Lucasfilm D23 Expo Panelinden Öne Çıkanlar

Güç bu sene de çok yoğun hissedilecek

Geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen D23 Expo etkinliğinde yine bolca duyuru, çok sayıda görüntü ve tabii ki büyük beklentiler ortaya çıktı. Star Wars hayranları Disney+ dizileriyle birlikte yeniden ışın kılıçlarını tozlu raflardan çıkarmaya başlamışlardı. Lucasfilm'in yeni paneli de hepimize heyecanlanmak için yeni sebepler verdi. Sadece Star Wars değil Lucasfilms'in bir diğer kült markası Indiana Jones için de epey duygusal anlar yaşandı. Ayrıca yeni nesil Willow için de resmi fragman gün yüzüne çıktı.

En son 2019 yılında Disney'in resmi hayran etkinliğinde panel yapan Lucasfilm'in geri dönüşü epey iddialı oldu. Mandalorian'ın yeni sezonuna da ilk kez göz attığımız panelin öne çıkan içerikleri şu şekilde;

Andor

Star Wars'ın ufuktaki en yakın projesi Andor dizisi. Rogue One'ın öncesini anlatacak olan Andor ile birlikte Star Wars Evreni'nin arka planına, isyancıların doğuşuna tanıklık edeceğiz. Diego Luna'nın başrolünde yer alacağı diziden resmi fragman da D23 Expo ile birlikte görücüye çıktı. 21 Eylül günü ilk üç bölümüyle birlikte yayın hayatına başlayacak olan Andor'un devam sezonlarının da yolda olduğunu biliyoruz. Uzun soluklu bir Star Wars macerasına hazırlanan Disney+ hikayeyi iki sezonda anlatacak ve finalinde doğrudan Rogue One'ın başlangıcına bağlanacağız. Daha önce dizinin görüntü yönetmeni Disney'in bütçeden kıstığını ve dizinin ilk etapta 5 sezon civarında sürmesinin planlandığını açıklamıştı.

Willow'un geri dönüşü özellikle nostalji anlamında güzel duygular yaşatmayı başardı. Hikayenin efsanevi başrolü Warwick Davis'in geri dönüşüyle birlikte bu büyülü dünya bir kez daha gözlerimizin pasını silmeye geliyor. Willow'un D23 panelinde hem resmi fragman görücüye çıktı hem de Christian Slater panele katılıp dizide yer alacağını açıkladı. Willow dizisi 30 Kasım günü yayın hayatına başlayacak.

Star Wars: The Bad Batch

Clone Force 99 geri dönüyor. Klon Savaşları ile birlikte tanıdığımız Bad Batch ekibi belki uzaktan bir avuç işe yaramaz gibi gözüküyor olabilir ama yaşattıkları duygular gerçekten çok özel. Dave Filoni'nin yapımcılığında izleyeceğimiz ikinci sezonun resmi yayın tarihi de etkinlikte açıklandı. 4 Ocak 2023'te Bad Batch'in ikinci sezonu ilk iki bölümü ile birlikte Disney+ üzerinden yayınlanmaya başlanacak. 

Star Wars: Tales Of The Jedi

Star Wars külliyatında muhteşem bir yolculuk bizi bekliyor. Mandalorian'ın genel heyecanını bir kenara koyacak olursak Tales of the Jedi fragmanı beni bu panelde en çok beklentiye sokan dizi oldu. Qui-Gon Jinn'in gençlik yıllarında ustasu Count (o zamanlar Master) Dooku ile geçirdiği serüvenlerden genç Mace Windu'ya kadar bolca anlatılmamış hikaye bizleri bekliyor. Clone Wars'ın yapımcılarının elinden çıkacak olması da Tales of the Jedi için beklentileri daha da yükseltiyor. Tales of the Jedi, 26 Ekim günü yayın hayatına başlıyor. 

Ahsoka

Clone Wars serisinin hayatımıza kattığı Ahsoka'yı kanlı canlı görmek için ise The Mandalorian dizisini beklememiz gerekti. Rosario Dawson'un canlandırdığı karakterin canlı hali de hayranlardan tam not alınca Lucasfilm Ahsoka'ya kendi dizisini vermeye karar verdi. Şu an için resmi bir yayın tarihine sahip olmasa da dizinin yaratıcı ekibinde Dave Filoni ve Jon Favreau'nun yer alması inanılmaz rahatlatıcı bir gelişme. 2023 yılı içerisinde yayınlanacağı açıklanan Ahsoka ile birlikte belki de bir Gri Jedi'ın serüvenine ilk kez ekran önünde tanıklık edeceğiz.

Star Wars: Skeleton Crew

Jude Law'ın Star Wars Evreni'ne dahil olması halen kulağa epey ilginç geliyor. Ancak MCU'nun Spider-Man yönetmeni Jon Watts önderliğinde yine, yeniden Jon Favreau ve Dave Filoni ikilisinin de işin içerisinde yer alacağı Skeleton Crew epey iddialı bir dizi gibi gözüküyor. New Republic döneminde geçecek olan Skeleton Crew'da uzayda kaybolmuş bir grup çocuğun hikayelerini izleyeceğiz. New Republic dönemi şu an Disney için çok taze olduğu için karakterler hakkında net bir fikrimiz yok ama panel sonrası Skeleton Crew ile ilgili beklentiler de biraz daha yükseldi. Dizinin henüz resmi bir yayın tarihi bulunmuyor.

Indiana Jones

Harrison Ford belki Han Solo ile pek anlaşamıyor ama usta aktörün gönlünde bir başka Lucasfilm karakteri var, Indiana Jones! Serinin beşinci filmiyle birlikte şapkasına ve kırbacına veda edecek olan Ford, daha önce yaptığı açıklamalarda kendisinden başka kimseyi Indiana Jones olarak görmek istemediğini net bir şekilde belirtmişti. Phoebe Waller-Bridge ile birlikte panelde yerini alan Ford'a destek olarak filmin yeni yönetmeni James Mangold da etkinlikte yerini aldı. 30 Haziran 2023 vizyon tarihine sahip olan Indiana Jones 5'i merakla bekliyoruz.

The Mandalorian

Assolistler en son çıkar ve şu an için Disney+'nın Star Wars anlamında en önemli içeriği The Mandalorian. Üçüncü sezonun ilk teaser görüntüleriyle birlikte evrenin derinliklerinde muhteşem bir maceranın bizleri beklediğini gördük. İşin en güzel taraflarından birisi de Mandalore hikayelerinin de üçüncü sezonda artık merkezde yer alacağını görmek oldu. Bebek Yoda (Grogu demeyeceğim) sayesinde bir anda dünyayı kasıp kavuran Mando'nun yeni sezonu önümüzdeki yıl yayın hayatına başlayacak. Din Djarin bu noktadan sonra "kara kılıç kuşananındır!" diyerek Mandalore'u haraca bile bağlayabilir. Umarım bu 2023 tarihi yılın ilk çeyreğini işaret ediyordur da bu hasret daha da uzun sürmez.

D23'ün Star Wars adına öne çıkan içerikleri böyleydi. Bunların yanı sıra High Republic döneminde geçecek bir çocuk çizgi filmi olan Young Jedi Adventures de yine panelde duyuruldu. Artık Andor ile başlayacak yeni dönemde Star Wars'ın yeniden yükselme dönemine girmesini umut ediyorum. The Mandalorian'ın başlattığı şahane yol bence Mandalorian sezon 2.5 olan Boba Fett ile güzel devam etmişti. Obi-Wan biraz hayal kırıklığı yaratsa da Star Wars'ın bizlere anlatabileceği daha çok fazla hikaye var. Bir sonraki Star Wars yazısında görüşünceye dek, güç hepimizle olsun. 

YORUMLAR
gespensterpanzer
12 Eylül 2022 20:53

Andor'u açıkladılar zaten, kaç sezon olacak hikâye nerede bitecek. Biraz daha ozenelim lütfen bu haberleri yazarken.

oe93
gespensterpanzer
13 Eylül 2022 11:28

Dün yazıyı yazarken internet erişimim gerçekten çok limitliydi, Andor'dan aldığım son haberler ileriki sezonların iptal edildiği yönündeydi. Sonrasında araştırma yaptım. 2 sezon sürecek ve Rogue One'ın başladığı yerde hikayeyi tamamlayacak. Uyarı için teşekkürler. Eksik bilgi için özür dilerim, düzeltme yapıldı.


Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Lilith'in hikayesini hatırlayalım

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Diablo 4'ün o muhteşem duyuru fragmanı oyunun baş kötüsü olarak Lilith'le karşılaşacağımızı gösterdi ama ne fragmanda, ne de bültende Lilith'in kim olduğuna dair pek bir bilgi yoktu. Diablo lore'unu takip edenler Lilith'i gayet iyi tanır ama diğer oyuncular için, özellikle de Diablo serisiyle sonradan tanışanlar için bu karakterin biraz muamma olduğunu kabul etmek lazım. Ben de hafızamı tazelemek için tekrardan bir wiki'lere daldım, olur da yanlış hatırladığım bir kısım varsa belirtebilirsiniz :)

O halde gelin sizinle biraz Lilith'i tanıyalım (ya da hatırlayalım).

Lilith, Diablo 2'den tanıdığımız ve Prime Evil'lardan biri olan Mephisto'nun kızı. Sanctuary dünyasında Succubusların Kraliçesi olarak da tanınıyor.

Aslında hikaye insanlığın ve Sanctuary'nin var olmadığı bir dönemde başlıyor, Cennet ve Cehennem arasındaki o bitmeyen savaşın sürdüğü zamanlarda. Binlerce yıl süren bu savaştan sıkılan Lilith ve kardeşi Lucion, bu savaşa nasıl son vereceklerini düşünürken meleklere karşı yaptıkları bir çatışmada Lilith, Inarius ismindeki meleği tutsak alıyor.

Lilith'in amacı Inarius'la eğlenmek, ama Inarius'a dokunduğunda bu melek canlanıyor ve Sonsuz Savaştan kaçmak isteğini falan geveliyor. Lilith aslında ilk başta Inarius'u kolayca manipüle edip kullanabileceğini düşünse de, zaman içinde birbirlerine aşık oluyorlar. Bu arada Inarius da öyle sıradan bir melek değil, Cennet'in eski baş meleklerinden biri. Bu sevimli ikili her iki tarafta da savaştan sıkılanları (melekler ve iblisler) peşlerine topluyor ve Pandemonium Fortress'ı istila ederek Dünya Taşı'nı (Worldstone) çalıyorlar.

Zaten aslında Diablo'nun hikayesi de biraz böyle başlıyor diyebiliriz çünkü ikili Dünya Taşı'nı kullanarak Sanctuary dünyasını yaratıyorlar. Burası Cennet ile Cehennem arasında bir dünya, şeytan ve meleklerin Sonsuz Savaş'tan uzak durabileceği bir sığınma yeri. Yani 1996 yılındaki Diablo'dan beri karakterlerimizle dalıp iblisleri kesip durduğumuz dünya burası.

Inarius savaştan kaçtıkları için mutlu ama Lilith bununla yetinmiyor, savaşı tamamen bitirebileceklerini düşünüyor. Bunun da ilk adımı bu iki karşıt türün dünyaya bir çocuk getirmesi. Bir melekle şeytanın bir araya gelmesi, nephalem diye bilinen türün ortaya çıkmasına neden oluyor; ilk çocuklarının ismi de Rathma.

Görsel: Ziom05 - DeviantArt

Ancak isyana katılan melek ve şeytanlar, nephalem'in kendilerinden çok daha güçlü olduğunu fark ediyorlar. Bu hem kendi türleri için bir tehdit, hem de Cennet ve Cehennem'in dikkatini Sanctuary'e çekebilecek bir olay. Bu da nihayetinde asi melek ve şeytanlar arasında isyan çıkmasına sebep oluyor ve çoğu nephalem'in ortadan kaldırılmasını gerektiğini düşünüyor.

Haksız da sayılmazlar, değil mi? Sanctuary'deki tüm insanlar nephalem'in soyundan geliyor ve ne kadar güçlü olduklarını da oyunlarda Prime Evil'ları öldürmelerinden anlayabiliyoruz :) Biz de oyuncu karakteri olarak nephalem soyundan geliyoruz bildiğiniz gibi.

Peki Lilith bu işin neresinde? Lilith, nephalem'e karşı isyan sonucunda çocuklarını kaybetme düşüncesiyle kafayı yiyor, deliriyor. Çünkü ona göre dünyanın geleceği nephalem'lerin elinde, Sonsuz Savaşı bitirebilecek olanlar da çocukları. Çocuklarını korumak için korkunç bir yaratığa dönüşüyor, isyan eden tüm melek ve şeytanları gözünü bile kırpmadan katlediyor. Inarius, Lilith'in dönüştüğü o korkunç şeyin farkına varsa da aşkından dolayı Lilith'i öldüremiyor ve onu Sanctuary'den sürerek sonsuz bir boşluk diyarı olan Void'e hapsediyor.

Inarius zaman içinde Dünya Taşı'nı kullanarak nephalem'in gücünü azaltmaya başlıyor. Aradan çokça nesil geçiyor ve bildiğimiz zayıf, ölümlü insan ırkı çıkıyor ortaya. Bu esnada Lilith'in bir ara Sanctuary'e döndüğüne şahit oluyoruz, bunların ilki Günah Savaşı sırasında. Bu savaş Cathedral of Light (Inarius'un liderliğinde) ile Temple of Triune (Prime Evil'ların liderliğinde) arasında gerçeklemişti ve amacı da insanların kontrolünü ele geçirmekti. Lilith bu fırsattan istifade ederek Dünya Taşı'nın gücüyle oynuyor ve nephalem'lerin tekrar güçlenmeye başlamasını sağlıyor.

Lilith'i Diablo 2'deki Pandemonium Event ismindeki bonus görevde mini-boss olarak görmüş ve Matron's Den'de kendisiyle savaşmıştık. Diablo 3'te Lilith yoktu belki ama Pandemonium Fortress'te etrafa dağılmış halde Lilith's Writings isimli yazıtları buluyor ve geçmişi hakkında fikir sahibi oluyorduk.

Lilith, Diablo 4'ün baş kötüsü olacak ama geçmişinden de gördüğünüz gibi aslında kendisi kötü değildi, hatta düşünce yapısı olarak başlarda gri bölgede bulunduğunu da söylemek mümkün. Diablo, Mephisto, Baal gibi Prime Evil'ların aksine o Cennet'le savaşı umursamayan bir varlıktı, hatta amacına ulaşarak iki karşıt taraf arasında kalan tarafsız bir dünya bile yaratmıştı. Yani kendisinin ne Cennet'e, ne de Cehennem'e yakın olduğunu söyleyebiliriz, bu da Diablo 4'ün hikayesi için oldukça geniş ve yeni bir alan yaratıyor aslında.

Lilith döndüğüne göre Inarius'un oyundaki rolü ne olacak, o da merak konusu. Nihayetinde kendisi Lilith'in babası Mephisto tarafından zincire vurulmuş halde Cehennemde yanıyor şu anda :) Belki de görevlerimiz arasında onu da kurtarmak olacaktır, kim bilir?

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Lilith'in hikayesini hatırlayalım

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Diablo 4'ün o muhteşem duyuru fragmanı oyunun baş kötüsü olarak Lilith'le karşılaşacağımızı gösterdi ama ne fragmanda, ne de bültende Lilith'in kim olduğuna dair pek bir bilgi yoktu. Diablo lore'unu takip edenler Lilith'i gayet iyi tanır ama diğer oyuncular için, özellikle de Diablo serisiyle sonradan tanışanlar için bu karakterin biraz muamma olduğunu kabul etmek lazım. Ben de hafızamı tazelemek için tekrardan bir wiki'lere daldım, olur da yanlış hatırladığım bir kısım varsa belirtebilirsiniz :)

O halde gelin sizinle biraz Lilith'i tanıyalım (ya da hatırlayalım).

Lilith, Diablo 2'den tanıdığımız ve Prime Evil'lardan biri olan Mephisto'nun kızı. Sanctuary dünyasında Succubusların Kraliçesi olarak da tanınıyor.

Aslında hikaye insanlığın ve Sanctuary'nin var olmadığı bir dönemde başlıyor, Cennet ve Cehennem arasındaki o bitmeyen savaşın sürdüğü zamanlarda. Binlerce yıl süren bu savaştan sıkılan Lilith ve kardeşi Lucion, bu savaşa nasıl son vereceklerini düşünürken meleklere karşı yaptıkları bir çatışmada Lilith, Inarius ismindeki meleği tutsak alıyor.

Lilith'in amacı Inarius'la eğlenmek, ama Inarius'a dokunduğunda bu melek canlanıyor ve Sonsuz Savaştan kaçmak isteğini falan geveliyor. Lilith aslında ilk başta Inarius'u kolayca manipüle edip kullanabileceğini düşünse de, zaman içinde birbirlerine aşık oluyorlar. Bu arada Inarius da öyle sıradan bir melek değil, Cennet'in eski baş meleklerinden biri. Bu sevimli ikili her iki tarafta da savaştan sıkılanları (melekler ve iblisler) peşlerine topluyor ve Pandemonium Fortress'ı istila ederek Dünya Taşı'nı (Worldstone) çalıyorlar.

Zaten aslında Diablo'nun hikayesi de biraz böyle başlıyor diyebiliriz çünkü ikili Dünya Taşı'nı kullanarak Sanctuary dünyasını yaratıyorlar. Burası Cennet ile Cehennem arasında bir dünya, şeytan ve meleklerin Sonsuz Savaş'tan uzak durabileceği bir sığınma yeri. Yani 1996 yılındaki Diablo'dan beri karakterlerimizle dalıp iblisleri kesip durduğumuz dünya burası.

Inarius savaştan kaçtıkları için mutlu ama Lilith bununla yetinmiyor, savaşı tamamen bitirebileceklerini düşünüyor. Bunun da ilk adımı bu iki karşıt türün dünyaya bir çocuk getirmesi. Bir melekle şeytanın bir araya gelmesi, nephalem diye bilinen türün ortaya çıkmasına neden oluyor; ilk çocuklarının ismi de Rathma.

Görsel: Ziom05 - DeviantArt

Ancak isyana katılan melek ve şeytanlar, nephalem'in kendilerinden çok daha güçlü olduğunu fark ediyorlar. Bu hem kendi türleri için bir tehdit, hem de Cennet ve Cehennem'in dikkatini Sanctuary'e çekebilecek bir olay. Bu da nihayetinde asi melek ve şeytanlar arasında isyan çıkmasına sebep oluyor ve çoğu nephalem'in ortadan kaldırılmasını gerektiğini düşünüyor.

Haksız da sayılmazlar, değil mi? Sanctuary'deki tüm insanlar nephalem'in soyundan geliyor ve ne kadar güçlü olduklarını da oyunlarda Prime Evil'ları öldürmelerinden anlayabiliyoruz :) Biz de oyuncu karakteri olarak nephalem soyundan geliyoruz bildiğiniz gibi.

Peki Lilith bu işin neresinde? Lilith, nephalem'e karşı isyan sonucunda çocuklarını kaybetme düşüncesiyle kafayı yiyor, deliriyor. Çünkü ona göre dünyanın geleceği nephalem'lerin elinde, Sonsuz Savaşı bitirebilecek olanlar da çocukları. Çocuklarını korumak için korkunç bir yaratığa dönüşüyor, isyan eden tüm melek ve şeytanları gözünü bile kırpmadan katlediyor. Inarius, Lilith'in dönüştüğü o korkunç şeyin farkına varsa da aşkından dolayı Lilith'i öldüremiyor ve onu Sanctuary'den sürerek sonsuz bir boşluk diyarı olan Void'e hapsediyor.

Inarius zaman içinde Dünya Taşı'nı kullanarak nephalem'in gücünü azaltmaya başlıyor. Aradan çokça nesil geçiyor ve bildiğimiz zayıf, ölümlü insan ırkı çıkıyor ortaya. Bu esnada Lilith'in bir ara Sanctuary'e döndüğüne şahit oluyoruz, bunların ilki Günah Savaşı sırasında. Bu savaş Cathedral of Light (Inarius'un liderliğinde) ile Temple of Triune (Prime Evil'ların liderliğinde) arasında gerçeklemişti ve amacı da insanların kontrolünü ele geçirmekti. Lilith bu fırsattan istifade ederek Dünya Taşı'nın gücüyle oynuyor ve nephalem'lerin tekrar güçlenmeye başlamasını sağlıyor.

Lilith'i Diablo 2'deki Pandemonium Event ismindeki bonus görevde mini-boss olarak görmüş ve Matron's Den'de kendisiyle savaşmıştık. Diablo 3'te Lilith yoktu belki ama Pandemonium Fortress'te etrafa dağılmış halde Lilith's Writings isimli yazıtları buluyor ve geçmişi hakkında fikir sahibi oluyorduk.

Lilith, Diablo 4'ün baş kötüsü olacak ama geçmişinden de gördüğünüz gibi aslında kendisi kötü değildi, hatta düşünce yapısı olarak başlarda gri bölgede bulunduğunu da söylemek mümkün. Diablo, Mephisto, Baal gibi Prime Evil'ların aksine o Cennet'le savaşı umursamayan bir varlıktı, hatta amacına ulaşarak iki karşıt taraf arasında kalan tarafsız bir dünya bile yaratmıştı. Yani kendisinin ne Cennet'e, ne de Cehennem'e yakın olduğunu söyleyebiliriz, bu da Diablo 4'ün hikayesi için oldukça geniş ve yeni bir alan yaratıyor aslında.

Lilith döndüğüne göre Inarius'un oyundaki rolü ne olacak, o da merak konusu. Nihayetinde kendisi Lilith'in babası Mephisto tarafından zincire vurulmuş halde Cehennemde yanıyor şu anda :) Belki de görevlerimiz arasında onu da kurtarmak olacaktır, kim bilir?

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Lilith'in hikayesini hatırlayalım

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Diablo 4'ün o muhteşem duyuru fragmanı oyunun baş kötüsü olarak Lilith'le karşılaşacağımızı gösterdi ama ne fragmanda, ne de bültende Lilith'in kim olduğuna dair pek bir bilgi yoktu. Diablo lore'unu takip edenler Lilith'i gayet iyi tanır ama diğer oyuncular için, özellikle de Diablo serisiyle sonradan tanışanlar için bu karakterin biraz muamma olduğunu kabul etmek lazım. Ben de hafızamı tazelemek için tekrardan bir wiki'lere daldım, olur da yanlış hatırladığım bir kısım varsa belirtebilirsiniz :)

O halde gelin sizinle biraz Lilith'i tanıyalım (ya da hatırlayalım).

Lilith, Diablo 2'den tanıdığımız ve Prime Evil'lardan biri olan Mephisto'nun kızı. Sanctuary dünyasında Succubusların Kraliçesi olarak da tanınıyor.

Aslında hikaye insanlığın ve Sanctuary'nin var olmadığı bir dönemde başlıyor, Cennet ve Cehennem arasındaki o bitmeyen savaşın sürdüğü zamanlarda. Binlerce yıl süren bu savaştan sıkılan Lilith ve kardeşi Lucion, bu savaşa nasıl son vereceklerini düşünürken meleklere karşı yaptıkları bir çatışmada Lilith, Inarius ismindeki meleği tutsak alıyor.

Lilith'in amacı Inarius'la eğlenmek, ama Inarius'a dokunduğunda bu melek canlanıyor ve Sonsuz Savaştan kaçmak isteğini falan geveliyor. Lilith aslında ilk başta Inarius'u kolayca manipüle edip kullanabileceğini düşünse de, zaman içinde birbirlerine aşık oluyorlar. Bu arada Inarius da öyle sıradan bir melek değil, Cennet'in eski baş meleklerinden biri. Bu sevimli ikili her iki tarafta da savaştan sıkılanları (melekler ve iblisler) peşlerine topluyor ve Pandemonium Fortress'ı istila ederek Dünya Taşı'nı (Worldstone) çalıyorlar.

Zaten aslında Diablo'nun hikayesi de biraz böyle başlıyor diyebiliriz çünkü ikili Dünya Taşı'nı kullanarak Sanctuary dünyasını yaratıyorlar. Burası Cennet ile Cehennem arasında bir dünya, şeytan ve meleklerin Sonsuz Savaş'tan uzak durabileceği bir sığınma yeri. Yani 1996 yılındaki Diablo'dan beri karakterlerimizle dalıp iblisleri kesip durduğumuz dünya burası.

Inarius savaştan kaçtıkları için mutlu ama Lilith bununla yetinmiyor, savaşı tamamen bitirebileceklerini düşünüyor. Bunun da ilk adımı bu iki karşıt türün dünyaya bir çocuk getirmesi. Bir melekle şeytanın bir araya gelmesi, nephalem diye bilinen türün ortaya çıkmasına neden oluyor; ilk çocuklarının ismi de Rathma.

Görsel: Ziom05 - DeviantArt

Ancak isyana katılan melek ve şeytanlar, nephalem'in kendilerinden çok daha güçlü olduğunu fark ediyorlar. Bu hem kendi türleri için bir tehdit, hem de Cennet ve Cehennem'in dikkatini Sanctuary'e çekebilecek bir olay. Bu da nihayetinde asi melek ve şeytanlar arasında isyan çıkmasına sebep oluyor ve çoğu nephalem'in ortadan kaldırılmasını gerektiğini düşünüyor.

Haksız da sayılmazlar, değil mi? Sanctuary'deki tüm insanlar nephalem'in soyundan geliyor ve ne kadar güçlü olduklarını da oyunlarda Prime Evil'ları öldürmelerinden anlayabiliyoruz :) Biz de oyuncu karakteri olarak nephalem soyundan geliyoruz bildiğiniz gibi.

Peki Lilith bu işin neresinde? Lilith, nephalem'e karşı isyan sonucunda çocuklarını kaybetme düşüncesiyle kafayı yiyor, deliriyor. Çünkü ona göre dünyanın geleceği nephalem'lerin elinde, Sonsuz Savaşı bitirebilecek olanlar da çocukları. Çocuklarını korumak için korkunç bir yaratığa dönüşüyor, isyan eden tüm melek ve şeytanları gözünü bile kırpmadan katlediyor. Inarius, Lilith'in dönüştüğü o korkunç şeyin farkına varsa da aşkından dolayı Lilith'i öldüremiyor ve onu Sanctuary'den sürerek sonsuz bir boşluk diyarı olan Void'e hapsediyor.

Inarius zaman içinde Dünya Taşı'nı kullanarak nephalem'in gücünü azaltmaya başlıyor. Aradan çokça nesil geçiyor ve bildiğimiz zayıf, ölümlü insan ırkı çıkıyor ortaya. Bu esnada Lilith'in bir ara Sanctuary'e döndüğüne şahit oluyoruz, bunların ilki Günah Savaşı sırasında. Bu savaş Cathedral of Light (Inarius'un liderliğinde) ile Temple of Triune (Prime Evil'ların liderliğinde) arasında gerçeklemişti ve amacı da insanların kontrolünü ele geçirmekti. Lilith bu fırsattan istifade ederek Dünya Taşı'nın gücüyle oynuyor ve nephalem'lerin tekrar güçlenmeye başlamasını sağlıyor.

Lilith'i Diablo 2'deki Pandemonium Event ismindeki bonus görevde mini-boss olarak görmüş ve Matron's Den'de kendisiyle savaşmıştık. Diablo 3'te Lilith yoktu belki ama Pandemonium Fortress'te etrafa dağılmış halde Lilith's Writings isimli yazıtları buluyor ve geçmişi hakkında fikir sahibi oluyorduk.

Lilith, Diablo 4'ün baş kötüsü olacak ama geçmişinden de gördüğünüz gibi aslında kendisi kötü değildi, hatta düşünce yapısı olarak başlarda gri bölgede bulunduğunu da söylemek mümkün. Diablo, Mephisto, Baal gibi Prime Evil'ların aksine o Cennet'le savaşı umursamayan bir varlıktı, hatta amacına ulaşarak iki karşıt taraf arasında kalan tarafsız bir dünya bile yaratmıştı. Yani kendisinin ne Cennet'e, ne de Cehennem'e yakın olduğunu söyleyebiliriz, bu da Diablo 4'ün hikayesi için oldukça geniş ve yeni bir alan yaratıyor aslında.

Lilith döndüğüne göre Inarius'un oyundaki rolü ne olacak, o da merak konusu. Nihayetinde kendisi Lilith'in babası Mephisto tarafından zincire vurulmuş halde Cehennemde yanıyor şu anda :) Belki de görevlerimiz arasında onu da kurtarmak olacaktır, kim bilir?

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Lilith'in hikayesini hatırlayalım

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Diablo 4'ün o muhteşem duyuru fragmanı oyunun baş kötüsü olarak Lilith'le karşılaşacağımızı gösterdi ama ne fragmanda, ne de bültende Lilith'in kim olduğuna dair pek bir bilgi yoktu. Diablo lore'unu takip edenler Lilith'i gayet iyi tanır ama diğer oyuncular için, özellikle de Diablo serisiyle sonradan tanışanlar için bu karakterin biraz muamma olduğunu kabul etmek lazım. Ben de hafızamı tazelemek için tekrardan bir wiki'lere daldım, olur da yanlış hatırladığım bir kısım varsa belirtebilirsiniz :)

O halde gelin sizinle biraz Lilith'i tanıyalım (ya da hatırlayalım).

Lilith, Diablo 2'den tanıdığımız ve Prime Evil'lardan biri olan Mephisto'nun kızı. Sanctuary dünyasında Succubusların Kraliçesi olarak da tanınıyor.

Aslında hikaye insanlığın ve Sanctuary'nin var olmadığı bir dönemde başlıyor, Cennet ve Cehennem arasındaki o bitmeyen savaşın sürdüğü zamanlarda. Binlerce yıl süren bu savaştan sıkılan Lilith ve kardeşi Lucion, bu savaşa nasıl son vereceklerini düşünürken meleklere karşı yaptıkları bir çatışmada Lilith, Inarius ismindeki meleği tutsak alıyor.

Lilith'in amacı Inarius'la eğlenmek, ama Inarius'a dokunduğunda bu melek canlanıyor ve Sonsuz Savaştan kaçmak isteğini falan geveliyor. Lilith aslında ilk başta Inarius'u kolayca manipüle edip kullanabileceğini düşünse de, zaman içinde birbirlerine aşık oluyorlar. Bu arada Inarius da öyle sıradan bir melek değil, Cennet'in eski baş meleklerinden biri. Bu sevimli ikili her iki tarafta da savaştan sıkılanları (melekler ve iblisler) peşlerine topluyor ve Pandemonium Fortress'ı istila ederek Dünya Taşı'nı (Worldstone) çalıyorlar.

Zaten aslında Diablo'nun hikayesi de biraz böyle başlıyor diyebiliriz çünkü ikili Dünya Taşı'nı kullanarak Sanctuary dünyasını yaratıyorlar. Burası Cennet ile Cehennem arasında bir dünya, şeytan ve meleklerin Sonsuz Savaş'tan uzak durabileceği bir sığınma yeri. Yani 1996 yılındaki Diablo'dan beri karakterlerimizle dalıp iblisleri kesip durduğumuz dünya burası.

Inarius savaştan kaçtıkları için mutlu ama Lilith bununla yetinmiyor, savaşı tamamen bitirebileceklerini düşünüyor. Bunun da ilk adımı bu iki karşıt türün dünyaya bir çocuk getirmesi. Bir melekle şeytanın bir araya gelmesi, nephalem diye bilinen türün ortaya çıkmasına neden oluyor; ilk çocuklarının ismi de Rathma.

Görsel: Ziom05 - DeviantArt

Ancak isyana katılan melek ve şeytanlar, nephalem'in kendilerinden çok daha güçlü olduğunu fark ediyorlar. Bu hem kendi türleri için bir tehdit, hem de Cennet ve Cehennem'in dikkatini Sanctuary'e çekebilecek bir olay. Bu da nihayetinde asi melek ve şeytanlar arasında isyan çıkmasına sebep oluyor ve çoğu nephalem'in ortadan kaldırılmasını gerektiğini düşünüyor.

Haksız da sayılmazlar, değil mi? Sanctuary'deki tüm insanlar nephalem'in soyundan geliyor ve ne kadar güçlü olduklarını da oyunlarda Prime Evil'ları öldürmelerinden anlayabiliyoruz :) Biz de oyuncu karakteri olarak nephalem soyundan geliyoruz bildiğiniz gibi.

Peki Lilith bu işin neresinde? Lilith, nephalem'e karşı isyan sonucunda çocuklarını kaybetme düşüncesiyle kafayı yiyor, deliriyor. Çünkü ona göre dünyanın geleceği nephalem'lerin elinde, Sonsuz Savaşı bitirebilecek olanlar da çocukları. Çocuklarını korumak için korkunç bir yaratığa dönüşüyor, isyan eden tüm melek ve şeytanları gözünü bile kırpmadan katlediyor. Inarius, Lilith'in dönüştüğü o korkunç şeyin farkına varsa da aşkından dolayı Lilith'i öldüremiyor ve onu Sanctuary'den sürerek sonsuz bir boşluk diyarı olan Void'e hapsediyor.

Inarius zaman içinde Dünya Taşı'nı kullanarak nephalem'in gücünü azaltmaya başlıyor. Aradan çokça nesil geçiyor ve bildiğimiz zayıf, ölümlü insan ırkı çıkıyor ortaya. Bu esnada Lilith'in bir ara Sanctuary'e döndüğüne şahit oluyoruz, bunların ilki Günah Savaşı sırasında. Bu savaş Cathedral of Light (Inarius'un liderliğinde) ile Temple of Triune (Prime Evil'ların liderliğinde) arasında gerçeklemişti ve amacı da insanların kontrolünü ele geçirmekti. Lilith bu fırsattan istifade ederek Dünya Taşı'nın gücüyle oynuyor ve nephalem'lerin tekrar güçlenmeye başlamasını sağlıyor.

Lilith'i Diablo 2'deki Pandemonium Event ismindeki bonus görevde mini-boss olarak görmüş ve Matron's Den'de kendisiyle savaşmıştık. Diablo 3'te Lilith yoktu belki ama Pandemonium Fortress'te etrafa dağılmış halde Lilith's Writings isimli yazıtları buluyor ve geçmişi hakkında fikir sahibi oluyorduk.

Lilith, Diablo 4'ün baş kötüsü olacak ama geçmişinden de gördüğünüz gibi aslında kendisi kötü değildi, hatta düşünce yapısı olarak başlarda gri bölgede bulunduğunu da söylemek mümkün. Diablo, Mephisto, Baal gibi Prime Evil'ların aksine o Cennet'le savaşı umursamayan bir varlıktı, hatta amacına ulaşarak iki karşıt taraf arasında kalan tarafsız bir dünya bile yaratmıştı. Yani kendisinin ne Cennet'e, ne de Cehennem'e yakın olduğunu söyleyebiliriz, bu da Diablo 4'ün hikayesi için oldukça geniş ve yeni bir alan yaratıyor aslında.

Lilith döndüğüne göre Inarius'un oyundaki rolü ne olacak, o da merak konusu. Nihayetinde kendisi Lilith'in babası Mephisto tarafından zincire vurulmuş halde Cehennemde yanıyor şu anda :) Belki de görevlerimiz arasında onu da kurtarmak olacaktır, kim bilir?

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Lilith'in hikayesini hatırlayalım

Diablo 4'ün Baş Kötüsü Lilith Kimdir?

Diablo 4'ün o muhteşem duyuru fragmanı oyunun baş kötüsü olarak Lilith'le karşılaşacağımızı gösterdi ama ne fragmanda, ne de bültende Lilith'in kim olduğuna dair pek bir bilgi yoktu. Diablo lore'unu takip edenler Lilith'i gayet iyi tanır ama diğer oyuncular için, özellikle de Diablo serisiyle sonradan tanışanlar için bu karakterin biraz muamma olduğunu kabul etmek lazım. Ben de hafızamı tazelemek için tekrardan bir wiki'lere daldım, olur da yanlış hatırladığım bir kısım varsa belirtebilirsiniz :)

O halde gelin sizinle biraz Lilith'i tanıyalım (ya da hatırlayalım).

Lilith, Diablo 2'den tanıdığımız ve Prime Evil'lardan biri olan Mephisto'nun kızı. Sanctuary dünyasında Succubusların Kraliçesi olarak da tanınıyor.

Aslında hikaye insanlığın ve Sanctuary'nin var olmadığı bir dönemde başlıyor, Cennet ve Cehennem arasındaki o bitmeyen savaşın sürdüğü zamanlarda. Binlerce yıl süren bu savaştan sıkılan Lilith ve kardeşi Lucion, bu savaşa nasıl son vereceklerini düşünürken meleklere karşı yaptıkları bir çatışmada Lilith, Inarius ismindeki meleği tutsak alıyor.

Lilith'in amacı Inarius'la eğlenmek, ama Inarius'a dokunduğunda bu melek canlanıyor ve Sonsuz Savaştan kaçmak isteğini falan geveliyor. Lilith aslında ilk başta Inarius'u kolayca manipüle edip kullanabileceğini düşünse de, zaman içinde birbirlerine aşık oluyorlar. Bu arada Inarius da öyle sıradan bir melek değil, Cennet'in eski baş meleklerinden biri. Bu sevimli ikili her iki tarafta da savaştan sıkılanları (melekler ve iblisler) peşlerine topluyor ve Pandemonium Fortress'ı istila ederek Dünya Taşı'nı (Worldstone) çalıyorlar.

Zaten aslında Diablo'nun hikayesi de biraz böyle başlıyor diyebiliriz çünkü ikili Dünya Taşı'nı kullanarak Sanctuary dünyasını yaratıyorlar. Burası Cennet ile Cehennem arasında bir dünya, şeytan ve meleklerin Sonsuz Savaş'tan uzak durabileceği bir sığınma yeri. Yani 1996 yılındaki Diablo'dan beri karakterlerimizle dalıp iblisleri kesip durduğumuz dünya burası.

Inarius savaştan kaçtıkları için mutlu ama Lilith bununla yetinmiyor, savaşı tamamen bitirebileceklerini düşünüyor. Bunun da ilk adımı bu iki karşıt türün dünyaya bir çocuk getirmesi. Bir melekle şeytanın bir araya gelmesi, nephalem diye bilinen türün ortaya çıkmasına neden oluyor; ilk çocuklarının ismi de Rathma.

Görsel: Ziom05 - DeviantArt

Ancak isyana katılan melek ve şeytanlar, nephalem'in kendilerinden çok daha güçlü olduğunu fark ediyorlar. Bu hem kendi türleri için bir tehdit, hem de Cennet ve Cehennem'in dikkatini Sanctuary'e çekebilecek bir olay. Bu da nihayetinde asi melek ve şeytanlar arasında isyan çıkmasına sebep oluyor ve çoğu nephalem'in ortadan kaldırılmasını gerektiğini düşünüyor.

Haksız da sayılmazlar, değil mi? Sanctuary'deki tüm insanlar nephalem'in soyundan geliyor ve ne kadar güçlü olduklarını da oyunlarda Prime Evil'ları öldürmelerinden anlayabiliyoruz :) Biz de oyuncu karakteri olarak nephalem soyundan geliyoruz bildiğiniz gibi.

Peki Lilith bu işin neresinde? Lilith, nephalem'e karşı isyan sonucunda çocuklarını kaybetme düşüncesiyle kafayı yiyor, deliriyor. Çünkü ona göre dünyanın geleceği nephalem'lerin elinde, Sonsuz Savaşı bitirebilecek olanlar da çocukları. Çocuklarını korumak için korkunç bir yaratığa dönüşüyor, isyan eden tüm melek ve şeytanları gözünü bile kırpmadan katlediyor. Inarius, Lilith'in dönüştüğü o korkunç şeyin farkına varsa da aşkından dolayı Lilith'i öldüremiyor ve onu Sanctuary'den sürerek sonsuz bir boşluk diyarı olan Void'e hapsediyor.

Inarius zaman içinde Dünya Taşı'nı kullanarak nephalem'in gücünü azaltmaya başlıyor. Aradan çokça nesil geçiyor ve bildiğimiz zayıf, ölümlü insan ırkı çıkıyor ortaya. Bu esnada Lilith'in bir ara Sanctuary'e döndüğüne şahit oluyoruz, bunların ilki Günah Savaşı sırasında. Bu savaş Cathedral of Light (Inarius'un liderliğinde) ile Temple of Triune (Prime Evil'ların liderliğinde) arasında gerçeklemişti ve amacı da insanların kontrolünü ele geçirmekti. Lilith bu fırsattan istifade ederek Dünya Taşı'nın gücüyle oynuyor ve nephalem'lerin tekrar güçlenmeye başlamasını sağlıyor.

Lilith'i Diablo 2'deki Pandemonium Event ismindeki bonus görevde mini-boss olarak görmüş ve Matron's Den'de kendisiyle savaşmıştık. Diablo 3'te Lilith yoktu belki ama Pandemonium Fortress'te etrafa dağılmış halde Lilith's Writings isimli yazıtları buluyor ve geçmişi hakkında fikir sahibi oluyorduk.

Lilith, Diablo 4'ün baş kötüsü olacak ama geçmişinden de gördüğünüz gibi aslında kendisi kötü değildi, hatta düşünce yapısı olarak başlarda gri bölgede bulunduğunu da söylemek mümkün. Diablo, Mephisto, Baal gibi Prime Evil'ların aksine o Cennet'le savaşı umursamayan bir varlıktı, hatta amacına ulaşarak iki karşıt taraf arasında kalan tarafsız bir dünya bile yaratmıştı. Yani kendisinin ne Cennet'e, ne de Cehennem'e yakın olduğunu söyleyebiliriz, bu da Diablo 4'ün hikayesi için oldukça geniş ve yeni bir alan yaratıyor aslında.

Lilith döndüğüne göre Inarius'un oyundaki rolü ne olacak, o da merak konusu. Nihayetinde kendisi Lilith'in babası Mephisto tarafından zincire vurulmuş halde Cehennemde yanıyor şu anda :) Belki de görevlerimiz arasında onu da kurtarmak olacaktır, kim bilir?

Parolamı Unuttum