Forza Horizon 2 İnceleme

LAMBORGHINI'NİN TRAKTÖR MODELİ

 

Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.

“Çok iyi olmuş abi yeaaa” şeklinde profesyonellikten uzak bir yorumla başlayıp bu dingilliğimi de “ya böyle şıkır şıkır arabalar, bağ bahçe şahane ortam falan, gaza basıyorsun, yardırıp gidiyorsun, şahane be ya” tarzı söylemlerle tamamına erdirmek istiyorum izninizle. Bir heyecan yaptırdı oyun bana, bir güzel olmuş ki sormayın.

Efendim, Forza Horizon dediğimiz, oturaklı, takım elbiseli abisi Forza Motorsport’un aklı havadaki küçük kardeşi gibi bir şey. Motorsport nasıl simülasyon ve gerçekçi bir oyunsa Horizon da bir o kadar arcade.

 forza-1

Evet, bu kadar iyi gözüküyor.

Bu ikinci Forza Horizon oyununa dair ilk dikkat çekmek istediğim şey oyunun açık dünya yapısı. Yalnız durum, öteki açık dünya yarış oyunlarından birazcık değişik... Bugüne kadar oynadığınız bu yapıdaki yarış oyunlarını aklınızdan bir geçirin. Neler vardı mesela... Midnight Club serisi, NFS serisinin Underground 2’si ve sonrasındaki bazı oyunları, Test Drive Unlimited, Burnout Paradise, ilk Forza Horizon... Bunlardaki açık dünya yapısı neydi? Büyük bir harita, bu haritaya yayılmış yollar ve bu yollarda istediğimiz gibi direksiyon sallayabilmek, doğru mu? Doğru. Şimdi şu “yol” kelimesini denklemden bir çıkaralım. Hah, işte Forza Horizon 2 tam olarak kendisini yol kavramına fazla kaptırmamasıyla ayrışıyor diğerlerinden. Yani? Yani oyun gerçekten açık dünya! Bir nevi GTA gibi yani.

Çok büyük bir harita var oyunda ve bu haritada şehir içi mekânlar çok az yer kaplıyor. Güney Avrupa’da, Fransa ile İtalya’nın kesiştiği bir noktada, tarlalarla, ormanlarla, oraya buraya kurulmuş kulübelerle dolu, göz alabildiğine uzanan bir dünya var önünüzde ve kesinlikle yollara mahkûm değilsiniz. Neredeyse herkeste gözlemlenen bir durumdur, oyuncular ufukları açıldıktan kısa süre sonra (ehe) yarışı marışı bırakıp doğanın tadını çıkarmak adına doğaya vururlar kendilerini ve saatlerce yarış başlattıklarını göremezsiniz.

forza-2

    Şüpheye düşerseniz Ford’dan şaşmayın.

Tabii bu noktada oyunun muh-te-şem gözüktüğünü de eklemem gerek. Hele bir de yağmur yağıyorsa üf... Hayran kalmamak elde değil. Hani son zamanlarda çok tartışmanın döndüğü bir konu var; bazı oyunlar PS4’te 1080p çalışırken X-One’da daha az performans gösteriyor. Teknik olarak gerçekten X-One rakibinden biraz daha aşağıda mıdır, donanım konusundan çok fazla anlamadığım için net konuşmam zor ama şu Forza Horizon 2’ye bakıyorum da... Ayrıntının dibine vurmuş araç modellemeleri, inanılmaz gözüken bir dünya (ki ağaçlık ormanlık mekânlardan bahsediyorum, düz binalardan oluşan bir oyundan değil) ve de 1080p’de 30fps’nin gram altına düşmeden kusursuz çalışan bir oyun. Hani bu kadar büyük ve güzel bir oyun 1080p çalışabiliyorsa X-One hiç de öyle küçümsenecek bir makine değil demektir. Yapımcılar hele bir konsolun sırrına ersin, ondan sonra çıkacak oyunlar uçup giderse şaşırmayınız.

