Star Wars Celebration'da Neler Yaşadım?

Bir çocukluk hayali

Her yıl dünyanın en büyük etkinliklerinden birisi olan ve Star Wars hakkında yeni içerikleri yakalayıp haberleri alabildiğimiz Star Wars Celebration’ın bir yenisi bu yıl Londra’da gerçekleşti. Normalde Amerika’da olan bu etkinliğin en son Avrupa’ya geldiği tarih üzerinden yanlış hatırlamıyorsam bir 6-7 yıl geçti. O yüzden Amerika kıtasında yaşamayanlar için Star Wars Celebration ya bir hayal ya da 6-7 yılda gerçekleşebilen bir mucize olarak kalmaya devam ediyor.

Ben ise bu yıl çocukluk hayalimi gerçekleştirmek üzerine İngiltere’ye gittim. İnsan gerçekten Amerikalı’ların her yıl ayağına gelen fırsatı görünce ekstra üzülüyor. Çünkü 1 yıl önceden almanız gereken Celebration biletleri 1 saniyede tükendikleri yetmez gibi, İngiltere vizenin çıkıp çıkmayacağını bilmeden bu riski alıp tonla para vermiş oluyorsunuz. Otel ve uçak bileti de tabii vizeden önce alınması gerektiğinden her şeyin yanma ihtimalini unutmamak gerekiyor. Ola ki bunların hepsi yolunda gitti işte o zaman Celebration gibi bir event’e katılabilirsiniz. O zaman dahi Jedi Master VIP biletlerinden almadığınız sürece saatler süren kuyruklarda mağaza gibi yerlere girmek için beklemek zorunda kalıyorsunuz. Tüm bu talihsizlikleri geçersek Star Wars Celebration her Star Wars hayranının bir kez yaşaması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. İmkanlar dahilindeyse kaçırmamanızı tavsiye ederim. Sevdiğiniz bir şeyin ortak hayranlarıyla, oyuncularıyla ve cosplayerlarıyla aynı ortamda olmak inanılmaz bir tecrübe. Umarım Avrupa’dan sonra duyurulan Japonya’nın sonrasında Asya kıtasının başka bölgelerinde de görebiliriz Celebration’ı bir gün.

7 Nisan - 10 Nisan arası üzere 4 gün gerçekleşen bu serüvende pek çok olay oldu tabii. Duyurulara geçmeden önce size başıma gelen olaylardan da bahsetmek istiyorum. Öncelikle Türk olduğumuz için böyle şeylerden hem ekonomik hem jeopolitik konum nedeniyle ne kadar geri kaldığımızı tekrar görmüş oldum. Celebration’da benim haricimde bir adet Türk daha gördük. Binlerce kişi arasından bizim gördüğümüz kadarıyla başka tek bir Türk yoktu ne yazık ki. Etrafımda da dahil olmak üzere ne kadar çok Star Wars hayranı Türk olduğunu bildiğim için umuyorum ki bir gün bu durum değişir.

Her neyse, ilk günün heyecanıyla trene binip fuar alanına giderken tüm trenin Celebration’a gittiğini görmek inanılmaz keyifli bir şeydi. İlk olayımı da o trende yaşadım. Kalabalıkta ayakta dururken yanımızda oturan bir adamın bizim farklı bir dil konuşmamız üzerine bize iki adet kart uzattığını gördük. Kartı aldıktan sonra bize nereli olduğumuzu, ilk Celebration’ımız olup olmadığını sordu. Sonradan kendisinin Return of the Jedi’da Yakface’i oynayan Sean Crawford olduğunu söyledi. O an nereye gittiğimin ve kimleri görebileceğimin farkına vardım. İlk kez kanlı canlı orijinal üçlemede oynamış biriyle Celebration’a giden bir trende tanıştık ve VIP bir kart aldık kendisinden. Celebration tam olarak böyle bir ortam işte. Toksik Star Wars fandomundan biraz daha uzak veya toksikliğin en azından orada gizlendiği, herkesin birbiriyle tanıştığı ve sadece Star Wars konuştuğun bir 4 gün.

Bu olay ile keyifli ve gözleri dolu dolu bir şekilde giriş yaptık ilk güne. Yalnız organizasyon hakkındaki sıkıntıların en büyüğü alana girişin kalabalık nedeniyle saatler sürmesi ve alanı keşfetmenin neredeyse ilk günü tamamıyla yemesi. Mesela internette gördüğünüz panellerin yapıldığı Celebration Stage’i bulmak ilk gün bizim için facia olmuştu. Bir de bu sırada Live Stage’i kaçırmamaya ve Store’da her şeyin bitmemiş olmasına da emin olmuş olmanız gerekiyor. Tüm bunların yanında da tuvalet ve yemek ihtiyacını dengede tutmak lazım. En ufak bir aksaklık istediğiniz şovu izlemenize engel oluyor. Misal biz ilk gün Lucasfilm Studio Showcase’e gidemedik. Hem öncelikli insanlar önceden alındığı hem de bazı insanlar sabah 5’te geldiği için (ki biz de Londra trafiğine rağmen 7’de ordaydık) biz alanı keşfedene kadar Stage’e alımlar kapanmıştı. O günün haberlerini belki sizden bile sonra öğrenmiş oldum. Ne yazık ki biletin dahi olsa bazı alanlara girememek de biraz sinir bozucu açıkçası. Bazı panellere yalnızca VIP bileti olanlar girebiliyordu mesela. Bazılarında ise saatlerce sıra beklerseniz belki alınabiliyorsunuz. Biz de nasılsa panellerdeki 3 film duyurusunu kaçırdık diye Live Stage’i kaçırmamaya karar verdik. Çünkü Celebration’ı evden takip edenlerdenseniz bilirsiniz Panel’de konuşma yapan her ünlü mutlaka röportaj için Live Stage’e çıkıyor. Bu yüzden bizim günlerimizin çoğunluğu Live Stage’de geçti.

Belki Celebration özel kesitleri çok izleyemedik ama Mandalorian’dan Carl Weathers, Giancarlo Esposito, Katee Sackhoff, Ming-Na Wen’i; Dave Filoni ve Jon Favreau’yu (ki favorilerim arasında), Ahsoka’dan Rosario Dawson, Natasha Liu Bordizzo ve Mary Elizabeth Winstead’i; Acolyte’tan (Squid Game’den) Lee Jung-jae ve Joonas Suotamo’yu; Andor’dan Diego Luna ve (Yapımcı) Tony Gilroy’u ve tabii ki Mads Mikkelsen gibi isimleri aramda 5-10m varken canlı canlı izleme fırsatı bulabildim. He bir de Kathleen Kennedy geldi ama pek önemi yok… Fakat hiçbiri favori iki insanımı ve benim çocukluğumun Star Wars’unda var olan iki ismi en önden görmem kadar heyecan vermedi. Ewan McGregor ve Hayden Christensen… Beni bilen bilir hayatımda canlı kanlı görmek istediğim 5 isim varsa 2’si bu kişilerdir. Hayden Christensen’ın yıllar sonra çektiği zorbalıkların üzerine bu kadar müthiş karşılanmasını bizzat görmek ve duygulandığına şahit olmak o kadar mutluluk vericiydi ki; imkanım olsa küçük Pelin’i de götürmek isterdim tüm bunları görsün ve Hayden ile fotoğrafı olduğunu bilsin diye. :’) İyisiyle kötüsüyle Mark Hamill ve Harrison Ford’dan yalnızca bir video alabilsek de Pedro Pascal’ın gelmemesi en çok üzen şeyler arasındaydı kendi adıma.

Ha tabii bu ünlüleri izlemek yerine dilerseniz para verip tanışadabiliyorsunuz. Ama ben açıkçası bu konsepti pek sevimli ve samimi bulmadım. Birini görmek için 300-400 pound civarlarında miktarlar ödeyip, “5 dakikan var, sarılamazsın, çok elleme.” Gibi yorumlarla kaskatı geçireceğim bir photo-op imkanı yaşamak istemedim. Ewan McGregor veya Hayden Christensen ile fotoğrafım olsun tabii ki çok isterdim ama bu yöntem bana oldukça yapmacık geldiği için de yapmak istemedim. Onun yerinde live stagede kendilerini 5m ötemde görme imkanı buldum ve dönüp selfie’mi yaptım. Hiç de pişman değilim.

Yepyeni 3 Film… Hayırlısı

Gelelim neler duyurulduğuna. En çok ses getiren haber Lucasfilm’in 3 yeni film üzerine çalışıyor olması. Bunlardan birisi Daisy Ridley’nin Rey olarak geri döneceği ve Rise of the Skywalker’dan sonra geçeceği söylenen ve Sharmeen Obaid-Chinoy tarafından yönetilecek bir film. Celebration Stage’i saatlerce bekleyip şu haberi alsam delirirdim herhalde. O sırada Andor’un yapımcısıyla olan röportajı izlemek çok doğru bir kararmış kendimi tebrik ederim. Bir diğeri ve benim en heyecanlı olduğum ise Dave Filoni’nin yöneteceği bir New Republic filmi. Ne olur ne biter hiç bilmiyorum ama başında Dave Filoni varsa ağlayarak ayrılacağıma eminim. Bir diğeri ise Logan’ın ve yeni çıkacak Indiana Jones’un yönetmeni olan James Mangold’un yöneteceği bir film. Buna da bayağı sıcak bakıyorum açıkçası. Rise of the Skywalker’dan sonra çıkan herhangi bir şeye sıcak olmadığım için bir film haricinde hepsi gayet güzel haberler. Ha bir de bu panelde Kathleen Kennedy’nin çıkıp Star Wars’un dönemler halinde gösterildiği bir görsel üzerine konuştuğu kısımda dönemler arasında The Old Republic’in de görünmesi beni inanılmaz yükseltti. Sadece bu dönem için tek bir şansları olduğunu ve bunu batırırlarsa pek bir geri dönüşü olmadığını bilmeleri iyi olur.

Ahsoka’m da Ahsoka’m

Beni en çok heyecanlandıran ve en çok beklediğim haber olan Ahsoka dizisi nihayet Ağustos 2023’te bizlerle olacak. Celebration’da en unutamadığım anlardan biri de Ahsoka fragmanını Live Stage’de tüm hayranlarla beraber ilk kez izlediğimiz an oldu. Sonrasında Mary Elizabeth Winstead, Rosario Dawson ve Natasha Liu Bordizzo’nun çağrıldığı, dizi hakkında konuşulan röportajı da canlı kanlı izleyebildik. Mary Elizabeth’in dizide olacağını biliyorduk fakat Hera olacağını bilmiyorduk elbette. Bunu duymak da kafamızda tüm Rebels aktörlerini bir araya getirmiş oldu. Yine de fragmanını en çok ses getiren ismi tabii ki Thrawn’dı. Hayranlar karakteri ekranda görünce çıldırmanın yanında sahneye Lars Mikkelsen’ın getirilmesiyle ortam iyice coştu. Rebels’ta Thrawn’ı seslendiren kişinin bizzat Live-Action’da karakterin kendisini oynayacak olması verilen çok iyi kararlardan bir tanesi. Star Wars’un bunu yapmasını çok seviyorum aynı şeyi Bo-Katan’ın oyuncusu Katee Sackhoff’ta da yaşadık ve gayet müthiş bir karar olduğu gün gibi ortada.

Ahsoka’nın bu yıl ki Celebration’ın ismi olduğunu söyleyebilirim. Her yerde cosplay’leri, mağazalarda eşyaları öne çıkıyordu. Ses aktörü de live-action aktörü de oldukça popüler bir konumdaydı. Ses aktörü olan Ashley Eckstein Star Wars ünlüleri arasında en sevdiğim isimlerden birisi olabilir. Röportajını izlemek ve kendisini dinlemek insana ciddi anlamda mutluluk veriyor. Kendisi resmen seyircinin gözünün içine baka baka konuşan bir isim. Sunucudan çok direkt olarak bizlerle iletişime geçmesi de inanılmaz keyifli. Genel olarak tüm Clone Wars ses aktörleri böyle aslında her birini ayrı ayrı izlemek ve Matt Lanter ile James Arnold-Taylor’un kimyasına bizzat şahit olmak müthiş keyifliydi. Küçüklüğümden beri isimlerini duyduğum insanları önümde duymak çocukluğuma aldı götürdü.

