İnceleme:Save the Comet

Minik yıldız, küçük yıldız, kuyruğun nerede?

Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.

Bir kuyruklu yıldızın maceraları nasıl bu kadar bağımlılık yapabilir hala merak ediyorum. Uzayın keşfi, yıldız tozları ve tehlikeli gök taşları eşliğinde, o gezegen senin bu gezegen benim çekim kuvvetine kapılıp akıp gidiyorum… Bir de bakmışım yetersiz gelişim ve alış veriş yapmamış olmam yüzünden patlıyorum ve derin bir üzüntü…

Çekim kuvvetine sahip bir Türk yapımı Save the Comet. Şaka bir yana, oyunun ana karakterini(kendisi bir kuyruklu yıldız) oynatamıyoruz ve bu ancak ona yaklaştırdığımız gezegenlerin çekim kuvveti ile olabiliyor. Yönümüzü verdiği gibi aynı zamanda onları kombo puanları toplamak ve kalkan niyetine tehlikeleri savuşturma için de kullanabiliyoruz. Yeri gelmişken oyundaki en büyük amacımızı en yüksek puana ulaşmak, en uzağa gitmek, en yüksek kombo puanını yapmak gibi bizi gaza getirecek bir sürü “en” olarak düşünebiliriz.

Bir de keşif kısmı var oyunun, henüz uzayın sonunu bulamamış olsam da yeterli derece ilerleyen uslu çocukların, şirin köyünü gördüğü iddia ediliyor.

Bağımlılık seviyesinin bir tık altında kalan oyun stres atmaya birebir. Gaza gelip sinirlendirdiği de oluyor ama keyifli olduğu bir kesin. Gelişim ve görsel anlamdaki değişim imkânı da oynanabilirlik süresine güzel bir katkı sağlıyor.

Gelelim Türkçe dil desteğine. Ekibi bu açıdan tebrik ediyorum, dilimizin ince dokunuşlarını kullanarak beni eğlendirmeyi başardılar. Yer yer ilginç bir anlatım ile karşılaşsam da genel olarak okuması keyifli bir arayüz oluşturmuşlar. Bay bay demek bile zor geliyor, şimdi olduğu gibi.

NOT