Merhabalar bağımsız severler! Birkaç aylık bir aradan sonra bağımsız oyunlar hakkında konuştuğum Indie Nöbeti’nin 11. bölümüyle tekrar karşınızdayım. Yeni yıl geldi, formatı biraz değiştirelim dedim. 2018’de bol bol Indie Nöbeti yazmayı planlıyorum. Her ayın başlarında gelecek bölümlerde; birkaç yıl önce çıkan ama benim yeni oynayabildiğim bir oyunun yanında, geçen ay çıkan ve radarıma giren; ya oynadığım ya da hakkında fikir sahibi olduğum üç oyundan bahsedeceğim. Aylık Indie Nöbeti’nin yanında bir an önce haberinizin olmasını istediğim, bir sonraki ayı bekleyemeyecek ama sitede de inceleyecek kadar büyük profilli olmayan oyunlardan bahsedeceğim.
O hâlde lafı fazla uzatmadan sizi Indie Nöbeti’nin 11. bölümüyle baş başa bırakayım.
Asemblance
Yapımcı: Nilo Studios
Tür: Macera
Geçen sene piyasaya sürülen Asemblance 9 küsür aydır Steam hesabımda yatmaktaydı. Açıkçası beni biraz korkutan ve aylardır görmezden gelmeme sebep olan şey oyun hakkında internette dönen tartışmalardı. Bir bağımsız oyunu ölümüne savunan ve yeren iki farklı taraf varsa, o oyun kesinlikle birçoklarına göre “klasik oyun” tarzından daha farklı bir şey deneyen ve büyük ihtimalle de bitirmesi kısa süren bir oyundur. Asemblance bu iki kategoriye de girmeyi başarıyor.
Maksimum 1 saatinizi alacak Asemblance’ın hikâyesine dair ne desem ofsayt olur zira tahmin edebileceğiniz üzere oyunun en güçlü yanı sürprizli hikâyesi. Oyunun başında kendimizi bir deney odasında buluyoruz. Karşımızda bir yapay zeka ve simülasyon odası var. Yapay zeka ile konuşarak simülasyon odasının içeriğini değiştiriyoruz ve içine giriyoruz. Asemblance temelde üç farklı küçük çevreden oluşmakta. Yapay zekanın bize verdiği ipuçları ve bizim etraftaki notları okuyarak öğrendiğimiz detaylar, oyunun başında bir şeyi açık ediyor: Bir döngünün içindeyiz ve bu yapay zeka bizden bir şey saklıyor. En ufak detaylar –duvardaki bir kelebek gibi- bu simülasyonda bizi bir sonraki aşamaya taşıyacak önemli bilgilere sahip.
Asemblance’ı normal bir şekilde oynadığınızda ilk sonuna ulaşmanız büyük ihtimalle 20 dakikanızı alacaktır. Fakat onu ilgi çekici yapan şey, bu bahsettiğim çevrelerdeki detaylarla etkileşime geçerek –ya da sol fare tuşuna basarak kamerayı yakınlaştırıp bakarak- açtığınız yeni oyun sonları. Asemblance size farklı çevreler ya da değişik oynanış mekanikleri sunmayacak. Oyunun bütün amacı burada ne olduğunu anlamak. Ben oyunun tüm sonlarını görüp hikâye parçacıklarını birleştirdiğimizde kısık sesle haaaaııı demekten kendimi alamadım. Asemblance öyle aklınızı başınızdan alacak bir oyun değil ama kısa ve netameli hikâyesi 1 saatin çok çabuk geçmesine neden olmakta.
They Are Billions
Yapımcı: Numantian Games
Tür: Strateji
Akın akın gelen zombiler, sıra halinde bekleyen askerler ve saniyede yere düşen binlerce mermi kovanı. Hayır bu World War Z’nin kitabı değil, bu They Are Billions.
They Are Billions tam anlamıyla öğrenmesi kolay ama uzmanlaşması zor bir oyun. Konsept, küçük başlayan üssünüzü yavaş yavaş büyüterek etrafta gezen ve artan zorlukla size saldıran zombilere karşı korumak üzerine kurulu. Strateji oyunu oynayanlar “turtling” nedir bilir. Bu taktikte rakibe saldırmazsınız, tüm kaynaklarınızı güçlü bir üs kurmaya ve ekonominizi geliştirmeye adarsınız. Yeterli süre geçtikten sonra da tüm gücünüzle rakibe ölümcül bir darbe vurursunuz. İşte They Are Billions bunun ölümcül darbe vuramadığınız versiyonu. Zombiler akın akın gelmekte ve sizin sınırlı sayıda kaynağınız var. Askerlerinizi stratejik pozisyonlara koyup, boğulma noktalarına tuzaklar yerleştirip üssünüzü duvarlarla desteklemeniz gerekmekte. Bu sırada da sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olmalısınız. Zombiler her akında daha güçlenmekte fakat sizin buna tepkinizi üssünüzün boyutu belirlemekte. Duvarları genişletip daha fazla bina dikebilirsiniz ama bu savunulması gereken alanı büyütür. Küçük kalıp duvarlarınızın her tarafını savunabilirsiniz ama bu sefer de ekonominiz istediğiniz noktaya gelemeyebilir. Bu ince denge arasındaki seçimler oyunun en eğlenceli yanlarından.
They Are Billions durdurulabilir gerçek zamanlı strateji türünün en iyi örneklerinden biri. Fakat oyunun erken erişim de olduğunu da belirtmem gerek. Çökme ve oynanış dengesi sorunları tam olarak çözülmemiş durumda ama buna rağmen bile saatlerinizi gömebileceğiniz bir oyun olmuş.
SCP: Secret Laboratory
Yapımcı: Hubert Moszka
Tür: Korku
SCP: Secret Laboratory’i buraya koymamdaki esas sebep, benim çok sevdiğim SCP internet sitesinden bahsetmem aslında. Topluluk tarafından düzenlenen Secure Contain Protect yüzlerce korku hikâyesinin bir araya gelerek oluşturduğu bir wiki aslında. Tamamen kurgu olan bu Secure Contain Protect şirketi, dünyaya başka evrenlerden gelen yaratıklar, objeler, iblisler vs. gibi şeylerin halktan gizli bir şekilde bir tesiste saklamakta. Kullanıcılar kendi yazdıkları gerçekten de akıl almaz derecede korkutucu ve rahatsız edici hikâyeleri bu siteye yükleyebiliyorlar. Yaratıkların ya da objelerin çoğu bilinmeyen evrenlerden gelmekteler ve dünyamızın fizik kurallarına uymamaktalar. Bu hikâyeler arasında en popülerinden SCP-173, siz baktığınızda yerinde sabit bir şekilde duran yaratık, gözünüzü kırptığınız anda boynunuzu kırıp sizi öldürebiliyor. Ya da SCP-914. İçine attığınız herhangi cisimleri fiziksel olarak imkansız bir şekilde farklı bir cisme çevirme yeteneğine sahip. Bunlar yine haffiten mantıklı varlıklar. İş esas bir de bir basketbol maçı kayıdı olan garip varlıklara gelince değişiyor. Bu kayıdı izlediğinizde her şey normal gitse de, birden tüm oyuncuların ve stadyumdaki insanların korkunç bir döngüye kapıldığını fark ediyorsunuz. Bir süre sonra kayıttaki insanlarda kendilerinin sonsuz bir basketbol maçı döngüsünde sıkıştıklarını fark ediyorlar ve kayıdı izleyen insandan yardım dilenmeye başlıyor. Bu hikâyelerin en güzel yanı, hepsinin deneysel rapor şeklinde yazılmış olmaları. SCP gizli bir kuruluş olduğu için raporların bazı kısımları silinmiş durumda. Anlayamadıkları bir varlıkla karşılaştıklarında denek olarak gerçek insanları kullanmaktan da çekinmiyorlar. Eğer “creepypasta” denilen, uydurma internet korku hikâyelerinden hoşlanıyorsanız SCP’ye kesinlikle göz atın derim. Tam anlamıyla bir sanat eseri.
SCP: Secret Laboratory ise bizi, SCP tesislerinde saklı tutuldukları yerden kaçan birkaç SCP varlığının tam ortasına bırakıyor. Çoklu oyuncu olan Secret Laboratory bizi beş farklı fraksiyondan birine rastgele atamakta. D sınıfı personel -yani denek insanları- kimseye gözükmeden tesisten kaçmaya çalışmakta. Dokuz-Kuyruklu Tilki ekibi bilim insanlarını kurtarmaya çalışmakta, bu sırada bilim insanları da tesisten çıkmaya çalışmaktalar. SCP'lerin amacı insanları öldürmek. Kaos Direnişçileri de D sınıfı personale yardım etmekte (SCP sitesindeki hikâyelere göz atarsanız bu isimler anlam kazanacaktır). Şu an için oyunda sadece birkaç SCP var. Bunlardan bazıları yukarıda bahsettiğim SCP-173, önüne çıkan herkesi öldüren veba doktoru SCP-049 ve kendi kendine gelişip tesisin sistemlerini kontrol edebilen bir yapay zeka SCP-079. SCP: Secret Laboratory ne hatalardan arınmış ne de harika görsellere sahip derin bir oyun ama benim gibi SCP dünyası ilginizi çekiyorsa arkadaşlarınızla deneyebilirsiniz ki zaten bedava.
Bridge Constructor Portal
Yapımcı: ClockStone
Tür: Simülasyon/Strateji
Birbirlerinden tamamı ile alakasız iki farklı oyunun bir araya gelmesine bayılıyorum. Bridge Constructor Portal da böyle bir oyun. Benim de büyük bir zevkle oynadığım Bridge Constructor serisiyle, Valve’ın bulmaca-macera oyunu Portal bu çok zevkli ve zor oyunda bir araya gelmiş.
Bridge Constructor oyunlarında her bölüm belli bir bütçeyle A ve B noktaları arasındaki boş arazinin üstüne çeşitli inşaat materyalleri kullanarak köprü yapmaya ve arabaların yaptığınız köprüden geçmesini sağlamaya çalışıyorsunuz. Çoğu bölümü düzgün ve bir insanın yapacağı köprüler inşa ederek geçebilseniz de, bu serinin oyunlarının zevki saçma sapan yapılar yapmaktan geçiyor. Bridge Constructor Portal’sa bu formüle Portal’ın dünyasından malzemeler ve bölümler katıyor. İtiş jeli, geri itiş jeli ve portal gibi inşaat ekipmanlarını kullanarak bölümlerdeki bulmacaları çözüyorsunuz. Bridge Constructor oyunlarının en büyük eksiği kötü sunum ve görselleriydi ama burada Portal lisansı söz konusu olunca iş değişmiş tabii ki. Portal oyunlarından hatırlayacağımız eğitim videoları ve GLaDOS, Bridge Constructor Portal’ın sunumuna muhteşem katkı sağlamaktalar.
Eğer daha önce bir Bridge Constructor oyunu oynamadıysanız ama bulmaca türünden hoşlanıyorsanız bu oyunu sakın kaçırmayın. Seriye daha önceden giriş yaptıysanız zaten Bridge Constructor Portal’ı çoktan oynuyorsunuzdur.