Fuser - İnceleme

Müzik oyunlarının tüm oyun dünyasını etkisi altına aldığı dönemi hatırlıyor musunuz? Guitar Hero’dan tutun DJ Hero’ya, hatta Rock Band ve bunun gibi pek çok oyunu hepimiz yıllarca oynadık. Bu oyunlar öyle bir popülarite kazandı ki oturduğum yerin 200 metre aşağısında bile hala bir “Guitar Hero Cafe” bulunuyor. Kendilerine oldukça tutkulu bir kitle yaratan bu oyunların ateşi çabuk söndüğü için kendilerinden uzun süredir haber alamıyorduk. Ta ki bugüne kadar…

Guitar Hero ve Rock Band serilerinin yapımcısı olan Harmonix, yepyeni girişim ile birlikte müzik türünü yeniden şekillendirmeye gelmiş. Oyungezer çatısı altında katıldığım ilk resmi tanıtım olan Fuser, daha beta sürecinden beri merakla beklediğim bir oyun olmayı başarmıştı. Yine de oyun, beklediğimden çok daha fazlası ile çıkış yaptı.

Böyle Delice Bir Sevda

Daha önce bize tanınan 1 saatlik oynanış esnasında Fuser’ın içimi kıpır kıpır eden bir oyun olduğunu keşfetmiş, ilk deneyimlerimi sizlerle paylaşmıştım. Harmonix ekibi tanıtımda geniş bir müzik listesinden bahsetmiş, oyunun ilk günlerde 100’ü aşan şarkıyla geleceğini de doğrulamıştı. Bize tanınan 25 şarkılık liste bile beni memnun etmişken, 100 şarkı kulağa adeta bir açık büfe gibi geliyordu.

Harmonix’i bu noktada tebrik etmek istiyorum zira bu listeyi açık büfe olarak tanımlamak bile yetersiz kalıyor. Her dönemin en dikkat çekici şarkılarının bulunduğu listede heavy metal örneklerinden soul türüne, pop’a, hip&hop’a hatta rock müziğe kadar pek çok türden temsilci bulunuyor. Öyle ki Fuser’ı önden Otis Redding, arkasından İbrahim Erkal çalan Spotify listelerime benzetiyorum.

Biliyorsunuz, müzik oyunlarında liste ne kadar kabarıksa oynanış süresi de bir o kadar uzuyor. Fakat Fuser’ın temelinde bir “mix” mekaniği yattığı için bu liste size yüzlerce saat oynanış vadedebiliyor. Ve inanın bana bu şarkıların hiçbiri rastgele seçilmemiş. Country müzik türü ile günümüz EDM’ini rahatça birleştirebiliyor, ortaya aklınızı çıkaracak ve kendinizi Benny Benassi gibi hissetmenizi sağlayacak remix’ler çıkartabiliyorsunuz.

Kötü Adam Benim

Zaten Fuser’ın üstünde durmak istediği şey de bu. Yani size kendinizi bir yıldız gibi hissettirmek. Ve bunun için de elinizin altına her türlü teknolojiyi tutuşturmuş.

Sadece müzik listesi değil, BPM ayarları, hızlı ve yavaş geçişler, hatta Launchpad ile birlikte kendinize özel ritimler bile geliştirebilmeniz mümkün. Müzik yapımından anlayan biri olmasam da işini bilen kişilerin bu noktada Fuser üzerinde yeni şeyler üretebileceğine inanıyorum.

Fakat ortaya müthiş remix’ler çıkartmak için çok da deneyimli bir müzisyen olmanıza gerek yok zira Fuser’ın “senaryo” kısmı sizlere adım adım her şeyi öğretiyor. Evet, Fuser’ın tek kişilik bir hikaye modu mevcut fakat bu modu bir nevi uzatılmış eğitim alanı olarak görmek mümkün. Sizin tercihinizi bilemeyeceğim ama ben genellikle zamanımı Freestyle kısmında geçirdim.

