İnceleme:Transformers Rise of the Dark Spark

DÜNYA LİDERİ OPTIMUS’A YAKIŞMAYACAK HAREKETLER BUNLAR

Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.

Transformers markası bir yana, Optimus Prime bir yanadır benim için. Autobot’ların lideri olan Optimus, tam anlamı ile karizmatik, adil, fedakâr, merhametli ve kahraman lider tanımının vücut bulmuş, aslında daha doğrusu metal bulmuş halidir. Ama ona metal yığını diyemezsiniz çünkü kendisi en "insanım" diyenden daha sağlam bir insan suretidir. Transformers ise bana her zaman çocukluğumda aklımı kaçırtan ve hiçbir zaman sayısı çok olmayan oyuncaklarımı hatırlatır, nerede karşıma çıksa hüzün hissederim. Ayrıca çizgi filmine duyduğum o zamanlardan kalma hayranlık, bugün bile Transformers'a laf söyletmeme sebebi olabilirdi benim için. Ama 90’ların sonuyla birlikte bu markaya bir haller oldu. Önce çizgi filmleri değişti, Optimus Prime gibi ana karakterler çeşitli değişikliklere uğradı, daha sonra film serisi başladı ki ip orada koptu. Çünkü Transformers isminin tutması demek her sektöre yayılması demekti ki sıra oyun dünyasına da geldi. Gelmez olaydı! O karizmatik liderin, o güzelim oyuncakların ve geçmişe ait harika çizgi film serisinin içini boşalttılar da boşalttılar. Artık Optimus’a baktıkça bilge ve karizmatik bir uzaylı robot yerine, kaslı sahil yaşlısı tadında bir adam görüyorum. Çok üzülüyorum.

transformers-1

“Cybertron kahvesinden adam toplayıp geldim!”

Rise of the Dark Spark klasik bir shooter. Fakat türün köklerine o kadar sadık ki birçok anlamda PS1 konsoluna yakışır bir shooter olmuş. Omuz kamerası, sağa sola strafe, “vicuv vicuv” şeklinde sesler çıkaran silahınız, crosshair ve kötü bölüm tasarımları… İşte ROTDS bunların hepsini hakkıyla veriyor. Bunların hakkını bundan 15 sene önce de veren oyunlar vardı ama kimin umurunda ki? Elinizde, değişen araçlar sayesinde 2 farklı oynanış sunmayı hedefleyen bir oyun yapısı ve Optimus Prime varsa ne de olsa herkes bu oyunu alacaktır değil mi? Değil arkadaşım, ne yazık ki artık değil. Sırtını dayadığın Optimus’un içini boşaltan da sensin, hiç kusura bakma. Yeni neslin kapımıza geldiği, Gears of War gibi türün en harika ve güvenilir isimlerinin bile sabırla bekleyip doğru zamanı kolladığı ve doğru oyunu yapmaya çalıştığı bu devirde, 15-20 senelik oyun türüne hiçbir şey eklemeden bir oyun piyasaya sürerek ne yapmaya çalışıldığını şahsen anlayamıyorum.

transformers-2

Ulan Micheal Bay buraya patlayıcı döşedin?

Herhangi bir zeka pırıltısı içermeyen bölüm tasarımları, 4MB RAM’e sahip yapay zekalı düşmanlar, berbat boss dövüşleri, kulak tırmalayan ses efektleri, kağıttan dev robotlar, çamur grafi..(ya yok valla “grafik” bile diyemeyeceğim bunlara) v.b. derken evrene yakışır nitelikteki hikâye, oyunun kalan kısmını kurtarmaya tabii ki yetmiyor. Uzun zamandır bu kadar kötü bir shooter-aksiyon oynamamıştım. Ne araçların değişiminin oyuna etkisi, ne hikâyeyi hem Autobot hem de Decepticon gözünden oynamak, ne de hastası olduğum Cybertron gezegeni etkileyebildi beni. Yıllarını bu tür oyunlara gömmüş oyuncuları da Transformers sevenleri de etkileyebileceğini sanmıyorum. Nispeten kaliteli bir iş olan Transformers: War of Cybertron’un gazına da gelmenize hiç gerek yok. İçerisinde Optimus Prime ve onu seslendiren Peter Cullen’in olduğu herhangi bir eser hakkında bunları söyleyeceğim aklıma gelmezdi ama bir markanın içini boşaltmak için kötü video oyunu uyarlaması gibisi yokmuş. Bunu bir kez daha görmüş olduk.

NOT