Örümcek-Adam: Eve Dönüş İncelemesi

Evine hoş geldin Spidey!

 Muhtemelen hiçbir süper kahraman bu kadar kısa aralıklarla bu kadar çok karşımıza çıkmamıştır sinemada. Örümcek Adam’ın ticari değeri söz konusu olunca kaçınılmaz olarak başımızdan aşağıya dökülen uyarlamaların sonuncusu olan Homecoming yabancıların “third time’s the charm” yani “üçünce seferde bir keramet vardır” diye çevrilebilecek deyişinin canlı kanıtı gibi. Tamam çoğumuz hem Tobey Maguire’ın hem de Andrew Garfield’ın Peter Parker yorumlarını sevmiştik hatta Dr. Ahtapot’lu Spider-Man 2 yapılagelmiş en sağlam çizgi-roman filmlerinden biri olmayı da sürdürüyor. Ama Homecoming ve geçen yılın Marvel sismik bombası Civil War ile tanıştığımız yeni Peter Parker Tom Holland’ın hissi ve enerjisi bambaşka dostlar.

Öncelikle bu sefer harbi genç bir Peter Parker var karşımızda (15 yaşında), bu gençlik durumu onun öncüllerinden çok daha küçük bir çevrede yaşamasını ve bambaşka problemlerle uğraşmasını gerektiriyor. Yani gökdelenler arasında uçan bir Spidey görmüyoruz bu filmde zira yapımın büyük kısmı Queens’de geçiyor ve “mahallenizin dost komşusu Örümcek Adam” ruhu çok daha net hissedilmekte. Bu yerel hissiyat filmin komedi dozunu bir hayli arttırmış ve ne Peter’ı nasıl örümcek ısırdığı ne de Ben Amca’nın ölümü mevzularına değinilmediği için tüm filme yayılan o sıcak ve keyifli tonu pekiştirmiş. Hani filmin içine biraz kahramancılık enjekte edilmiş bir gençlik komedisi olduğu bile söylenebilir ki bu kesinlikle kötü bir eleştiri değil. Aksine Marvel’ı bu tonal değişimi yapma cesareti için kutlamak bile gerek. Zira seyirci 2 saat boyunca uçup kaçıp birbirini yumruklayan adamlardan yorulmuştu ve yeni Örümcek burada farkını ortaya koyarak (ve biraz da Kick Ass’ın atmosferinden ödünç alarak) hem öncüllerinden ayrılıyor hem de yaz aylarına cuk oturan ferah ve eğlenceli bir seyirlik sunuyor.
Homecoming nihayet 30 yaşında oyuncuların liselileri oynamadığı gerçekten gençlerin canlandırdığı ve çok daha inandırıcı duran bir lise atmosferine sahip. Üstelik buradaki karakterlerin hemen hepsinin çizgi romanlarda bir geçmişi olduğunu bilmek ve yenilenmiş halleriyle karşılaşmak da gayet keyifli. Burada şunun altını çizmekte fayda var; özellikle günümüz Hollywood filmlerinde sıkça rastlanılan bir durum olan politik doğruculuk burada da devreye giriyor ve 60’ların çizgi roman panellerinden okuyucuyla tanıştırılan hemen hemen tüm karakterler etnik kökeni değiştirilmiş olarak karşımıza geliyor. Normalde sarışın olan şimdiyse siyahi bir Liz, Hintli bir Flash Thompson ve melez bir Ned Leeds (gerçi onun Ned Leeds olduğu netlik kazanmış değil) görmeye hazır olun. Bu durum karakterlerin özü bozulmadığı sürece beni rahatsız etmiyor hatta kimseyi de etmemeli bence, zira artık çağ değişti ve her şeyin yüzlerce versiyonunun olduğu bir zamanda bu gibi şeylere itiraz etmek ne derece mantıklı bilemiyorum.

sinema-14-super-kahraman

Peter’ın bu ortamda uğraşması gereken tek şey sınavlar ve hoşlandığı Liz’i yılsonu balosuna davet etmek değil elbette. Yol göstericisi Tony Stark’ın onun için yaptığı ve bir hayli donanımlı olan kostümüyle mahallenin başına bela olan kötüleri de yakalamak onun ikinci uğraşı ve halinden gayet de memnun. Avengers’a katılmak için gün sayan bir yeniyetme kendisi sonuçta. Bu durum üçüncü kanatlı çizgi-roman karakteri (sonuçta Birdman de Batman’den esinlenmişti) çıkarmasında yine gayet başarılı olan Michael Keaton’ın Vulture’ı (Akbaba) ve ekibiyle tanışmasıyla değişiyor.

Filmlerde ilk kez gördüğümüz Vulture aslında Spidey’nin ilk ciddi düşmanıydı çizgi-romanlarda ve 1963’teki Amazing Spider-Man’in 2. sayısında karşımıza çıkmıştı. Marvel’ın bu en eski rakiplerden birini seçip hikâyeye yedirişi hatta onun üzerinden The Shocker, Tinkerer ve Prowler’ı (ki burada Miles Morales’in yolu yapılıyor bildiğiniz) tanıtışı gayet başarılı ve önceki filmlerin hatasına düşüp filmi kötü adamlar karnavalına da döndürmüyor. Odağımız hep Keaton’ın Akbabası’nda ve Spidey’nin tüm önemli düşmanları gibi onun da meselesi kişisel ve motivasyonu anlaşılabilir bir şekilde sunulmuş. Özellikle kendini anlattığı monoloğunda belirttiği gibi o, büyüklerin tabağından arta kalanlarla yaşamını idame ettiren birisi ve öyle dünyayı fethetmek gibi büyük dertleri yok. Burada filmin en başındaki sahnede Akbaba ve ekibinin ilk Avengers filmindeki uzaylılardan arta kalanları toparlayan bir ekip olarak gösterilmesi karakterin ismine ne derece uygun olduğunun da bir göstergesi gibi.


Baran, Emre ve Onur'un video incelemesine de bir göz atın derim. Farklı sesler duymak iyidir sevgili Oyungezerler.

Esas adamımıza gelirsek. Bence müthiş olmuş bu yeni Spidey. Gerek Tom Holland’ın kabından taşan gençlik enerjisi, gerek sürekli espriler yapan ve gülmekten yorulmadığımız “işte bu!” dedirten Spider-Man’in nüktedan mizacı nihayet bu filmde yerli yerine oturmuş. Bu sayede hem kahramanlık yaparken hayran olunan hem de sevdiği kızın karşısında kem küm konuşup, gerilen sempati duyulabilir bir Peter Parker gelmiş karşımıza. Genç ve yetenekli oyunculardan kurulu yan kadronun azımsanamayacak desteği de bu yeni örümceğin çok yukarılardaki avları bile kolayca yakalayabileceği bir ağ örmesini sağlıyor. Öyle ki film bittikten sonra sanki uzunca bir dizinin bir bölümü bitmiş de hemen akabinde ikincisini açmak için can atıyor olacağınız bir film bu. İşin Avengers tarafını da hem güldüren hem heyecanlandıran gelişmelerle boş geçmeyen filmin belki de tek eksisi akılda kalan büyük aksiyon sahneleri yaratamıyor oluşu. Var olan sahneler kesinlikle kötü olmamakla birlikte önceki filmlerin biraz gerisinde kalmışlar, ama bu kesinlikle seyir zevkini de baltalamıyor zira filmin gerçek zevki veya albenisi zaten onlarda değil. Karakterler arası bağlarda. Bu bağlar da gayet ilmek ilmek ve son derece eğlenceli dokunduğu için bu az ama öz aksiyonlar da bir önem kazanıp bütünü tamamlıyorlar, bütünü makyajlayıp allayıp pullama derdine düşmeden.

Son olarak her Marvel filminde olan ara kredi ve finaldeki ek sahneler burada da mevcut, sürprizlerini bozmadan beklemenizi hatırlatayım. Bir de açıklanan bilgilere göre Homecoming’in devam filmi Infinity War’un bitiminden hemen sonra başlayacak ve Phase 4’ün ilk filmi olacak. Halihazırda bu filmde girizgahı yapılan karakterle birlikte genişleyen Marvel evrenine ve ileride Avengers’a harika bir ekleme olacak Örümcek-Adam belli ki. Ağ Kafa’nın bu ilk (ve hayli eğlenceli) solo macerasına kesinlikle kayıtsız kalmayın.

 

NOT:9.0

 

 

Editörün Notu: Gül gül bir hal olduğumuz esprileri ve az ama öz aksiyonu bir yana Örümceğin gerçek evi Marvel’ın kanatları altındaki bu taze geri dönüşü kahramanın en genç halinin harika bir temsili de aslında.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum