Nostalji zamanı
Devamını okuSporun her türlüsünü izlemeyi de takip etmeyi de çok seviyorum. Ciddi anlamda deşarj hissi yaratan nadir uyarıcılardan olan spor türleri, kendime ayırdığım boş zamanların büyük bir kısmını dolduruyor. Zaman zaman gün içerisinde futbol müsabakalarından basketbola, tenise, darta hatta sabah saatlerinde MMA’e uzanan bir takvim çıkartıyorum kendime. İki üç haftada bir gerçekleştirdiğim bu etkinliğe de maraton diyorum kendi çapımda.
Bu maraton sürecine yıllardır pek çok spor girip çıkmış olsa da, sistemi üzerine kurduğum tek bir spor var: Formula 1.
Çocukluktan beri farklı bir tutku ile yaklaştığım bu spor, gelecekteki mesleğimi şekillendirmemde de söz sahibi oldu elbette. Fakat Formula 1’i diğer sporlardan çok daha özel kılan birkaç detay var.
Örneğin birçok spor dalından zevk alabilmek için, o sporun tüm detaylarını bilmenize gerek olmaz. Yani futbolu mevkii, taktik ya da oyuncu bilgisi olmadan izleyip keyif alabilirsiniz. Aynı durum bir diğer popüler spor tipi olan basketbol için de geçerli. Örneğin geçtiğimiz Olimpiyatlarda pek çoğumuz voleybolun taktik ve teknik detaylarını bilmediğimiz halde Filenin Sultanları’nı severek ve destekleyerek izledik.
Yalnız Formula 1 bu tarz sporlardan değil. Formula 1’i basit bir “otomobil yarışı” olmaktan uzakta tutan çok fazla detay var. Bu spordan zevk alabilmek için sadece pilotları tanımanız ya da kuralları bilmeniz yetmez. Otomobilleri tanımalı, mekanikten anlamalı ve stratejinin nasıl çalıştığını da öğrenmeniz gerekiyor. Pek çoklarının “Formula 1 elit bir spor” ifadelerinin ardında da bu gerçek yatıyor bana sorarsanız.
Formula 1, izleyicilerini pek çok dalda eğitime zorladığı için elit bir spor.
Peki bunu niye anlattım? Çünkü son yıllarda ilginin oldukça arttığı Formula 1, artık kendi menajerlik oyununa sahip. Bundan böyle hayalinizde kurduğunuz, “Ulan Binotto’nun yerinde ben olsaydım neler yapardım!” dediğiniz her şeyi yapabileceksiniz.
Wonderkid
Duyurulduğundan beri benim gibi otomobil ve Formula 1 tutkunu pek çok oyuncunun beklediği işlerde biri F1 Manager 22. Uzun süredir Football Manager’da dirsek çürütmüş biri olarak, F1 Manager için “wonderkid” terimini kullanmakta bir beis görmüyorum. Potansiyeli oldukça yüksek fakat şu anki haliyle ancak sonradan oyuna dahil olabilen bir oyuncu…
İlk olarak standart F1 22 ve F1 Manager arasına net bir çizgi çekmek gerektiğine inanıyorum. Bunlar iki farklı oyun ve çalışma tipleri de tamamen farklı sistemler üzerine kurulu. Fifa 22’de yaptığınız kariyer ile FM 22’de yaptığınız kariyer arasında ne kadar fark varsa, burada da o kadar büyük bir fark var.
F1 22’de göreviniz yarışları kazanıp pilotlar şampiyonasında ipi göğüslemek olsa da, F1 Manager sizi bir takım şampiyonu olmak için zorluyor. Bireysellikten çıkıyor ve artık takım için bir şeyler yapmanız gerekiyor.
Ferrari’ye Yeni Soluk
F1 dünyasında pilot olmak kadar zor bir iş takım patronu olmak. Bu nedenle daha ilk gününüzden sponsor ve takım beklentilerini omuzlamak durumundasınız. Ben her iki kariyerimde de gönülden sevdiğim McLaren’e şampiyonluk getirmek için gece gündüz çalıştım. Nihayetinde bizde imzalar kağıda değil, gönüllere atılıyor…
Bu tip oyunlarda her şeye hakim olmadan önce yardımcıların kapatılması bana pek mantıklı gelmiyor. F1 Manager’da da durum pek farklı değil. Kariyere başladığınız an üzerinize yığılan bilgileri kontrol altında tutabilmek için yardımcıyı açık bırakmak, en azından ilk kariyerinizde, doğru olacaktır.
Yine de Football Manager dünyasında birkaç yüz saat geçiren oyuncuların kolayca alışacağı ve kontrol altında tutabileceği bir arayüze sahip F1 Manager. Kısa sürede ana ekrana entegre olmanız da oyunun çok daha sürükleyici hale gelmesine olanak sağlıyor elbette.
Takımınızı seçip ilk yarışınıza çıktığınız anda da oyunun büyüsüne kapılıveriyorsunuz
Box, Box, Box
İlk göreviniz, antrenman turlarında aracı pilotlarınızın geri bildirimlerine göre ayarlayabilmek. Yıllardır her F1 incelemesinde altını çizdiğim diyaloglar ve ses motoru F1 Manager’ı özel kılan detaylardan. Örneğin pilotlarınız ve baş mühendisiniz arasında geçen diyalogları gerçek seslerinden duyabiliyorsunuz. Lando’ya giden emir, Lando’nun kendi sesi ile cevaplanıyor. F1 22’nin kariyer modunda yıllardır sadece tek bir ses tipinin kullanılmasına karşılık bu ince detay bile F1 Manager’ı benim gözümde çok daha değerli kılıyor.
Batılının “immersion” dediği bu gerçekçilik hissiyatı bu kadar basit bir detay ile güçlendirilebiliyor gördüğünüz gibi -ki bana sorarsanız bir simülasyon olan F1 22’nin en büyük eksiklerinden biri bu.
Antrenman turlarında gelen geri bildirimler ile aracın ayarlarını yapma fikri de çalışan detaylardan. Özellikle denedim, pilotunuzun kötü hissettiği ayarlar ile piste çıkması tur sürelerinde düşüşlere hatta zaman zaman kazalara sebep olabiliyor. Bu da yaptığınız ince ayarların önemini gözler önüne seriyor.
Elbette bu antrenman turlarını simüle ederek geçebilirsiniz. Simüle ettiğinizde de pilotlarınızın hem pist hem de parça bilgisi gelişiyor. Yani bir şey kaçırmıyorsunuz, yine de her yarış bununla uğraşmak bana keyif verdi açıkçası. Hatta pistlere göre maksimum ayarları yapabileceğiniz bir hesap makinesi bile geliştirmiş oyuncular. Ona da buradan ulaşabilirsiniz.
Slick’ler Çıksın!
İnce ayarları yaptıktan sonra sıra sıralama turlarına geliyor. Burada nihai amacınız pole pozisyonu olsa da F1 Manager güncel takım sıralamalarını kaynak alıyor. Bu ne demek? Mercedes’i alırsanız ancak ilk beşi zorlayabilirsiniz demek. McLaren’de ise durum çok daha fecaat…
Aracınızın durumunun, güncel grid ile eşleştirilmesi de şık bir hareket olmuş. Böylece gerçeklik hissini çok daha fazla hissedebiliyorsunuz. Sıralama süresince pisti doğru anda yakalamak, trafiğe kalamamak ve temiz havada sürebilmek için zaman kollamanız gerekiyor. Eğer gridin alt sıradaki takımlarında iseniz hedefiniz Q3’e kalabilmek. Fakat Red Bull ya da Ferrari’yi yönetiyorsanız kurul sizden pole pozisyonu istiyor.
İkinci kariyerimde McLaren’deki 3. Sezonumda şampiyonluğa oynayan bir takım haline gelmeyi başardım. Fakat bunun detaylarına birazdan değineceğiz…
Yoğun Yağış Bekleniyor
Elbette oyunun en stratejik kısmı yarış bölümü. Yarış hafta sonunun son gününde başlayan mücadele, tüm hafta boyunca yaptığınız iyileştirmelerin meyvesini toplayacağınız yegane zaman. Pistin durumuna ve hava şartlarına göre her iki pilotunuza da lastik stratejisi seçmeniz gerekiyor. Bu da bildiğiniz gibi F1’in olmazsa olmazlarından.
Yarış esnasında pilotlarınızın araçlarını istediğiniz şekilde kontrol edebiliyorsunuz. Bu arayüz de oldukça sade ve anlaşılabilir. Ayrıca simülasyona bol bol kamera açısı koymayı ihmal de etmemiş geliştirici ekip. İster yarışı pilotun gözünden, ister TV açısıyla izleyebiliyorsunuz.
Her iki pilotunuzun aracında da mikro ayarlar yapabiliyorsunuz. Lastik, ERS ve yakıt kullanımınlarını değiştirmek sizin elinizde. DRS açıldıktan sonra uzun düzlüklerde ERS kullanımını artırarak rakibinizi geçmeye çalışabilir, pit öncesi son turlarda lastikleri zorlayabilir ya da gaza basarak yakıtınızı riske atıp hızlanabilirsiniz. Hoş ve bu tarz bir oyundan beklenen bir sistem.
