Hiç şüphe yok ki fantastik rol yapma oyunları söz konusu olduğunda aklımıza gelen ilk isimlerden biri Bethesda’nın meşhur The Elder Scrolls serisidir. Her biri farklı bir destansı serüvenin kapılarını aralamıştır bizim için. Dunmer Kahramanı Indoril Nerevar’ın Dagoth Ur ile olan mücadelesini, İmparator Uriel Septim’in ölümüyle birlikte diyarların dört bir yanında açılan Oblivion kapılarını ve tabii ki son Dovahkiin’in efsanevi macerasını kim unutabilir ki?
Ama ondan da öte, sunduğu olağanüstü serbestlik sayesinde sadece bize ait, yalnızca bize özel serüvenlerin de kapısını aralar Elder Scrolls oyunları. Kısacası ta TES: Arena’dan beri her yeni yapımıyla çıtayı biraz daha yükselten, bizi bambaşka diyarlara ve unutulmaz maceralara sürükleyen, açık-dünya oyunlarının şahı diyebileceğimiz bu serinin hepimizin kalbinde ayrı bir yere sahip olduğu su götürmez bir gerçek. Peki aşağı yukarı aynı özellikleri taşıyan ama farklı sahalarda, mesela online oyun piyasasında cirit atan bir Elder Scrolls’a ne dersiniz?
Cyrodiil’in yeni hükümdarına yol açın!
Elder Scrolls Online, Skyrim’den 1000, Morrowind ve Oblivion’dan ise 800 yıl önceki olayları konu alıyor. İkinci Çağ’ın başlarında, 578 yılındayız, yani Tiber Septim’in tahta çıkıp Üçüncü Çağ’ı başlatmasından yaklaşık 400 yıl önce. Cyrodiil’in son hükümdarı bir suikasta kurban gitmiş, geride hiçbir veliaht bırakmamış ve Tamriel’in yakut tahtı boş kalmıştır. Bunun sonucunda da tüm ülkeye hükmetmek, diyarın tek hakimi olmak isteyen diğer ırklar tahtı ele geçirmek için Imperial City’ye akınlar düzenlemeye başlamıştır. Çok geçmeden üç farklı ırkı içinde barındıran üç ayrı ittifak kurulur: Kuzeybatıda, Yüce Kral Emeric’in emri altında toplanan Breton, Redguard ve Orc ırkların oluşturduğu Daggerfall Covenant. Güneyde Altmer (Yüksek Elfler), Bosmer (Orman Elfleri) ve Khajiit ırkını bir araya getiren, Kraliçe Ayrenn’in önderliğindeki Aldmeri Dominion. Ve son olarak Dunmer (Kara Elfler), Nordlar ve Argonianlar tarafından kurulan doğudaki Ebonheart Pack.
Bu da yetmiyormuş gibi, Tecavüzcüler Kralı ve Ruh Biçici gibi pek çok iç açıcı sıfatla tanınan kudretli Daedric Prensi Molag Bal, haince bir planı uygulamaya koymuştur: Oblivion ile Dünya’yı tek bir düzlem hâline getirmek. Bu amaçla diyarların dört bir yanında Karanlık Çapalar oluşturmuştur ve bu şeytani tertibatlar geçen her saniye boyunca iki boyutu birbirine yaklaştırmaktadır. Imperial City zayıf düşmeye, imparatorluk temellerinden sallanmaya başlar. Şehrin soylularından olan Tharn Ailesi hem Tamriel’in kontrolünü hem de tahtı ele geçirmek için Solucanların Kralı Mannimarco (kendisini TES II: Daggerfall ve TES IV: Oblivion’da da görmüştük) ile bir anlaşma yapmaya karar verir. Buna göre tarihteki ilk Necromancer olan Mannimarco, ölen her Imperial askerini yeniden canlandıracak, böylece ordunun zayıflamasına mani olacaktır. Fakat bilmedikleri bir şey vardır, o da Mannimarco’nun aslında gizliden gizliye Daedric Prensi Molag Bal ile işbirliği yapmakta olduğudur. Kadim Parşömenlerde (Elder Scrolls) yer alan bir kehanete göreyse Molag Bal’ı durdurabilecek tek kişi Ruhu Çalınmış Olandır. Yani biz…
Hepimiz ruhsuzuz!
Dikkat ettiyseniz buraya kadar olan kısmı online bir oyundan çok, tek kişilik senaryoya sahip bir oyundan bahsedermiş gibi anlattım; çünkü yapımcı firma Zenimax Online’ın yapmaya çalıştığı şey de tam olarak bu: tıpkı önceki TES oyunlarında olduğu gibi her oyuncuya kendisini bu maceranın esas oğlanı gibi hissettirmek. “Oyunun asıl hikâyesi Molag Bal ile sizin aranızda geçenlere dayanıyor. Bu hikâyenin kahramanı sizsiniz ve bu sizin serüveniniz. İsterseniz bütün oyunu tek başınıza oynayabilirsiniz. PvP alanları ve en üst seviyedeki bazı zindanlar hariç elbette. Dilerseniz grup hâlinde de oynayabilirsiniz. Her halükarda dünyayı kurtaran kahraman sadece siz olacaksınız,” diyor Zenimax Online yapımcıları. Bir benzerini SW: The Old Republic’te gördüğümüz sistem burada da yer alacak anlayacağınız. Ama söz konusu bir Elder Scrolls oyunu olduğunda buna çok fazla kişinin itiraz edeceğini sanmıyorum.
Oldukça detaylı bir karakter yaratma ekranından sonra dokuz ırktan hangisini seçtiğimize bağlı olarak yukarıda saydığım üç bölgeden birinde, ruhu Molag Bal tarafından çalınan maceracı olarak başlıyoruz oyuna. Nihai amacımız Daedric Prensi’nin neden özellikle bizim ruhumuzu esir aldığını bulmak ve elbetteki bizden çalınanı geri almaya çalışmak. Tabii bu yolda tüm Tamriel’i kötü kaderinden kurtarmak ve belki de Yakut Taht’a çıkmak gibi iki adet mini minnacık görevi de yerine getirebiliyoruz. Tabii istersek bunların hiç birini takmayıp tamamen kendi maceramızı da yaşayabilir, vaktimizi oradan oraya koşturup etrafı keşfederek de harcayabiliriz.
Tamriel haritasının tamamı oynanabilir alan olarak tasarlanıyor. Morrowind’ın puslu bataklıkları, Skyrim’in karlı dağları, Cyrodiil’in yeşil tepeleri, Daggerfall’un kurak çölleri… Bu bölgelerin hepsi ve daha fazlası keşfedilmek için bizleri bekliyor olacak (bir kısmı expansion pack olarak gelmezse elbette). Bin yıl kadar önceki bir zaman diliminde olduğumuz için önceki oyunlarda gezdiğimiz yerlerin birebir aynısıyla karşılaşmayacağız tabii ki, onun yerine çoğu şeyin temelleri henüz yeni atılmış olacak. Örneğin Cyrodiil ve Skyrim bölgelerinin haritaları Bethesda’nın önceki oyunlarda kullandığı haritalar baz alınarak hazırlanıyor, böylelikle bu toprakları dolaşırken bir göz aşinalığı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu da Winterhold Koleji’ni ya da Riften Şehri’ni yine göreceğimiz fakat daha genç hâlleriyle karşılaşacağımız anlamına geliyor. Oyuncular bu bölgelerde ilerlerken tıpkı önceki Elder Scrolls oyunlarında olduğu gibi çeşitli harabelere, mağaralara, mezarlara ve daha pek çok mekana denk gelecek. Bunlardan bazılarını dilersek hemen araştırabileceğimiz gibi bazılarına da sadece belirli sayıda oyuncuyla veya belirli bir seviyeden sonra girebileceğiz.
Benziyor, benzemiyor, benziyor…
ESO’daki sidequest sisteminin alışılageldik MMO’lardan farklı olmasına çalışıyor Zenimax çalışanları. Klasik “10 tane şundan öldürürsen sana acayip bi’ item vericem kanka,” benzeri görevler yerine Elder Scrolls geleneğine uygun bir sistem yaratılmaya çalışılmış. Tamamen serbest olduğumuz haritada gönlümüzün istediği gibi ilerlerken pusulamız bize çevremizdeki keşfedilebilecek noktaları gösterecek. Dilersek gidip buraları keşfedebilecek, yeni yan görevler veya gizli hazineler ya da ümüğümüzü nazikçe sıkan irili ufaklı bosslar bulabileceğiz, dilersek de bu noktaları sonradan ziyaret edebileceğiz. Elbette hâlâ bazı kasabalara ve şehirlere vardığımızda bize değişik görevler veren NPC’ler de olacak fakat tüm bunlara yaşayan bir dünyanın parçasıymış havası verilmeye çalışılmış. Örneğin kurtadam istilası altındaki bir kasabaya denk gelebileceğiz. İşin bir diğer güzel kısmıysa görevleri iyi veya kötü sonlandırabilecek, olayları dilediğimiz taktikleri uygulayarak çözebilecek olabilmemiz. Mesela bir haydut çetesini durdurmak için hemen kılıcımıza sarılabileceğimiz gibi dilersek de konuşma veya kampa gizlice sokulma seçeneklerine de sahip olabileceğiz. Aldığımız kararlar dünya üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olmayacak olsa da (en azından şimdilik yok, oyunun geliştirilmekte olduğunu unutmamak lazım) kasaba halkının bize olan tavır ve davranışlarını direkt olarak değiştirecek. Alkışlanmak ya da yuhalanmak tamamen elimizde olacak anlayacağınız.
Büyücüler Loncası da Savaşçılar Loncası da henüz çok genç oluşumlar olarak çıkacak karşımıza. Tıpkı önceki TES oyunlarında olduğu gibi ESO’da da her loncanın kendine özel bir görev yapısı, kazandırdıkları farklı yetenek ağaçları olacak ve dilediğimiz loncaya katılmakta serbest olacağız. Savaşçılar Loncası, Kara Çapalar’ı Tamriel’in yüzeyinden silmekle sorumluyken (bir nevi Oblivion Kapılarını kapatma görevi gibi düşünün) Büyücüler Loncası ise boş olan kütüphaneleri için değerli el yazmalarını toplamakla meşgul olacak. Hırsızlar Loncası ve Dark Brotherhood’un da oyunda yer alacağı kesinleşse de henüz haklarında detaylı bir bilgi verilmedi (büyük ihtimalle de oyun piyasaya sürüldükten sonra ek içerik olarak sunulacaklar).
Belki de çoğu oyuncu için vazgeçilmez olan stealth ve lockpick yetenekleri ESO’da da bulunacak. Ayrıca karşımıza çıkan her tür nesneyi cebimize indirme seçeneğimiz de yapabileceklerimizin arasında. Çeyizimiz için gerekli olan 89 parça çatal-bıçak takımını yine rahat rahat toplayabileceğiz kısacası… NPC’ler ile etkileşime girdiğimizde ekran her zamanki gibi karşımızdaki kişiyi yakın çekime alacak. Görev yaparak seviye atlayacağımız gibi koşarak, zıplayarak, gizli gizli ilerleyerek, yüzerek ve bunun gibi bilumum aktivitede bulunarak da özelliklerimizi geliştirebileceğiz. İstersek diğer sınıfların yeteneklerinde de uzmanlaşabileceğiz, yani alev topu fırlatan bir şövalye olmak yine elimizde. Takımyıldızlarının ve burçların üzerimizdeki etkisi, içleri bilgi ve efsanelerle dolu kitaplar, atlar, vampirlik, simya, demircilik ve aşçılık gibi pek çok tanıdık özellik de oyunda yerini koruyanlar arasında. Ve en güzel haberlerden biri de oyunun geliştirilmeye başlandığı günlerde söylenenin aksine birinci şahıs kamerası da son güncellemelerle birlikte oyuna eklenmiş durumda.
Gördüğünüz gibi olabildiğince serinin köklerine bağlı kalmaya çalışmış yapımcılar, fakat bu her alanda mümkün olmuyor maalesef. Kendi evimizi satın almak, bir NPC ile evlenmek ya da oyunculara görev veren NPC’leri öldürmek artık mümkün olmayacak. Ruhumuz olmadığı için gerçek anlamda da ölemiyoruz hâliyle, bu yüzden öldüğümüz her seferinde (MMO geleneğine uygun olarak) adına Wayshrine denilen noktalarda yeniden hayata dönüyoruz. Böylece sürekli canlanıp durmamıza uygun bir kılıf uydurmaya çalışmış yapımcılar (Bu noktalar aynı zamanda Fast Travel merkezi görevini de görüyor).