Andor 2. Sezonu Kaptı

Star Wars’un animasyonları her zaman kalbimde beni evrene bağlayan en güzel şeyler olarak kalacak ve live-action dizilerinin de bu konuma yükselmesini çok isterim. Fakat bir türlü gereken ritme ulaşamıyoruz bu dizilerde… derken Andor diye bir dizi çıkıverdi. Andor bana kalırsa Star Wars’un politikasının, propagandasının ve evreninin ne kadar detaylı olduğunu, her zaman bu evrenin bir çocuk işi olmayacağının ve kalitesinin ulaşabileceği sınırların bir göstergesidir. Dizi son zamanlarda izlediğim en kaliteli diyaloglara ve oyunculuklara sahipti. Cassian Andor’u oynayan Diego Luna’dan tutun, Andy Serkis’e; Stellan Skarsgard’dan tutun Mon Mothma’yı oynayan Genevieve O’Reilly’a kadar herkes inanılmaz bir performans sergiliyor. Tony Gilroy’un önderliğinde ortaya çıkan görsel efektler, gerçek mekanlar, özellikle set tasarımı ve kıyafet tasarımı olağanüstü. Gerçek anlamda oh be Star Wars’tayım dedirten bir yapım Andor. Celebration’da da dizinin ikinci sezonu olacağını öğrendik. Panellerden birinde bu sezona ait kesitler de gösterildi. Yapımcı dizinin ancak 2024 Ağustos’a hazır olabileceğinden bahsetti. Andy Serkis’i de Diego Luna’yı da Tony Gilroy’u da Live Stage’de çok mutlu bir kalabalık karşıladı. Dizinin başarısı buradan bile belliydi yani. Umarım Disney bu tepkiyi görüp biraz da olsa hayranların neler istediğine kulak verebilir.

The Acolyte’a hafif bakış

Evett gel gelelim bir başka heyecanlı ve hakkında nasıl olacağına dair pek bir fikrimizin olmadığı içeriğe. The Acolyte… High Republic’in sonlarında, Phantom Manace’e daha yakın bir dönemde geçecek olan bu dizi, bizlere cumhuriyetin yükselmiş olduğu dönemde kötülerin zayıf kaldığı devri Sith’lerin gözünden izletmeye hedefli bir dizidir. Dizinin yönetmeni Leslye Headland fikri Kathleen Kennedy’e ilk kez sunarken “Frozen, Kill Bill ile buluşuyor.” Diye anlatmış. Ayrıca da hayranlara live action’da görmediğiniz şeyleri görmeniz için sabırsızlanıyorum da dedi kendisi. Bunu duymak beni heyecalandırdı açıkçası. Ekipteki ünlü isimler de oldukça ilgimi çektiği ve The Old Republic’e gittikçe yaklaştığımız bir devir olduğu için bu diziye inanılmaz yükseğim. Fakat tabii seneye çıkacağını hatta belki ertelenebileceğini düşünüyorum kendi adıma.

Aynı zamanda yaratıcı Leslye Headland’ın başka fikirlerine de bayıldım. Misal kendisi The Acolyte için, “Herkes George’un yarattığı ve Disney’in devam ettiği dönemlerde sürükleniyor. Benimse aklımda “Palpatine Yoda’nın bile haberi olmadan nasıl Chancelor oldu?, Qui-Gonn aldığı kararları neden bu kadar kesin alabildi. Prequel’a yön veren bu olaylar nasıl yaşandı?” gibi sorular dönüyordu.” Dedi. Aslında tüm hayranların daha önce pek çok kez sorduğu soruları toparlayıp bir içerik üretmeye karar vermiş Headland. Kendisini Skywalker Saga’dan çıkardığı için tebrik edesim geldi. Oldukça da hareketli ve Acolyte için yerinde duramayan kıpır kıpır birisiydi. Heyecanlandım valla... ne diyeyim.

Skeleton Crew Kimdir Nedir?

Star Wars’un bir diğer gizemli projesi de Skeleton Crew’dü. Celebration Panel’de dizinin fragmanı izleyicilere özel olarak gösterildi. Dizide bir Jedi’yı canlandıran Jude Law sahneye çıktı ve konuşmalar yaptı. Dizinin bir grup çocuk başrol üzerinden döndüğünü biliyorduk fakat bu kişilerle tanışmamıştık. Panel’de ilk kez görmüş olduk kendilerini. The Goonies havasında New Republic döneminde geçen bir dizi olacağını biliyoruz Skeleton Crew’un. Dizinin bölümlerinin yönetmenleri de tek tek açıklandı fakat hakkında pek başka bir bilgimiz yok. Dizi 2023’te çıkması planlanıyor ama bilinen bir tarih de yok. Bana kalırsa siz 2024 deyin ona.