Fakat bu tarz bir oyundan beklemediğimiz şey lastik hataları. En azından oynadığım süre boyunca anlamsız sorunlar ile karşılaştım bu konuda. Örneğin soft dediğimiz kırmızı şeritli lastiklerin pist üzerindeki en hızlı lastikler olması gerekiyor. Fakat soft lastikler ile medium lastikler arasında neredeyse fark yok. Daha da saçma olan şey ise yağmurlu bir Kanada GP esnasında karşıma çıktı.
Yoğun yağışın başladığı 18. Turda, Islak lastiklere geçiş yaptım. Fakat pistin yeterince kuruduğu son 10 turda orta sertlikteki hamuru tercih ederek birkaç sıra atlamayı denedim. Islak tipteki kanallı lastiklerin kurumuş zeminde yavaşlaması gerekirken, pilotlarım çok daha hızlı olan lastikler ile rakiplerini geçmeyi başaramadı. Hatta aradaki süreyi bile eritemedik…
Benim Takımım
Tabii ki her şey yarışlar ya da sıralama turları değil. Dediğim gibi, kurulun sizden hem kısa vadeli hem de uzun vadeli beklentileri var. Bu beklentileri karşılamak için size açılan bütçeyi de doğru yönetmeniz gerekiyor.
Örneğin sezon için yeni parçalar tasarlayarak aracınızı daha hızlı hale getirebilirsiniz. Size verilen simülasyon saatlerini doğru kullanarak en çok ihtiyacınız olacak istatistikleri güçlendirmek, sizi bir anda beklemediğiniz kadar ileriye atıyor. Tabii rakipleriniz de parça tasarlamadan geri kalmıyor.
Dikkat etmeniz gereken bir diğer husus da bu parçaların sayısı. Tasarladığınız parçaları üreterek her iki aracınıza da yetecek sayıda tutmanız gerek. Örneğin ürettiğiniz ön kanat bir yarışta hasar alırsa, yenisi deponuzda mutlaka bulunmalı ki yarışa devam edebilesiniz.
Araştırma seçeneği ile ise gelecek sezonun aracını hazırlamaya başlıyorsunuz. Unutmayın, ilk sezonda sıralamanız düşük olsa da tüm takımların uzun vadeli planları şampiyonluğa oynayabilmek. Bunun için de simülasyon saatlerinizi doğru ayarlamak zorundasınız.
Oyunun istatistik ve veri bölümü, yarış dışında, burada karşınıza çıkıyor. Bazı pistler azami hıza ya da düşük hızda viraj almaya önem verirken, bazıları yüksek hız ve ivmelenmeye önem veriyor. Buraya bir de otomobil durumunu karşılaştırabileceğiniz hoş bir menü eklenmiş. Bu sayede liderler ile olan farklarınızı keşfedebiliyorsunuz.
Bir diğer önemli detay da tesisleriniz tabii ki. Otomobil geliştirme tesisleri size fazladan tasarlama alanı ya da araç güçlendirmeleri açabiliyor. Personel tesisleri takım çekiciliğini ve pilotların kazandığı tecrübeyi, idari tesisler ise sponsorlardan elde ettiğiniz gelirleri artırabiliyor. Yine de burası, geliştir tuşuna basıp unuttuğunuz yerlerden biri.
Son Viraj
Aynı FM’de olduğu gibi gelecek pilotları bulmak da sizin elinizde. İlerleyen sezonlarda isimleri değiştirmek, takıma renk katmak oldukça önemli. Peki ama bu kadar iyi şeye rağmen neden oyuna 7 vermeyi uygun görüyorum?
Açıkçası oyundaki lastik hataları, kazalarda araçların birer beton gibi hissettirmesi, yapay zekanın sık sık afallaması oyunun potansiyeline ulaşmasının önüne geçmiş. Örneğin mavi bayrak ile yol vermesi gereken araçlar sık sık önünüzü kesiyor ve yapay zeka bu duruma nasıl cevap vereceğini tam olarak bilmiyor. Bu ilginç detaylar, Frontier’ın F1’e pek de yakın olmadığının işareti bana sorarsanız.
İyi bir simülasyon geliştiricisi olmasına rağmen F1’e girişleri biraz sorunlu fakat iyi oldu diyebilirim. F1 Manager, ilerleyen yıllarda potansiyelini ortaya çıkararak FM gibi uzun soluklu bir seri olacaktır.
Başlıklar
F1 Manager 2022, yüksek potansiyel gösteren fakat hala eksikleri olan bir yapım. F1 tutkunlarının bağrına basacağı seri, gelecekte çok daha pürüzsüz devam oyunları ile hepimizi mutlu edecektir.
- Formula 1 takımı yönetme hissi
- Pilotların ve mekaniklerin orijinal sesleri
- Takımların güncel durumlarının korunması
- Pistlerin bire bir tasarımları
- Türkçe desteği olması güzel
- Kazalarda fizik motoru yetersiz
- Yapay zeka acilen cilalanmalı
- Lastik konusuna da el atılması gerekiyor