Resident Evil Serisi Nereye Gidiyor?

90'lı yılların sonlarına doğru korku türündeki oyunlarda bir devrim gerçekleşti. Bu devrim, adeta oyun dünyasını bir anda salladı ve bizim için unutulmazlar arasına girdi. Evet, işte o Resident Evil'dı. Hemen asıl konumuza giriş yapmadan, Resident Evil serisi bugün nasıl oldu da dünyanın önde gelen en büyük oyun serilerinden biri olmayı başardı? Bu konuyu önce bir açıklığa kavuşturalım.

Hayatta kalma korku türüne ilk adımımızı Alone in the Dark ile atsak da, gerçek anlamda hayatta kalma korku unsurlarını en iyi kullanan, zombi temasıyla, müzikleriyle, zor bulmacalarıyla ve karakterleriyle çıktığı dönemde kasıp kavuran bir oyundu Resident Evil.

1996 yılında doğan Resident Evil markası özellikle o dönemde bazı şanslı  Playstation 1 kullanıcıları tarafından büyük beğeni ile oynandı. Tabii asıl bomba Resident Evil 2 ile oldu. 4 farklı senaryo, içerisinde barındırdığı Mercenaries moduyla beraber dopdolu oyun içeriyle çıktığı yıla damga vurmuştu. Ve unutmadan geçmeyelim; Resident Evil 2, Resident Evil markasını tüm dünyaya duyuran oyun olmayı başardı ve tüm dünyada Resident Evil’ın çekirdek hayranları oluşmaya başlamıştı. Bu büyük başarının ardından Capcom, Resident Evil 3: Nemesis ile harika işler başardı. Nemesis'in oyun boyunca bizleri diken üstünde tutup, adeta kalp atışlarımız hızlandırıyordu. Karizmasıyla da tüm zamanların en iyi Boss ünvanını elinde tutuyordu.  Bunca güzel ve etkileyici yapımlardan sonra Resident Evil serisinin gidişatında ilerleyen dönemlerde neler oldu? İşte zurnanın zırt dediği yere geliyoruz.

Yıl 2002... Capcom, Nintendo ile yaptığı bir anlaşma sonucunda geliştirici firmanın Resident Evil için çıkacak olan tüm oyunlarını Nintendo Gamecube platformunda sunup, Nintendo kanadındaki  geliri yükseltmek asıl amaçtı. Bununla birlikte ilk Resident Evil'ın Remake sürümü ve Zero ile sadece Gamecube platformuna özel olarak piyasaya çıktı. Bu belirtmiş olduğum 2 oyun, görsel açıdan kusursuz, mekanikler bakımından gerçekten bir Resident Evil oyunu olduklarını hissettiriyordu. Fakat, bu 2 oyunun çıktığı yıl itibariyle sadece 2 milyon satması, Shinji Mikami ve ekibini üzüntüye boğmuştu. Bunun sebebi ise Mikami'nin 2 yapımdan kendi düşündüklerine göre bekledikleri yüksek satış rakamına ulaşamamış olmasıydı. Eh be Mikami, sen gidip de PlayStation 2  furyasının olduğu o dönemde sadece Gamecube için o 2 efsanevi oyunu piyasaya sürersen, işte böyle kendi kazdığın kuyuya düşersin. Burada kesinlikle Mikami'nin satış stratejisi olarak yanlış bir yol izlediğini düşünüyorum.  Neyse, Resident Evil'ın asıl gerçekleşen devrim ve evrim kavramlarının meydana geldiği döneme ayak basıyoruz.

Resident Evil 4 öncesinde Shinji Mikami, RE 3.5 adı altında bir projeyi ileri sürdü. Yayınlanan ilk videosunda, mekan olarak şato gibi bir yerde Leon'u kontrol ediyoruz. Raccoon City zaten 3. oyun ile birlikte yok olmuş vaziyetteydi. Kamera açıları ise TPS ve sabit olmak üzeri 2 yönlü olarak Leon'u kontrol ediyorduk.  Atmosfer ve kurgu ciddi anlamda muhteşemdi. Tüm Resident Evil fanları RE'nin muhteşem bir dönüş yapacağına inanıyorlardı. Fakat, gerçekler ortaya çıkınca, olanlar oldu...

Gamecube için çıkan Resident Evil Zero ve Remake, yeterli satış rakamına ulaşmamasından ötürü Shinji Mikami, kendi aklında artık korku ögesi barındıran oyunların eskisi gibi yeteri kadar tutmadığını düşünüp, bu şekilde Capcom ile temasa geçti. Capcom’da yoğun aksiyon ögelerini daha fazla yansıtmak amacıyla Resident Evil 4’ü piyasaya sürdü. Hal böyle olunca, Resident Evil’ın eski oyunlarındaki o bizi titreten ve her saniyesinde korkutan atmosferi Resident Evil 4’ün final sürümü ile ortadan kayboldu.

Bu durumdan sonra artık günümüzde Resident Evil'ın hayran kitlesi 2'ye ayrılmış durumda. RE 1-2-3'ü seven, özü korku oyunu olduğunu iddia eden hayranların yanı sıra bir diğeri ise seriye 4-5-6 üçlemesiyle aksiyonun daha iyi olduğunu savunan yeni nesil Resident Evil hayranları olarak bu şekilde sıralayabiliriz.

