Tails of Iron 2: Whiskers of Winter - İnceleme

Fare de olsa savaşçı savaşçıdır

Doug Cockle çoğunuz için sadece Rivia’lı Geralt olabilir ama benim için o aynı zamanda Tails of Iron’ın karizmatik hikaye anlatıcısıdır. Tails of Iron 2’ye başlayıp da o tanıdık ses Ratdom’da geçen yeni hikayeyi anlatmaya başladığında en kadar keyiflendiğimi anlatamam.

İlk oyunda Fareler Hanedanının varisi Redgi rolünde babamızın ölümünün ardından tahtın ağırlığının altından kalkmaya çalışmış ve acımasız Kurbağalar klanını ve onun gaddar lideri Greenwart’u yok ederek krallığın yeni kralı olarak tahta geçmiştik. İkinci oyun ise Winter’s Edge kalesinde başlıyor, bu sefer Redgi’nin üvey kardeşi Arlo rolündeyiz. Kalenin lordu Lord Avor onu babası gibi yetiştirmiş, ama kaderin talihsiz bir cilvesi olarak Arlo da ‘babasının’ hayatını yarasaların lideri Count Kazzak’ın ellerinde kaybettiğine şahit oluyor.

Kış tacı, artık üzerine konacak bir baş olmadan Arlo'nun ayaklarının dibine yuvarlandı.

Oyun baştan sona bunun gibi kötü, korkunç, yerine göre oldukça acımasız sahneler ve anlatımlarla dolu işte. Arlo bu yaşananların ardından kendini aynı Redgi gibi büyük bir sorumluluğun pençesinde buluyor ve önce Winter’s Edge’i ayaklandırıyor, sonra da çeşitli klanları bir araya getirerek savaşı Kazak’ın evine taşıyor.

Tails of Iron 2, ilk oyundaki mekanikleri çeşitlendirmiş bir oyun. Bir kere savaş kısımlarını daha başarılı, kontrolleri daha isabetli buldum. Müzikler yine çok iyi, farklı mekanların grafikleri, o bölgeleri yansıtan atmosferleri çok iyi. Grafikleri gerçekten çok ama çok iyi. Yani hayvanların başrolde olduğu bir oyun ancak bu kadar stilize ve güzel görünebilirdi. Bu sefer eskisine göre çok daha fazla sayıda düşman çeşidi var; kurbağalar, yarasalar, kirpiler, örümcekler, çıyanlar, akbabalar, yılanlar. Boss’lar birbirinden iyi ve özellikle de sonlara doğru sağlam zorluk seviyelerine ulaşıyorlar. Özellikle metodik savaşları yüzünden 2D soulslike olarak da nitelendirilen bir oyun ama soulsvania oyunlarındaki gibi platform öğeleri yok. Oyun genel olarak bir hikaye ve o hikayeyi takip ederken karşılaştığımız düşmanlar ve boss’lar şeklinde ilerliyor.

İlk oyunu seven birinin Tails of Iron 2’yi sevmeme ihtimali yok, bir kere bunu bir aradan çıkarayım. Ama bu oyundaki bazı yeni fikirlerin de çok iyi işlemediğini söylemem lazım.

Tails of Iron 2’nin ana özelliklerinden biri canavar avları. Bu avlar özellikle de silah ve zırh üretmek için gereken malzemeleri toplamamız açısından önemli. Arlo bir anda bir witcher’a dönüşüyor da diyebiliriz, üstelik bu mini hikayeleri de bizzat gerçek Witcher’ımız seslendirince olay iyice güzelleşiyor. Ama tüm bu yan görevlerde aynı formül kullanılmış. Haritada canavarın yerini görüyor ve oraya gidiyorsunuz, biraz zarar verdiğiniz kaçıyor. Yeni yere gidiyor, yine zarar veriyorsunuz, yine kaçıyor. Üçüncü yerde artık gidip kesiyor, yeri geliyor kafasını uçuruyor, yeri geliyor şişe geçiriyorsunuz ve canavar avı sonlanıyor.

