Bir Günümüz Trajedisi: Oyun Bağımlısı Olmak

Çek ciğerlere abi.

Daha önce yeni oyuna başlama korkusuna dair bir makale yazmış ve farklı geri bildirimler almıştım.

Okurlarımızdan bazıları oyun bağımlılıklarından yakınmış. Ben de bu makaleye girişeyim dedim. Oyunların çekiciliği tartışılmaz bir gerçek. Atari ve sonrası neslinin bu büyüye fazla kapılması ve çok küçük yaştan başlayıp ileri dönemlere kadar bu alışkanlığı sürdürmesi, oyunların bir hobi olmaktan çıkışı gazete sayfalarına konu oluyor ve ebeveynler de çocuklarının oyun oynamasından korkar hale geliyor, haliyle medyayı da bu konuda garip bir telaş alıyor. Var mıdır gerçekten böyle bir olgu? Velev ki var, ne olacak, uyuşturucu, alkol değil ya bu. Makalemizde bu konuyu işleyeceğiz bugün.

Oyunun mükemmel bir kafa dağıtıcı olduğu bir gerçek. Çok üzgün ya da stresli olduğumuzda oyun oynayayım da kafam toparlansın deriz, çok normal. Asıl sorun, oyunları bir ‘’kafa dağıtma yöntemi’’ değil de ‘’kaçış’’ olarak ele almak. Sadece oyun oynarken kendimizi mutlu hissetmeye başladığımızda, gerçek hayata döndüğümüzde her şeyi sıkıcı bulmaya başlıyoruz. Bir öğrenciyseniz yarınki sınavınız için çalışmayı bir saat sonralara bırakıp, oyunu ertelemiyorsanız ya da çalışma hayatınızda aklınızda sürekli oynadığınız oyunla ilgili bir şey varsa sorunlar burada başlıyor. Bu bağımlılığın çeşitli semptomları var. Önce bunlardan bahsedelim.

1- Bilgisayar ya da konsoldan uzaklaşınca rahatsız hissetme, diğer konuşmalara ya da çevresel durumlara dikkatte bozukluk.

2- Bilgisayar başında oturmak için çeşitli bahaneler üretme ve harcadığı zamanı çok da büyük görmeme.

3- Yarın yokmuş gibi oyuna devam etme. Oyun başında geçirdiği zamanın önünü alamama.

4- Aile, arkadaş, kız/erkek arkadaş gibi faktörlerden uzaklaşma.

5- Sorumlulukları erteleme, iş/okul hayatını önemsese de bu duruma engel olamama.

6- Problemlerle yüzleşmek yerine oyunun içine saklanma.

7- Savunma ve inkar mekanizması geliştirme.

Yalan yok, hepimiz bu durumlardan en az birini yaşamışızdır. Hayatımın en depresif dönemlerini tamamen oyun oynayarak geçirdim ve bu durumdan gerçekten çok çektim. Her konuda başarım diplere düşmüştü. Kız kıza takılmak istediğimizde grubun garip kızı ben oluyordum. Annem her gece ‘’YATMADIN MI SEN DAHA??’’ diye beni terliklerdi. Özellikle yaz tatilinde hazır okul da yok oooooh diyerek, sabahlar olmasın şeklinde oynamaya devam ederdim. ‘’Acaba Paladin’im de beni düşünüyor mudur?’’ diye tavana bakardım. Aslında her şeyin farkındaydım. Oyun oynamayı durdurmam gerektiği, hayatımın kötü yöne doğru gittiği, her şeyin bilincindeydim ama canım istiyordu işte. Yapacak bir şey yoktu. Yuvam yıkılmıştı :(. Peki bu bağımlılığı ne yapmalı da kaynar kazana atmalı?

Dürüst olmak gerekirse, ben bu alışkanlığı köpek sahiplenerek aşabildim. Psikolojisi bozuk insanlara kedi nasıl tavsiye ediliyorsa ben de köpek tavsiye ediyorum. Sevimli, tüylü, tontiş bir sorumluluğunuz oluyor. En az bir saat yürüyüş yapmaya başlıyorsunuz, yeni insanlarla tanışıyorsunuz ve çok keyifli oluyor. Köpek beslemek masraflı ve gerçek bir sorumluluk olduğundan, diğer tavsiyelerime geçeceğim.

Bu bağımlılığı azaltarak bırakabilmek şöyle oluyor. Gidip kendinize bir demode masa oyunu alınır Scrabble, Tabu falan. Sonra kuzenleri arkadaşları toplayıp bol sosyalli konuşmalı vakit geçirilir. Yeni bir sorumluluk edinilir. Gidip bir çizim kursuna ya da enstruman çalmaya ya da dans etmeye, hatta yoga yapmaya girişilirve bunlar için kesinlikle ‘’Ben yapamam, yeteneğim yok.’’ denilmez, çünkü yetenek öğrenerek kazanılabilir. Bilimsel olarak bir şeyi 66 gün boyunca yaparsanız, alışkanlık haline geliyor. Yani yeni sorumluluklarınız sizin için bir rutin olmaya başlayacak. Özetle bir alışkanlığı başka bir alışkanlıkla yenecek ve oyun oynamayı kendiniz için bir yük ve hayatı zehir eden bir olgu olmaktan çıkarıp, eğlenmek için kullandığınız bir araç haline getireceksiniz.

Oyun oynamak bir kaçış haline geldiğinde gerçek anlamda kendinizi yalnız bulabiliyorsunuz. Uykusuzluk, yalnızlık, sorumluluk duygusu bir anda birikince çok daha ciddi problemlerle karşılaşabilirsiniz. Bunun için psikoloğa giden insanlar bile tanıdım. Daha doğrusu kolundan tutulup zorla götürülen. Böyle olmak istemeyiz. Yine de her şeyin sonunda size en büyük tavsiyem bir köpek edinmeniz olacaktır. Bayılacaksınız!

YORUMLAR
Parolamı Unuttum