Kısacası Fuser’ın hem müzik üretmekten anlamayanlar, hem de bu işte profesyonel olanlar için oldukça doyurucu olduğuna inanıyorum.

Şahsen ısrarla ve istekle kullandığım set kaydetme seçeneği ise işimi en çok kolaylaştıran şey oldu. Örneğin çok uğraştığınız ve birbirine uyum sağladığını fark ettiğiniz farklı plakları PC üzerin “T” tuşu ile kaydedebiliyorsunuz. Bu kayıtlı setleri oyuna giriş yaparken listenize ekleyerek yeni çalışmalarınızın içerisinde kullanabilmeniz bir hayli etkili oluyor. Özellikle eski ve tecrübeli olduğunuz setler, yeni işleriniz esnasında zaman zaman kurtarıcı hale geliyor.

Parti Zamanı

Daha önce ilk bakışta da değindiğim gibi Fuser’ın odağı festivaller. Fakat bu konuda önünüze uzunca bir liste koyulmuş durumda. Sadece karakterinizi baştan aşağı yaratmakla kalmıyor, festivalinizin ortamını da istediğiniz gibi şekillendirebiliyorsunuz.

Örneğin 70’ler ile doldurduğum şarkı listem için kendime dönemin neon dolu tasarımlarını seçtim ve festivali de buna göre değiştirdim. Katılımcıların ellerine neon ışıklar verip sahneyi de geceye çevirdiğimde bir anda kendimi müthiş bir atmosferin içerisinde buldum.

Yukarıda da bahsettiğim gibi Fuser size kendinizi yıldız gibi hissettirmek istiyor. Bu kişiselleştirme seçenekleri de bahsi geçen göreve bir hayli hizmet etmiş.

Her Gülün Dikeni

Fakat maalesef Fuser, kendisinden önce gelen müzik oyunlarında da karşılaştığımız “çabuk tekrara düşme” problemine sahip. Yanlış anlamayın, 100 kadar şarkı sizi uzun bir süre oyunda tutmaya yetiyor. Hatta şarkıları kaydedebilmek ve bunları çevrimiçi olarak başkaları ile paylaşabilmek kişisel tatmin duygusunu da artırıyor. Fakat yine de bir noktadan sonra kendinizi aynı şeyleri yaparken bulabiliyorsunuz.

Bu konuda Fuser’ı suçlamak mümkün değil. Oyunun ilk gösteriminde Harmonix ekibinin Fuser’a olan tutkusunu ilk elden görme şansım olmuştu. Geliştirici oyunun üzerine koymaya devam edecektir ama nihayetinde karşımızda yine bir noktadan sonra “çerez” seviyesine inebilecek bir oyun bulunuyor.

Bu noktada da –üzülerek söylüyorum- oyunun ikinci eksisi olan fiyatı giriyor devreye. Bildiğiniz üzere bu tarz müzik oyunlarının en büyük eksisi, lisanslarını almak zorunda oldukları oyunlar. Tam da bu sebepten ötürü Fuser’ın Steam fiyatı 419 TL olarak belirlenmiş. Bana sorarsanız bu rakam Fuser için oldukça fazla.

Son Söz

Eğer müzik oyunlarını seviyorsanız indirimlerde kaçırmamanız gereken bir oyun Fuser. Harmonix ekibi gerçekten bu kez kendini aşarak türe yeni bir soluk getirmeyi başarmış. Ufak tefek eksiklerine rağmen oyunu asla bilgisayarımdan silmeyeceğime eminim zira birkaç saatliğine de olsa kendinizi Fuser içerisinde kaybetmek günün ağırlığını üzerinizden alıyor.

50 farklı enstrüman ve 100 farklı şarkıya ev sahipliği yapan oyun çeşitlilik anlamında bekleneni veriyor olsa da kesinlikle fiyatı ve oynanış süresi göz önünde bulundurulmalı. Bu arada Harmonix’in oyun için Guitar Hero’daki plastik setleri çıkarmayacağını da belirtmek gerek.