Spider-Man / Doctor Strange - Tuhaflıklar Silsilesi

"Maskeli Bela paralel evrenlerde de yıkıma yol açıyor" - J.J.J.

Çizgi romanlarda bir karakterin serisini okurken içeriye bodoslama giren yan karakterler ya makarna üzerine eklenen sos gibi olaya lezzet katar, ya da kapağı açık bir tuzluk gibi tüm yemeği mahvedip, tadınızı kaçırır. Arada ince bir çizgi var ve ne yazık ki bunun her zaman başarıyla tutturulduğunu söyleyemeyeceğim. Avengers veya X-Men gibi ekiplerde olay biraz daha rahatken tek kişilik dev kadro karakterlere daha fazla özgürlük alanı gerekiyor. Hazır ortada 90'lardan fırlamış gibi duran bir crossover filmi No Way Home varken mahallemizin sevimli komşusu Spider-Man ile egosu kadimliğine eş büyücü dostumuz Doctor Strange'in tuhaflıklarla dolu geçmişine bir yolculuk yapalım. 

Buradan uyarıyı yapayım, niyetim tüm Marvel külliyatı içerisindeki Dr. Strange/Spider-Man hikayelerini anlatmak değil, zaten böyle bir dokümantasyon için 50 seneyi aşkın bir külliyatı didik didik araştırmak lazım. Maksadım bu ikilinin bir araya gelme geçmişlerinden biraz bahsedip olayları daha net hale getirmek. Çünkü izlediğimiz No Way Home filmindeki "Herkes kimliğimi öğrendi, büyü yapalım" muhabbeti esasen 90'ların sonunda çizgi romanlarda işlenmiş bir konu ve filmi izledikten sonra örümcek hislerim bana çizgi romanlara biraz daha bakmamı söyledi. Merak etmeyin yazıda fragmanda gördüğümüz büyü olayı hariç filmi ilgilendiren hiçbir detay olmayacak. Filmi de fırsat bulunca izleyin derim çünkü son yıllarda çıkan en Peter Parker, Spider-Man filmi. 

Büyücülük 101

Spider-Man ile Dr. Strange'in tanışması aslında epey eskiye dayanıyor. Epey derken tam olarak 1964 senesinden bahsediyorum. Amazing Spider-Man Annual'ın ikinci sayısında Peter Parker ile Stephen Strange'in yolları kesişiyor. İki kahraman da Xandu isimli şeytani bir büyücünün peşinden acayiplikler diyarında bir yolculuğa çıkıyorlar. Watoomb'un asasının peşinden zaman, mekan demeden koşan ikili bir noktada bu asayı ortadan ikiye kırmayı da başarıyor. Lakin günün sonunda en azından bir süreliğine bu acayip ikili kendini galip sanıyor. İlk defa Doctor Strange ve Spider-Man'i bir arada gören dönemin çocukları acaba neler düşündü diye halen merak ediyorum. Herhalde bu bir araya gelme hikayelerinin daha suyu çıkmadığı için ilgi yoğun olmuştur ama en nihayetinde çok tuhaf senaryolarla yüzleşen bizler olduk. 

70'lere geldiğimiz zaman bu sefer takım olma konusunda daha da öteye geçmiş olan Marvel, Team-Up serilerinde yeniden Spidey ve Strange'i bir araya getirip Xandu'nun karşısına çıkartıyor. Yani aynı formül, 50 senedir ısıtılıp, ısıtılıp önümüze koyuluyor. Tek fark eski dönemlerdeki çizgi romanlarda ortada biraz daha saf bir hikaye var. Bu sefer Kadavus Kristalinin peşinden koşan Xandu hipnoz yetenekleriyle olayları biraz daha garip hale getiriyor. Watoomb'un asasını yeniden şarj etmek için (o zamanlar kablosuz şarjın olmadığını hatırlatmakta fayda var) bu kristal kilit bir rol oynuyor. Ancak 1972 yılında çıkan Team-Up hikayesinde Xandu ile ilgili daha fazla kişisel bilgi öğreniyoruz ve onun Melinda isimli sevdiceğini kurtarmak için çaresizliğini görüyoruz. En nihayetinde Spider-Man yine günü kurtarıyor. 

Gecenin Bir Körü Yayınlanan Korku Filmi Senaryoları

Bazen Marvel'ın çizgi romanlarda karakterlerine yaptığı acayipliklere anlam veremiyorum. 1972 yılında kalmaya devam ediyoruz aynı Team-Up sayısında Peter Parker'ın oldukça romantik bir buluşması var. Çapkın Peter, Cissy isimli bir kız ile olan randevusunda hiç bir şey ortada yokken bir kurt adamın saldırısına uğruyor. Evet gerçek bir kurt adam ve hayır Howling Commandos işin içerisinde yok. Bu kurt adam ile dövüşen Peter bir anda Eye of Aagamoto'yu buluyor. Dr. Strange ile münasebeti nedeniyle bunun ne olduğunun gayet bilincinde olan Peter, Sanctum Sanctorum'a geri dönüp işi çözmeye çalışıyor. 

Biraz tarot falı, biraz Wong yardımı derken bu kurt adamın aslında DOCTOR STRANGE olduğu ortaya çıkıyor. Clea isimli bir büyücüyü kurtarmak için lanetlenen Dr. Strange kurt adam hastalığı olan lycanthropy'e yakalanıyor. Sonrasında Satana'nın yoğun uğraşlarıyla birlikte Strange'in ruhu kurtuluyor ama Satana bu mücadeleden canlı ayrılamıyor. Lakin üzülmeyin kendisini daha sonra bolca çizgi romanlarda gördük. Tam adını da söylersem belki bir çağrışım yapar, Satana Hellstrom. 

Gazeteciliğin Avantajları

Spider-Man'i çok severim ama Peter Parker'ı daha çok severim. Hele ki New York sokaklarında bir yandan fotoğraf çekip bir yandan haydut kovalayan Spider-Man hikayeleri okumak favori aktivitelerimden birisi. Hal böyle olunca tam da en tepede bahsettiğim gibi leziz soslu bir hikayeyle karşı karşıyayız. 1998 yılında çıkan Untold Tales of Spider-Man çizgi romanında Peter Parker her zamanki gibi Spider-Man fotoğraflarını Daily Bugle'a yetiştirip kirayı ödeme derdinde. Ancak bu sefer karşısına iki tane normal insan çıkıyor. Ne tuhaftır ki bu arkadaşlar ellerinde bir başka kadim eşya olan Lantern of Lantarr'ı tutuyorlar ama amaçları bununla bir kadını soymak... 

Ancient One'ın Dr. Strange'ı bu fener hakkında uyarması ve sonrasında Strange ile Spidey'nin yollarının kesişmesi de çok uzun sürmüyor. Örümcek hisleriyle tanıdığımız Peter Parker'ın bu görev boyunca "fener hissi" olması da epey güzel bir detaydı. Paralel evrenlerde tutsak alınan pek çok insanla birlikte fener de bulunuyor. Ancak işler biraz daha kişisel hale geliyor çünkü bu tutsaklar arasında ne hikmetse Flash Thompson ve Liz Allan da yer alıyor. Baron Mordo'nun amacı tüm bu insanları kurban etmek ve daha sonradan Dormammu olduğunu öğreneceğimiz Enigma'ya güç kazandırmak. Tabii ki ikili bu hain komployu da bozuyor, herkes New York'a sağ salim ışınlanıyor. Hatta ve hatta J.J.J. çok nadir bir şekilde Spider-Man'i kahraman ilan ediyor. Ancak Peter Parker, Strange'den herkesin hafızasını silip bu tuhaf olayı unutmalarını sağlamasını izliyor ve bu nadir övgü de rafa kalkıyor. Bu hafıza silme olayı Peter'ın mı yoksa Marvel yazarlarının mı kolaycılığı bilmiyorum ama bunu daha sonraları farklı karakterlerden de bolca öğreneceğiz. 

Hocam Bizim Bir Unutturma Büyüsü Vardı 

Peter Parker'ın gizli kimliğine çok fazla önem verdiğini biliyoruz. Her ne kadar MCU'da Tom Holland sözleşmesi gereği sürekli maskesi açık gezse de çizgi romanlarda maskesiz Spider-Man görmek hiçbir zaman iyiye işaret değildir. Yine, yeniden bir gün Peter'ın kimliği açığa çıkıyor. Binlerce düşmanı tüm ailesini hedef alıyor ve Peter soluğu Sanctum Sanctorum'da alıyor. Tabii ki Doctor Strange bu ziyaretin nedenini anlıyor ve ilk etapta Peter'ı ret ediyor! Çünkü aradaki süreçlerde bu tarz unutturma işlemleri Marvel'da epey kullanılır hale gelmişti. Ancak ailesinin ve sevdiklerinin tehlikede olduğunu çok iyi bilen Peter, Strange'in yakasına yapışıyor. 

Tek başına bir kez daha bu topun altına girmek istemeyen Strange de evrenin en zeki iki insanı Reed Richards ve Tony Stark ile konuyu tartışıyor. Her ne kadar Tony bu konuya biraz ayak diretse de onay çıkıyor. Brand New Day'in aksine Mary Jane ve Peter Parker beraber bir koruma kalkanının içerisine giriyor ve Strange bir kez daha tüm dünyanın Peter Parker'ın Spider-Man olduğunu unutmasını sağlıyor. Bunu One More Day - Brand New Day içerisinde gördüğümüz zaman iş biraz daha karanlık hale gelmişti çünkü MJ ve Peter birlikteliği pat diye yok olmuş ve onca karakter gelişimi bir anda silinmişti. Belki de Civil War'un yarattığı en büyük hasar da buydu. 

1964 senesinde başlayan bu ikilinin tuhaflıklar silsilesi sinemaya da sirayet ettiğine göre belki günün birinde kurt adam Doctor Strange'i MCU'yu ziyaret ederken görebiliriz. Aslında bu ikili arasında geçen veya birlikte olduğu daha çok fazla hikaye var ama çoğu bu kadar ilginç değil. 2000'lerin ortasında New Avengers döneminde Dormammu'nun planlarını bozan da yine Spider-Man olmuştu. Scarlet Witch ve Ben Grimm (The Thing) ile birlikte başka bir evrende dev kertenkeleler ile karşı karşıya da gelmişlerdi. Ya da bir doğum günü hikayesinde zamanın belirli bir kısmında sıkışan Peter Parker'ı bu sonsuz döngüden kurtaran Doctor Strange'in hakkı gerçekten ödenmez. Ancak bence bu ikili arasındaki en özel hikaye Strange'in hediye olarak Peter Parker'a Ben Amca ile beş dakika daha zaman geçirme hakkı vermesi olmuştu. Ben Amca hariç tüm ölülerin dirilebildiği Marvel'da bence bu hediyenin herhangi bir karşılığı yok. Bakalım bu şahane dostluk hem MCU hem de çizgi roman tarafında bizlere daha ne çeşit tuhaflıklar sunacak? 

YORUMLAR

Epic Games Store Yılbaşı Tatili İndiriminden Oyun Önerileri

Kuponların hakkını verebileceğiniz indirimler :)

Epic Games Store Yılbaşı Tatili İndiriminden Oyun Önerileri

Epic Games Store’un indirim kampanyalarının en dikkat çekici yanı bu kampanyalarda verilen 60 TL’lik kuponlar olsa gerek. Normalde diğer dijital mağazalarda da (Steam, Ubisoft Store vs) aynı oranda indirimler söz konusu olabilse de Epic Games Store’da bu 60 TL’lik kuponu kullanıp daha iyi bir fiyata satın alma imkânımız oluyor bu oyunları.

Epic Yılbaşı Tatili İndirimi kampanyası ile birlikte bu kuponlar da geri döndü, biz de bu kuponların hakkını verebilecek oyunlardan bir seçki paylaşalım istedik. Bu arada Epic Games Store’da artık aynı anda birden çok oyun satın alabiliyoruz, sepet özelliği en sonunda geldi. Sepetinizde 80 TL üzerindeki her bir oyun için 60 TL’lik indirim söz konusu oluyor, dolayısıyla diyelim ki 5 tane uygun oyunu sepetinize eklediğinizde toplamda 300 TL’lik ek indirim almış oluyorsunuz. Burada önemli bir detay var, onu da atlamayalım. Kuponlar sadece 80 TL ve üzerindeki oyunlar için geçerli. Yani sepeti 80 TL’ye tamamlayayım, kupon kullanayım gibi bir olay yok. Ayrıca ek paketler için de kupon kullanılmıyor.

Bu açıklamayı da yaptıktan sonra, artık oyun önerilerimize geçebiliriz (Görsellere tıklayıp oyunların Epic Games Store sayfasına gidebilirsiniz):

Red Dead Redemption 2

Hiç şüphesiz, son 10 yılın en iyi oyunlarından birisi. Vahşi Batı’yı iliklerimize kadar hissettirmeyi başaran RDR 2, Arthur Morgan gibi hafızalarda yer eden bir başkarakter, her yerinden başka bir detay fırlayan dolu dolu bir açık dünya, muazzam müzikler ve şimdi sayamayacağım diğer özellikleriyle bizleri tam bir Western filminin başrolüne ortasına atıveriyordu. Öyle bir deneyim yaşatıyor ki, bu çıtayı aşmak diğer oyunlar için çok ama çok zor; imkân bulan herkesin tecrübe etmesini dilerim. Fiyatı 89,5 TL’ye indiğine göre; o imkân da çoktan ayağınıza gelmiş bile, durduğunuz kabahat. Övmeye bir başlarsam sayfalar boyunca duramam, o yüzden bence en iyisi gidin kendiniz bizzat tecrübe edin. Sonra gelip biraz da siz översiniz :)

Red Dead Redemption 2 (PC) - İnceleme

Death Stranding

Bu da saatler boyunca övebileceğim bir diğer oyun. Böylesi distopik bir kurgunun bu kadar kısa bir süre içerisinde kendini göstermesini hiçbirimiz beklemiyorduk, öyle değil mi? Yok, yok, o konular üzerinden gitmeyeceğim; kargo simülasyonu konusunda konuşmayacağım. Onun yerine Ömer’in incelemesinden yardım alıp neden bu oyunu oynamak gerektiğini ortaya koymakla yetineceğim, yoksa bu yazı bir anda Death Stranding övme seansına döner. “Uzun zamandır bu kadar yaratıcı mekaniklere, bu kadar derin ve anlamlı bir senaryoya ve bu kadar üst düzey bir görselliğe bir arada şahit olmamıştım. Sorunları var ama genel olarak diyebilirim ki: Kojima yapmış!”

80 TL’ye böyle bir oyun, mucize gibi bir şey, durduğunuz kabahat :)

Death Stranding - İnceleme

Horizon Zero Dawn Complete Edition

Hazır 2. oyun için heyecanlı bir bekleyiş varken, PC’de ilk oyuna bakmak için güzel bir fırsat olduğunu söylemek mümkün. Her ne kadar PC versiyonunun çıkışında bazı teknik sorunlar yaşanmışsa da artık toparladığını göz önünde bulundurarak, tavsiye etmekte bir sakınca görmüyorum. Muazzam bir dünya yaratılmıştı. Belki benimle aynı fikirde olmayan birçok kişi çıkabilir ama bana göre hikayesi de iyiydi. Aloy, en sevdiğimiz oyun karakterleri arasına adını yazdırmayı başardı. Görsel yönden de başarılıydı. Daha ne olsun? 77,5 TL’ye satın alabileceğiniz Horizon Zero Dawn Complete Edition, The Frozen Wilds ek paketini de içeriyor. Dolayısıyla 2. oyun gelmeden hikâyeyi tamamıyla deneyimlemiş olursunuz.

Horizon Zero Dawn (PC) - İnceleme

Desperados III

Hiç düşünmeden, gözüm kapalı önereceğim oyunlardan birisi de Desperados III. Mimimi Games, bu işi ne kadar güzel yapabildiğini zaten Shadow Tactics: Blades of Shogun ile göstermişti göstermesine ama Desperados III ile de deyim yerindeyse şov yaptılar. Bundan sonra benzer türde oyunlar yapılırken referans alınacak yapımlardan birisi de mutlaka bu olacaktır. Böyle güzel bir taktik strateji oyununu 27,5 TL’ye satın alabiliyorsunuz. Hatta eliniz değmişken 41 TL’ye Deluxe Edition alın bence.

Desperados III - İnceleme

Assassin's Creed Valhalla

Serinin şimdilik son oyunu olan Valhalla, şu anda Ubisoft Store’da da yarı fiyatına satılıyor. Ama EGS’nin 60 TL’lik indirimi varken oradan almaya ne gerek var ki, zaten Ubisoft hesabınıza ekleniyor :) Oyunun standart sürümü Ubisoft’ta 134,50 TL iken EGS’de 74,50 TL’ye geliyor. Benim gibi ek paketler de olsun diyenlerdenseniz, Gold Edition’ı 164,50 TL’ye alabilirsiniz. (Hadi bunun için de bir formül paylaşmış olayım. Oyunun standart versiyonunu EGS’den 74,5 TL’ye alıp Sezon Paketini Ubisoft Connect’te 70 TL’ye alabilirsiniz. Böylece Gold Edition 144,5 TL’ye gelir. 20 TL daha kardasınız, hadi yine iyisiniz)

Assassin's Creed Valhalla - İnceleme

Watch Dogs Legion

Bir başka Ubisoft oyunu. Valhalla için söylediğim durum burada da geçerli, Ubisoft Store yerine EGS’yi tercih ettiğimizde standart sürümü 29 TL gibi bir fiyata satın alabiliyoruz -ki böylesine büyük bir oyun için bence gayet uygun bir fiyat. Şu an Gold Edition ile ilgili bir sorun var, satın alınamıyor. Ama o da satın alınabilir hale gelirse, 88 TL’ye Gold Edition almayı da düşünebilirsiniz.

Watch Dogs Legion - İnceleme

Cyberpunk 2077

Bu kadar sorunlu çıkıp oyun severleri hayal kırıklığına uğratmışken önersem mi önermesem mi kararsız kalmadım değil hani. Ama öte yandan onlarca saat oynamışım, eleştirebileceği noktalar kadar beğendiğim noktalar da var, müzikleri gayet iyi, her ne kadar kendisi açıp oynamamış olsa da Keanu Reeves de oyunda yer alıyor ve hiç de fena bir performans sergilemiyor :) Bir de tüm bunların üzerine, 64,5 TL’ye satın alınabiliyor. Bir daha böyle bir fiyatı ne zaman görür ya da görebilir mi, emin olamıyorum. O yüzden, hazır böyle bir fırsat yakalamışken değerlendirmeyi düşünebilirsiniz diye paylaşmak istedim.

Cyberpunk 2077 - İnceleme

Biomutant

Önerip önermemek konusunda kararsız kaldığım bir başka oyun. Uzun süre bekledik. Çıktığında da orta karar bir oyun deneyimi sunduğunu gördük. Yine de iyi yaptığı şeyleri göz önünde bulundurup, fiyatının da 89,5 TL’ye indiğini düşününce belki bir şans verilebilir. İncelememize bir göz atın, kararınızı ona göre verin isterseniz.

Biomutant - İnceleme

Mafia Definitive Edition

Mafia severler için bulunmaz nimet. Yeniden yapım konusunda gayet başarılı bir iş ortaya konulmuştu. Makul sınırlar içerisinde kalan bir fiyatı da vardı. Şimdi de sağlam bir kampanya ile 69,5 TL’ye dört dörtlük bir oyun deneyimi sunulmuş oluyor, daha ne isteriz ki? Eğer üç oyunu da almak gibi bir niyetiniz varsa, tutup da Mafia Trilogy almayın, hepsini ayrı ayrı satın alın. Mafia 2 DE ve Mafia 3 DE’nin her birisi 16 TL. Yani Mafia Trilogy'i 127 TL'ye almak yerine üç oyunu ayrı ayrı 100 TL'ye alabilirsiniz.

Mafia Definitive Edition - İnceleme

Nioh: The Complete Edition

Hazır böyle liste işlerine girişmişiz, bir SoulsLike eklemeden olmazdı :) Team Ninja bu işi başarılı bir şekilde yapan nadir firmalardan. FromSoftware oyunlarından sonra akla gelebilecek ilk alternatif Nioh serisi olsa gerek. Samuray teması işe ayrı bir tat katıyor tabii, onu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bu arada Complete Edition olunca, bütün ek paketleri de içeriyor doğal olarak. Dolayısıyla dolu dolu bir soulslike deneyimi sizleri bekliyor; hem de 32 TL gibi bir fiyata geliyor. Nioh 2 – The Complete Edition da 114 TL’ye satın alınabiliyor. Artık hangisine öncelik verirseniz, tercih size kalmış. Dilerseniz ikisini birden alın, saç baş yolma süreniz uzasın.

Nioh: The Complete Edition - İnceleme

Nioh 2: The Complete Edition - İnceleme

Hitman 3

Ajan 47 ile maceramızın şimdilik en son oyunu. Bu oyunla birlikte World of Assassination üçlemesi tamamlanmış oldu. Üçlemeye güzel bir final yaptıklarını söyleyebiliriz. Birbirinden gayet farklı mekanlarda, çeşit çeşit oyuncakla, türlü türlü suikast yöntemini uygulamak için sizleri de bu tarafa bekleriz :) Tekrar oynanabilirlik konusunda ne kadar başarılı olduğunu bir kez daha belirtmeye gerek var mı? Standart oyun 44 TL, Deluxe Edition ise 96 TL.

Hitman 3 - İnceleme

Borderlands 3

Looter shooter denildiğinde kesinlikle ilk akla gelen serilerden birisi Borderlands serisidir. Serinin son oyunu da bu geleneği olduğu gibi sürdürüyordu. Yine renkli karakterler, yine bol bol düşman, yine düşmanlardan daha bol, yağmalanmayı bekleyen sandıklar ve sürüsüne bereket silah çeşidiyle ortamı şenlendirmek için ihtiyaç duyulabilecek her şey mevcut :) Bu türden oyunları sevenler için piyasadaki en iyi alternatiflerden olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi burada ufak bir detay var; oyunun standart versiyonu indirim sonrasında 77,25 TL olduğu için kupon kullanılamıyor. Dolayısıyla burada Super Deluxe Edition’ı önereceğim; 100 TL’ye satın alınabiliyor. Yok ben gözü kararttım, Ultimate Edition alacağım derseniz de 149 TL’ye alabiliyorsunuz; ama kozmetikler için bu kadar fark ödemeye değer mi, karar sizin.

Borderlands 3 - İnceleme

Ancestors: The Humankind Odyssey

Assassin's Creed serisinin yaratıcılarından birisi olarak tanınan Patrice Désilets, kendi stüdyosunu kurup yeni bir şeyler yapmaya niyetlendiğine, birçok kişi bu stüdyodan gelecek ilk oyunu merakla beklemeye başlamıştı. Désilets, sözünü büyük oranda tuttu ve çok farklı bir oyunla çıktı karşımıza. Evrimin basamaklarını adım adım tırmanmak uzun ama keyifli bir oyun tecrübesi yaşatabiliyormuş, Ancestors: The Humankind Odyssey ile bunu görmüş olduk. 31,6 TL gibi bir fiyata satın alıp onlarca saat oynayabileceğiniz bir oyun var karşınızda. Değerlendirilebilecek fırsatlardan birisi.

Ancestors: The Humankind Odyssey - İnceleme

Mount & Blade II Bannerlord

Erken erişimde bir oyun için satın alım tavsiyesi yapmak normalde çok da tercih edeceğim bir şey değil. Ama söz konusu ülkemizin en önemli oyun markalarında birisi olunca, bir de indirimle yarı fiyatına satın alma imkânı söz konusu olunca, önermesem olmazdı. Tam sürüme ne zaman geçer bilemiyorum, ama şu haliyle bile zaten onlarca saat başından kalkamayacağınız bir oyun; hem de 60 TL’ye. Daha ne isteriz ki :)

Mount & Blade II: Bannerlord - Kapalı Beta İzlenim

Mount & Blade II: Bannerlord - Erken Erişim İzlenimleri

F.I.S.T.: Forged In Shadow Torch

F.I.S.T.: Forged In Shadow Torch, duyurulduğu dönemde dikkatlerimizi çekmeyi başaran, demolarıyla beklentileri yükselten ve çıktığında da bu beklentinin boş yere olmadığını gösteren bir oyun oldu. Çin'in oyun dünyasında yerini adım adım genişletmeye başladığına işaret eden oyunlardan birisi diyebileceğimiz F.I.S.T., başroldeki tavşan dostumuzla önümüze gelen robotu yumrukladığımız, gayet başarılı bir metroidvania deneyimi sunuyordu . Oyunun görsel kalitesinden de ayrıca bahsetmek gerekir. Belki çok fazla indirim görmedi, ama EGS'nin kampanyası sayesinde bu yılın en başarılı bağımsız yapımlarından birisini 75 TL gibi bir fiyata satın almak mümkün. Değerlendirilebilecek bir fırsat.

F.I.S.T.: Forged In Shadow Torch - İnceleme

Metro Exodus

Metro serisine hayranlığını her fırsatta dile getiren birisi, Metro Exodus önermeden tamamlayabilir mi bu listeyi :) Bana göre; yeterince övülmeyen oyunlardan birisiydi, incelemesi yetmedi, ekstra bir yazı da yazdım neden çok sevdiğimle ilgili. Şimdi tekrar kafanızı ütülemeyeyim, şu listede hiç düşünmeden alınacak oyunlardan birisi olduğunu belirtmekle yetineyim.

İndirim farkından dolayı Standart versiyon yerine Gold Edition'ı satın almanızı öneririm (Standart versiyonu 33,5 TL, Gold Edition ise, 28,5 TL).

Metro Exodus - İnceleme

Kuponlar haricinde de bir bonus oyun tavsiyesinde bulunalım isterseniz. Disco Elysium – The Final Cut %55 indirimle 27,45 TL’ye satılıyor. Halen oynamamış olanlar için güzel bir fırsat. Tabii önümüzdeki hafta başlayacak Steam indirimlerini de bekleyebilirsiniz, acele etmeye gerek yok.

Bir indirim tavsiyeleri yazımızı da böylece noktalamış olayım. Darısı önümüzdeki indirim kampanyalarına…

Dosya - Doğal Habitatından Koparılmış Bir Oyuncu Nelerle Oyalanır?

Mobil oyun deyip geçmemek lazım

Dosya - Doğal Habitatından Koparılmış Bir Oyuncu Nelerle Oyalanır?

Şimdi şöyle bir durum farz edin: Bir süreliğine bilgisayarlara ve konsollara erişiminiz yok. Artık belki tatile gittiniz (Bu pandemide?!), belki trafikte kısılı kaldınız ve canınız sıkılıyor (Daha makul) ya da çocuk uyutmaya çalışıyorsunuz ve kucağınızdaki çocuk siz koltuğa oturur oturmaz “NANİ?!” nidasıyla gözlerini açtığından daha mobil bir şeyler arayışındasınız (Gülmeyin, yaşayan bilir). Canınız sıkkın, “Şöyle bir oyun olsa da açsam oynasam” derken elinizdeki tek araç olan telefona gözünüz takılıyor. Peki kendini “oyuncu” olarak gören ve hatta bunu meslek hâline getirmiş Oyungezer yazarları bu durumda hangi telefon oyunlarıyla oyalanıyormuş, ona bir bakalım dedik bu dosyamızda.

Legend of Solgard

Ben Might & Magic: Clash of Heroes hastası bir adamım. DS’te bitirdim, anlamsız biçimde Android’den kaldırılmadan önce telefonda bitirdim; yetmedi PC’de bitirdim. O da yetmedi, aynı tür ama Nors mitolojisini konu alan Legend of Solgard’a daldım. Bissürü oyun modu, emrimizde onlarca yaratık, şu bunaltıcı sıcaklarda insanın içine buz üfleyen Niflheim dünyası falan derken bir de bakıyorum toplamda yüzlerce saat gömmüşüm bu taktik strateji oyununa. Loncamla da başarıdan başarıya koşuyorum zaten, keyfim bir yerinde, bir yerinde sormayın gitsin. - Eser

Florence

Oyunlarda hikâye anlatmak her zaman kolay olmayabiliyor. Anlatım tekniği mekaniklere iyi yedirilmezse oyunun akışını bozabilir ve oyuncunun sinirine dokunabilir. Peki anlatım tekniğini mekaniklere yedirmek yerine direkt mekaniklerle bir hikâye anlatmaya çalışsak olmaz mı? Olur tabii! Florence bunu çok güzel bir şekilde becerdi. Hem de bu işi neredeyse hiç yazı kullanmadan yaptı. Kısa ve tatlı bir aşk hikayesi deneyimlemek isterseniz Florence’i kesinlikle bir şans verin! - Anton

Final Fantasy Brave Exvius

Square Enix’in telefon ekranına koskoca bir Final Fantasy dünyasını başarılı şekilde sığdırdığı oyunu Brave Exvius en eski FF’lerin klasik ama iyi çalışan sıra tabanlı savaş sistemine bel bağlarken aralara son model havalı animasyonlar atmayı, serinin külliyatından sevilen karakterleri gatcha mantığıyla toplatmayı da ihmal etmiyor (Sırf FF karakterleri de değil, geçen Fullmetal Alchemist etkinliği vardı mesela -Can). Brave Exvius sıkıldığınızda imdada süper yetişen bir oyun zira parça parça ilerleyebileceğiniz güzel bir öyküsü var, öyle çok para harcatmıyor ve enerjiniz kadar savaşa girebildiğinizden telefonun başında esir etmiyor adamı. - Eren E.

Horror in the Darkness

80’li yıllarda yazı tabanlı macera oyunları epey bir meşhurdu. Konsept ilgimi çekse de o tarz oyunları oynamayı bir türlü beceremedim. Haritayı akılda tutmak ve komutları tahmin etmeye çalışmak bir yerden sonra çok can sıkıcı bir hal alıyor benim için. Horror in the Darkness’ın geliştiricisi de benimle aynı duyguları paylaşıyor olmalı ki bu sorunları çözüp yazı tabanlı macera oyunlarını modernize etmiş. Yetmemiş üstüne bir de Lovecraft’tan esinlenerek çok güzel bir hikâye yazmış. Kitap, Lovecraft ve bulmaca kelimeleri sizi heyecanlandırıyorsa hemen indirin Horror in the Darkness’ı! - Anton

Pokémon GO

“Ohoo hâlâ mı Pokémon GO?” Yani, doğrusunu söylemek gerekirse öyle hiç aralıksız ve çılgıncasına oynanacak bir oyun değil Pokémon GO. Ama belli dozlarda, ara ara oynanırsa günlük spor rutinlerinizin arasına sızabilecek eğlenceli bir uğraş aslında. “Şu köşedeki Gym’e kadar yürüyüp alayım bari”, “Şurada raid varmış bak”, “Community Day’de Shiny yakalayalım” derken günlük atmam gereken 10,000 adım sınırına az buz katkısı olmadı şimdi.

Bir de kabul edelim ki, zaten Pokémon oyunları çocukluğunuza izini bıraktıysa kaptırıyorsunuz yahu işte oynarken. Kanto Pokédex’ini tamamlayayım, Hoen de eksik kalmasın diye başlıyorsunuz, sonra bir de bakmışsınız ki gecenin bir vakti “Mahallenin Valor’lu gençleri bizim Gym’i ele geçirdi” diye ayaklanmış en yakın Gym’e koşuyorsunuz… (Ben yapmadım ama yapan var tabii. Bizim evden arka taraftaki parkın Gym’ine ulaşılıyor zaten. Yattığım yerden gecenin 4’ünde dövüp atıyorum Valor’lu gençleri) - Can

The Room: Three

Boru sesi? Ti. Sonracığıma, delikli kumaş? Etamin. İtiraf ediyorum, hayatımda hiç çengel bulmaca tamamlayamadım. Ama The Room: Three’yi iki oturuşta falan bitirmiştim. Tam can sıkıntısı devası. Ödüllü bir oyun diyeyim, siz anlayın. Bulmacalar kafa kurcalayıcı, tasarımı ve görselliği harika, kendince bir hikayesi de var. Biraz gizemli ama korku oyunu değil… Özellikle otobüs yolculuğu yapacaksanız ve yolunuz da uzunsa bir göz atın The Room serisine. Ama mola yerlerini kaçırmayın, dikkat edin. - Gülhis

Genshin Impact

Genshin Impact’i tabletime ilk neden yükledim net hatırlamamakla beraber yükledikten sonra tablette en uzun süre oynadığım oyun olmayı rahatlıkla başardı diyebilirim. Oyun siz hiç para harcamasanız da yeterince sabırlıysanız ilerleyen bir yapıda ve esas olayı gatcha mantığıyla karakter toplamak. Tabii karakter deyip geçmeyin Genshin Impact’in karakterleri fark farklı güçleriyle hem dünyadaki türlü çeşitli bulmacaları çözmenize hem de zorlu bossları kesmenize yarıyor ki dünyayı gezmek inanılmaz zevkli oyunda. Hani utanmasam Breath of the Wild tadında ortam yapmışlar diyeceğim, o derece renkli ve düşman çeşitliliği bol bir dünyası var. De işte başta bahsettiğim sabırlı olma kısmı can sıkıcı biraz. Zira öyküde (ki gayet sinematik sunumlu kendisi) ilerleyebilmek için hep belli bir seviye isteniyor ve bazen günlerce sadece günlük görev kasmak gerekebiliyor. Yani zamanınız ve sağlam bir tabletiniz varsa bu oyun kaçmaz. PS5 versiyonu da ayrıca keyifli onu da belirteyim. - Eren E.

Layton Brothers Mystery Room

Abicim sen Level-5’sın, büyük düşün! Sen ki mobilde her oyununu 75 liradan, 125 liradan satan paragöz bir firmasın. Ne demek bedavaya Mystery Room oynatmak?! Üstelik bir Layton oyunundan görmeyi umacağımız kalitede bir oyunu! Layton’un oğluyla gizemli davaları çözmek bu kadar ucuz olmamalıydı. Ha pardon, değilmiş de zaten. Meğer bazı davalar parayla satılıyormuş… Neyse, tüm vakalar için toplamda 10 lira yine bir şey değil. Bilgisayardan ve 3DS’imden uzak olabilirim ama Layton’dan asla! - Eser

Reigns

Hükümdar olmak çok kolay! Yapmanız gereken tek şey danışmanlarınızı dinleyip milyonları etkileyecek kararlar vermek. Zor olan din adamlarının isteklerini, halkın mutluluğunu, ordunun gücünü ve memleketin maddi kaynaklarını dengede tutmak. Ordu çok mu güçlü? Hoop darbe. Halk çok mu mutsuz? Gitti taht. Para mı bitti? Derdinizi oligarşiye anlatırsınız artık. - Anton

The Witcher: Monster Slayer

Biraderle plajda yürüyoruz. Bir elimizde telefon… Az önce bildirim geldi; buralarda bir canavar var. Gözlerimiz ekranda, kumsalı tarıyoruz. Kulağımızda dalga sesi, saçımızda rüzgâr… Ama biz başka âlemde, Velen bataklığındayız. Derken aradığımız şey ekranda beliriveriyor. Bir Su Cadısı… “Amanın! Şu çirkinliğe bak!” diye bağırıyorum. “Berbat bir karı!” diyor kardeşim. “Siğillere bak!” “Bacakları da yamuk bunun!” Biz ekrana bakarken hışımla yaklaşan ayak sesleri duyuyorum. Birisi tokadı basıyor elimdeki telefona. Su Cadısı’na baktığımız noktada yaşlı bir teyze varmış meğer… “Kime iğrenç diyonuz siz! Fotoğrafımı mı çekiyonuz yoksa?! Sapıklar!” diye başlıyor bağırmaya. Elinden zor kurtuluyoruz. Siz siz olun, nerede oynadığınıza dikkat edin. - M. İhsan

League of Legends: Wild Rift

Biraz oyunculuk habitatımdan uzaklaşayım diyorum ama yok canım çıkıyor. Bu kadar zor olmamalı ya! Hele MOBA konusunda durum daha da felaket. Kimyasal oynuyoruz resmen?! Bulursanız bana da söyleyin millet, şu sıcaklarda oynayabileceğimiz doğru düzgün mobil MOBA hiç yok. Kaliteli mobil MOBA konusunda Riot Games’in League of Legends: Wild Rift’in üzerine tanımam. Ezreal’ın bağımlısı oldu-

Şimdi böyle Twitter üzerine düşen ilk viral reklam tanesi gibi bir giriş yaptım ama dediklerimde çok da haksız sayılmam bence. Mobildeki MOBA’lara bakıldığında hiç şüphesiz ki en iyi oyun LoL: Wild Rift. Neredeyse PC’deki gibi hissettiren yapısını bunun en büyük sebebi tabii ki. “Canınız LoL çektiğinde kırınız” denebilecek bir acil durum düğmesi adeta. - Cevdet

BUNLAR DA GELECEK!

Bir de yolunu gözlediklerimiz var tabii. Bu sene ve önümüzdeki yıl içerisinde aile pikniklerini ve otobüs yolculuklarını daha çekilebilir kılacak neler gözüküyor bakalım ufukta?

Pokémon UNITE (Çıkış Tarihi: 22 Eylül 2021)

Koca uçuş bilgi ekranına bakıyorum ve görüyorum ki Check-in işlerini erkenden bitirmişim bile. Kapıların açılmasına 10 dakikadan fazla var. Canım inanılmaz derecede Pokémon GO’da PvP atmak istiyor ama GPS’i açarsam uçuş boyunca telefonumu kullanamam. Ben de kendimi Pokémon UNITE’in şefkatli kollarına atıyorum (GPS’i kapatmayı unutmadan tabii). Zaten 10 dakika içerisinde bir oyunun biteceğinden eminim, herhangi bir oyun terk etme riski de yok. Ben inanıyorum ya Eylül’den sonra kesin başıma gelecek bu bir kere! - Cevdet

Diablo Immortal (Çıkış Tarihi: 2021 Sonları)

Lütfen baştan anlaşalım. O şakayı yapmayacağız artık; zamanında yeterince yapıldı zaten. Hem size bir şey diyeyim mi? Sandığınız gibi kötü de değil bu oyun ha. Son yapılan iki testi de sömürürcesine oynamış ve “Tamam kardeşim, yok, bitti alfadaki hikâye. Git başka şeyler oyna artık, deli midir nedir?!” mesajını gördükten çok sonra bile oynamaya devam etmiş biri olarak gerçekten umutlu olduğum az sayıdaki Blizzard oyunundan birisi hatta.

Ton ve hikâye olarak tam Diablo 2 ve 3’ün arasında geçiyor. Daha ilk saatiniz dolmadan “Aaa Charsi! Aaa Akara! Oha, Xul?!” şeklinde sürekli tanıdık birilerini görüp duruyorsunuz zaten. E oynanış sistemlerini de gayet güzel ve sağlam kurmuşlar. İlk testte gördüklerimi oyunun “End-Game” kısmı sanıp “Yani güzel ama biraz daha değişik bir şeyler koysalarmış keşke” demiştim; sonra onun End-Game değil de öyle oyun içi normal sistemlerden biri olduğunu öğrendim. Son testte açtıkları Immortal ve Shadow fraksiyonları arası çekişme sistemi, bunun PVP’ye bağlanması falan derken… Aramızda kalsın ama, Immortal çok yüksek ihtimalle Diablo 3’ten bile daha gelişmiş ve iyi bir oyun olacak gibi duruyor. - Can

Final Fantasy VII: Ever Crisis (Çıkış Tarihi: 2022)

İlk başta “hobaa, bi tane yeniden yapım yeterdi ya” tepkisi verilen ama şöyle bir bakınca “uuu, yerim” moduna geçilen Ever Crisis, FF7 Remake’in aksine aslına tamamen sadık bir yeniden yapım ve hatta sadece ana oyunu değil, sonrasında gelen diğer oyunları ve Advent Children filmini de kapsıyor. Sadık dedim ama aralara yeni hikâye parçacıkları sıkıştırmayı da ihmal etmeyecekler; FF7 Remake’in yaptığı gibi çok değiştirmeyecektir ama olayı.

Hikâye bölüm bölüm çıkacak, bu bölümler tamamen ücretsiz oynanabilecek ama hızlandırıcı silahlar ve yeni karakterler gatcha sistemiyle elde edilebilecek, parayı oradan kazanacaklar. Kesin diğer oyunlarla ortak etkinlikler falan da olur. Sephiroth’u asıl baş düşmanı Sora’yla kesin kesebiliriz ileride. Veya Aerith ve Tifa’nın, 2B’den biraz moda dersi almasına hayır diyemeyeceğimdir. – Ömer

Final Fantasy VII: First Soldier (Çıkış Tarihi: 2021)

Final Fantasy’nin her şeyi olduğundan, her şeyin de Battle Royale’i olduğundan mantık bilimini haksız çıkarmamak adına doğada kendi kendine oluşan FF7: First Soldier kapalı betasında biraz çiğ dursa da farklı sınıfları, yetenekleri vs. ile fena da durmuyordu bakalım. - Ömer

Nier Reincarnation (Çıkış Tarihi: 28 Temmuz)

Yoko Taro’nun çılgın zihnine maruz kaldığımız Nier serisi aslında bir Drakengard yan oyunuydu ama Persona’da olduğu gibi boynuz kulağı geçti ve bu mobil oyunla seri enteresan yerlere doğru evrilmeye devam ediyor. Reincarnation’da Cage denen devasa kompleksin içinde bir hayalet yardımıyla dolanıp karakterler toplayacak ve sırlarını çözmeye çalışacağız. Sıra tabanlı savaşlar ana gelişim yolumuz olacak oyunun ve bir sonu mevcut, yalnız bedava olduğu için çeşitli grind noktaları ve bunları hızlandırmaya yarayan oyun içi ödemeler olacak gibi görünüyor. Siz bu yazıyı okurken oyun çıkmış olur zaten, kendi adıma merakla beklemekteyim bu yeni Nier macerasını. - Eren E.

Parolamı Unuttum