The Last Door İnceleme

VIDETE NE QUIS SCIAT!

Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.

Bazı oyunlar var ki incelemesi çok güç... Kimisi öyle kompleks ve anlaşılmazdır ki diyeceklerinizi toparlayamazsınız, kimisi öyle berbattır ki incelerken yiten zamana acıyıp yazamazsınız, kimisi o kadar sıradandır ki sıkmadan nasıl anlatılabilir bilemez, bir türlü çözüm bulamazsınız...

The Last Door ise öyle bir oyun ki; böyle bir sanat eserine saygısızlık etmeden nasıl anlatabilirim bilemiyor, o yüzden bir türlü başlayamıyorum...

lastdoor-1

Ne yalan söyleyeyim bir süre öncesine kadar oyun dünyasından ve biz oyunculara sunabileceklerinden ümidimi kesmiştim ben... Derdimizin ana karakterinin burnundaki kıla kadar detay görmek olmadığını, asıl oyuncuların kalbe hitap eden güzel oyunlar istediğini anlayamayan yapımcılardan öyle sıkılmıştım ki geçtiğimiz aylarda çıkan birkaç indie yapım bu derdime derman oldu. The Vanishing of Ethan Carter'a beni kalbimden vurmak nasip olmuştu; The Last Door ise adeta ruhumu çekti aldı!

Oyunda arkadaşından gelen bir mektupta yazılanları araştırmaya karar veren David Blett isimli bir kişiyi canlandırıyorsunuz. Olaylar da yirminci yüzyılın sonlarında geçiyor. Bu kadar. The Last Door o kadar sağlam bir kurgu, o kadar derin ve güzel bir senaryo işliyor ki; hakkında hiçbir şey bilmeden oynamanızı istiyorum. 4 bölümlük bir yapım aslında The Last Door ama şu an ilk üç bölümü ücretsiz oynayabilir, 4. bölümü de sadece 3TL vererek satın alabilirsiniz.

lastdoor-2

Klasik point & click oynanışı retro grafiklerle buluşmuş, bu kadar muhteşem bir senaryo ve kurguyla, bu kadar kusursuz ses ve müziklerle hem de Türkçe desteğiyle birleştirmiş bir oyun beklemiyordum kesinlikle. Gelecek ay yeni sezon başlıyor; şimdilik siz bana güvenin ve lütfen bu oyunu oynayın!

NOT