Bad Batch Finali, Visions ve The Tales of the Jedi 2. Sezon duyuruları

Eveet gelelim tekrar animasyonlara. Tales of the Jedi 2.sezonunu alırken Bad Batch 3 ve son sezonunu aldığı onaylandı. Her iki içeriği çok sevsem de Bad Batch’in yeri bende ayrı olacak. Clone’lara inanılmaz bir sevgim var, ne yapayım duramıyorum. Tales of the Jedi’ya inanılmaz heyecanlıyım evet ama ah bir bilseniz Bad Batch’te en son neler oldu. Spoiler olmaması nedeniyle söyleyemiyorum ama Order 66 sonrası Clone’larını ve özellikle bu order’a itaat etmeyen birkaç clone’un hikayesini merak ederdim derseniz koşarak izleyin derim. Özel bir biletle yeni sezonun özel fragmanını da izleme imkanı buldum… gerçekten inanılmaz bir final geliyor gibi. Clone Wars finalinden sonra inanın hazır değilim.

Tales of the Jedi içinse ikinci sezonun gelmesi oldukça sevindirdi. Mini animasyonlarla bildiğimiz karakterlerin derinliklerine Clone Wars çizgileriyle girmek ve seslerini duymak mutluluk vericiydi. Dave Filoni de aynı şeyi düşünmüş olacak ki “İlki o kadar keyifliydi ki, tekrar yapmadan duramadım.” Diyerek duyurdu yeni sezonu.

İkinci sezon duyurusu alan tek animasyon Tales of the Jedi da değil tabii. Visions da ikinci sezon onayını kaptı. Animasyon demişim anime pardon… Anime tarzıyla Star Wars’u dünyanın dört bir yanından üreticilerle büyütme imkanı veren Visions ilk sezonu biraz sönük kalsa da ikinci sezon fragmanı beni oldukça heyecanlandırdı. Bakalım neler olacak.

Şunlar da Kaldı Köşede

Ha bir de yarım birkaç haber var tabii. Lando Calrissian dizisi çıkacak dedilerdi bir ara. Ne oldu ona diye unutup gittik. Gerekli mi? Bence hayır ama varlığı da zarar vermez. Donald Glover izlemiş oluruz biraz fena mı. Kennedy “Yapıyoz bekleyin.” deyip gitti sadece. Ne yapıyorlar Allah bilir diyelim.

Bir de bu kafada bir Taika Waititi filmi var. Bikaç ay önce Taika Star Wars filmi yapacak furyası döndü. Açıkçası ben heyecanlıyım. Severim kendisinin yönetmenliğini ama bu da en az Calrissian dizisi kadar gizemini korumakta. Taika demiş ki “Ben kendi senaryomu kendim yazarım beni ellemeyin.” Ondan dolayı Kathleen de karışamıyormuş ve demiş ki “Onu da anlıyorum, kendine has bir tarzı var ve karışılmasını istemiyor.” Bu habere kahkaha attım Celebration Stage’de söylendiğini duyunca. Taika’nın içeriğini sırf bu yüzden ekstra bekliyorum.

Jedi Survivor

Benim için unutulmaz anlara koşarak girdi bu oyun hakkındaki duyurular. Kendim de bir oyun geliştirici olduğum için ve Celebration bu yıl EA tarafından sponsorlandığı için ekstra bir şeyler bekliyordum. Taa ki son güne kadar ismini dahi duymadık oyunun. Her yer Cal ve Merrin cosplayiyle dolup taşmıştı günlerce. Biz ha geldi ha gelecek derken Live Stage’e oyunun yönetmeni Stig Asmussen katıldı. Oyunun oynayışıyla ilgili ve karakterin geliştirilebilir özellikleriyle ilgili yapılan değişikliklerden bahsetti. Tam o sırada “Karakterin kendisine neden sormuyorsunuz?” gibi bir soru ortaya atıldı ve sahneye Cameron Monaghan fırlayıverdi. Hala o şoku ve yanımdaki cosplayer’ların sevincini de unutamıyorum. Oyundan müthiş bir gameplay fragmanı izletildi ve fragmanda görülen her şeyin oyunda birebir olduğundan bahsedildi. İlk oyun hakkında oldukça şikayetleri olan birisi olduğum için ikinci oyunda bu kadar gelişmeye gidilmesi beni çok mutlu etti açıkçası. Yeni haritada Coruscant’ı da görmek ayrı bir heyecandı benim için. 28 Nisan’a gün sayıyorum ne diyebilirim ki.

Genel olarak inanılmaz bir tecrübeydi benim için Celebration. Ölmeden önce yapılması gerekenler listemden bir ismi daha eksilttim kendimce. Umarım aklında olan, içinde kalan herkes de hayatında en azından bir kez yaşar bu ve bu gibi tecrübeleri. Gelecek Star Wars haberlerinde görüşmek üzere.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum