Sevdiğiniz oyun için ne kadar harcamaya razısınız?
Devamını okuNoel arifesiydi..
Her yer bembeyazdı..
Gotham şehri, üzerinde gezen kirli ayakları temizlemeye çalışıyormuş gibi yoğun bir kar yağışının etkisi altındaydı..
Bruce Wayne kostümünü giyeli sadece 2 sene olmuştu ve henüz hiç kimse tam olarak kendisini tanımıyordu. Batman suç örgütlerince hayali bir karakter olarak algılanıyor, birileri tarafından uydurulmuş bir şehir efsanesi sanılıyordu. Bu düşünceye sahip olan bir diğer taraf ise ‘GCPD’ yani Gotham Polis Departmanıydı.
Hatta o günlerde yüzbaşı olan Jim Gordon da Batman diye birinin olmadığını iddia edecekti.
Ancak şehrin ücra köşelerindeki suça batmış bazı insanların duyduğu, kulaktan kulağa yayılan bir takım dedikodular vardı. Yarasa maskesi takan bir adam suç örgütlerine karşı bir mücadele içerisindeydi. Bu bazı kesimleri içten içe rahatsız etmeye başlamıştı.
Nitekim Black Mask adında bir suç lideri yarasa adamın başına 50 milyon dolar ödül koydu ve sırf bu iş için 8 adet suikastçı görevlendirdi. Tüm bu yaşananlar henüz yeni-yeni Batman olan Bruce Wayne için hiçte kolay olmayacaktı…
Batman Korkusu
Hikayemiz Batman'in karargahı olan mağarada açılış yaparak başlar.
Alfred kahramanımıza yemeğini servis ederken, Blackmask’in Blackgate hapishanesinde bir isyan başlattığını görürüz. Çabucak yola koyulan dostumuz çok geçmeden mekana varır.
Yazının başında da anlattığım gibi Batman henüz herkes tarafından bilinen bir kimse değildir. Sadece dilden dile yayılan bir efsane gibidir. İşte bu sebeple onu gören her suçlu -şeytan- görmüş gibi bir korkuya kapılacaktır.
Bir iki adamı sorguladıktan sonra Blackmask’i elinden kaçıran dostumuz Killer Croc ile karşılaşır. Çok geçmeden onu alt eder ve başına koyulan ödülü de böylelikle öğrenmiş oluruz.
Ayrıca bu esnada Gordon ve adamları da olay mahaline gelir. Artık hepsi de Batman'in gerçek olduğunu anlamıştır.
Elbette Gotham City yasalarında Batman'e ayrıcalık tanıyan bir kanun yoktur. Gordon kahramanımıza teslim olmasını söyler fakat dostumuz kibarca bu teklifi reddeder.
Yarasa adam evine vardığında 8 suikastçının kim olduklarını belirlemeye başlar. Hepsi de işinin uzmanı, son derece profesyonel kiralık katillerdir.
Bunlar sırasıyla;
Deathstroke
Firefly
Copperhead
Deadshot
Electrocutioner
Shiva
Ve son olarak Bane'dir.
Gotham’da Penguen’den Habersiz Bir Kuş Bile Uçamaz
Killer Croc’un yakalanması ile suikastçıların sayısı 7 ye düşmüştür.
Ancak kara şövalye kısa yoldan hedefine ulaşmak istemiş olacak ki Penguen’i aramaya koyulur. Çünkü bu şehirde Penguen’den habersiz bir kuruş bile el değiştiremez. Blackmask’in yerini bilse bilse Penguen bilebilir.
Fakat kahramanımız öncesinde peşinde olan kiralık katillerden Electrocutioner ile yüzleşecektir. Görünüm itibariyle oldukça güçlü bir düşman gibi görünsed e Electrocutioner ile olan mücadele uzun sürmez. Electrocutioner’ı ilerleyen zamanlarda yeniden göreceğiz…
Akabinde Penguen’i yakalayan dostumuz, kendisini yerden yere vurur. Bu anlarda işte görmek istediğimiz Batman böyle olmalı demeden geçemeyiz.
Fakat sorgu anı devam ederken Deathstroke sinsice bir saldırı yapacaktır. Gotham şehrinde yeni-yeni nam salmaya başlayan yarasa adamı, tam da ismine yaraşır bir şekilde bacaklarından tavana asar. Elbette kahramanımız bu karambolden kendisini sıyırır ve bu kez de Deathstroke ile bir dövüşe girip onu yener.
Black Mask Cinayeti
Sonrasında Alfred ile iletişime geçen Batman Blackmask’in öldüğünü öğrenir. Hızlıca olay mahalline gidip bir inceleme yapar fakat işlenen cinayet günler öncesinde gerçekleşmiştir. Yani yerde yatan Blackmask değil bilakis onun basit bir kopyasıdır. Saatler önce Blackgate hapishanesinde isyan başlatan da Blackmask’ten başkası değildir, zaten Batman'in mağarasından çıkarken duyduğu ilk haber de bu olmuştur.
Kısaca ortada zekice kurgulanmış bir Ali Cengiz oyunu vardır.
Yeniden Alfred ile iletişime geçen Batman bu cinayeti çözümleyebilmek için ulusal suçlu veritabanına erişmesi gerektiğini söyler. Bunun için Gotham Polis Departmanına gidecektir çünkü aradığı cevapları bu sayede bulabileceğini düşünür.
Barbara ve Jim Gordon İle Tanışma
Kara şövalye, Gotham Polis Departmanında sonraki oyunlarda Oracle olarak tanıyacağımız Barbara Gordon ile tanışır. Yani yüzbaşı Jim Gordon’ın kızı ile. Barbara, babasına kıyasla Batman’in Gotham’da yaptığı şeylerden şikayetçi değildir. Her ne kadar onu ilk gördüğünde korksa da, istediğini elde etmesi için yardım edecektir.
Veritabanına ulaşan dostumuz çıkışta Jim Gordon’a rastlar. İlk etapta Gordon’ı etkisiz hale getirir ve onun tarafında olduğunu söyler fakat yüzbaşı kanunlar konusunda ısrarcı bir tutum sergileyecektir.
"Benim tarafım kanunlara bağlı çalışıyor. Benim tarafım şüphelileri kırık kemik ve eksik dişlerle bırakmıyor. Biz Gotham’ın saygısını kazandık.." gibi içi dolu olmayan sözler sarf ederken bu anlarda SWAT ekibi olaya dahil olur ve kahramanımız yeniden kaçmak zorunda kalır.
Cinayetin Perde Arkası
Batman veritabanından elde ettiği verilerle cinayet mahallindeki sır perdelerini aralar.
Black Mask olarak adlandırılan suç lideri Roman Sionis'tir. Veya öyle olduğu düşünülür. Roman Sionis aynı zamanda Gotham ticaret bankasının sahibidir.
Cinayet günü biri Sionis’in kız arkadaşını aramış ve onu güvenli eve göndermiştir. Bir müddet sonra söz konusu eve gelen Sionis, katil tarafından öldürülmüştür.. gibi görünse de asıl öldürülen kurban Sionis’in yem olarak gönderdiği kişidir.
Sionis paranoyak bir adamdır.
Yaşananlardan sonra sinsice katile saldırır fakat katil ile giriştiği dövüşü kaybeder. Katil, Sionis’in canını bağışlar çünkü bankadaki parasına ihtiyacı vardır.
Bahsi geçen katilin yöntemleri de bir o kadar zalimcedir. Sionis’in kız arkadaşını bir avizeye bağlamış, ardından ateşe vermiştir. Sonrasında ise bizzat Sionis’in kız arkadaşını öldürmesini sağlamıştır.
Batman burada gayet manidar bir soru sorar: Ne tür bir canavar, sevdiğini öldürmesi için bir adamı zorlayabilir?
Batman’in düşmanlarına şöyle bir baktığımızda bu denli zalim olabilen elbette tek bir kişi vardır. Joker!