Her ne kadar birbirinden farklı canavarlar olsa da bu formülün bir noktadan sonra sıkıcı olduğunu söylemek lazım. Hele ki bir silah için malzeme toplamaya çalışıyor ve aynı tür canavarı tekrar tekrar kesmek zorunda kalıyorsanız iyice tekdüzeleşiyor bu kısım. Yani aslında bunlar sizden zarar gördükçe kaçan opsiyonel boss’lar eksenine sıkışıp kalmış, kesinlikle daha da çeşitlendirilebilirdi. Mesela oyuna tuzak sistemi eklemişsin, bu canavarlarda zekice tuzak kullanımını zorunlu tutsana? Harcanmış bir fikir olmuş. İlk oyunda da yan görevler sıkıcıydı, o sıkışıklığı aşamamış Odd Bug Studio.

Mesela bu sefer tutunma kancası eklemişler ama neye hizmet ettiği belli değil. E ilk oyunda da atlayıp zıplıyorduk, merdivenlerden çıkıyor, yatay merdivenlere asılıp ilerliyorduk. Şimdi araya tutunacak kancalar eklemenin hiçbir esprisi yok ki. Hadi bunları kullanıp gizli yerlere ulaşabiliyoruz desek o da yok. Olmasa da olurmuş yani.

Neyse… Mesela yeni eklenen şeylerden biri olan biley taşını sevdim. Sadece iki tane taşıyabilme sınırı ilginç bir tasarım tercihi ama bosslardan önce bu taşları kullanmak silah zararımızı artırdığı için sürekli kullanılabilen bir mekanik olmuş. Size savaşa hazırlandığınızı hissettiriyor. Bir diğer yenilik olan büyü sistemi de savaşlara bizim açısından ekstra bir kolaylık getirmiş. Yıldırım çarpıp sersemletebiliyor, buz ile dondurabiliyor, zehir ile zehirleyebiliyor (hadi ya?), ateş ile yakabiliyoruz düşmanları. Çoğunlukla cooldown’ı gelen büyüyü spamla şeklinde oynuyoruz ama yine de güzel işte.

Savaşların mantık yine aynı. Kırmızı uyarılı saldırılardan kaçmanız lazım, sarı uyarılı saldırıları kalkanla savuşturup karşı saldırı yapabiliyorsunuz, tek tük normal saldırıları da yine kalkanla bloke etmek ve saldırmak mümkün. Boss’ların saldırı düzenlerini iyice anlamak, doğru zamanda doğru hareketi yapabilmek çok önemli. Oyunun normal zorluk seviyesi bile başlarda “ben nereye geldim böyle” dedirtecek zorlukta hissettirebiliyor ama merak etmeyin, biraz ilerleyip kontrollere alıştığınızda ve silah ve zırhlarınızı geliştirdiğinizde “şimdi boss’lar korksun” moduna geçebiliyorsunuz. Yine de sonlara doğru birkaç boss 20-30 denemeye kadar zorlayabilir sizi.

Oyunun ana hikayesini bitirdiğinizde üç ayrı bölgede üç yeni yan görev açılıyor ve bu görevlerin sonunda üç farklı yarasa yumurtası alıyorsunuz. Bunların henüz bir kullanımı olmaması da DLC’lerin yolda olduğunu gösteriyor ki benim gibi Tails of Iron’a doyamayanlar için güzel bir haber bu.

Tails of Iron 2, çıktığı yılın indie’leri arasında kendini göstermeyi başaran Tails of Iron’ın mirasını çok güzel biçimde devam ettiriyor ve gerçekten de çok keyifli bir deneyim sunuyor. Bir de yeni fikirleri oyuna daha iyi yedirebilselerdi tadından yenmeyecekti ama bunlar şu an için “olmasa da olurdu” dedirtmekten ileriye geçemiyor maalesef.

SON KARAR

Masal kitabından fırlamış gibi duran grafiklerine aldanmayın; 2D soulslike türünün bu güzide örneğinde kasvetli, gaddar ve hüzünlü bir hikaye sizi bekliyor.

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter
Çok İyi
8.0
Artılar
  • Ben bu serinin grafiklerine hastayım
  • Boss tasarımları ve isim seçimleri çok iyi
  • Doug Cockle’ın anlatımı yine on numara
  • Arlo’nun hikayesi Redgi’ninkinden daha etkileyiciydi
  • Savaş sistemine alıştığınızda boss’larla dans ettiğinizi hissediyorsunuz
  • Ekipman ve silah çeşitliliği güzel
Eksiler
  • Yan görevlerin monotonluğunu bir türlü kıramadılar
  • Bu kadar çok backtracking benim diyen adamı bile bezdirebilir
  • Tutma kancası gibi yeni mekanikler oyuna pek bir şey katmıyor
YORUMLAR
Parolamı Unuttum