Peki, biz neyi istiyoruz? Neden bu seri bu kadar karmaşık bir çorba haline geldi? Her şeyden önce seri bir türlü kendi kimyasını yeniden oluşturamadı. Yani yıllar önce bulunan parlak ve inanılmaz fikirlerle karşımıza çıkan Capcom gitti, yerine sadece parayı düşünen ve yeni nesil oyunculara daha çok hitap etmek isteyen bir firma haline geldi.

Resident Evil'ın eski yapısını artık cidden özler olduk. O kaliteli ve oyuncuyu düşündüren bulmacaları, çaresizlik hissiyatını veren sınırlı sayıdaki envanter ve mermiler, kamera açılarındaki ''Acaba zombi nereden çıkacak?'' tedirginliği ve hele ki bir tehlike anında girdiğimiz kayıt odasında duyulan müzikler, daha önce hiçbir oyunda yaşamadığımız tecrübeyi bizlere sunuyordu adeta. Bu arada, hazır yeri gelmişken , Resident Evil 2'deki ''Save Room Theme''vazgeçilmezlerimdendir. Ah ah, bunları yazarken bile inanın, tüylerim diken diken oluverdi.

Dediğim gibi Resident Evil serisi 4. oyunla birlikte aksiyona kayıp seri içerisinde hem devrimi, hem de evrimi bizlere yaşattı. Bugün, o gördüğünüz Dead Space, Silent Hill, Condemned gibi devam oyunlarında aslında korku oyunu olup, daha sonra hafiften yeni nesile hitap etmek amacıyla aksiyona kayma çabaları, hem bu serilerin çekirdek kitlesindeki hayranlarını üzdü, hem de özü korku türü olan oyunların gerçek kimliğini yok etmiş oldu.. Aynı şekilde bu durum günümüzde Resident Evil içinde geçerli. Şimdi bakıyoruz, Resident Evil'ın son oyunlarına, herhangi birini bitirdiğinizde ''oynadım ve bitti'' olarak rafa kaldırmalık bir yapım haline geldi.

Hele Resident Evil 6'yı ilk oynadığımda yaşadığım hayal kırıklıkları ve bir o kadar da üzüntüyü yazsam, kelimeler kifayetsiz kalır. Kendi poposunun üstünde yürümeler, bir yerden sonra kendini tekrar eden aksiyon sahneleri, bulmacaların resmen olmayayışı ve zoraki biçimde zamanında tuşa basma sekansları gibi inanılmaz derecede itici bir oynanış dinamiklerine sahip bir oyundu kendisi. Hal böyle olunca,  Resident Evil 6, korku oyununu zaten geçtim, herhangi bir aksiyon oyunu olmayı bile becerememişti. Resident Evil 5 ise çok sırıtmıyordu ve Co-op özelliği ile hiç yoktan kendisini oynattırıyordu ama serinin kötüye gittiğini de haber verircesine bağırıyordu. Fakat, Resident Evil 4 öyle değildi. Gerçekten bir Resident Evil oyunu olmasa da devrim olarak harika şeyler sundu. Müthiş bir aksiyonun yanı sıra gerilimi de oyuncular çok iyi yansıttı. Topladığı yılın oyunu ödüllerden tutun, günümüzde çıkan birçok TPS oyunu Resident Evil 4’ü ilham kaynağı olarak görmüştü. Fakat, bu yazdıklarıma rağmen Resident Evil 4 ile birlikte gelen serideki evrim kavramı ise pek iç açıcı değildi. O yüzden Capcom, burada Shinji Mikami'nin ayrılmasından sonra çok ciddi stratejik hatalar yaptı ve serinin kötüye gitmesini sağladı. Biz de yıllardır kendilerinden adam gibi bir Resident Evil oyunu bekliyoruz. Evet, gerçekten eskisi gibi!

Sırf Resident Evil'ın eski oyunları da değil, Parasite Eve, Fear Effect, Alone in the Dark, Fatal Frame, Undying, Silent Hill, Echo Night da yukarıda saymış olduğum çaresizliği ve gerilimi bu şaheser yapımlarda bize 2-3 nesil öncesinde vermişti. Fakat yıllar sonra bu duygu ne yazıkki ortadan kayboldu. Yeni nesilde (güya) korku oyunlarında kolaya kaçma, hiçbir şekilde oyuncuyu zorlamayan bulmacalar, çaresizlik ve en önemlisi de gizem unsurunun olduğu oyunların yok olması, biz korku severleri cidden üzüyor.

Sonuç olarak Resident Evil serisi şu aralar büyük bir çıkmaza girdi. En son çıkan Resident Evil HD Remaster  ve serinin son oyunlarına nazaran hiçte fena olmayan Revelations 2 ile hayranlarını bir nebze olsun sevindiren CAPCOM, umarız artık o özlediğimiz hayatta kalma korku unsurunu Resident Evil 1-2-3'de olduğu gibi bizlere yeni nesilde tekrar yaşatır. Her ne kadar şu anki duruma göre umutlarımız biraz düşük olsa da biz yine de sıradaki Resident Evil oyununu beklemeye devam edelim. O zamana kadar ben Resident Evil 2 oynamaya aynen devam edeceğim!