Sacred 3 İnceleme

KUTSALA İHANET DİYE BUNA DENİR

 

Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.

Bilindik seriler başka bir firmanın eline geçtiğinde sonuç genellikle hüsran oluyor ve biz oyuncular da bu duruma çoktan alıştık. Mesela ilk anda aklıma Batman serisi geliyor, her ne kadar Batman: Arkham Origins kötü bir oyun olmasa da serinin ilk iki oyununun yanında oldukça sönük kalmıştı. Ama beterin de beterini görmek istiyorsanız aklınıza gelen her türlü örneği unutup Sacred’a bakabilirsiniz.

Sacred-1

İşte zırt pırt konuşup başınızı şişirecek olan Battlemage bu.

Sacred, Ascaron Entertainment’ın başlattığı bir seri, ama ikinci oyunun ardından isim hakkını satın alan Deep Silver oyunu Keen Games’e emanet etmiş. Keen Games’i geliştirmiş olduğu Sacred 3 ismindeki bu oyunun ilk iki oyunla uzak yakın alakası yok. Aman yemişim nostaljiyi, bakalım Sacred 3 nerelerde çuvallıyor, onu bir irdeleyelim.

Şimdi size ayaklarınızı yerden kesecek bir hikaye anlatacağım…

Bir kere oyunun hikâyesi heyecanlı mı heyecanlı, amacımız Ancaria’yı işgal etmeye çalışan Zane ismindeki baş kötünün ordularına dünyayı zindan etmek. Bunu yapmak için dört farklı kahraman arasından seçim yapabiliyoruz. Bir kere elinde koskoca çekici ve ateş büyüsü üzerindeki hakimiyeti ile Marak the Safari var. Sonracığıma Alithea the Lancer var, mızrağı ve toprak tabanlı büyüleri ile sağlam bir savaşçı kendisi. Vajra the Archer var, kendisine avcı diyebiliriz çünkü uzaktan oklarıyla düşmanları avlarken buz büyüleri de yapabiliyor. Claire the Seraphim’i de unutmayalım, bu paladin kardeşimiz hem güçlü kılıcı, hem de hava tabanlı büyüleri ile son derece çekici.

Sacred-2

Burada da ince espri anlayışını görüyorsunuz kendisinin :)

Hemen dikkatinizi çekmiştir, dört karakterin her biri de farklı bir elemente yoğunlaşmış, üç tanesi yakın menzilli savaşçı, biri ise uzun menzilli. Burada yapacağınız seçimin, Vajra hariç, pek bir önemi yok çünkü yakın menzil savaşçıları birbirine acayip benziyorlar. Vajra ise gördüğüm kadarıyla oyunun zorluğunu bir tık arttırıyor çünkü nişan almak pek de kolay iş değil :) Tabi böyle tık tık tık tık tık şeklinde oynanan bir oyunda nişan almayacaksın arkadaş, rasgele vuracaksın düşmanları. Tık tık derken şaka yapmıyorum, zamanında hani Diablo’yu anlatırken “fare tıklama” oyunu falan derdik ya, Sacred bu konuda kendini aşmış resmen. Tek bir düğme ile karşımıza çıkan envai çeşit yaratığı öldürüyoruz, kafalarını falan patlatıyoruz. Ha tabi silahımızın yanında o büyü yeteneğini de boşuna taşımıyoruz, istersek de bu büyülerle ortalığı iyice karnaval yerine dönüştürüyoruz.

Buraya kadar okuduklarınız Diablo tarzı bir hack’n’slash ile karşı karşıya olduğunuz hissini verdiyse çok yanıldınız. Şu oyunun hack’n’slash ile tek ilgisi önümüze geleni hack ile kesmek, slash ile bölmek. Ama oyunda bizi bu sıkıcı rutini tekrarlamaya özendirecek hiçbir şey yok. Ganimet mi? Ne ganimeti? Evet, evet, oyunda düşmanları öldürünce silahtır, zırhtır, eşyadır falan düşmüyor. Bu tür oyunları tekrar tekrar oynama sebebimiz, aynı düşmanları binlerce kez öldürme sebebimiz belki daha iyi bir eşya düşer düşüncesidir ya. O yok işte Sacred 3’ta. Peki ne var?

Bu dönemde altına yatırım en mantıklısı

Altın var. Şaka gibi. Evet, evet, altın. Küme küme altıncıklar :) Şimdi efendim bizim bu karakterlerimiz var ya, silahlarını ve yeteneklerini altın harcayarak geliştirebiliyoruz. İşte o işe yarıyor altın. Ama istediğiniz yeteneği açmak için belli bir levele ulaşmanız gerektiği için altın da yetmiyor, elinizde bir sürü gıcır gıcır para öylece kalıveriyorsunuz.

Sacred-3

Oynadığınız karakter ne olursa olsun boss dövüşünün açılışında aynı ekran karşılıyor sizi

Yeni silahları da nerden buluyoruz biliyor musunuz? Oyunda ilerledikçe yeni silahlar açıyoruz karakterimiz için. Bu kadar işte. Yani oyun bize diyor ki arkadaşım sen hiç silahtır, ekipmandır, şu eşya daha iyi midir, bunları dert etme. O güzel kafanı eşyaları birbirleriyle kıyaslamak için yorma, o güzel kalbin yeni bir eşya düştüğü zaman “aha lan legendary” diyerekten pır pır etmesin. Sen tıklamaya devam et, gerisini ben senin adına hallederim.

Neyse hadi şimdilik şu ganimetle ilgili hayal kırıklığını bir yana bırakalım, belki oyunda birbirinden değişik, birbirinden ilginç yaratıklar vardır da keyfimiz bir nebze yerine gelir. Ama yok ben sizi boşuna ümitlendirmeyeyim :) Yani şöyle söylesem abartı olmaz, bu yaklaşık 10 saat süren bir oyun ve siz bu 10 saat boyunca çoğunlukla sanki aynı yaratıkla savaşıyormuş gibi hissedeceksiniz. Çünkü oyundaki savaşlarda bir çeşitlilik yok. Bakın boss savaşlarını bir kenara ayırıyorum, hadi neyse onlar geri kalandan biraz daha farklı ama geri kalan kısmında ya normal boydaki yaratıkları kesiyorsunuz normal normal, ya da biraz daha büyük boydaki düşmanlara önce bash hareketiyle dalıyor (büyülerini engelliyor veya kalkanlarını kırıyorsunuz), sonra da yine normal biçimde öldürüyorsunuz. Kısacası zaten oyunu bir saat kadar oynadığınızda aslında çeşitliliğe dair herşeyi de görmüş oluyorsunuz işte.

Amanına yandım, tiridine bandım

Oyunun inanılmaz lineer yapısı için de ilerlerken arada bir istersek yan görevler de yapabiliyoruz. Yan görev dediğimiz şey de birkaç düşman dalgasına karşı hayatta kalmak veya önümüze çıkan herşeyi öldürmek tarzı şeyler. Bu yan görevler genelde çok kısa sürüyor ve sonunda size (elbette ganimet beklememek gerektiğini biliyorsunuz) iksir veya bomba gibi kullanılabilir eşyalar, büyü kalkanı falan kazandırabiliyor. Ama yan görevleri tekrarlayarak oyunun güç dengesini de bozabiliyorsunuz, bu sefer de karşınıza çıkan yaratıklar sizin gücünüzün altında kalmaya başlıyor. Bu dengesizliği oyunun her yerinde görmek mümkün aslında, başta seçtiğiniz zorluk seviyesi bile ya çok kolay, ya çok zor olabiliyor ve ortasını bulamıyorsunuz. Başlarda çok zor gelen düşmanlar, başlıca yeteneklerinize kavuştuktan sonra çok basit gelmeye başlıyor. Zaten artık aynı şeyleri tekrarlamaktan sıkılmış haldesiniz, bir de yaratıkların git gide artan sağlıkları bu basit ama sıkıcı savaşların sürelerinin de uzamasına yol açıyor. Tamam Diablo’da da benzer durum söz konusu olabiliyordu ama affix denen şeyin oradaki düşmanlara kattığı çeşitlilik ve bilinmezlik apayrı bir şey.

