Abi beş jeton kaç para?
Devamını okuBundan 5 yıl kadar önce The Banner Saga 3 incelemesiyle başladım Oyungezer’de yazmaya. Bu incelemeye neden böyle bir giriş yaptığımı merak ediyorsanız, hemen merakınızı gidereyim.
TBS serisi üçlemeyi tamamlamaya hazırlanırken, o sıralarda benzer bir oyun daha çıkmıştı; Ash of Gods: Redemption. Görsel tarzı da oynanış da sanki TBS serisinin bir oyunuymuş gibi hissettiriyordu. Esinlenmenin bu kadar dikkat çekecek ölçüde olması, oyuna getirilen en büyük eleştirilerden birisi olmuştu o dönemde. İtiraf edeyim, ben de bu yüzden biraz mesafeli yaklaşmış, çok sonraları oynamıştım Ash of Gods’ı.
Yapımcı ekip, bu sefer başka bir yoldan gitmeye, kart oyunuyla taktik strateji birleştirmeye karar verdi ve karşımıza Ash of Gods: The Way ile çıktı. Bu kararın nasıl bir sonuç doğurduğuna buyurun hep birlikte bakalım.
Deste deste büyüyen bir zafer vardır
Hikayemiz, Berkana’da başlıyor. Casus şefi Eik; ana karakterimiz Finn’i evladı gibi büyütmüş, yetiştirmiş; şimdi de çok önemli bir göreve hazırlıyor. Bu görev; Frisialılara has bir oyunda ustalık kazanıp rakiplerini alt etmek ve Berkana ile Frisia arasında çıkması kuvvetle muhtemel bir savaşı engellemek.
Normalde masa üstünde kartlar veya taşlarla oynanacak oyunu, Frisialılar gerçek meydanlara taşımış, mahkumları, haydutları piyon olarak kullanıp oynamaya karar vermişler. Yani emir verdiğiniz askerler o meydanda ölüp gidebiliyorlar. Elbette böyle bir oyun Finn’in bünyesinin kolayca kabul edebileceği bir şey değil. Eik de önce Finn’i bu sürece hazırlamak, sonrasında da turnuvalar kazanmasını sağlamak için ısınma turlarıyla eğitim sürecini başlatıyor.
Isınma turu dediğim bu bölüm oyunun Berkana kısmı. Burada hem turnuvada deneyim sahibi 2 kişiyi ekibimize dahil edip onlardan dersler alıyor hem de farklı destelerle oynamayı öğreniyoruz. Sonrasında sıra esas turnuvalara geliyor. Farklı coğrafyalarda, farklı destelerle çeşitli rakiplerin karşısına çıkıp finalde de baş rakibimizi alt etmeye çalışıyoruz.
Farklı desteler, farklı stratejileri beraberinde getiriyor. Oyunun başında kendi topraklarımızda oynadığımız bölümde Berkanan destesi ve Haydut (Bandits) destesi kullanımımıza sunulurken; Riga’da Frisian destesi, Gollah’da Gellian destesi, Wodan’da ise Eses destesi dahil oluyor listemize. Bu destelerin oyun stilleri birbirinden farklılık arz ediyor -ki oyunun artı hanesine yazılabilecek özelliklerden birisi bu. Hem deste içindeki farklılıklar hem farklı destelerin kendilerine has özellikleri, taktik farklılıkları beraberinde getiriyor.
Kartları karıştırıp karma bir deste yapmanız da mümkün elbette. Böylece farklı destelerin avantajlarından yararlanma imkânınız oluyor. Ama bazı mücadeleler böyle karma destelere imkân vermiyor, tüm kartlarınızın o görevin şart koştuğu desteden olması gerekiyor. Bu gibi durumlarda, elinizdeki desteyle hünerlerinizi göstermeniz lazım.
Hazır oyunda ziyaret edeceğimiz yerlerin sözü açmışken, onlar hakkında da birkaç kelam etmekte fayda var. Kendi topraklarımız haricinde ziyaret edeceğimiz 3 bölge bulunuyor, dolayısıyla 3 şampiyonu alt etmemiz gerekiyor. Bunlar sırasıyla; Riga Kumandanı Quinna, Gollah Şefi Hargell ve Wodan Generali İso Kitoru. Bu 3 bölgenin destekleri ve şampiyonları gibi, esinlendikleri coğrafyalar da farklılaşıyor. Riga bizi çöllere götürürken, Gollah tam bir Viking şehri, Wodan ise Uzak Doğu esintileri sunuyor. Oynanışta doğal olarak desteler gibi bir etki göstermiyor bu değişiklikler, ama görsel yönden farklılaşmış olmaları da güzel.
Üç bölgede mücadelelerimiz esnasında bir yandan ana hikâye akışı devam ederken, bir yandan da yeni katmanlar ekleniyor, buradaki liderlerle ilgili yan hikayelere de dahil oluyoruz. Bu hikayeler içerisinde alacağımız bazı kararlar ve atacağımız bazı adımlar o bölgedeki durumu etkilediği gibi oyunun akışına da etki ediyor.
Hikâye ile ilgili kısmı burada noktalayıp oynanıştan da biraz bahsedelim. Daha önce belirttiğim gibi kart oyunlarıyla taktik stratejiyi birleştiren bir oyun The Way. Her mücadele öncesinde hangi liderle ve nasıl bir desteyle çatışmaya gireceğinize karar veriyorsunuz. Destenizde 2 grup kartınız bulunuyor. İlk grup savaşta kullanacağınız karakterler grubu. İkincisiyse, destek kartları.
Mücadele başlamadan hemen önce destenizden çekilen 3 karakter ve 3 destek kartından 1 tanesini değiştirebiliyor, sonrasında da çatışmaya başlıyorsunuz. Gelen kartları en etkin şekilde kullanmak çatışmanın seyri için önemli. Liderlerinizin de kendilerine has yetenekleri bulunuyor ve çatışmalar esnasında da bu yetenekleri vakitlice kullanmak gerekiyor zafere uzanabilmek için.
Çatışmaların bazılarının kendilerine has özellikleri oluyor. Kimi zaman hamleler çatışma alanının belirli bir bölgesiyle sınırlandırılıyor, kimi zaman çatışan taraflar dışında da sağdan soldan askerler saldırıyor, kimi zaman da arkanızda bir başka düşman lideri beliriveriyor ve iki yönlü çatışmak durumunda kalıyorsunuz. Hatta bazı durumlarda tam bitirdim derken çatışmanın yeniden başladığını görebiliyorsunuz. Bazı görevlerde de kısıtlı tur sayısı söz konusu. Bu tür değişiklikler, oyunun tekdüzeleşmesinin önüne geçiyor.
Çatışmaları tekrar tekrar yapmakta bir sıkıntı yok. Daha önce yaptığınız mücadeleleri de tekrar yapıp daha iyi bir derece elde etmeyi deneyebilirsiniz. Sadece bölge şampiyonu ile yaptığınız çatışmayı ne kadar erken sonuçlandırabilirseniz o kadar iyi. Eğer bazı savaşlar size zor gelirse, alternatif bir yol da var, şike yapabilir, bir miktar altın karşılığında maçı satın alabilirsiniz.
Görevleri yaparken ekstra altın kazanmak veya daha yüksek derece elde etmek için yerine getirmeniz gereken ek hedefler de olabiliyor, örneğin belirli türden kartlar kullanmamak, sadece belli sayıda kart kullanmak vs gibi. Bunlar da tekrar oynanabilirlik açısında oyunun artı hanesine yazan detaylar diyebiliriz.
Genel yorumlarla toparlama faslına geçelim artık. Önceki oyundan da alışık olduğumuz, göze hoş gelen bir görsel tarzı var. Müzikler konusunda iyi bir iş çıkarıldığını da söyleyebilirim. Hikâye kısmının herkesi tatmin etmeyeceğini de kabul etmek gerek; bu konuda öyle çok muhteşem bir performans sergilemiyor. Ana oyunla, oyunların geçtiği evrenin ortak olması dışında bir bağlantı kurmak güç -ki bu ilk oyunun devamını bekleyenler için bir eksi olarak değerlendirilebilir. Ama yine de çok olumsuz bakmamak gerek, hikâye içerisinde aldığınız kararlarla akışı değiştirebildiğiniz kısımları artı hanesine yazabiliriz mesela. Finalde de bizleri yine bir ters köşe bekliyor, öyle ağzımızı açık bırakacak cinsten olmasa da.
Hikâye akışında yaşanan bazı buglar da var, onu da belirtmiş olayım. Örneğin; Rigga turnuvasında 4 yan karakteri (adjutant) yendikten sonra Quinna ile diyalog faslı başlıyor. Ama bir bakıyoruz, “sana hikayemi anlatmam için önce hak etmen lazım” diyor. Peki nasıl ispatlayacağız kendimizi? İki yan karakter yenerek :) Yani sanki onlarla hiç karşılaşmamışız gibi tekrar maça çıkmamız ve rakiplerimizi bir kez daha alt etmemiz lazım Quinna ile muhabbetin ilerleyebilmesi için. Bunun dışında da bazı hatalar bulunuyor, ama nazar boncuğu diyelim, öyle üzerinde çok da durulacak sorunlar değil.
Sonuç olarak; elimizde artıları baskın gelen bir oyun olduğunu söylemek mümkün. Yapımcılar bu sefer farklı bir yoldan gitmeye karar vermiş ve “kopya oyun” etiketinden sıyrılmayı başarmışlar. Kart oyunu ile stratejiyi iyi harmanlayınca da, ortaya oynanmayı hak eden bir oyun çıkmış.
Başlıklar
Yapımcılar Ash of Gods: Redemption için bir devam oyunu yapmak yerine farklı bir yola sapmaya karar vermişler. Sonuç olarak da ortaya güzel bir kart oyunu ve sıra tabanlı strateji melezi çıkmış, iyi olmuş.
Alternatif desteler sadece görsel farklılık sunmuyor, oynanışa da doğrudan etki ediyor
Sunulan stratejik çeşitlilik yeterli denilebilecek düzeyde
Hem rutine bağlamıyor hem de lüzumsuz detaylarla oyunu uzatmaktan kaçınmışlar, iyi olmuş
Hikâye çok da ön plana çıkmıyor, oyuncuyu içine çekmek konusunda pek iddialı değil
Çok can sıkıcı boyutlara ulaşmasa da bazı teknik sorunlar bulunuyor