Bu yazı daha önce Oyungezer Dergidi'nde yayınlanmıştır.
Nintendo ürünlerini ülkemizde bulamayışımız konusunda ne Nintendo'yu, ne de dağıtımcısını suçluyorum. Benim meselem kendini Pikaçu sanıp camdan atan o çocukla.
O güne kadar, her şey o kadar güzeldi ki. Okulda Gameboy'larımızı birbirlerine bağlayıp Pokémon takas ederek, Pokémon kartlarıyla turnuvalar yapıp muhteşem bir çocukluk geçiriyorduk. Hatta oyunlar ve Pokémon konseptine ilgimizi daha da arttıracak çizgi film bile yayınlanıyordu televizyonlarda. Belki inanmayacaksınız ama elinde Gameboy ile gezen çocukların hor görülmediği, oyunların altın çağının yaşandığı bir döneme girmiştik
Sonra çocuğun teki kendini “Pikaçu” sanıp camdan uçmanın iyi bir fikir olacağını karar verince her şey yerle bir oldu. Pokémon TV'den kaldırıldı, zar zor topladığımız kartlar bir anda kumar ilan edilip elimizden alındı ve hepsinden önemlisi okulda Gameboy kullanmak bir anda suç haline geldi. Eğer ki şu nesil Pokémon ve Mario'yla büyüseydi, inanın bana gençlik internet kafelerde kalitesiz oyunlarla zaman geçiriyor olmazdı. Oyun sektörü ne istediğini bilen, oyunlardan zevk alan, tüketip atmayan oyuncularla dolardı. O yüzden buraya açık açık yazıyorum: Türkiye'de oyun sektörünü bitiren “Uçan Pikaçu çocuk” olmuştur! Bir gün seni bulursam, sonun çok hoş olmayacak!
DİZÜSTÜMÜ ŞARJ ET PİKACHU!
Aradan kaç sene geçti bilmiyorum ama yıllar sonra Pokémon oynuyor olmanın insanda yarattığı garip bir etki var. İlk olarak mutlaka gülerken buluyorsunuz kendinizi. Yıllar sonra bile profesörün 3D modellenmiş halinize gelip “ Kız mısın bakayım erkek mi?” diye sorması ve Pokémon'ların şirin davranışları o kadar tatlı geliyor ki. Söz konusu Pokémon X olduğundaysa insan gözlerini hafif kısarak, olan biteni anlamaya çalışıyor mecburen.
Yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı hiçbir zaman bir “Pokémon ustası” olamamıştım küçüklüğümde. En son oynadığım Pokémon oyununun da sadece ilk nesil Pokémon'lara sahip Pokémon Blue olduğunu düşünürsek, "ne kadar da değişmiş!" derken muazzam bir değişimi kastettiğimi söyleyebiliriz. Oyunun pikselli dünyası artık tamamen üç boyutlu olmuş, bir de üstüne ezberlenemeyecek kadar çok sayıda yeni tür Pokémon'u oyuna eklememişler.
Bilenler bilir, 2D Pokémon'larda basit bir taş-kağıt-makas mantığı vardı. Elektrik tipi Pikaçu, toprak tipi Golem'e neredeyse hiç hasar veremez. Elektriğe bana mısın demeyen Golem, su tipi bir Pokémon karşısındaysa maymun olabilir. Bu da oyuncuya elindeki Pokémon'ları ve özelliklerini stratejik olarak kullanma ve ileriyi planlama imkanı veriyordu. Şimdiyse işler çok karışmış. Hem Pokemon sayısı fazla, hem de artık birden fazla özelliğe sahipler. Birbirini normalde etkileyen Ateş / Ot tipi Pokemon'lar veya Metal / Su gibi ikili özellikler sahaya girince eskisi gibi taş-kağıt-makas oynamak mümkün olmuyor. Hatta biraz bakar öğrenirim diye çaktırmadan kimin neye ne kadar vurduğunu gösteren özellik tablosuna baktım ama inanın bana hem bu tabloyu, hem de Pokemon'ları bir arada ezberlemek mümkün değil. Eski sistemin yerine"taş, makas, kağıt, kunduz, kalem, cüzdan, ateş, fare, öküz" gibi çok daha karışık bir denklem gelmiş. Bir de bunun üstüne Pokemon'ların ana özellikleri ve karakterleri gibi yan detaylar var.