Oyunun dünyasıyla ilgili tek bir ufak eleştirim olacak, mekân çeşitliliği birazcık daha fazla olabilirmiş. Yani oyun kendini Güney Avrupa’ya sabitlediği için yapılabilecek pek bir şey de yok aslında ama neticede haritanın her yeri ton olarak birbirine benziyor.

Ayağı yerden kesmesi yetmez

200’den fazla, tamamı lisanslı ve tamamı ayrıntılı bir şekilde modellenmiş araç var oyunda. Çeşitlilik konusunda hiçbir sıkıntı yok. Süper yarış araçlarından retro muscle’lara, 90’ların hatchback’lerinden modern ralli otomobillerine, nasıl araçları seviyorsanız o türün en güzel örnekleri oyunda yer alıyor. Oyun arcade olduğundan araçlar arasındaki farklar bir simülasyonda olduğu derecede bariz değil ama Ford’ların nispeten yavaş hızlanması ve üst düzey yol tutuşu, Jaguar’larla dönerken nasıl gaz vereceğinizi iyi ayarlamanızın gerekmesi derken yine de birbirlerinden yeterince ayrışıyorlar. Kokpitten oynamayı seven arkadaşların oyundan özellikle hoşnut kalacağını da not edeyim.

forza-3   

Yollar Bulutsuzluk Özlemi’ne kalsın, biz böyle iyiyiz.

 

Sürüş ise dediğim gibi, tamamen arcade. Yolda olsun, yol dışında olsun yaldır yaldır basıp gidiyorsunuz, frene basınca kısa sürede yavaşlıyorsunuz, virajları olması gerektiğinden çok daha hızlı alabiliyorsunuz ve tabii bolca drift yapıyorsunuz. Hasar olayını ise ister komple kapatabiliyor, ister sadece kozmetik olarak bırakabiliyor, isterseniz de açabiliyorsunuz. Tabii açık olduğu zaman da öyle gerçekçi bir hasar beklemeyin. Hasarlı araç en fazla biraz yavaşlıyor ya da bir tarafa çekiyor. Neticede “kestirme” diyerek ormanın içine dalıp ağacın birine bindirdiğiniz çok oluyor ve inanın öyle durumlarda yarışın sizin için bitmesini istemezdiniz (ömrümü çürüttü şu ağaçlar, komple hepsini kesmeli aslında da neyse, en azından fidanları ezip intikam alabiliyorsunuz).

Açık olsun ama dolu da olsun

Oyunda bir festival teması var. Turnuvalar kazanıp festival finaline katılmaya hak kazanmaya çabalıyoruz. Turnuvalar dediğim de 4’er tane yarıştan oluşuyor. Bir turnuvayı bitiriyor, bir sonraki için gereken araçlardan birini seçiyor ve o turnuvanın olduğu bölgeye doğru yol alıyoruz. Şöyle kıl olduğum bir nokta var ama: Tamam, oyunda bir yerden bir yere gitmesi, etrafta gezmesi çok güzel gerçekten de ama ben bu işi o kadar da çok seven bir adam değilim belki (belki değil, öyle). Sırayla paldır küldür yarış etmek istiyor olamam mı? Her turnuvadan önce kilometrelerce yol alıp bölge değiştirmek evet, ilk 3-5 seferinde güzeldi ama bıktım yahu sonra!

