Hazır Ghost of Tsushima ufukta görünmüş, ninja ve samuray teması yeniden gündemimize girmişken, biz de bir liste hazırlayalım, daha önce hangi oyunlarda bu usta savaşçılara yoldaşlık yaptığımızı hatırlayalım istedik.
Listeyi kısıtlayınca ister istemez pek çok oyunu dışarıda bırakmak durumunda kaldık. Shinobi’den Tenchu’ya, Way of the Samurai, Samurai Shodown, Samurai Warriors’tan Strider ve Genji’ye çeşitli oyunlar listeye alınamadı. Ama bunun en iyi ninja/samuray oyunları listesi olmadığının, liste oluşturulurken olabildiğince yakın tarihli yapımlara yer verilmeye çalışıldığının altını çizmiş olayım. Her zaman olduğu gibi sizler de en sevdiğiniz samuray ve ninja oyunlarını yorumlarda paylaşabilir, listenin zenginleştirilmesine katkıda bulunabilirsiniz.
Sekiro: Shadows Die Twice
Sekiro; belki Souls’vari oyunlar içerisinde en iyisi olamadı ama 2019’un en çok söz edilen oyunlarından birisi olup yılın oyunu ödüllerini toplamayı başardı. Sengoku dönemini kendine tema olarak seçen oyun, elbette tüm Souls oyunları gibi fantastik ögelerle bezenmişti. ‘Owl’ isimli bir şinobi tarafından yetiştirilen kahramanımız “Wolf”, kadim bir kanın taşıyıcısı olan genç bir lordu korumakla yükümlüyken bu görevini yerine getiremiyor, Ashina Klanı tarafından yapılan saldırı esnasında bir samurayla savaşırken kollarından birisini kaybedip ‘Tek Kollu Kurt’ yani ‘Sekiro’ haline geliyor. Sonrasında ise, bu saldırıyı gerçekleştirenlerden hesap sorma ve kaçırılan lordumuz Koru’yu kurtarma macerasına atılıyoruz. Elbette oyun ilerledikçe (ve tabii ki final kısmında) hikâyenin derinliklerine inip farklı yollara yönelme şansımız oluyor. Kahramanımız Sekiro’nun yetenek ağacı içinizdeki savaşçıyı açığa çıkarmanızı sağlayacak çeşitlilikteyken, oyunun zorluğu da sinirlerinizi test etmek için birebir :) Souls oyunlarına yeni mekanikler kazandırıp, boss savaşlarıyla da hafızalara kazınmayı başaran Sekiro; smuray/ninja oyunları denildiğinde de ilk akla gelenlerden birisi oluyor.
Shogun: Total War
Bundan tam 20 yıl önce çıkan Shogun; strateji oyunları için yepyeni bir alan açan oyun olmayı başardı. O güne kadar strateji oyunlarında savaş alanındaki ordularımız pek de kalabalık görünmezdi. Ama Shogun ile birlikte artık yüzlerce, binlerce askerin savaştığına şahitlik etmeye başladığımız Total War türüne adım atıyorduk. Savaş alanında tepelerin, ormanların, nehirlerin, kısacası çevrenin de savaş taktiklerinizin başarısını doğrudan etkileyen bir unsur olarak işin içine dahil olması, olayı bambaşka bir boyuta taşıyordu. Sıra tabanlı ve gerçek zamanlı stratejilerin birleştiği bu türü çok sevdik. İşte bu seriyi başlatan oyun bizleri, 1542 yılına, Japonya’ya götürüyor; Shogun olmak için mücadele eden 7 feodal hükümdarın (‘daimyo’lar) mücadelesine dahil ediyordu. Ordularımızda çeşit çeşit samuraylar yer almakta, bizlere uzak doğunun bu usta savaşçılarıyla muazzam savaşları tecrübe etme imkanı sunuyordu. Ek paketinde Moğolların Japonya Seferi de işleniyordu, yani Ghost of Tsushima’dan önce Kubilay Han’ın bu seferine göz atmak isterseniz şansınızı burada deneyebilirsiniz.
Nioh
Listedeki bir başka Souls benzeri oyun. Eser’in incelemesinde yaptığı tanımla ‘FromSoftware’in elinden geçmemiş en Dark Souls gibi oyun, adam gibi adam, harbi Japon gibi Japon oyun nedir?’ sorusunun cevabı. Samuray unvanına layık görülen ilk batılı olan İngiliz denizci William Adams’tan esinlenen kahramanımız William, orijinal karakterin hikayesine benzer bir hatta ilerliyor, Sengoku döneminde derebeylikler arasındaki savaşta önemli bir rol üstleniyor. Ama tabii ki işin içine Japon mitolojisinden ögeler (‘yokai’ler desem mesela?) eklenerek sunuluyor hikâye. Silah çeşitliliği, yetenekler, onlarca boss, tonla içerik ile oynayanları saatler boyunca ekran başına hapseden Nioh, Ninja Gaiden gibi önemli bir serinin mirasını gayet başarılı bir şekilde taşıyor. Dolayısıyla bu liste için de ilk akla gelen oyunlardan birisi oluveriyor.
For Honor
Liste içerisinde hikâye anlatmayan bir oyuna ne diye yer veriyorum ki? Çünkü bu oyunda da esaslı bir samurayımız var. Aslında hikayesi yok demek de uygun olmaz, kendince bir şeyler anlatıyor, ama öyle dişe dokunur bir senaryodan bahsetmek güç. Büyük bir felaket gerçekleşmiş, bunun sonucunda da Vikingler, Samuraylar ve Şövalyeler aynı bölgede bir araya gelmişler. Bir barış dönemi yaşansa da şövalyelerden birisi çıkıp savaşı yeniden başlatıyor. Senaryo kısmında işte bu üç grubu tanıma görevlerini yerine getiriyoruz; grupların final görevi bir diğer gruba bağlanıyor. Böylece biz de oyunun esas olayına hazırlık aşamasını tamamlamış oluyoruz; yani kılıç, kalkan, balta ne bulursak kapışma kısmına. Zaten içimizdeki samurayı keşfetmek için ihtiyaç duyduğumuz tek şey de bu değil mi :) Oyunun savaş kısımları başarılı; silah ustalığının nasıl bir şey olduğunu hissettirmeye odaklanmış bir yapısı var. Her bir savaşçı grubu içerisinde 4 farklı sınıfa mensup çeşitli şampiyonlar yer alıyor -ki Samuraylarımız için bunlar Aramusha, Hitokiri, Kensei, Nobushi, Orochi, Shinobi ve Shugoki şeklinde sıralanıyor. İşte bu karakterlerin kendilerine has dövüş stillerini, eşyaların bu savaşçılara kazandırdıkları avantajları vs. göz önünde bulundurup ustalaşmaya, karşınıza gelen rakipleri alt etmeye çalışıyorsunuz. Samuraylarla geçirdiğiniz vakit yeterli gelmezse, Wu Lin ile Çin’in savaşçılarına da bir şans verebilirsiniz.
Onimusha 3: Demon Siege
Onimusha’yı da seri olarak ele alabilirdik veya ilk oyun Onimusha: Warlords’u belirtebilirdik belki, özellikle de yakın tarihlerde remaster versiyonunun da çıkmış olması nedeniyle anlamlı olabilirdi. Ama Jean Reno’nun hatırına 3. oyunu paylaşmak istedim :) Batı piyasasına daha çok hitap edebilmek için hikâye Paris’e taşınıyor ve Samanosuke Akechi’ye Nobunaga ile mücadelesinde Fransız Jacques Blanc eşlik ediyordu. Bu karakteri, popülaritesi gayet yüksek olan Reno’nun canlandırması da oyunun ilgi çeken yanlarından birisi olmuştu. Kahramanımız Akechi, Nobunaga’nın elinde can vermek üzereyken 2004 yılına, Paris’e ışınlanıyordu. Sonrasında da Jacques’in zaman yolculuğu yapıp feodal Japonya’ya ışınlandığını görüyorduk. İki kahramanımız kendilerine çok yabancı iki farklı dönem ve coğrafyada Gemma ordularına karşı ve tabii ki baş düşmanımız Nobunaga’ya karşı bir savaşa girişiyordu. Oyunun en zevkli kısımlarından birisi de Jacques’in zoraki samuraylık macerasıydı elbette :)
Shadow Tactics: Blades of the Shogun
Commandos serisi Japonya’ya taşınsa nasıl olurdu sorusunun cevabı olabilecek bir oyun Shadow Tactics. Farklı farklı yeteneklere sahip (kimi ninja, kimi samuray vs.) karakterlerimizle düşman üslerine sızıp çeşit çeşit görevleri yerine getiriyor, savaşı kendi lehimize çevirmeye çalışıyoruz. Alın size Commandos :) Ama böyle dediğim için basit bir kopya olarak düşünmeyin; gayet başarılı bir oyun var karşımızda. Ninjamız Hayato, samurayımız Mugen, keskin nişancımız Takuma, geyşamız Aiko ve genç hırsızımız Yuki ile çeşit çeşit strateji belirleyip görevleri farklı şekillerde tamamlayabiliyor, bu yetmedi dediğiniz noktada da meydan okumaları (challenge) yerine getirmeye çalışarak taktik kabiliyetlerinizin sınırlarını test edebiliyorsunuz.
Ninja Gaiden
Tecmo tarafından geliştirilen Ninja Gaiden, herhalde en popüler ninja serilerden birisi olsa gerek. Ninjamız Ryu Hayabusa ile tanışma hikayemiz arcade dönemlerine kadar uzansa da modern konsol sistemlerine gelişiyle birlikte kendisinin popülaritesi de arttı. Tecmo dedik gerçi ama esasında bu oyunun altında imzası olan ekip bugünlerde Nioh ile bildiğimiz Team Ninja’ydı. Bir anlamda Nioh’taki zorluğun kaynağının izini bu seride sürmek mümkün diyebiliriz :) Özellikle arcade günlerinde epey zorlu bir beat ‘em up idi. NES’e taşınırken hikayesine de eğilme imkânı buluyorduk. Ryu’nun kayıp babasından aldığı mektup üzerine arkeolog Dr. Smith’i bulmak üzere Amerika’ya gidişiyle başlayan yolculuğumuz, babası tarafından saklanan, bir araya gelmeleri halinde dünyanın sonunu getirebilecek iki heykelin peşinden götürüyordu bizleri. Elbette bol bol düşman patakladığımız bir mücadeleydi bu. Sonrasında, Xbox 360, PS 3, WiiU, PC için çıkan oyunlarla yoluna devam eden seri, bugün ninja oyunları denildiğinde ilk akla gelenlerden olmayı başardı.
Mark of the Ninja
Ninja oyunlarından bahsedip de Mark of the Ninja’yı anmamak olmazdı. Pek çok filmden, oyundan, çizgi romandan vs alışık olduğumuz bir hikayesi vardı: Saldırıya uğrayan ninjalar, öldürülen veya kaçırılan ninja ustaları ve bu işin hesabını sormak isteyen bir ninja. Ama el attığı işin hakkını veren bir oyun olmuştu; öyle ki, sonrasında bir de rematered versiyonu geldi. İki boyutlu bir gizlilik-platform oyunu olarak tanımlanabilecek Mark of the Ninja, oynayan hemen herkesin üzerinde mutabık kaldığı şekilde bu gizlilik meselesini çok başarılı bir şekilde ele almıştı. Gölgelerden ilerleyip düşmanın tepesine bindiğiniz sahneler bir yanda, şurikeninizle rakiplerinizi avladığınız sahneler bir diğer yanda işini gayet iyi yapan bir ninjamız vardı. Kimilerinin bu oyunu en iyi gizlilik oyunları arasında sayması boşuna değil.
Aragami
Aksiyon ile gizliliği birleştiren bir başka örnek. Zaten ninja dediğimizi tanımlayacak olan da bu ikili olsa gerek, öyle değil mi :) Kendisini bu dünyaya çağıran Yamiko’nun yardım çağrısına kulak verip Kaiho birliklerini alt etmek ve Yamiko’yu özgür kılmak için çıktığı yolda, doğaüstü yetenekleri bulunan suikastçımız Aragami’ye eşlik ediyoruz. Aragami, gölgeler arasında ışınlanıp, yeri geliyor gölge ejder çağırabiliyor, yeri geliyor avladığı düşmanlarını gölgelere yem ediyor, türlü türlü yeteneklerini sergileyip bölümleri tamamlıyor ve Yamiko’nun zindanının kilidini açacak 6 tılsımı ele geçirmeye çalışıyor. Anlayacağınız, karanlıkla ışığın savaşında bu sefer safımızı karanlıktan yana almış durumdayız. Ama oyunun finaline giderken başlardakine göre çok farklı bir tablo bekliyor bizleri.
Mini Ninjas
En şirin ninja oyunu desem yeridir. 2009 yılında çıkan Mini Ninjas, başlarda sakarlıklarıyla ninjalık için çok da uygun olmadığı izlenimini veren ama biraz da kaderin itelemesiyle yükselen karanlığa karşı tek umut haline geliveren mini minnacık ninjamız Hiro ve nija dostlarının renkli maceralarını konu ediniyordu. Hapsedilen hayvanları kafeslerinden kurtarıp kötü samuraylara dönüştürülmüş olanları özgürleştiriyorduk. Hiro, Futo, Shun, Suzume, Kunoichi ve Tora’nın her birisinin kendine has bir stili ve özel yeteneği bulunuyordu. Çizgi film tadındaki şirin grafiklerinin yanında ninjalık işini gayet ciddiye alan, ama bunu da gayet eğlenceli yapan bir oyundu. Yüzünüzde tebessümler eşliğinde bir ninja oyunu oynamak istiyorsanız, oyununuz budur :)