10 da yetmez 100 tane...
Devamını okuArcane ilginç bir proje ve daha ilk üç bölümünden yapılagelmiş en iyi oyun uyarlaması unvanını da kapmış gibi görünüyor. İşin ilginç yanıysa Arcane’in sağda solda rastladığımız bilgi kırıntılarıyla öyle çok da derine inmeyen bir lore’a sahip olan League of Legends’dan çıkmış olması. Oyun hakkında ne düşünürseniz düşünün Riot’ın yıllardır hep doğru hamlelerle besleyip büyüttüğü evrenin ilgi çekici ve deşilirse harika öykü materyallerine sahip olduğunu inkâr edemezsiniz. Ayrıca firmanın yıllardır servis ettiği animasyon videolarla özdeşleştiğini ve bu alanda bayraktarlık yapan Blizzard’ı fersahlarca geride bıraktığı bilgisini de cebimize koyalım başlamadan. Yani Arcane firma için “sonraki büyük adım”dı bir süredir.
İşte tam bu noktada hem de rakipleri fena halde güç kaybederken Riot Games ölüm vuruşunu yaparak animasyona büyük yatırımlar yapan Netflix işbirliğiyle önümüze Arcane’i koyuyor. Ama ne koymak! Hani isterseniz LoL’den nefret edin yine de Arcane’de sevecek bir şeyler bulabilirsiniz. Ama evvela biraz mevzudan bahsedeyim ki taşlar yerine otursun.
Oyunda bahsi geçen gelişimin aydınlık şehri Piltover ve adı şimdilik Undercity olan sis pusla dolu Zaun arasındaki danışıklı dövüş ortamında açılıyor serimiz ve henüz yeniyetme sokak çocukları ve kardeş olan Vi ve Powder’ı tanıyoruz. Ailesi katledilmiş ikili Vander isimli bir savaşçının himayesinde büyüyüp ekipleriyle küçük hırsızlık işleri yapıyorlar. Bir gün yiyebileceklerinden büyük bir lokmanın peşindeyken işler fena karışıyor ve oluşan zincirleme reaksiyon farklı farklı noktalarda etkisi hissedilmeye, şehirlerde tansiyonu yükseltmeye başlıyor. Arcane düz tabirle klişeler üzerine kuruyor öyküsünü ve en arkaik, bilindik tragedya kurallarına göre ilerliyor. Yanlış anlaşılmasın klişeler düzgün kullanıldığında gayet iyi çalışır ve seyircinizden istediğini tepkileri alırsınız. Arcane de size çoğunlukla bir sonra neyin geleceğini hissettiriyor ve o olay olduğunda bunu sunumuyla destekleyerek etkisini ona katlamayı her seferinde beceriyor.
Bu kadar büyük bir karakter seçkisi olan oyundan seçtiği 5-6 karaktere odaklanmak yine doğru bir tercih seri için ve hayranların gözdesi Vi ve Powder’ın (nam-ı diğer Jinx) orijin öyküsü de gerçekten görülmeye değer. Hadi Vi genel olarak “sert ama düşünceli abla” formülünden çok dışarı çıkmıyor da özellikle Powder’ın Jinx’e dönüşüm hikâyesi yürek yakan cinsten. League of Legends’ın Harley Quinn’i olarak niteleyebileceğimiz Jinx (Powder) kendine güveni akranlarınca sürekli yerle yeksan edilen, yaptıkları bir işe yaramayan ve güç bakımından da zayıf olan (nişancılığı hariç) bir çocuk. Onunla ilk karşılaştığımızda ve tıpkı Killing Joke öyküsünde Alan Moore’un buyurduğu gibi “normal birini delirtmek için tek bir kötü gün yeter” minvalinde mevzulara maruz kalıyor. Ama o ana kadar gelen karakter gelişimi gayet inandırıcı ve samimi olduğundan (demin bahsettiğim Yunan tragedyaları harfiyen izlendiğinden) biz de ödülümüzü göz yaşları olarak alıyoruz. Evet buna benzer çok öykü izledik ve okuduk fakat bu Arcane’in formülleri doğru uygulayan saygıdeğer bir çalışma olduğu gerçeğini değiştirmiyor kesinlikle.
Başlarda bahsettiğim LoL’ün animasyonla olan dirsek teması epey eskiye ve bu seriyi yapan Fransız Fortiche Production ile ortaklıkları da 2017 yılına uzanıyor. İlk kez Ekko Seconds kısası ile başlayan bu ortaklık Warriors ve RISE videolarıyla devam etmişti. Oralarda örneğini gördüğümüz 2D illüstrasyon tadındaki 3D görselliğe üstelik gelişmiş bir biçimde burada doyuyoruz resmen. Benim gibi animasyon eğitimi almış ve çizimle uğraşan insanlar için Arcane kare kare durdurulup bakılası, duvarkağıdı yapılası güzellikte bir seri ve yer yer Rönesans, Gotik ve Barok estetiğinden esinlenen, içeriğinde yığınla detayı barındıran sahneler, orijinal kamera açıları, efektler cidden büyüleyici ve standart bir animasyon serisinden çok daha fazlasını vaat ediyor. Hani deseler ki biz bunu 3 film halinde sinemalara getireceğiz, ilk seansa biletimi alırdım bu muazzam görünen dünyayı beyazperdede deneyimlemek için.
Özellikle yüz ifadelerinin duyguyu verebilmesi, beklemediğim kadar karanlık oluşu ve bol bol cesur yaklaşım da görsel olarak seriyi benzerlerinin çok ötesine taşımış. TV ya da Stream için yapılan animasyonlar bundan sonra yeni bir çıtaya sahip ama bu çıtanın öyle kolay kolay geçilebileceğini de sanmıyorum ben. Hani League of Legends dünyasıyla çok da alakadar olmayan ben bile açıp saatlerce dünya hakkında araştırma yapıyorsam izledikten sonra Arcane pek çok şeyi doğru yapmış demektir hem hikâye hem de görsel alanda. Demek ki bazen boşlukları doldurmak dolu bir tuvale resim yapmaya çalışmaktan daha etkili olabiliyormuş.
Benden şimdilik bu kadar dostlar, önümüzdeki haftalarda Act 2 ve 3’ün incelemeleri de sitemizde olacak onlara da bakmayı ihmal etmeyin ve nadiren karşımıza çıkan bu denli kaliteli bir işi de ıskalamayın derim LoL sevseniz de sevmeseniz de.
Editörün Notu: Arcane ilk üç bölümüyle aklımızı başımızdan aldı desem yeridir. Kalan 6 bölüm acil gelsin.
NOT: 4,5/5