Nioh: Complete Edition - İnceleme
Sürekli ölmeme rağmen bana donanım kırdırtmayan yegâne oyun.
“Bu sefer onu yeneceğim ve aynı hatayı yapmayacağım,” diyerek kaç defa oyuna başladım ve gene aynı yerde öldüm ve öldüm ve tekrar öldüm bilemiyorum. Mantra mırıldanır gibi “Bu sefer farklı olacak,” derken sürekli kendimi kanlar içinde yerde bulmak normalde canımı sıkmalıydı, ama sıkmadı. Her seferinde ağzımdan akan kanı elimle silip dizlerimin üstünde doğruldum ve tekrar savaşın ortasına daldım. Çünkü sorun bendeydi… Ölüyordum çünkü anlık bir dikkatsizlik yapıyordum. Nioh bana yalan söyleyerek kendini pazarlamamıştı. “Zorum, canını okuyacağım ve hatta yakacağım, buna dayanacak çelik gibi sabra sahipsen beni oyna,” diyordu. Nioh’a meydan okuyan bendim ve sürekli ölürken mızmızlanmaya hakkım yoktu. Şimdi tekrardan ayağa kalkmalı ve o dövemediğim şeytanı alt etmeliydim.
Nioh Complete Edition’u açtığınızda sizi “Ben en ufak hücreme kadar konsol port’uyum!” diyen bir oyun karşılayacak. Daha almadıysanız ve almayı düşünüyorsanız şunu kesinlikle bilin oyunu klavyeden oynamak için parmaklarınızın en karışık denizci düğümü gibi birbirine girmesi lazım. Neden? Çünkü tuş kişiselleştirmesi diye bir şey yok, dolayısıyla ya bu şekilde tuşlara basmaya çalışacaksınız -ki bence hiç denemeyin bile oyun zaten yeterince zor- ya da gamepad kullanacaksınız ki olması gereken de bu.
Nioh tam manasıyla Dark Souls benzeri ve zorluğunda bir oyun. Çok iyi ayar çekilmiş dövüş mekanikleri bir aksiyon oyunundan ne bekliyorsanız fazlasıyla veriyor. Londra’nın puslu havası ve her daim yaş kaldırımlarından Japon sahillerine vurduğumuz oyunda türlü Japon zırhı ve silahı kuşanarak yolumuza çıkanı indirmeye çalışıyoruz. Hikâye? Açıkçası kurtarmaya çalıştığımız Amrita taşı ve gardiyan ruh Saoirse umurumda bile değil. Bir İngiliz denizci olan William’la karşıma çıkan Yokai ve Japon askerleri hata yapmadan kuşbaşı doğramak tek odağım oldu.
Oyun mekaniklerine geçmeden evvel size ilginç bir bilgi vereyim. Nioh’taki William gerçek bir karakterden ilham alınarak yaratılmış. Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’nde çalışan ve Japon kıyılarına sürüklenen William adaya ilk ayak basan İngiliz. Ülkesine geri dönemeyen William aynı zamanda samuray unvanı bahşedilen de ilk batılı. Hatta o kadar önemli biri haline gelmiş ki dönemin Shogun’una dahi danışmanlık yapmış. Nioh’u bunu bilerek oynadığınızda daha hoş oluyor.
Bugünlerde çok az tek kişilik oyunda başarı kazandığımda kendimi bir şeyler becermiş gibi hissedebiliyorum. Nioh’taysa sağ çıkarak girdiğim her kapışmada bu hissi tattım. Eğer bir noktada takıldıysanız ve sürekli ölüyorsanız bilin ki bir şeyleri yanlış yapıyorsunuz. Hatalı silah kullanımı ya da yanlış duruş stili ve hızlı Ki tüketimi sürekli ölüme giden yoldaki en önemli etmenler. Ki yaptığınız saldırılar ya da kaçma hareketlerinde harcadığınız enerjiniz o yüzden nasıl tükettiğiniz çok önemli.
Öncelikle oyunda üç farklı duruş tarzı var; High, medium ve low. Örneğin “High Stance”de bekliyorsanız bilin ki savunmanızdan çok şey feda ediyorsunuz. Evet çok daha fazla hasar vuracaksınız ama saldırılara da bir o kadar açık olacaksınız. “Low Stance” ise bunun tam tersi daha az Ki harcayarak seri saldırılar yapacak ama az vereceksiniz ve yapılan hamlelerden daha çabuk kaçabileceksiniz çünkü Ki’niz hemen bitmeyecek. Low Stance’le yaptığınız karşılaşmalar uzun sürdüğü için daha dikkatli olmanız gerekiyor. Dikkatinizin dağıldığı bir anda yediğiniz birkaç hamle sizi gene oyunun başına ya da çok nadir çıkan kayıt noktalarından birine geri gönderiyor. “Stance” olayını son bir örnekle kapatayım (mühim konu o yüzden üzerine gidiyorum). High Stance saldırırken çok Ki tüketir aynı zamanda hasar aldığınızda da fazlasıyla Ki kaybedersiniz. Ama bunun karşılığında düşmanınız saldırılarınızı durduramaz ve siz saldırılardan kaçınırken az Ki kullanırsınız. Low Stance ise saldırırken ve hasar aldığınızda az Ki tüketir fakat düşmanlar vuruşlarınızı bloklayabilir. Lakin düşmandan kaçarken hiç Ki harcamazsınız. Her türlü saldırınızı bloklarla savuşturan bir düşman varsa High Stance’ye geçmek ve savunmasını kırmak mantıklıdır. Samurai Skill puanlarınızı dağıtmayı da unutmayın çünkü hayatınızı kolaylaştıran etmenlerin başında bunlar geliyor.
Nioh’un bölümleri Dark Souls’un o gotik korkulu havasını yansıtmasa da tatmin edici denilebilir. Dar koridorlardan gayet geniş köy alanlarına kadar farklı seçenek yelpazeleri var. Ayrıca nerede savaştığınız giriştiğiniz savaşın sonucunu belirleyen önemli faktörlerden. Hantal ve kodumu oturtan bir düşmanla dar bir alanda karşılaştıysanız kaçın, açık bir alan bulana kadar onu kendinize çekin. Aynı şekilde kalabalık bir grupla çarpışmaya zorlanıyorsanız da size hareket kolaylığı sağlayacak geniş bir savaş alanına gitmeye çalışın. Üzerinize hücum eden kalabalık bir grup varsa silah değiştirmek yapılacak en akıllıca hareketlerden. Oyunun başında ben Katana ve Odachi’yi seçerek başladım. Low Stance gerektiren yerlerde Katana’mı çekerek seri oynadım, birden fazla kişiyle dalaştığım anlarda da Odachi’mi elime alıp kılıcın devasa boyutunun avantajıyla, biraz uzak mesafeden birden fazla düşmana aynı anda vurarak ortalığı kan ve vücut parçasına buladım.
Nioh’un grafik ayarlarını ne yazık ki oyun içinden yapamıyorsunuz. Steam’den oyuna başlarken açılırken gelen launcher’dan yaptınız yaptınız, oyun içinde bir şey değiştirmek isterseniz komple çıkmanız gerekiyor. Klavye kullanımı faciasını zaten söylemiştim ama şunu da ekleyeyim oyun fare de desteklemiyor. Bu tür hızla tepki vermeniz gereken oyunlarda gamepad kullanımı her zaman için daha iyi olmuştur ama gene de bu seçimi oyunculara bıraksalardı daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Donanım kişiselleştirme ayarları ve kontrol özellikleri her ne kadar başarısız bir port girişimi olsa da Nioh’un performans konusunda PC’ye yaşattığı bir sorun yok, aksine gayet başarılı olduğu bile söylenebilir.
Kendi build’inizi hazırlamaya çalışarak daha efektif bir dövüş stili oluşturun ya da başkalarının hazırladığı build’lere göz atarak içlerinden size uyanı seçin. Ne şekilde oynarsanız oynayın Nioh size aksiyon ve su gibi akıp giden, harika bir ritim tutturmuş dövüş anları yaşatmayı vaat ediyor ve bunu başarıyor. Performans açısından başarılı bir port olsa da Team Ninja’nın tek tembellik ettiği nokta klavye + fare kullanımı olmuş. Youtube’da bunu becerdiğini söyleyenler var ama zaten port’lanan bir oyunu fazla kurcalamayı göze almayı istemediğim için gamepad’e sadık kalmayı tercih ettim. Velhasıl bir gamepad’iniz varsa ve port’lardan sadece performans sıkıntıları yüzünden uzak duruyorsanız Nioh için bu korkularınızı bir kenara atabilirsiniz. Bence oyunu alırken cevabını kendinizin vermesi gereken tek bir soru var; Nioh’un meydan okuyuşuna dik duracak kadar oyunculuğunuza güveniyor musunuz? Cevap olumluysa hiç durmayın ve alın derim.
Başlıklar
Bunu söylediğime inanamıyorum ama senaryoyu zerre sallamayacağınız tek kişilik yapımlardan biri. Yeteneğinize bağlı olarak sizi saatlerce makine başında tutacağı garanti olmasına rağmen ölüp ölüp geri gelseniz dahi garip şekilde bağımlılık yaratıyor. Dark Souls’u severek oynadıysanız ve bu tarzda farklı bir yapım arıyorsanız kesinlikle alınası.
- Zor oyun severleri dilediklerinden fazlasını verecek oyun stili.
- Dövüş mekaniklerinin akıcı işlemesi.
- Dark Souls stilini başarılı şekilde taşıması.
- Port olmasına rağmen performans sıkıntıları yaşatmaması.
- Klavye ve fare desteğinin bulunmaması.
- Grafik ayarlarının oyun içinden değiştirilememesi.
- Oyuncuyu gamepad kullanmaya zorlaması.