Neden önemli yatırımcılar ve biliminsanları yapay zekaya karşı bizi uyarıyor?
Devamını oku
Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.
Atmosferini kendi yaratan, insanı içinde bulunduğu mekândan ve ruh halinden soyutlayıp kendi moduna sokabilen oyunların sayısı gittikçe azalıyor mu ne? Amacı ister sizi korkutmak, ister kafanızı karıştıran gizemler yaratmak, isterse de hüznünü sizlerle paylaşmak olsun; bunun hakkını veren oyunları sanırım artık ancak bağımsız yapımcılardan görüyoruz. Oyun dünyasının daha doğrusu oyun üretim ve pazarlama kriterlerinin gittikçe endüstriyel hale gelmesi hakkında artık çok fazla konuştuğumuzun farkındayım ama her özlediğimiz oyun elementi tekrar karşımıza çıktığında bir kez daha yeteri kadar konuşmamışız gibi hissedip başa sarıyoruz. Beni içine çeken, tekinsizliğini sonuna kadar hissettiren, silah sesleri olmadan da geren, daha ilk saniyesinden son sahnesini merak ettiğim ve hepsinden önemlisi bizzat oyunun bir parçası gibi hissettiren oyunlar istiyorum. Red Creek Valley’nin havasını solumaya başladığım o ilk dakikada, The Vanishing of Ethan Carter'da bulduğum ilk duygu buydu işte. Sevgili Ethan, kaybolmuş olman çok kötü ama sayende çok özlediğim ve unutamayacağım türde bir macera yaşadığım için sana teşekkür ederim.
Abant Gölü değil Red Creek Valley.
Painkiller, Bulletstorm, Gears of War: Judgment gibi oyunların yapımında bulunmuş eski People Can Fly çalışanlarının kurduğu Polonyalı bağımsız oyun geliştirici The Astronauts’un ilk yapımının Ethan Carter olması hiç beklenmedik bir durum aslında. Hızlı oynanış, saniyede kare başına düşen 125 kurşun, uçuk karakterler ve bilimkurgu gibi alışkın oldukları öğeleri bir rafa kaldırıp mistik, ağır ilerleyen, hikâye odaklı ve aksiyondan çok atmosfere önem veren bir bulmaca oyunu yapmaları, ummadık taşın başımızı yarmasını sağlıyor. Bu taşın hesabını soracak olan kişi ise psişik dedektif Paul Prospero’dan başkası değil. Tabii önce Red Creek Valley’nin ve zavallı Ethan Carter’ın sırrını çözmesi gerekiyor. Meselenin, bir çocuğun ortadan kaybolmasından çok daha fazlası olduğunu anladığında, bütün bu gizem perdesi kendi karakterini de örtmeye başlıyor.
13-14 anahtarı uzatabiliceAAAAHH!
Olay mahallindeki delilleri topladıktan sonra, onu sıra dışı bir dedektif yapan asıl hünerini sergiliyor Paul Prospero: Olayın gerçekleştiği ana dönüp yaşananlara göz atıyor. Ethan Carter’ın gizemi hakkında gördükleri karşısında ise bunun bir yetenek mi yoksa lanet mi olduğunun cevabını son saniyeye kadar alamıyor. Ethan Carter’ın hüzünlü hikâyesi onun için de büyük ve tehlikeli bir maceraya dönüşüyor.
Detaylardan gözünüzü alamayacaksınız.
YETENEK Mİ, LANET Mİ?
Paul Prospero’nun kasabaya adımını atar atmaz hissettiği o tekinsizliği, “Bu benim son maceram olabilir...” dediği an siz de hissedeceksiniz. Oyunun giriş kısmı sizi çıkışa ulaşma konusunda anında havaya sokacak ve bir oturuşta hikâyenin sonunu görebilmek için açlığa, uykusuzluğa ya da yapmanız gereken diğer işlere direneceksiniz ve büyük ihtimalle de başaracaksınız. Bunun mümkün olmasını sağlayan tek şeyin ise anında kapıldığınız atmosfer ve merak duygusu değil oyunun süresi olduğunu söylemem gerek. Bir defada bitirmek isteyeceğiniz bir oyunun süresinin kısa olması ne kadar kötü bilemiyorum ama ona doyamayacağınızı düşünüyorum. Tatmin edici ve son derece etkileyici finalin gözlerinizi ıslatmasının bir nedeni de bu kadar kısa sürmesi olacak anlayacağınız. Fakat uygun fiyatlı bir bağımsızdan beklentinizin de sonuna kadar karşılandığını hissedeceğinize eminim.
– Hadi kalk yerine yat Ethan.
Paul Prospero’nun yetenekleri oyunun da kilit noktası durumunda. FPS kamerasıyla oynadığımız bir point&click macera oyunu diyebileceğimiz TVoEC, iki türü çok başarılı bir şekilde bir araya getirirken psişik yetenekleri ve onların gerektiği anda kullanımı üzerine kurulu oyun dinamiğini de gayet kararında kullanıyor. Bu psişik yeteneği sayesinde delilleri bir araya getiren ve bulunduğu ortamdaki olayın nasıl gerçekleştiğini görmeye başlayan Prospero, ortada doğaüstü bir durum varsa da bununla etkileşime geçebiliyor. Ama kendisinin psişik yeteneği, gerçekleşen olayı karışık bir kronoloji ile birkaç sahne olarak karşısına çıkarıyor. Sizin buradaki göreviniz ise sahneleri kronolojik olarak doğru şekilde dizmek ve büyük resmi ortaya çıkarmak. Buna benzer bir sistemi Murdered: Souls Suspect’te görmüştük fakat buradaki kullanımı bana daha bir olmuş gibi geldi. Olayın gerçeğini öğrenmenizin ardından ise Red Creek Valley’nin diğer sırlarını sırasıyla araştırıp Ethan Carter’a ne olduğunu çözmeye çalışmaya devam ediyoruz. Cinayetler, doğaüstü başka olaylar, hikâye kırıntıları derken oyunun bize parça parça verdiklerinin finalde büyük bir anlam kazanması da etkileyiciliği katlayan etkenlerden oluyor.
RED CREEK VALLEY GÜNLÜKLERİ...
Çok büyük bir alana yayılmasa da Ethan Carter bir nevi açık dünya oyunu aslında. Olayı çözmeniz için kasabadaki ve ormanlık alandaki olayları belli bir sırayla yapmak zorunda değilsiniz. Dilediğiniz olayı araştırabilir ve çözebilirsiniz. Ama finaldeki çözümün bütün bu düğümlerle ilişkili olduğunu unutmayın. O yüzden haritadaki her cinayeti ve gizemi çözmek durumundasınız. Çizgisel olmayıp sizi kafanızda soru işaretleriyle oradan oraya koşturan ama atmosferi sayesinde de bu kadar sürükleyici olmayı başarabilen bir macera oyunu ben pek hatırlamıyorum. Bu konuda tam da olması gerektiği gibi bir oyun TvoEC. Araştırma ve gizem seven macera oyunu hayranlarına farklı bir oynanış sunarken, onların tam olarak hissetmek istediğini de vermeyi başarabilen bir yapım.
İşte sizi içine çeken gerçekçi atmosferden bir kare
Oyun ayrıca beklenmedik kalitedeki grafikleriyle de ağızları açık bırakıyor. Ofiste gören herkesin ilk tepkisi “Abi oyun ne kadar güzel görünüyor!” oldu. Oyunu oynarken sık sık kendinizi manzarayı izlerken, ormandaki ya da terk edilmiş evler içerisindeki detayları incelerken, ışık efektlerine bakarken bulabilirsiniz. İyi bir bilgisayar önemli ama grafiklerin çok iyi optimize edildiğini söyleyebilirim. Zaten orta ayarlarda bile oyun çok şık görünüyor. Bununla beraber ses efektleri ve özellikle oyun için özel olarak bestelenmiş müzikler bu harika grafiklerle bir araya geldiğinde, büyük kozu olan atmosfer tüm görkemiyle oyuncuyu kuşatıyor. Çok da büyük olmasa da sunulan haritanın tamamını kulağınızdaki müziklerle karış karış gezmek isteyeceksiniz. Çünkü oyun teknik özellikleri ile de sürekli sizin gizem avcılığınıza, keşfetme duygunuza dokundurup duruyor. Ama ne yazık ki haritanın büyük bir kısmının boşa gittiğini görmek, hiçbir sürprizin olmadığına şahit olmak biraz moral bozuyor ve potansiyelin harcanmış olduğunu düşündürüyor.
Gözünüzü ayırabilirseniz oyuna dönebilirsiniz.
BAZEN "SON" SADECE SONDUR
Çoktandır beklediğim ama yine de gizemini koruyan bir sürpriz oldu benim için TVoEC. Son saniyesine kadar da beni kendisine esir etti. Paul Prospero’nun araladığı gerçeklik duvarı Ethan Carter’ın karanlık hikâyesini aydınlattıkça, içinde kaybolduğum atmosfer ve gizemli hikâyenin beni bu kadar etkileyeceğini pek tahmin edemedim. Ormanlarda, göl kenarlarında, mezarlıklarda aldığım yol, bütüne ulaşana kadar beni diken üstünde tutarken merak duygumu da beslemeyi bildi. Beklenmedik hüzünlü finalindeki son kare ekrandan gittiğinde, hikâyenin bütünü bir anda kafamda belirdiğinde ve yazılar akmaya başladığında kendimi hâlâ Red Creek Valley’de çakılmış hissediyordum. Ethan Carter’ın Kayboluşu yılın ve türün sürpriz oyunlarından biri. Anlattıklarım ilginizi çekiyorsa, bu kısa hikâyeye kulak kabartmalısınız, pişman olmayacağınıza eminim.
NOT
8+
KÜNYE
THE VANISHING OF ETHAN CARTER (PC)
Tür: Bulmaca - Macera
Yapım: The Astronauts
Dağıtım: The Astronauts – Nordic Games
Dijital İndirme: Steam - 31 TL
Ne İyi?
-Harika atmosfer
-Etkileyici ve dokunaklı hikâye
-Beklenmedik güzellikte grafikler
-Cuk oturan müzikler
-Cinayet ve olayları çözme sistemi...
Ne Kötü?
-... ama bu tip bulmacalar az
-Oyun çok kısa