PlayStation Showcase'i izlememin yegane sebebi ufuktaki Spider-Man 2'den güzel havadisleri almaktı. Diğer tüm gelişmeler benim için bonus oldu. Şimdi burada Showcase'den ya da Spider-Man 2'den de bahsetmeyeceğim. Avcı iç güdülerimi gıdıklayan Kraven'ı anlatacağım.
Sergei Kravinoff... Sadece ismi bakınca bile bi destur alma ihtiyacı hissediyorum. Stan Lee ve Steve Ditko ikilisinin elinden çıkan en özel karakterlerden birisi. Aslında salt kötü adamdan ziyade Sergei biraz değişik bi abimiz. Dünyayı yönetmek ya da intergalaktik bir imparatorluk kurmak gibi absürt istekleri yok. Oldukça onurlu ve tek amacı adil bir av. Altını çizmek istiyorum, adil. Kraven'ın bu oyunda olmasıyla ilgili birkaç çekincem var ama onları yazının sonuna saklıyorum, şimdilik bıçaklarınızı bileyin ve Stalingrad'dan başlayan bir av hikayesine hazırlanın.
Avcı
Rusya'nın aristokrat bir ailesi olan Kravinofflar Stalingrad ve Leningrad (Volgograd ve St. Petersburg) şehirlerinde epey güçlü bir konumda bulunuyorlar. Lakin Çanakkale'de amacına ulaşamayan İngiliz donanmasından mütevellit Rusya'da gerçekleşen Ekim Devrimi sonrasında Kravinofflar tıpış tıpış kaçmak zorunda kalıyorlar. İlk durakları olan İngiltere'de Sergei'nin babası ölüyor ve annesi tımarhaneye kapatılıyor. Bu noktada "örümcek" temalı kabuslarla başı derde giren Kraven büyüdükçe kendi kendine hayatta kalma içgüdülerini test etmeye başlıyor. Ailesinin mal varlığının da etkisiyle tüm dünyayı dolaşıp avlara katılıyor.
Kravinoff soyadını Kraven ile değiştiren Sergei, artık Kraven The Hunter olmaya başlıyor. Zurnanın zırt dediği yer ise Kongo civarlarında meydana geliyor ve bir büyücüden çaldığı büyülerle kendini daha güçlü yapmak isterken akli dengesi iyice kayıyor. Fiziksel olarak insanüstü bir noktaya gelen Kraven'ın şirazesinin kayması onun tatmin hissinin de ortadan kalkmasına neden oluyor. Yani vodkayı içip ayıyla güreşmek artık onun için basit bir kavga haline geliyor. Yaşlanması da zayıfladığı için Kraven'ı bir tuhaf sıkıntı basıyor.
Burada çok kısa minik bir detay daha vermek istiyorum ama bu oyunumuzla bağlantılı değildir diye düşünüyorum. Kraven, 1959 yılında Nick Fury'nin ilk Avengers ekibine davet ediliyor. Daha Avengers'ın ne olduğu belli değilken Sabretooth ve Dum Dum Dugan gibi isimlerle birlikte ekipte yer alan isimlerden biriydi. Sonrasında Sinister Six gibi ekiplere de dahil olsa da Kraven'ın yegane amacı kaliteli bir av olmanın ötesine geçmedi.
Kurban
Tekrar oyuna dönecek olursak şöyle bir felsefi çıkarım yapmak istiyorum. Kraven -> Spider-Man -> Siyah Kostüm = Kraven'ın Son Avı! Bana göre tüm Spider-Man külliyatının en özel 2 ya da 3 hikayesinden biri olan Kraven's Last Hunt'ı biraz değişik bir biçimde oynayabilmek tetik parmaklarımı kaşındıran bir duygu. New York sokaklarında türlü türlü süper kötüyü pataklayan ve J. Johan Jamesson'ın da büyük katkısıyla gazetelerde manşetten hiç eksik olmayan Spider-Man, Kraven'ın özel ilgi alanına giriyor. Spidey'nin genellikle patakladığı Kraven'ın bu dayak arsızı haline ilginç bir fikirle gelen kişi ise aslında Deadpool. "Dayı sen niye silah kullanmıyon ya?!" diyerek Kraven'ı yoldan çıkaran Wade Wilson'ın da bu hikayeye güzel bir katkısı var.
