Merhaba sevgili Oyungezerler, Oyunlardan Öğrenilir Mi? serimizin yeni yazısında “Zamanında bir coğrafyanın kaderini değiştirmiş tarihi bir olayı, 2 saatlik interaktif bir deneyimden öğrenmek mümkün müdür?” sorusuna 1979 Revolution: Black Friday ile cevap vermeye çalışacağız.
1979 Revolution: Black Friday, 2 saatlik hoş bir deneyim ile biz oyunculara yakın tarihte yaşanmış ve etkileri modern dünyada hala görülen bir olayı belirli açılardan deneyim etme fırsatı sunuyor. Peki, oyunumuz bu çalkantılı dönemi anlamak ve analiz etmek için yeterli bir kaynak sayılabilir mi? İşte şimdi bu sorunun cevabını bulacağız.
1979 İran Devrimi’ni macera türünde bir yapım olarak bizlere aktaran 1979 Revolution, 79 Devrimi'ne farklı bir bakış açısı ile yaklaşmayı denemişti. İçerisinde birçok farklı görüşe sahip fraksiyonları barındıran bu tarihi olay başlı başına siyasi içerikli olduğu için tarafsız yaklaşmak da bir hayli zor. Black Friday, dönemin etkili siyasi figürlerinden ve bazı tartışmalı değerleri derinlemesine incelemekten kaçınarak oyunculara kesitler halinde bir dönem tablosu çizmeyi amaçlıyordu.
Günümüzde tarih odaklı çoğu oyun, kurguda kolay yolu seçerek ana karakterleri belirli bir bloğa yerleştiriyor ve olaylara taraflı bir şekilde yaklaşıyor. Assassin’s Creed oyunlarında tarihi figürleri “Tapınakçı” olarak karşımızda buluyor veya Call of Duty’de savaşlara bir Amerikan askeri gözünden bakıyoruz. Taraflı anlatımın normal karşılandığı oyun sektöründe 2 saatlik kısa süresi ile etki alanı bu denli geniş bir olayı merkezine alan Black Friday, hikayesini bloklar üzerinden kurmak yerine temel anlatı ögesi olarak fotoğrafları seçiyor.
Oyun, devrimi fotoğraflar üzerinden gerçekçi bir dil ile anlatmaya çalışırken elbette yalpaladığı noktalar da oluyor. Sonuçta bu denli kısa sürede böylesine bir olayı anlatmak kolay bir iş değil. Yine de devrime giden yolda yaşanan önemli bir olayı tarihin ışığında bizlere sunmayı ve dönemin önde gelen politik cephelerini farklı yerel karakterler üzerinden oyuna aktarmayı başarıyor.
Oyunun ana hikayesi ise gerçek olaylardan esinlenilerek oluşturulmuş bir kurgu ancak 1979’un bize esas aktarmak istediği şey kendi kurgusu değil. Oyun, bizlere İran Devrimi’ni deneyim ettirmenin derdinde. Az da olsa bu dönemin havasını solumamızı ve soluduğumuz hava ciğerlerimize dolarken bazı kararlar vermemizi istiyor Black Friday. Tabi süre baya bir kısıtlı olunca havayı ne ara soluduk da ciğerlerimize doldu anlayamadan bir şeyler olup bitiyor. Buna rağmen dönemin değerlendirmesini bizlere bırakması, hikâye ilerleyişinde etkili olan kararlarımızı değerlendirmelerimiz doğrultusunda verme şansını tanıması gibi bizleri ortama alıştıran dinamikleriyle kısa süresini bir nebze de olsa telafi ediyor.
İran Devrimi sırasında bir fotoğrafçı olan Rıza Şirazi’yi oynadığımız oyun sırasında yaptığımız seçimlerle devrimi farklı cephelerden deneyimleyebiliyoruz. Ilımlı bir fotoğrafçı olup yalnızca devrimi fotoğraflayabileceğimiz gibi aynı zamanda Şah karşıtı bir tutum izleyip sıkı bir devrimci de olabiliyoruz. Oyunda bulunan fotoğraf çekme özelliğini kullanarak gerçekten 1979’da fotoğrafçıların objektifine yansımış fotoğrafları canlandırabiliyor veya olaylara kendi yorumumuzu katarak döneme farklı yönlerden ışık tutan fotoğraflar çekebiliyoruz.
Oyun, isim vermekten çekinmese de verdiği isimlerin üzerinde yeterince durmamayı tercih ediyor. Döneme adını kazımış Şah Rıza Pehlevi ve Ayetullah Humeyni’nin yaptıkları ve hamlelerinin sokağa yansıyan sonuçları bizlere sunuluyor ancak çok da derinlere inilmiyor. Baş karakterler biraz sahne ışığında tutulup sonra yok oluyorlar. Oyunun ismindeki Black Friday ise popüler kültürde kendine yer eden alışveriş çılgınlığı ile alakalı değil, tam tersine dramatik ve trajik bir olay olan, protestocuların Şah rejimi askerleri tarafından öldürülmesinden kaynaklı Kara Cuma adını almış tarihi bir gün. Kara Cuma da oyun esnasında deneyim etme şansı bulduğumuz önemli tarihi olaylardan biri.
Oyunda gördüğümüz ana karakter ve yan karakterlerin birçoğu kurgu olsa da bu karakterler döneme uygun bir şekilde yaratılmış ve her biri ayrı bir fikrin temsilcisi olarak karşımızda duruyor. Dönemle iç içe olan karakterler sayesinde oyundan kopmuyor ve karakterler üzerinden döneme dair bilgiler ediniyoruz. Karakterlerin çeşitliliği ve bulundukları konumlar nedeniyle oyun boyunca empati kurmaya zorlanıyor ve empati kurdukça da herkesin dönem şartları göz önüne alındığında kendince haklı olduğunu fark ediyoruz. Bu açıdan oyun bize tam olarak keskin çizgilerle belirlenmiş bir iyi veya kötü karakter sunmuyor. Zaten tarihi anlatırken de figürleri iyi veya kötü olarak nitelendirmek anlatıcıya değil de okuyucuya düşmelidir ki 1979 Revolution bu konuda yorumu çoğunlukla oyuncuya bırakıyor.
1979 Revolution yalnızca 2 saatlik bir tarih dersinden ibaret değil tabii ki de. Oyunun, oyuncuyu kendine bağlayan bir diğer yönü ise drama ve aksiyonu harmanladığı kurgusunu dönemin olaylarına yedirerek anlatması. Hikâye tek başına çok etkileyici olmasa da yönettiğimiz karakterler ile yakın tarihe damga vuran birkaç olayı deneyim edebiliyor olmamız tarih severler için oyunun değerini artırıyor.
Oyunun şaşırtıcı bir şekilde tarihle tezatlaştığı hiçbir nokta yok. Ancak tezatlaşmaması demek her zaman elimizdeki ürünün harika bir kaynak olduğunu göstermez. Black Friday, tarihi gerçeklere sadık kalsa da gerek kısa oynanış süresiyle gerekse devrime dair değinmediği birçok noktanın olmasıyla tarihi öğrenmek için ideal bir kaynak değil. Halihazırda bilgi sahibiysek, bu dönemi deneyim etmek veya İran Devrimi’ne dair derinlemesine bir araştırmaya keyifli bir ön hazırlık yapmak içinse güzel bir tercih olabilir Black Friday.
Bir sonraki “Oyunlardan Öğrenilir Mi?” yazımızda görüşmek üzere. Sağlıkla kalın, oyunla kalın.