The Culling Erken Erişim İnceleme

Açlık Oyunları'nın oyun şekline bürünmüş hali

Battle Royal terimini ilk defa bir Japon filmini izlerken duymuştum. Filmin konusu basitti; ıssız bir adaya belirli sayıda öğrenc i (uslanmaz tiplerden kurtulma yolu) atıp, içlerinden bir tanesi hayatta kalana birbirleri ile savaştırıyorlardı. Çok merak edip terimin kelime anlamına baktığımda en az üç kişinin biri sağ kalana kadar ölümüne dövüşmesi olduğunu gördüm. Bu tarz oyunların en popülerlerinden H1Z1'i biliyorsunuzdur. Zombilere karşı hayatta kalma modu çok tutmamasına rağmen oyunun Battle Royal hali o derece popüler oldu ki yapımcı sonunda iki oyun tipini birbirinden bağımsız hale getirdi. Ama Mart ayında H1Z1 Battle Royale'ye yeni bir rakip geldi. Oyunun ismi erken erişim olmasına rağmen en çok satanlar listesinden inmeyen; The Cullingggggggggg (sesim burada kalın, ikna edici bir hal alarak uzuyor. Batman gibin).

Bir Sırt Çantası İçin Birbirini Öldürenlerin Oyunu

The Culling Açlık Oyunları tarzında, 16 oyuncunun ormanlık alanda geride tek kişi kalana kadar kapıştığı bir hayatta kalma oyunu. Her maç 25 dakika sürüyor, bu süre boyunca haritanın farklı bölümlerinde başlayan oyuncular sağdan soldan buldukları eşyalar ile diğer oyuncuların canına ot tıkamaya çalışıyor. Olay sadece eşya bulmakla da sınırlı değil, bulduğunuz eşyalar ile yenilerini üretebiliyorsunuz. Örneğin iki taşı kullanarak taştan bıçak üretebiliyorsunuz. Dolaşırken rastlayabileceğiniz dalı önceden yaptığınız taştan bıçakla birleştirince size oluyor mızrak. Eşya üretme animasyonları için pek iyi diyemesem de mantık olarak oyuna çok iyi oturmuş bir uygulama. Eşya üretmek için elinizde tuttuğunuz taşı önünüzde duran dala doğrulttuğunuzda oyun size ne yapabileceğinizi gösteriyor. The Culling'de bir de para birimi olan F.U.N.C var. Oyuncuları öldürerek, topladığınız eşyaları makinelerde bozdurarak F.U.N.C kazanabilirsiniz. Bu çok önemli çünkü böylece sağlık cihazlarında canınızı tazeleyebiliyor, hava desteği ile yardım malzemesi indirebiliyor ya da kilitli kutuları açabiliyorsunuz.

the-culling-1

Eşya yelpazesi bir hayli çeşitli ve kendi içlerinde kalitelerine göre sınıflandırılıyorlar. Taş bıçaktan tüfeğe oradan katanaya kadar yolunuz var. Misal tüfek bulamadınız ve herkes gibi yay yaptınız ama okunuz bitti. Sorun değil oyunda her silahı düşmana fırlatıp hasar verebiliyorsunuz, yayı bile. Ama tercihiniz mızrak olursa vurduğunuz yerden ses geliyor o ayrı. The Culling'de tuzak dahi kurabiliyorsunuz ama koca haritada 16 oyuncu olduğu için ben şimdiye kadar kimseyi hain planlarımın kurbanı yapamadım.

Yakın Dövüş Kolay Değil. I Know Kung-Fu

Oyunun karakter tasarımları bana doğrudan Rust'ı anımsattı. Ne yazık ki karakterlerin hareketleri ve dizaynları biraz kalas keza yakın dövüş hissi de çok kaba. Elbette The Culling şu an erken erişimde ama tam sürüm olsa dahi bunların kısa vadede değişeceğini sanmıyorum. Yakın dövüş esnasında (ki isteseniz de istemeseniz de bol bol dişe diş rakibe dalacaksınız) düşmanı itme, gelen saldırıları bloklama ve eldeki silah ile kesip/biçme manevraları mevcut. Rakibi iterek dengesini bozma ve blok yapabilmek kavga olayına ustalık gerektiren bir etmen katmış. İyi silaha sahip olmanın ötesinde eğer zamanlamanız kötü ise elinde taştan bıçağı olan rakip sizi ibişe çevirebiliyor.

the-culling-2

25 dakikalık oyun süresi bana uzun geldi çünkü 16 kişi daha oyunun başında sinek gibi telef oluyor. Genelde son 15 dakikayı haritada adam ararken harcıyorsunuz. Oyuncular birbirini katlettikçe kimin nasıl öldüğünü anons geçen spikerin haritada yankılanan sesini duyuyorsunuz, nihayetinde bu bir televizyon şovu. Spiker detayı hoş olmuş keza oyun boyunca size eşlik ediyor ama oyunu uzun süre oynadıktan sonra hep aynı şeyleri tekrar eder olduğundan adama yeter gari dedirtiyor.

Havadan gelen yardım paketlerinden bahsedeyim. Efenim armut piş  ağzıma düş durumu söz konusu değil.  Parasını vermiş olsanız bile bu paketler haritanın belirli noktalarına düşüyor, "laps" diye bulunduğunuz noktaya inmiyor. Bir de geveze spiker paketin geldiğini bütün haritaya anırdığı için hayatta kalan ne kadar oyuncu varsa aç gibi o noktaya saldırıyor. Bazısı gelenleri haklamak için bubi tuzağı kuruyor, diğeri kolay skor almak için soteye yatıyor. Kısacası bunlar size özel kutular değil bunu bilerek hareket etmek gerekli.

the-culling-3

Oyundaki başarınıza göre rastgele kozmetik bir eşyaya sahip oluyorsunuz. Şapka, t-shirt veya pantolon sahibi  olmanın yanısıra bir de 15 kişiyi egale etmiş olmanın verdiği mutluluğu tadıyorsunuz. Her maça başlamadan evvel karakterinizin nasıl görüneceğini seçebiliyorsunuz (ki seçenekler kısıtlı). Daha da önemlisi karakterinizin özelliklerini de ayarlamanız gerekiyor. Yakın dövüş silahlarına hasar bonusu almaktan, daha dayanıklı olmaya veyahut canınızın belirli bir sürede yenilenmesi gibi çeşitler mevcut. Oyun stilinize uyan bir tanesini kesinlikle buluyorsunuz.

the-culling-4

The Culling şu an Steam'de en çok satanlar arasında. Bunun en önemli sebebi oyunun ekonomik fiyatı, sadece 24 lira (gel vatandaş!). Fiyata kıyasla oyununun oynama süresinin uzunluğu ve verdiği zevk The Culling'i hiç şüphesiz şu sıralar en popüler yapımlardan biri haline getiriyor. Tek dezavantajı oyuncu sayısının az olması diyebilirim. 25 dakikalık oyun süresinde 16 kişi bana az geldi. Ama kim bilir tam sürüm hali (çıkarsa tabii) geldiğinde yanında daha çok oyuncu içerek yeni haritalar getirir, kim bilir? Belki şurada birbirini hunharca katleden iki oyuncu vardır? H1Z1 Battle Royal'i seviyorsanız The Culling'e mutlaka şans vermenizi önerir, yanaklarınızdan öperim. Bu arada Batman v Superman şahane film. Nurettin out. 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum