Biz oyun severler Nathan Drake’in her bölümde katlanarak büyüyen maceralarına ezelden beridir alışığız. Fakat sinema seyircisi için Uncharted “keşfedilmemiş” bir alandı, ta ki uzun ve sancılı yapımı nihayet tamamlanıp bugün görücüye çıkan bu filme kadar.
Uncharted her daim kendinden önce gelen Indiana Jones ve Tomb Raider’ın bir benzeri olduğunu kabul eden, hatta onları kucaklayan bir yapıya sahipti. Ama asıl farkı yaratan elbette sempatik başrolü Nathan Drake karakteriydi ve filmi de onu oynayacak olan oyuncunun sırtlayacağı bariz ortadaydı. Yani Örümcek Adam’lıktan taze çıkmış Tom Holland’ın buradaki yükü oldukça ağırdı.
Gelin hep beraber bakalım kendisi bu ağırlığı sırtlayabilmiş mi, yoksa hazine dolu eski bir gemi gibi sulara mı gömülmüş?
İyi haber şu ki filmde oyunculuğu en iyi olan ve izlemesi zevkli kişi Tom Holland; onun arkasından da Chole Frazer rolüne oldukça yakışan Sophia Ali geliyor. Her ne kadar oyunlardan alıştığımız Nathan Drake’den genç olsa da Holland onun esprili ama yeri geldiğinde ciddileşebilen üslubunu gayet iyi yansıtabiliyor. E fiziksel olarak da Hollywood’un en fit genç aktörlerinden olduğu için doğru seçim kendisi.
Mark Whalberg’ün Sully’si biraz sulu ve irite edici diyaloglara sahip olsa da deneyimiyle rolün altından kalkabilmiş, diğer karakterler oyunlarda da genelde karton kaldığından burada bahislerini etmeye çok değmez. Yine de şu haliyle Sony’nin gelecek için iyi bir yatırım yaptığını söyleyebilirim. Yalnız şu var ki bu filmin uzun süren yapım süreci çok fazla değişen senaryo öğelerini de beraberinde getirmiş ve ortam biraz karışmış.
2 saatlik süresi içerisinde hem Nathan’ın orijin öyküsünü hem kendi macerasını hem olayın arkasındaki tarihi hem aksiyonu vereyim derken yer yer yolunu kaybeden bir iş var elimizde. Söz gelimi Indiana Jonesvari bir film çekiyorsanız ortalama 20 dakikada bir irili ufaklı aksiyon sahneleri gelmeli ki seyircinin ilgisini kaybetmesini engelleyebilesiniz. Film bu altın formülü tam uygulayamıyor ve siz doyurucu bir aksiyon görmek için son yarım saati bekliyorsunuz. Bu bekleyiş esnasında çözülen bulmacalar, yapılan onlarca açıklama ve pek de matah olmayan ufak aksiyon sahneleri o katıksız macera hissiyatını pek destekleyemiyor ne yazık ki.
Arkadan arkadan gelen ve 4. oyunda iyi anlatılıp burada pek derinleşemeyen Nathan’ın abisi Sam’in öyküsüyse belli ki bir sonraki film için hazırlık ama burada bu kadar yer kaplamalı mıydı o bir soru konusu.
Bir de şu var; yahu bu adamlar çelikten mi yapılmış arkadaş? Indy filmlerinde bolca rastladığımız dostumuzun dayağı yedikten sonra tedaviye ihtiyaç duyması gibi gerçekçiliği arttıran ve karakteri inanılır kılan çok basit bir öğe burada atlanmış. Hani filmin bir yerinde karakterin birini fırlatmak suretiyle bayağı camı çerçeveyi indiriyorlar ve karakterin bir sonraki sahnesinde yüzünde çizik dahi yok. Hayır bari yalandan bir iki bant mant yapıştırsaydınız suratına çok daha inandırıcı olurdu.
Aynı şekilde Tom Holland’ın çaktırmasa da Wolverine gibi iyileşme güçleri var galiba ki kendisi onca ölümcül darbeye karşın yüzü tertemiz şekilde olaylardan sağ çıkabiliyor, benim gözüme çok battı bu durum açıkçası.
Açık hava macerası filmlerinin bir diğer olmazsa olmazı espriler de “ehhhh” minvalinde; kimisine gülüyorsunuz, kimisine “öfff” diyorsunuz ama genel olarak kurtarırlar diyeyim. Elbette bir Mumya’daki absürt durumların tetiklediği büyük kahkahalar ya da Spielberg’ün zekâsından fena halde nemalanan Indy’nin düştüğü komik ama gerilimli durumlar burada pek yok. Lay lay lom oradan oraya gidip düzgünce maceramızı yaşayıp salondan çıkıyoruz. Tom Holland’a yamanmaya çalışılan, Orlando Bloom’dan devralınma Errol Flynn imajıysa daha bir sağlamlaşmış oluyor bu filmle. Kendisini yakın zamanda ne kadar atlamalı zıplamalı, kılıçlı dövüşlü film varsa içinde görürsek şaşırmayın derim.
Toparlayacak olursam Uncharted öyle çok haritanın dışına çıkmayan, gerilimi ve aksiyonu düşük ama iyi kötü bir öykü anlatmayı becerebilen bir film. Oyunun hayranları büyük bir hayal kırıklığı yaşamayacaklar ama tam anlamıyla ihya olmayı da beklemesinler, öyle ortalama bir film elimizdeki. Ama Sony için gerçekten iyi de bir adım bu, zira en azından ortaya Assassin's Creed uyarlaması gibi rezil olunacak bir film çıkmamış ve oyunun köklerine de gayet bağlı kalınmış. Sadece daha derli toplu bir senaryoya ihtiyacı varmış ve yaşanılan aksiyonun karakterlere yansıması ve çapı biraz zayıf kalmış. Onun haricinde izler, eğlenir “hoşmuş” der geçersiniz yüksek ihtimalle.
Yönetmen: Ruben Fleischer
Oyuncular: Tom Holland, Mark Whalberg, Antonio Banderas, Sophia Ali, Tati Gabrielle
IMDB Notu: 7,1
Editörün Notu: Uncharted kötü olmayan ama tam nereye gitmek istediğine de karar verememiş kafası karışık bir eğlencelik. Oyunların havasını pek çok uyarlamadan daha iyi yakaladığı kesin öte yandan.
NOT: 6,5/10