Tabii böyle bir açık dünya yapıp içine sadece turnuva koymak olmaz. Bucket List adı verilen çeşitli görevler serpiştirilmiş durumda etrafa. Bu görevler belli zamanda belli rotayı tamamlamak da olabiliyor, belli bir noktayı belli hızda geçmek de. Güzel uğraşlar hep. Bunlar dışında arada bir “bilmem neredeki ahırda bir araç varmış, gidip baksana” şeklinde telefonlar alıyorsunuz, kendinizi dağa tepeye vurup ahır arıyorsunuz. Bulduğunuz araçlar da cidden çok değerli klasikler oluyor genelde. Yolda gördüğünüz Drivatar’lara (diğer oyuncuların sizin oyununuzdaki avatarları gibi düşünebilirsiniz) meydan okuyup para kazanmaya çalışmak da mümkün. Kimileri çok feci zengin ediyor insanı. Ha, bir de az sayıda olsalar da uçakla, trenle, vesaireyle yarışmak gibi acayip atraksiyonlar var. Bayıldım onlara.

Oyunun online tarafı daha da eğlenceli ama oradaki amaçsızlık biraz canımı sıktı doğrusu. Online olarak iki şekilde oynayabiliyorsunuz. Ya kendi başınıza dolaşıp yarışlar vs.’ler başlatıyorsunuz, ki sizinle aynı anda o noktada olan kişi sayısı az olduğundan genelde az kişili etkinlikler oluyor bunlar; ya da oyuncuların toplu halde düzenlediği gezilere katılıyorsunuz. Bu gezilerde sürekli yeni turnuvalar başlayıp bitiyor, sürekli bir turnuva alanına gitme ve turnuvalarda yarışma durumunda oluyorsunuz. Turnuva alanına gitme meselesi ise tek kişilik tarafta olduğu gibi bayık değil, eğer birinci gidenden kısa süre sonra alana ulaşamazsanız puan kaybediyorsunuz. Buraya da bir rekabet unsuru getirilmiş ve inanılmaz yerinde olmuş.

forza-4

    Kokpit sevdalılarını görelim?

Online’daki yarışların, özellikle geriye sarma olayı olmamasından ve diğer insanların beklenmedik hamlelerinden kaynaklı olarak çok daha heyecanlı olduğu kesin. Ve de online tarafta yarış etmek dışında da eğlencelik atraksiyonlar var. Kapalı bir alanda oynanan Infected ve King oyunları var mesela, birinde ebe olup milleti kovalıyorsunuz, ötekinde alandaki kralı ya da kralları ebeleyip kendiniz kral olmaya çalışıyorsunuz, en fazla süre kral olarak kalan kazanıyor gibi. Çok şenlikli gerçekten.

Kastettiğim amaçsızlık ise bu eğlencenin bir yere varmaması. Yani tecrübe puanı kazanıyorsunuz ama seviye atlama oyunda çok bir şey kazandırmıyor. Önemli olan para ama tek kişilik oyunda meydan okuduğunuz bir Drivatar, size turnuvada dereceye girdiğinizde alacağınız paradan daha fazlasını kazandırabiliyor. Yani elbette bir yere varmak zorunda da değil bir taraftan. Eğlence de kendi başına bir amaç nihayetinde ama işte...

Modu biraz farklı olsa da taa Burnout Paradise’tan beri bu kadar uçuk ve eğlenceli bir yarış oyunu oynamamıştım (Mario Kart 8, sen dur kenarda). Eğer ki X-One’ınız varsa ve hayatınızın bir döneminde yarış oyunlarına biraz olsun ilgi duymuşsanız Forza Horizon 2’yi mutlaka ama mutlaka denemeye çalışın.

 NOT

8+

KÜNYE

FORZA HORIZON 2 (Xbox One)

Tür: Yarış

Yapım: Playground Games

Dağıtım: Microsoft

Kutulu Fiyatı: -

Dijital İndirme: Xbox Market (180 TL)

Yaş Sınırı: +12

Bulunduğu Platformlar: X-One

Ne İyi?

-Sürüş eğlenceli

-Apaçık ve dolu dünya

-Muazzam görsellik

-Bir sürü araç

-Modifiye çılgınlığı

Ne Kötü?

-Road Trip olayı bir süre sonra bayıyor

-Online’ı biraz amaçsız

-Belki biraz da mekân çeşitliliği az

YORUMLAR
Parolamı Unuttum