Batman katilin Joker olduğunu anlasa da henüz yüzünü görememiştir. Hiç bir kayıtta ismi geçmeyen bu sır dolu adam, hepinizin bildiği üzere sonrasında kara şövalye'nin ezeli ve en tehlikeli düşmanı olacaktır.
Joker ile Tanışma
Bir müddet sonra Gotham ticaret bankasına gelen dostumuz burada tüm gerçekleri öğrenecektir. Blackmask olarak sanılan kişi Joker'in ta kendisidir.
Yaşanan herşey ustalıkla hazırlanmış bir plandan ibarettir. Joker’in Blackmask’in yerine geçmesi, parasına el koyması ve elbette Batman’in peşine taktığı 8 suikastçı...
Kara şövalye artık düşmanının kim olduğunu çok iyi biliyordur. Ve ne derece tehlikeli olduğunu da..
Copperhead Yakalandı
Yeniden bir iki adamı daha sorgulayıp Joker'in çelik fabrikasına gittiğini öğrenir. Burada Sionis esir tutulmaktadır. Kahramanımız kendisini sorgulamak ister ama peşine takılan başka bir suikastçı ile daha karşılaşmak zorundadır. Gelen Copperhead'tir.
Batman'in Copperhead ile giriştiği mücadele sırasında Sionis kaçar. Dahası Batman aldığı darbe yüzünden zehirlenmiştir. Bir panzehir üretmek için çabalasa da halüsinasyonlar görmeye başlayacaktır. Gördüğü hayaller Alfred in kendisine sitem etmesi üzerinedir. Ailesi ile ilgili sözler, Wayne soyadının getirdiği ağırlık, ölen insanlar vesaireler.. Her biri yorgun kahramanımızı içten içe tüketmektedir.
Ancak bir süre sonra Alfred’in de desteği ile zehrin etkileri yok olur. Batman Copperhead’i alt ettikten sonra adeta bir un çuvalı gibi konteynıra koyar.
Fakat Copperhead Batman tarafından bir konteynere hapsedilmeden önce tüm suikastçıların bir toplantı yapacağını söylemiştir.
Psikopat Herif
Joker tüm suikastçıları topladığı otel odasında, Batman'i hala yakalayamadıklarından bahsediyordur.. Rahatsız edici kahkahalarına rağmen oldukça sinirlidir.
Ve henüz maskesini çıkartmamıştır. Odadaki herkes Joker’i Black Mask olarak biliyordur. Ta ki Electrocutioner’ın telefonda oyun oynadığını görene kadar..
Çirkin soytarı Electrocutioner’in oyun oynamasına dayanamayıp kendisini camdan aşağı fırlatır. Joker’in tam bir kaçık olduğunu farkeden tüm suikastçılar, yine Joker’in emri ile Batman için yola koyulur. Ancak Bane burada kalacağını, Batman’in nasıl olsa buraya geleceğini söyleyerek Joker’e karşı gelir.
Bu esnada Batman Electrocutioner'in yaydığı şok dalgalarını takip ederek otelin olduğu yere gelmiştir ve yere çakılan Electrocutioner’in şok silahını eldivenlerine takar. Yaptığı bu şey ilerleyen zamanlarda çok sevdiği birinin hayatını kurtaracaktır.
Ardından Joker ve Bane’in bulunduğu kata gelir. Bu anlarda Joker’in daha önceki hiç bir düşmanına benzemediğini bir kez daha öğrenmiş olur çünkü Joker gözünün önünde bir gökdeleni havaya uçuracaktır. Henüz yeni tanıdığı bu adam gerçekten tam bir baş belasıdır.
Daha sonra Bane ile bir dövüşe giren dostumuz, bu çam yarması herifin de kolay lokma olmadığı anlar. Kullandığı madde ile kendisini adeta bir tank kıvamına getirip dostumuzun üzerine bu şekilde saldırır. Öncesinde Bane tarafından güzel bir dayak yiyen Batman polislerin gelmesi ile bir noktada kendisini kurtarmış olur.
Tüm bunlar yaşanırken Joker iyice sapıtıp sağa sola ateş açmaya başlar. Namlusunun ucunda Bane’in kaçmakta olduğu helikopter de vardır.
Joker, Bane’in kullandığı roketatar ile aşağı düşer. Metrelerce yüksekten aşağı düşüyor olmasına rağmen hala kahkaha atacak kadar psikopat bir adamın yaşaması, insanlık için büyük bir problem gibi görünse de, kara şövalye yine bir kahramanlık yaparak Joker’in hayatını kurtarır.
Joker bunu neden yaptığına anlam veremez. "Seni öldürmeye çalışan benim, niçin beni kurtardın" der..
...ve Batman’in yanı başında duran iki adamı vurur. Ardından silahını kendisine doğrultur fakat Batman bunu engeller.
Tam da bu anlarda Gordon ve ekibi içeri giriş yapar.
Ruh hastası, kaçık, psikopat, sosyopat artık adına ne derseniz onu deyin.. biz kısaca kendisine Joker diyelim! Artık yakalanmıştır!
Tüm bu olanlardan sonra Gordon’un Batman’e olan bakışı da yavaşça değişmeye başlayacaktır.
Ancak Joker ters kelepçe araca binerken bir polis memuru gayet manidar şeyler söyler. Batman’in Joker’i kurtarması ikisinin ortak olduğu izlenimini vermiştir. Hem hangi insan Joker gibi birinin hayatını kurtarmak adına çatıdan atlayabilir? Bu düşünce Joker’i derin düşüncelere sevk edecektir.
Harley Quinn ile Tanışma
Blackgate hapishanesine giden Joker’i o zamanlar bir psikiyatr olan Harley Quinn karşılar. İki manyağın tanışma anı işte burasıdır.
Joker yattığı sedyeden "babam beni çocukken hortumla döverdi" tarzında yaşadıklarını bir-bir anlatırken, bir yandan Batman’in kendisini kurtarmasını epeyce bir kafasına taktığını görürüz.
‘Sanki onda kendimi gördüm, daha önce hiç böyle hissetmemiştim’ …gibi cümleler kurmaya başlar.
Fakat joker, bu cümlelerin hiç birinde isim belirtmez.
Bunları saf-saf dinleyen Harley Quinn ise duyduklarını şahsileştirir ve Joker’in bir noktada hayatın sırrını çözmüşçesine yaptığı konuşmaların hepsini üzerine alınır.
Ben Artık Ayakkabılarını Bağladığın Çocuk Değilim!
Joker ve Harley ikilisinin arasındaki cıvık aşk yavaşça filizlenmeye başlarken, kara şövalye de mağarasına dönerek Bane’in yerini tespit etmeye çalışır. Dostumuz, Bane’e helikoptere binmeden evvel bir takip cihazı yerleştirmiştir.
Batman, Bane’in bulunduğu konuma vardığında gerçek kimliğinin açığa çıktığını farkeder. Hemen Alfred’e haber verir ve kendisini güvende tutmasını tembihler.
Fakat geri dönmeden önce Firefly’ı alt etmesi gerekiyordur.
Çünkü Firefly, Pioneers köprüsünde insanları rehin almış, bu da yetmiyormuş gibi bombalar yerleştirmiştir. Kıyasıya geçen bir mücadelenin ardından dostumuz, Gordon’un da yardımı ile Firefly’ı yenmeyi başarır, bombaları etkisiz hale getirir ve hızlıca mağarasına geri döner.
Ancak gördüklerinden hiç de memnun kalmayacaktır.
Alfred... ölmüştür!
Elveda Alfred ?
Batman’in Anne ve babasının ölümünden sonra yaşadığı en büyük acı denilebilecek bir sahne ile karşılaşırız. Bruce Wayne’i bu yaşa kadar getiren Alfred’in cansız bedeni öylece yerde yatmaktadır. Kuşkusuz Batman bu yaşadıklarından büyük bir ders almıştır. Kötü adamları alt etmek bir noktada bir kahramanlık unsuru olabilir ancak sevdiklerini korumak göründüğü kadar kolay değildir. Batman bunu başaramamıştır ve öfkesini kusmak adına yumruklarını yere vurur.