Sacred-4

Kımıldamayınca grafikler iyi aslında

Oyun kendisini çok aşırı ciddiye almıyor aslında ve bunu da esprili bir dille göstermeye çalışıyor. Çalışıyor ama başaramıyor işte. Çünkü oyundaki espri genele yayılmamış ve bazı kısımlarla sınırlı kalmış. Bir noktadan sonra büyücünün sürekli olarak yaptığı “üçlü seks” esprileri feci biçimde baymaya başlıyor mesela. Bu cinsel temalı espriler çoğu zaman gayet de uygunsuz zamanlamalara sahip ve eğlenceli olmaktan çok uzak. Bir de buna kulağa pek hoş gelmeyen seslendirmeleri eklediğimizde aynı espriyi bilmem kaçıncıya duyduğunuz an hoparlörü alıp camdan atasınız geliyor. Ya da oyunu bir süre sessiz biçimde oynayarak sinirinizi yatıştırabilirsiniz ki bunun da ne kadar saçma bir gereksinim olduğunu söylemeye lüzum yok.

Dahası da mı var?

Sacred 3 co-op da oynanabilir ama durum tek kişilik oyundan çok da farklı değil. Karakter sınıfları arasında pek fark olmadığı için tek yaptığınız harala gürele oynamak oluyor. Belki oyunda destek sınıfı gibi şeyler olsa co-op oynamak daha keyifli olabilirdi. Hoş zaten karakterler birbirinden tamamen farklı olsa bile oyunun bağlantı kalitesinin zayıflığı bu yönü de baltalayacaktı eminim.

Koskoca oyunun hiç mi iyi yanı yok derseniz kendimi zorlayıp “eh hadi grafikleri güzel” diyebilirim. İzometrik açıdan oynadığımız oyunda aslında modellemelere de gerekli özen gösterilmiş, ama bazen aynı ekranda o kadar karmaşa oluyor ki bu özenin farkına ancak savaş bittikten sonra varabiliyorsunuz.

Sacred-5

Oyunu gamepad ile oynamak, klavyeye göre biraz daha rahat sanki

Eğer kendinizi bir Sacred hayranı olarak adlandırıyorsanız hayal kırıklığı yaşamaya hazır olun. Eğer Sacred hayranı değilseniz de hayal kırıklığı yaşamaya hazır olun çünkü büyük ihtimalle daha oyunun yarısına gelmeden sıkılıp bırakmak isteyeceksiniz. Sacred 3 çoğu şeyi yanlış yapmış bir oyun. Herşeyi basitleştirip insanların pek fazla şey düşünmeden oyun oynamalarını istemiş, ama bunun ne kadar sıkıcı olduğunu unutmuş bir oyun. Sacred serisinin köklerinden inanılmaz uzaklaşmış, ilk iki oyundan çok farklı bir oyun. Eğer seri tekrar Ascaron Entertainment’a dönmezse Sacred isminin bu oyunla birlikte öldüğünü söyleyebiliriz.

NOT

4

KÜNYE

Sacred 3 (PC)

Tür: Hack’n’Slash

Yapım: Keen Games

Fiyatı: $49.99

Platform: PC, PS3, Xbox 360

Ne İyi?

-Ana ekranda oynayan video

-Grafiklere özen gösterilmiş

-Başlangıçta eğlenceli gibi

Ne Kötü?

-Fiyatından (50$) esprilerine,

-tekdüzeliğinden seslendirmelerine,

-dengesizliğine kadar pek çok şey

YORUMLAR
Parolamı Unuttum