybolduğundan tadını tam anlamıyla almak güç. Zaten oyuna dair dile getirilebilecek eksilerden birisi de bu.

Dünya bir sahnedir…

Her turda, belirli bir aksiyon puanına sahibiz. Yukarıda saydığım günlük olaylarda bu puandan bağımsız şekilde hareket edebiliyoruz. Bu puanlarıysa 2 ana alanda kullanabiliyoruz. Bunlardan ilki, projeler kısmı. Sağlıktan askeri harcamalara 9 ana başlıkta çok sayıda proje söz konusu; her bir başlıkta 4 projeye kadar tercihte bulunma imkânınız bulunuyor. Her bir projenin artıları ve eksileri var, haliyle hangi projelere öncelik verip hangilerinden uzak duracağınız da önem arz ediyor.

Aksiyon puanlarının bir diğer kullanım alanı da dünya haritası. Bu harita üzerindeki her ülkeyle belirli bir ilişki durumunuz ve aynı zamanda bu ülkelerin de belirli özellikleri var. Hangi ülkeye yönelik hangi faaliyeti uygulamaya koyabileceğiniz o ülkeyle diplomatik ilişki durumunuza, uygulamaya koyduğunuz faaliyetin doğuracağı sonuçlarsa o ülkenin özelliklerine bağlı. Başlangıçta espiyonaj faaliyetleri ve ticaret anlaşmaları aktifken, hayata geçirdiğiniz projeler sonrasında tercihleriniz çeşitleniyor; diplomatik ilişkiler tesis etmek, askeri üs kurmak, işgal de tercihler arasına ekleniyor.

Dünya haritasında zaman zaman bazı olaylarla da karşılaşıyorsunuz ve burada da tercihler yapmanız gerekiyor. Aksiyon puanı tüketmeyen bu olaylar, yine başlangıçta belirttiğimiz 6 istatistikte değişikliklere yol açıp kar/zarar tablomuza yazıyorlar. Belki bu tür olaylarla daha sık karşılaşsak ve bunlar da bir kalemde olup bitmese, devamlılık arz etse daha iyi olabilirmiş, yapımcılar böyle tercih etmemiş.

Oyunda “yerinde düşünülmüş, ama layıkıyla uygulanamamış” diye düşündüğüm detaylardan birisi krizler. Farklı başlıklarda çeşitli krizlerle karşı karşıya kalıyoruz. Ama bu krizlere doğrudan bir müdahalede bulunamıyoruz, böyle bir imkân varsa da ben çözemedim, çözebilenler beri gelsin, beni de aydınlatsınlar :) Ayrıca bu krizlerin temel kaynaklara etkileri dışında bir etkisi de bulunmuyor. Halbuki, yaptığımız bazı tercihlerle veya kontrolümüz dışında gelişen olaylarla tetiklenen krizlere müdahale etmek durumunda kalsak, bu müdahaleler farklı sonuçlar doğursa, zincirleme olaylar yaşansa kriz konusu daha ilgi çekici bir detay olabilirmiş, olamamış.

Oyunda esprili bir dil kullanımının tercih edilmesiyle ilgili olarak da benzer düşüncelerim var. Yerinde kullanılan, yüzümüzde hafif bir tebessüm oluşturan esprilere elbette bir şey demiyorum, onlar oyuna renk katıyorlar. Ama bu işin suyunun çıkarıldığını düşündüğüm anlar da olmadı değil; yapımcılar ölçüyü bir miktar kaçırmış gibi geldi bana.

Yukarıda özetlemeye çalıştığım bunca tecrübenin ardından çıkardığım temel sonuç şu: Yapımcılar, oyuna neleri eklemeleri gerektiğini görmüş, malzemeyi toparlamışlar; ama iş bunları kullanmaya gelince işler biraz sarpa sarmış gibi geliyor bana. Kimi malzemeleri lüzumundan fazla, kimilerini ise yok denecek kadar az kullandıklarından, sonuçta ortaya umut edilen kadar etkileyici bir menü çıkmamış. Kimi yerde damağınıza şöyle belli belirsiz bir tat geliyor, biraz daha yemek istiyorsunuz, sonra sosu biraz fazla kaçmış bir lokmaya denk geliyorsunuz, iştahınız kaçıyor.

Yine de toparlanma ihtimali var. Geride bıraktığımız 1 aylık tecrübeden hareketle söylüyorum bunu. Oyunda bazı teknik sıkıntılar da bulunuyordu (-ki bir kısmı halen yerli yerinde duruyor), geliştirici ekip geri dönüşleri dikkate alıp hızlıca yayınladıkları güncellemelerle bunları gidermeye çalıştılar, oyuncuları ciddiye aldıklarını gösterdiler. Oyuna yeni senaryolar, yeni içerikler de eklenecek. Bu sürecin ardından karşımıza daha iyi bir oyun çıkacağına dair umudumu koruyorum. Şu haliyle, çok ön plana çıkan bir yapım değil; türe yeni giriş yapacaklar için ısınma turu niteliğinde esprili bir oyun olarak değerlendirilebilir.

SON KARAR

Bir politik simülatör mü yoksa politikayı tiye alan sarkastik bir oyun mu olacağı konusunda kararsız kalmış da sonuçta ortaya karışık bir şeyler çıkmış gibi hissettiriyor. Buna rağmen, özellikle türe yeni giriş yapacaklar için ısınma turu gibi değerlendirilebilecek bir oyun. İleride geleceği söylenen ek içeriklerle de daha iyi bir noktaya ulaşma potansiyeli var.

I Am Your President
İdare Eder
6.0
Artılar
  • Kabine, sosyal medya, rastlantısal olaylar, krizler vb. detaylarla rutine dönen oynanış tuzağından kaçmaya çalışmışlar, yerinde bir hamle olmuş
  • Bazı espriler keyiflendiriyor…
Eksiler
  • Amma velakin yerli yersiz espri kullanımı bir noktada göze batıyor
  • Kararların beklenen etkiyi yaratmadığı veya ne yaparsanız yapın aynı noktaya vardığınız durumlar can sıkabiliyor
  • Oyunun bazı mekanikleri yeterince kullanılmıyor, eldeki malzemeden yeterince istifade edilmemiş
YORUMLAR
Parolamı Unuttum