Derken aklına Electrocutioner’ın şok silahını kullanabildiği gelir.
Hatırlarsanız yazının ortalarında Batman in aldığı bu silahın ilerde çok sevdiği birinin hayatını kurtaracağını söylemiştim. İşte o an bu andır. Kara şövalye Alfred’e uyguladığı şok sayesinde geri gelmesini sağlamıştır.
Final
Yaşadığı berbat bir geceden sonra iyice karalar bağlayan Batman, Alfred’in gazı ile son bir defa yola koyulur. Joker muhtemelen Harley sayesinde hapishanenin kontrolünü ele geçirmiş, ortada ciddi bir sivil kaybı yaşanmaktadır.
Dostumuz hapishaneye vardığında Joker’in, yine Joker’lik yaptığını görür. Joker, Batman ile bir oyun oynamak istiyordur. Bane’in elinde bir kalp monitörü vardır. Çalıştığı zaman kalbinin her atışı, Joker’in oturduğu sandalyeye bağlı aküyü şarj edecektir. Akü tam şarja ulaştığında ise…
Kısaca Joker’in kurduğu bu psikopat sistemde 3 kişiden birisi ölmek zorundadır.
Ya Joker gidecektir ya Bane.
Ya da Batman!
Nitekim dövüş başlar. Yeniden öncesinde güzel bir dayak yiyen Batman, bir müddet sonra elindeki şok silahını kullanarak Bane’in kalbini durdurur. Dövüşün sona ermesiyle Joker küstahça tebriklerini sunar ve hapishaneden kaçmaya başlar.
Batman elindeki şok silahını son bir kez daha kullanır. Çünkü Bane’in ölmesini engellemek istiyordur. İşe de yarar ama Bane’in bu defa ki dönüşü eskisinden epeyce bir farklı olacaktır.
Kullandığı madde ile yine bir tank formuna bürünen Bane, kelimenin tam manasıyla çizgiromanlardaki haline döner. Hatta 90'lı yıllarda yayımlanan bir sayısındaki kapak fotoğrafını birebir canlandıran sahneler görürüz.
Velhasıl kelam bir şekilde Bane’i yenmeyi başaran Batman, Joker’in peşine düşer ve kendisini bir şapelde kıstırır. Joker’i öldüresiye döver. Belki kemiklerini de kırar ama duyduğu tek şey, ‘Senle ben aynıyız, farklı değiliz, hadi öldür beni, ellerini kirlet!’ ..gibi şeylerden ibarettir.
Gözlerinin içine bakıp gördüğü canavara karşı adeta bir hayranlık besliyordur. Joker’in Batman’e duyduğu bu anlamsız bakış açısı, bundan sonrasında büyük bir takıntı haline gelecektir.
Tüm bu yaşananlardan sonra öfkeden deliye dönen Batman, fizik kurallarını hiçe sayan bir dövüş mekaniği ile saniyede 250 yumruk atarak, biraz geç de olsa Joker’i alt etmeyi başarır ve Gordon'a teslim eder. Ardından tüm mahkumlar hücrelerine geri götürülür. Gordon GCPD’nin başına getirilir ve oyunumuz böylece final yapmış olur.
Ancak Joker'in macerası daha yeni başlamıştır.
Kapanış
Zamanında bir takım tartışmalara maruz kalmış Arkham Origins’in hikayesini okudunuz arkadaşlar. Umarım beğenmişsinizdir. Elimden geldiğince tüm detaylara değinmeye çalıştım. Bu yazıyı aşağıdan video olarak da izleyebilirsiniz (ve hala abone olmadıysanız o şirin Abone Ol düğmesine tıklayabilirsiniz, yapın bence - Eser). Kendinize iyi bakın, hoşçakalın.