Dragon Age 2 esintileri
Oyunun savaş sistemi bize hiç yabancı değil. Faremizin sol tuşuyla kılıcımızı savurduğumuz / büyümüzü yaptığımız / okumuzu fırlattığımız, sağ tuşla savunmaya geçtiğimiz ve birinci tuşa basılı tuttuğumuzda da normalden daha güçlü saldırabildiğimiz sistem, özünde hepimizin çok iyi tanıdığı TES savaş sistemi. Ama bazı farklılıkları da yok değil. Mesela bir büyüyü kullanmak için artık onu kuşanmamız gerekmeyecek, bu da ekranda daha fazla büyü göreceğimiz anlamına geliyor.
Ayrıca çoğu MMO’da olduğu gibi ESO’da da bir Hotbar bulunacak ve kullanabildiğimiz yetenekleri buraya sıralayacağız, fakat bunların hepsini aynı anda ve arka arkaya kullanamayacağız. Savaş sırasında sadece altı yeteneğimizi kullanma şansımız olacak. İlk iki slota silahlarımız, sonraki üç slota büyü veya yeteneklerimiz, son slota ise özel saldırımıza ayrılmış. Özel saldırılar seçtiğimiz sınıfa ve yeteneklere göre değişecek ve çok kuvvetli olacaklar. Hotbar’ı diğer MMO’lardan ayıran şey ise hiçbir yeteneğin cooldown süresinin olmaması. Onun yerine savaşa girdiğimiz anda ekranın altında sağlığımızı, manamızı ve enerjimizi gösteren üç çizgi belirecek. Her yetenek belli oranda mana tüketirken koşmak, yüzmek, saldırıları savuşturmak ve benzeri aktiviteler de enerjimizi tüketecek. Bu da otomatikman bizi düşünmeye, taktik yapmaya ve yeteneklerimizi hem idareli hem de doğru anda kullanmaya itecek. Slotlarda bulunan yetenekleri savaş dışındayken istediğimiz gibi değiştirebileceğiz.
Oyunda yer alan bir başka özellikse Sinerji sistemi. Dragon Age 2’de yer alan combo sistemini örnek olarak gösterebileceğimiz sinerjiyi kısaca gücümüzü diğer oyuncuların yetenekleriyle birleştirerek daha etkin saldırılar yapmak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin hırsız olan oyuncu rakiplerin ayağını kaydırmak için yere yağ dökerse büyücü bu yağı tutuşturabilecek. Üstelik sinerjiyi sadece gerçek oyuncular değil, bilgisayarın yönettiği diğer ırklar da (Imperial askerleri, Deadra savaşçıları, dev örümcekler vs) kullanabilecek ve beta testlerinden gelen sonuçlara bakılırsa bu konuda da gayet başarılılar. Bu da insanları beraber oynamaya teşvik eden bir unsur elbette. Tabii düzgün oynayan, saygılı bir oyun grubu bulabilirseniz.
ESO’nun server bulma konusu için de güzel bir sistemi var. Tek tek bir sürü farklı server yerine tüm oyuncuları tek bir havuzda toplayan devasa bir server kurmayı amaçlıyorlar. Bu sayede arkadaşlarımızın hangi sunucuda olduğunu fellik fellik aramak zorunda kalmayacağız, oyun bizi direkt olarak onların yanına yollayacak. Böylelikle hiç tanımadığımız, güvenip güvenemeyeceğimizi bilemediğimiz insanlarla değil her zaman vakit geçirdiğimiz kişilerle oynama imkanımız olacak. Bu da oyun zevkimizi arttıracak şüphesiz. Bunun yanı sıra yardımlaşmayı ve sosyalleşmeyi desteklemeyi de amaçlıyor oyun. Öyle ki aynı grupta olmasak bile yolda karşılaştığımız tamamen yabancı birine karşısındaki canavarı yenmek için yardım ettiğimizde biz de tecrübe puanı kazanabileceğiz. Ayrıca herkese açık olan Public Dungeon sistemi de oyunda yer alacak.
Hail to the king, baby
Oyunun en heyecan verici özelliklerinden biri de oldukça kalabalık PvP savaşlarına olanak sağlaması. Oblivion’dan hatırladığımız Cyrodiil toprakları ESO’da tam bir savaş alanı olarak çıkacak karşımıza. Bu bölge hazırlanırken TES IV’teki harita baz alınılmış, biraz küçültülüp kaleler, madenler, çiftlikler ve çeşitli kaynak binalarıyla doldurulmuş. Her kaleye çevredeki madenler, çiftlikler ve diğer binalar tarafından kaynak sağlanacak (Evet, Heroes gibi). Ne kadar çok kaynağı elimizde bulundurursak savaşı kazanma şansımız o kadar artacak.
Savaşlar sadece bu stratejik noktaları ele geçirmekle sınırlı olmayacak elbette. Mancınıkları ateşlendiği, duvarların yıkıldığı, 200 kişinin göğüs göğse çarpıştığı meydan muharebeleri de yer alacak oyunda. Taraflardan biri kontrolü ele geçirmeye başladığındaysa diğer iki ittifak güçlerini birleştirip daha yıpratıcı saldırılarda bulunabilecek. Kısa bir süreliğine elbette… Bir de capture flag benzeri bir başka PvP modu var: Control The Elder Scrolls. Bu kadim yazıtlar onları elinde bulunduran ittifaka özel yetenekler ve bonuslar kazandıracak, bu yüzden ele geçirmek kadar elde tutmak da önemli olacak. Cyrodiil’in hakimiyetini ele geçirdiğiniz andaysa ittifakınızdaki en güçlü oyuncu (belki de siz?) Yakut Taht’a oturacak ve hükümdarlığınız başlayacak. Ama nereye kadar?
Oyundaki üst seviye sınırı henüz bilinmemekle birlikte ortalama oyun süresinin 120 ila 140 saatin arasında olacağı söylenmekte. Elbette ki bu süre etrafı keşfetmeye ayırdığınız zamanla doğru orantılı olarak artacaktır.
Ayrıca, derin bir üzüntü ve esefle belirtirim ki oyunda son zamanların gözde yeteneği olan Dedective Mode benzeri bir özellik eklememişler. Çok da ayıp etmişler! Hâlbuki ben çok alışmıştım kendisine, incelediğim son oyunların hemen hemen hepsinde bu özellik vardı (Bkz. Last of Us, Witcher 3, Arkham Origins (tamam, bu sayılmaz), Thief). Çok alışmıştım ben kendisine, teessüf ederim. Böhü! Neyse… En azından ok ve yay var.
Köprüden önce son çıkış
Açıkça söylemek gerekirse ESO ile ilgili ilk detaylar duyurulduğunda pek çoğunuz gibi ben de hayal kırıklığına uğramıştım. Çünkü kulağa bir başka sıradan MMO gibi geliyordu o zamanlar. Ama görünen o ki Zenimax Online aradan geçen zaman zarfında bu izlenimi yıkıp atmak için elinden geleni ardına koymamış. Birinci şahıs kamerasının eklenmesi, lockpick ve stealth yeteneklerinin oyuna dahil edilmesi, sıradan olmayan quest sistemi, kısacası daha az WoW daha çok TES olma çabasıyla ilgimi yeniden çekmeyi başardı. Benim gibi online oyunlara soğuk bakan biri bile bu oyuna bir şans vermeyi düşünüyorsa yapımcılar doğru yolda demektir.
The Elder Scrolls Online, 2013 yılı içerisinde hem PC hem de Macintosh için piyasa çıkmış olacak. Eğer bir aksilik olmazsa Ağustos ayında düzenlenecek olan Gamescom’da da oynanabilir bir demosuyla diğer yapımların yanındaki yerini alacak. O zamana dek hangimizin gerçek Dovahkiin olduğunu ispatlamak ve tahta kimin çıkacağını kararlaştırmak için kapışmaya devam edebiliriz. (Tabii ki ben! Efendim? Sinan arkamda çivili bir zopayla mı dikiliyor?)
ÇOTANK!
End of transmisson…