Bu durum oyunu daha zor kılıyor mu derseniz, neyse ki öyle bir durum yok. Pokemon biz nostalji arayan oyuncular gibi genç ve daha enerjik bir kitleye de hitap etmek üzere yapılmış. Dolayısıyla hemen her sorunun basit bir çözümü var. Pokemon X'i detaylarına gömülerek oynarsanız, menajerlik oyunlarını aratmayacak derecede teknik ve derin bir oyun bulabilirsiniz. Ancak aylarca uğraşıp hayalinizdeki kadroyu toplayıp en güçlü Pokemon'ları derlemenin bir ödülü veya kullanım alanı yok. Rastgele, detaylara çok takılmadan ilerleyerek de oyunu bitirmek mümkün. Oyunun her döneminde aynı kalan yapısı da öyle aman aman değişmemiş zaten. Klasik olarak farklı Pokemon salonu liderlerini yenip madalyalarını alıyoruz, arada da çeşitli amaçlar için kurulmuş kötü bir örgütü devirip, dört elit ustayla kapışıyoruz. Şimdiye kadar defalarca işlenmiş ve kurgulanmış bir öyküyü çok da farklı sunamazlardı ama yine de iyi iş başardıklarını söylemek zorundayım. Bu sefer oyun Kalos bölgesinde başlıyor ve klasik olarak kapıştığımız rakibimiz yerine belirli bir arkadaş grubu eşliğinde ilerliyoruz. Bu gruptaki karakterler zaman zaman size yardım da etseler de, bir noktada kopup kendi yollarına gidecekler.
DELİKANLI POKEMON TOPA GİRMEZ
Oyuna gelen en büyük yenilik Nintendo'nun biraz geç de olsa Pokémon'un internet üzerindeki sosyal potansiyelini fark etmesiyle ortaya çıkmış.
Halen diğer eğitmenlerle oyun içinde karşılaşamasak da, teklif üzerine maçlar ayarlabiliyor veya körlemesine Pokemon takasları yapabiliyoruz. Bu takas olayı özünde oldukça ilginç olmuş. Karşınızdaki eğitmenin size ne yolladığını görmeden ortaya bir Pokemon yolluyorsunuz ve şansınza bağlı olarak diğer eğitmenin Pokemon'u geliyor. Bulacağınız şey 1. seviye bir Pidgey de olabilir, 70. seviye bir Frogninja da. Size tavsiyem sistemi kötüye kullanmadan mümkün olduğunca iyi Pokemonları takas etmeniz yönünde olacak. Zira karşınızdaki insanın hevesini bir kez kırarsanız, onun da bu sisteme inanıp iyi yaratıklar yollama ihtimali azalıyor.
Nintendo 3DS'in en zevkli – ve bazen yorucu- yanlarından biri de tahmin edebileceğiniz üzere gözlüksüz üç boyut destekliyor oluşu. Eminim ki, sürekli üç boyutlu oynama planınız olmasa bile en azından sevdiğiniz Pokemon'ları kapışırken üç boyutlu görmeyi hayal etmişsinizdir. Artık 3DS kaldıramadığından mı, yoksa başka bir nedenden mi bilmiyorum ama oyunda sadece çok özel sahnelerde ve Pokemon savaşlarında üçüncü boyuta ulaşabiliyorsunuz. Sürekli 3D oynamak Pokemon gibi uzun soluklu bir oyunda gözü yorardı muhtemelen ve çoğu durumda savaşları üç boyutlu görmek yeterli oluyor ama yine de insan o güzel dünyaları bütün derinliğiyle görebilmeyi istiyor.
Hala Pokemon'a doyamadım diyorsanız, oyun içinde iki küçük mini etkinlik daha var. Bunlardan birisi canavarlarınızın size olan sevgi ve bağımlılığını artıran Pokémon Aime. Burada Pokemon'unuzla bulmaca çözüp, onu sevip besleyebiliyorsunuz. Antreman modundaysa balondan Pokemon'ları döverek, yaratıklarınızın temel özelliklerini geliştirmek mümkün. Söylediğim üzere Nintendo Pokemon'un içini doldurmak ve paranızın hakkını vermek için elinden geleni yapmış, ki bunların çoğu oyuna ciddi saatler harcamayı düşünmüyorsanız pek de kullanmayacağınız özellikler. Eskiye oranla daha komplike olmasına rağmen oyunun elinize şeker verecek kadar basitleştirilmesi açıkçası hoşuma gitmedi. Pokémon X'in altında gerçekten derin ve karışık bir sistem var ancak bunun için hiçbir neden yok ortada. Klasik olarak güçlü Pokemon'ları toplayıp, elinizde yeterince çeşit olursa hemen hemen her durumun üstesinden gelmek mümkün. Öyle antrenmanmış, Pokemon yetimhanesiymiş, yumurtaymış uğramanın pek de anlamı yok.
Pokémon X sadece seriyi üç boyuta geçirmiyor, klasik bir oyunun üstüne bolca çeşni ekmeyi de başarıyor. 3DS severler bu dönemde bolca kaliteli oyuna sahip Pokemon da 3DS'in olmazsa olmazı, tartışmasız alınması gereken oyunu.
KÜNYE
Pokémon X (3DS)
Tür: RYO
Yapım: GameFreak
Dağıtım: 505 Games
Sistem: -
Kutulu Fiyatı: -
Dijital İndirme: 130 TL (Nintendo Shop)
Yaş Sınırı: 8+
Dahası İçin: nintendo.com
NOTU: 9 / 10