Sarp Kürkcü - Gaz Ve Toz Bulutu #1

Seviyorum Seni Motion Gaming!

 

 Artık Oyungezer Online'da daha bizden, daha kişisel ve oturup tartışabileceğimiz içerikler hazırlamaya karar verdik. Kurada kısa çöpü ben çekince, sahneye çıkma işi ilk bana düştü. Bakalım ilk performansı beğenecek misiniz...

İlk kez gidip de EyeToy aldığım günü hatırlıyorum hâlâ. Harçlıklarımdan biriktirdiğim parayı PlayStation 2 ve EyeToy’un birlikte satıldığı haline gömüvermiştim.

O güne kadar (yaşlı kurtları saymazsak) hep bir PC oyuncusuydum ben. Ama o noktada, konsol yıllarımın geldiğine inandım işte. Hepsi de salak bir kamera yüzünden.

Kendimi kaybedercesine oynadığım bir oyun vardı özellikle. EyeToy: Play diskinin içinde bulunan Kung Foo. E kalkmışsın, Bruce Lee, Jackie Chan filmleriyle büyümüşsün. Yakın dövüş aksiyonu televizyonun karşısında yaşamana olanak sağlayan bu sistem nasıl kötü olabilirdi ki?

Kollarım ağrıyana kadar, hatta bir noktada bileklerimi incitecek kadar oynadığımı hatırlıyorum. İşin içine karton kılıçlar, oklavalar, neler girmedi ki. Algıladığı kadarıyla eğlenceme eğlence katmışlardı işte.

Aslında bakarsanız, motion gaming ile ilgili “geçmiş” diye tanımlanabilecek kısım bu noktada son buluyor. Çünkü sonrasında hayatıma Kinect hiç girmedi, Wii ise kısa süreliğine misafir oldu, geç olmadan da gitti. Ardından bir ümittir, PlayStation Move’a döndü gözlerim. Çünkü Daha önce beni mutlu eden sistemi Sony yapmıştı. Kinect, gecikme süreleriyle kalp kırmıştı, Wii ise hassas olmayan yapısıyla tenis dışında beklediğim şeyleri verememişti.

Ardından kendimi Move ile başbaşa buldum. O zamanlar kız arkadaşım da bu konuya merak salmıştı, kendimizi ekranın önünda kontrol kolu sallayarak, resimler çizerek, komiklikler yaparak bulduk. Sports Champions’da kılıç sallamak, Medieval Moves’da iskeletçiklere (ben uydurdum, sözlüğe bakmayın) shuriken atmak yeni eğlencemizdi.

AMA HERKES BÖYLE DEĞİL İŞTE

Beni bu kadar keyiflendirse de, motion gaming pek tutmadı. Sevemedi hardcore oyuncu kitlesi bir türlü. Bunun nedenini oturup düşünebilirsiniz, herkesin de başka bir fikri çıkacaktır elbet. Ama ben, benimkini Oyungezer için incelediğim Dust 514 oyununda buldum.

Oyunu bilmeyenler için gerekli kısımlarını not düşeyim hemen. PlayStation 3’te olan ve EVE evrenine bağlı çok oyunculu bir FPS Dust 514. Ama oyunun (bana göre) en ilginç özelliği, konsollarda üç farklı kontrol şeması sunması:

Fare ve klavye, DualShock 3 ve PS Move. Seç, beğen, al.

İnceleyen kişi olarak hepsini denedim doğal olarak. O noktada da bir üçlem (bunu da ikilemden uydurdum, güzel oldu bence) fark ettim. Dust 514, size sunabileceği üç farklı deneyim sunuyor. Oyun aynı belki ama, seçiminize göre deneyim anlamında aldıklarını değişiyor.

DualShock 3, tahmin edeceğiniz üzere standart konsol FPS’si deneyimi. Rahat, kanepeye uzanarak oynayabileceğiniz, strese girmeden rahatça takılabileceğiniz bir hâl.

Klavye ve fare, hassasiyet isteyen oyuncular için orada. Amacınız yüksek skoru elde etmek, hiçbir headshot’ı kaçırmamak, kazanan takım olmak. Ama rahatlığınızdan feragât ediyorsunuz. Bir masa başında olmalısınız.

Son olarak PS Move. Benim gibi konsolda FPS özürlüsü bir adam için ikisinin ortasında bir hassassiyete sahip olan bu kontrol şeması, uzun zamandır gözden kaçırdığım bir şeyi sundu bana. Motion gaming sütten çıkmış ak kaşık değildi. Hataları vardı tabii. Biz ise elimizdekilerin “yerine geçsin” diye diretiyor, bunu başaramayınca da acımasızca yerden yere vuruyorduk.

Ama Dust 514, bana PS Move ile uzun zamandır FPS’lerde geçirdiğim en heyecanlı deneyimleri yaşattı. Haritalarda birinci değildim, skorum yüksek değildi. Ama zaten yıllardır oyunları böyle oynamıyordum ki ben. Derdim (David Cage’i hatırlatırcasına) deneyimler kazanmaktı. O aksiyonun bir parçası oldum, kendimi oyuna verebilmeyi başardım ve en önemlisi oyundan geri dönüş aldığımı fark ettim.

Yeni Kinect ile, ya da geliştirilecek ve girdi gecikmesini (input lag, çevir dönsün!) minimuma indirmek için çalışmalar yapıldıkça daha da güzel olacak her şey. Ama ben, an itibariyle motion gaming’te de kendime bir yer bulabildim. Umuyorum başka oyuncular da bu teknolojinin muhakemesini daha dürüstçe yapar da, farklı deneyimlere ve topluluklara yelken açarız. Çünkü kabul edelim, klavye ve farenin hassaslığını ya da gamepad’lerin yayılmasını elde etmeyeceğiz uzunca bir süre. Ama dert de bu olmamalı zaten. Bir oyunu aynı bakış açısıyla oynanması hüsrandır arkadaş. O nedenle yeni deneyimler aramak lazım.

İşte motion gaming, benim için böyle bir şey.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum