Glass Masquerade 3: Honeylines - İnceleme

O sırada oynadığım birden fazla oyun olsa da arada bir kafamı tamamen dağıtacak bir oyuna kaçmak benim çok sık yaptığım bir şey. Bunda da büyük çoğunlukla bağımsız yapımları, kısa süreliğine oynanabilecek oyunları seçiyorum. Örneğin bu aralar Diablo IV oynuyorum diyelim, Battle.net açmadan önce açıp Vampire Survivors oynuyorum biraz, Hidden Folks’ta kayıp eşya arıyorum veya Glass Masquerade açıp bir yapboz yapıyorum,. Ha kafan dağılıyor mu derseniz…. Neredeeeee! En zor seviyede oynadığım için yarım saatliğine beynim yanıyor her seferinde.

Glass Masquerade serisine hayranım. Çok basit bir konsepti son derece güçlü bir görsel dille sunan bir seri bu. İsmindeki Glass vitray mantığından geliyor. Bu oyundaki yapbozlar bir daire şeklindeki bir resimden oluşuyor ve kolaylıkla tahmin edebileceğiniz üzere elimizdeki parçaları oyun alanına doğru yerleştirerek yapbozu tamamlamaya ve harika bir resmi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.

Glass Masquerade 3 bir kelebeğin kanatlarında 6 farklı tema halinde (Anıtlar, Tatiller, Ulaşım, Manzaralar, Hayvanlar, Fantezi) 30 farklı yapboz çıkarıyor karşımıza. Alıştığınız yapbozların aksine bu oyunda final görselinin neye benzediğini bilmiyor, bunu anca yapbozu çözdüğümüzde görüyoruz. Bu sefer önceki oyunlardan farklı yanları da var, örneğin parçaların kesim şekillerini seçebiliyoruz. Shard dediğimiz önceki oyunlardakine benzer rasgele kesim parçalar, bal peteği dediği altıgen parçalar, kimya dediğiyse bileşik molekül benzeri parçalar. Dilerseniz random seçerek her yapbozda rasgele parça kullanılmasını da tercih edebiliyoruz.

Yeni oyun modları da oyunun ne kadar kolay veya ne kadar zor olduğunu belirliyor. Örneğin size sunulan parçalar daireyi dıştan içeri tamamlayacak şekilde de olabilir, aşağıdan yukarıya dolduracak biçimde de. Ayrıca bir de asıl zorluk seviyesini seçebiliyoruz, Zor modda parçaları döndürmemiz de gerekiyor, kolay modda ise parçalar tabloya yerleştirmemiz gereken halde sunuluyor bize.

Bu serinin oyunlarının görselliği gerçekten çok iyi ve üçüncü oyun da bu bakımdan istisna değil. Nikita Sevalnev’in besteleri de bulmacalara çok yakışmış, gerçekten de dinlendirici bir yanları var. Önceki oyunda yapbozlara gizemli bilmeceler, özlü sözler de eşlik ediyordu; bu oyunda onları özlediğimi söylemeliyim.

Oyun hakkında anlatılacakların hepsi bu kadar biliyor musunuz? :) Ama o kadar keyifli bir oyun ki, eğer bu seride ilk oynadığınız oyun bu olursa muhtemelen yarım saat içinde önceki oyunları da sepetinize atarsınız.

Ha bu arada size tavsiyem oyuna başlayıp da elinizi alıştırdıktan sonra Rasgele parça seçimi, Oyun modu olarak Klasik, zorluk seviyesi olarak da Zor seçerek oynamaya devam etmeniz. Her yapboz yaklaşık 30-40 dakikanızı alacak ama her anından büyük keyif alacaksınız. Ben şimdiden DLC çıkarsalar da alsam diye bakıyorum valla, herkesin bu tür kafa dağıtacak ve o sırada fark ettirmeden beyin yakacak oyunlara ihtiyacı var.