Mortal Kombat - İnceleme

Olumsuz hava koşulları nedeniyle turnuvamız ertelenmiştir

Dövüş oyunlarıyla haşır neşir olmaya başlamam aslında Street Fighter'a dayanıyor ama hayatımın hiçbir döneminde iyi bir Street Fighter oyuncusu olamadım. Zaten Blanka hariç diğer karakterleri de beni pek çekmemişti. Ancak Mortal Kombat ile tanışınca gerçekten dövüş oyunlarından keyif almaya başladım. Diğerlerine göre bariz bir şekilde daha iyi olduğum Mortal Kombat ile zaman içerisinde kurduğum bağ sayesinde hikayesini de öğrendim, karakterlerini de tanıdım. Bu yüzden olacak ki Mortal Kombat filmleri, animasyonları için hep ayrı bir heyecan besliyorum. 

Yine benzer duygularla oturdum yeni Mortal Kombat filminin başına ama çoğu şeyin yeni nesli gibi Mortal Kombat'ın da yeni nesli pek olmamış sanki. Yeni oyunların büyük başarısı ve keyfi bir yana bu filmde eksik olan çok fazla şey var. Hani bir noktada DLC karakterler bile devreye girse şaşırmazdım. Mortal Kombat ruhundan epey kopuk, baş kötüsü gibi donuk bir filmdi. Hikayede çok fazla sürprizi bozulacak element yok ama biz yine de keyif kaçırmadan filme şöyle bir göz atalım.

Hanzo Dede 

Mortal Kombat'ın yaratıcısı Ed Boon'un benim ve dünya genelinde çok sayıda oyuncunun favori karakteri Scorpion yani Hanzo Hasashi'yi filmden yayınlanan ilk yedi dakikada görünce aslında çok fazla gaza gelmiştim. Zira o yedi dakikalık girişin sonunda bir Sub-Zero vs Scorpion dövüşü bizleri bekliyordu. Scorpion'un orijin hikayesi gereği o dövüşte olması gerekenleri üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorduk. Ne tekim işler tam da beklediğim gibi gitti ve filmin ilk 15 dakikasında gerçekten heyecanlandım. Zaten bir daha filmin sonuna kadar heyecanlanacak bir şey de olmadı. 

Hanzo'nun ortadan kaybolmasıyla birlikte onun geri dönüşünü izlemek yerine film hikayesinde yeni bir karaktere yer vermiş. Lewis Tan'ın canlandırdığı Cole Young karakteri oyunlardan aşina olduğumuz birisi değil. İlk olarak bu filmde gördüğümüz Young'ın büyük büyük büyük dedesi olan Hanzo ile ortak yönleri var. Bir dönemin dövüş şampiyonu olarak lanse edilen Young, artık hayatını 200 dolara kafes dövüşleri yaparak kazanıyor hem de bu dövüşlerde eskisi kadar iyi değil, bir güzel dayak yiyor. Yolu bir noktatda Jax Briggs ile kesişince de ana hikayemiz olan Mortal Kombat'a yaklaştığımızı anlıyoruz. 

Ancak Mortal Kombat'a sürekli yaklaşırken filmin süresi de sürekli kısalıyor. Yaklaşık 90 dakika süren film (jenerik kısmı epey uzun) her anlamda aceleye gelmiş hissetiriyor. Cole Young'ın kendi dramasına odaklanırken araya giren Sub-Zero detayı tempoyu biraz yükseltse de Mortal Kombat filmi izlediğimizi unutup, sıradan bir aksiyon filmi temasıyla film insanın içini sıkmayı başarıyor. Gerçekten Mortal Kombat gibi bir hikayeden böyle daraltıcı sahneler ortaya koymak çok büyük bir başarı ister. Senaristlere ve yönetmen Simon McQuoid'e bu büyük başarıları yüzünden kocaman tebrikler!

Aradığın Güç İçinde

Süper kahraman filmleri gerçekten sinemayı oldukça kötü etkilemiş. Bu etkileri Mortal Kombat filmi izlerken bile görebiliyoruz. Oyun serisinde karakterlerin özel hareketlerini bir süper güç gibi gösterip bu gücün açığa çıkmasını sağlamak için konulan gereksiz sahnelerle içimiz sıkılmaya ve turnuvadan uzaklaşmaya devam ediyoruz. Filmin yarısını geçtiğimizde Mortal Kombat adını birkaç kez duymuş olsak da "seçilmiş kişilerin" özel güç arayışları ve acizlikleri sanki çok duygusal olaylarmış gibi sürekli gözümüze sokuluyor. Tüm bunlar olurken bir de Kano'nun iğrençlikleriyle uğraşıyoruz. Kano'ya da kafaların patladığı bir filmde daha da mide bulandırıcı olmayı başardığı için ayrıca büyük bir tebrik lazım.

Earthrealm'in koruyucusu Lord Raiden'ın da değişik tavırları, olayı ilginç bir hale getiriyor. Yahu Mortal Kombat gibi bir filmde neden toplu yemek sahnesi olur ki? Omlet yüzünden kavga mı çıkacak filmde?! Bunları düşünürken biraz daha sona yaklaşıyoruz ve ara sıra gördüğümüz Outworld dışında çoğunlukla dünyada sıkışıp "artık biraz aksiyon görelim" diye endişelenmeye devam ediyoruz. Bu endişelerimiz biraz, sadece azıcık Shang Tsung'un devreye girmesiyle gideriliyor. Kung Lao'nun muhteşem Fatality sahnesi dışında bu ilk etaptan da akıldan kalan çok fazla yer olmuyor.

Cole Young'ı filmin ana karakteri gibi tanıttıktan sonra oyunların ana karakteri Liu Kang'i bu kadar geri planda tutmaları bana biraz garip geldi. Tamam filmde çok fazla karakter var ama Liu Kang'in bu kadar az işe yaraması ve en çok işe yaradığı yerde el feneri olarak kullanılması biraz can sıkıcı. Herhalde onun baba sahnelerini büyük ve kallavi Mortal Kombat turnuvasına sakladılar diye düşünerek izlemeye devam ettim. Tam burada devreye giren Raiden Cole Young'a da yeni bir amaç verirken olayların biraz hızlanmasını sağladı.

Olumsuz Hava Koşulları

Bütün filmin asıl kötü adamı olan Sub-Zero sanırım filmde tek güzel şeydi. Buz güçlerini kullanmaktan hiç çekinmeyen Sub-Zero gerçekten yenilmez bir düşman hissini vermeyi başardı. Bi-Han'ın Hanzo'nun gidişinden bu yana olan motivasyonu da hafif bir şekilde anlatılmış oldu. Yalnız şunu söylemeden edemeyeceğim Sub-Zero'yu her gördüğümde "işte şimdi Scorpion geri dönecek ve dünyanın en epik dövüşü yapılacak" diye bekledim. Her seferinde Sub-Zero başka şeyler yaptı, yine de yaptığı işler diğer tüm karakterlerin toplamından daha eğlenceli ve izlenilebilirdi. O yüzden Bi-Han'ı çok fazla eleştirmek istemiyorum çünkü elle tutulur en güzel karakter oydu.

Cole Young'ın içindeki gücü keşfetmesi biraz zaman alsa da gücünü keşfettikten sonra yaptığı dövüş gerçekten güzeldi. Zaten filmde birkaç kez gördüğümüz fatality sahnelerinden birisini de hemen akabinde gerçekleştirdi. Hem de tarihin en ikonik oyun karakterlerinden birisine karşı! Orada tüm geçmişine sünger çeken Young yeniden Lord Raiden ve "seçilmiş kişiler" topluluğu ile bir araya gelince bu sefer turnuvaya hazırız dedim. Demez olaydım.

Yazının bundan sonrası biraz sürpriz bozan elementler içeriyor, lakin okursanız hiçbir şey kaybetmezsiniz. Hatta belki zaman kazanırsınız. 

Mortal Kombat ismi tüm evrenlerin bir araya gelip en iyi savaşçılarıyla birbirlerini yok ettiği, vahşi ve gaddar bir turnuvadan geliyor. Filmden de beklentimiz tam olarak bu. Lakin filmde eksik olan bir şey var o da turnuvanın kendisi. Greg Russo senaryoyu yazarken sanırım oyunları pek fazla oynamamış olacak ki bu minicik detayı gözden kaçırmış. Filmde dövüş sahneleri var mı? Bolca var ama bunlar ya sinsi saldırılar üzerinden gerçekleşiyor ya da Cole Young'ın bazı planları sonucunda gerçekleşiyor. Bu dövüşlerden bazıları oyunların kendine has mekanlarında yapılsa da filmin süresi çok kısa olduğu için hemen aceleye gelmiş bir şekilde sona eriyor. 

Daha ne olduğunu anlamadan biten dövüşlerin bazıları fatality ile sosna erse de hikaye genelinde hiçbir anlam ifade etmiyor. Ayrıca bu seçilmiş kişi mantığı da filmde iyice abartılmış durumda doğum lekesi diye bildiğimiz şeyin elden ele dolaşması pek anlaşılır bir şey değil. Orijinal hikayede bu güçlere sahip olan kişilerin kimler olduğunu da bir öğrenebilseydik çok güzel olurdu. 

Scorpion'un Dönüşü

Filmin ilk on beş dakikasının ardından Hanzo'nun geri dönüşünü ve Sub-Zero ile olan son dövüşünü iple çekmeye başladık. Neyse ki Simon McQuoid zahmet edip bu sahneyi filme koymuş. Yine de tam anlamıyla bir Scorpion vs Sub-Zero izlediğimizi söyleyemem. Ancak en azından "GET OVER HERE!" repliğini bir kere duymayı başardık. Üstüne bir de Scorpion'un efsanevi fatalitylerinden birisini görünce içimdeki minik Mortal Kombat oyuncsu geri geri kare yapmış kadar mutlu oldu. İlk on beş dakika hariç ilk defa burada heyecanlandım. Film oyun serisine bol bol gönderme yapmayı da ihmal etmemiş.

Bolca oyun referansı gördüğümüz filmde en çok eğlendiğim yer ise hepimizin oyunları oynarken sinirlendiği aşağı tekme ile çelme hareketinin spamlenmesine yapılan referans oldu. Böyle birkaç referans ile birlikte Mortal Kombat filmi izlediğimizi anlamış olduk. Tabii ki Sub-Zero'nun buz gibi varlığını da göz ardı etmemek gerek. Yine de filmde az ama öz gördüğümüz Scorpion da hiç fena değildi. Keşke Sub-Zero ile olan rövanşı biraz daha uzun ve kaliteli olsaydı. Zaten film boyunca çok fazla şey için "keşke" lafını kullanmak mümkün.

Turnuvayı beklerken rastgele ışınlanmış dövüşlerle oyunun hikaye modundan çok Versus modunu oynuyormuş gibi hissettik. Scorpion'un dönüşü hikaye anlamında işleri biraz rayına koysa da filmin daha yapması gereken çok fazla şey vardı. Devam filmlerinin yolda olduğunu bildiğimiz için ilk filmi sadece karakterleri ve evreni tanıtma olarak görmek de mümkün. Lakin böylesine beklenti yaratmış bir filmden bu kadar az içeriği, bu kadar kısa süre içerisinde görmek gerçekten büyük bir hayal kırıklığı oldu. Küçük bir isim geçmesi dışında Johnny Cage bile filmde gözükmedi. 

Gelecek filmler için bazı güzel hikaye tohumları da atıldı. Mesela ilerleyen dönemlerde kesinlikle Noob-Saibot'u evrende yer alırken göreceğiz. Cole Young isimli genç bir Scorpion varisi de elimizde bulunuyor. Earthrealm'in şampiyonları yeniden bir araya gelirken Jax, Liu Kang ve Sonya gibi bildiğimiz isimlerin de orada olacağını biliyoruz. Bu yeni film kendi başına çok büyük bir hayal kırıklığına yol açsa da devam filmlerinin toparlanması için birkaç umut ışığı da yaktı. Tabii işlerin gidişatına bakınca artık ikinci film için heyecanlanmak için elimde hiçbir neden yok. Sadece Mortal Kombat'ı çok sevdiğim için karakterleri "belki bu sefer daha uzun dövüşürler" diye yeniden görmek adına azıcık, minicik heyecanlanabilirim. Adet gereği bu filme de puan vermek gerekirse 5-6 arası ideal olacaktır. 5.5/10 çoğunlukla Sub-Zero hatrına biraz içimizi serinletir diye umuyorum. 

YORUMLAR
allalla
26 Nisan 2021 12:43

İlk filmin gerisinde kalan vasat bir Mortal Kombat filmi olmuş.

Oyunculuklar ise göz kanatıyor.

4/10

Atlas Estrella
25 Nisan 2021 13:44

Okumayacağım. İlkesel bir karar aldım. Bundan sonra filmleri etki altında kalmadan izleyeceğim. Öyle daha keyifli oluyor.

Parolamı Unuttum