Bu zamana kadar her zaman adil ve onurlu bir şekilde dövüşen Kraven, bu kez Spider-Man'in karşısına zehirli bir ok ile çıkıyor ve sonuç Kraven: 1 - Spidey: 0 olarak neticeleniyor. Sonrası ise hikayeyi daha epik hale getiriyor. Peter Parker'ı canlı canlı gömen Kraven, Spider-Man'in kostümünü giyiyor ve işe koyuluyor. Sergei tek başına Vermin isimli bir süper kötüyü eşek sudan gelinceye kadar dövüyor. Vermin'i alt etmek için daha önce Spidey, Captain America'dan yardım istemişti... Bu sırada mezarından çıkan Spider-Man fellik fellik Kraven'ı aramaya başlıyor.
İkilinin karşılaşmasının ardından Sergei, Spider-Man'i büyük bir saygıyla karşılayıp "eğer istersem seni yenebilirdim" şeklinde bir açıklama yapıyor ve Vermin'i serbest bırakıyor. Vermin'in peşinden koşan Peter Parker geri döndüğünde ise Kraven'ın onurunu yeniden kazandığını belirttiği bir not ile karşılaşıyor. Oyundaki Kraven'ın onuruna ne kadar düşkün olacağını bilemiyorum. Zaten oyunda bir de küçük kardeş var...
Av
Kraven'ı görünce gıdıklanan tetik parmaklarım Miles Morales'i hatırlayınca biraz formundan düştü. Zira fragmanda gördüğümüz üzere oyunda Miles'ın haddinden fazla rolü olacak gibi duruyor. Kraven ile Peter Parker özelinde yaşanan bu muhteşem düello ve kovalamacaya küçük kardeş Miles'ın dahil olması şakaları yükseltirken duyguyu baltalayabilir. Buraya baltalayabilir yazdığıma bakmayın çünkü benim için biraz baltaladı bile. Simbiyot kostümü giymiş Peter'ın epey değişen karakteri, potansiyel Venom'un ortaya çıkacak olması ve buralarda Miles'ın katalizör görevi görmesi epey lezzetli bir katma değer. Lakin Kraven vs Spider-Man denilince Miles'ın kafasına geçici süreliğine bir inşaat demiri düşse hiç de fena olmaz...
Oyundaki hikayede anladığım kadarıyla Kraven'ın ilk etapta esas av hedefi Lizard yani Curt Connors. Harry Osborn'u iyileştirmek için Curt'e ihtiyaç duyan Peter ise onu Kraven ve adamlarının hedefinden uzak tutmak istiyor. Zaten Kraven ve adamları yazarken bile biraz üzüldüm. Hayatı boyunca onurlu bir av kovalayan Sergei Kravinoff'a yüzlerce silahlı adamla New York'a akın etmek hiç ama hiç yakışan bir durum değil. Muhtemelen senaristlerin ilk oyunda var olan outpostları aktifleştirmek için bulduğu tembel bir yazım sonrası böyle bir karar alındı. "20 Tane Kraven çetesini akrobatik şekilde pataklamazsan senaryoda ilerleyemezsin!" tarzı görevlere şimdiden hazır olun.
Kraven'ın salt varlığı öz hakiki Spider-Man, Peter Parker ile mücadele edeceği düşüncesi iflah olmaz bir çizgi roman hayranı olarak beni çok heyecanlandırdı. Ancak hem Miles'ın "Z Kuşağını mutlu edelim" rolü hem de senaristlerin Kraven'ı anlamanın çok uzağında onu bir mafya lideri gibi oyuna koyacak olması biraz tadımı kaçırdı. Yine de oyunu çıkar çıkmaz alıp, paldır küldür oynamayacağım anlamına gelmiyor ama benim Kraven'a yüklediğim anlam ile bu oyunda göreceğimiz karşılık arasında bir uçurum olduğu da gerçek. Bu kadar Kraven övdükten sonra tozlu raflardan Last Hunt'ı çıkarıp okuyayım. Bir sonraki yazıda görüşünceye dek, örümcek sezginiz gıdıklı olsun!